Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/424 E. 2019/325 K. 19.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/424
KARAR NO : 2019/325

DAVA : Yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti.
DAVA TARİHİ : 27/04/2018
KARAR TARİHİ : 19/03/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/03/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalı şirketin Sermaye Piyasesi Kurulunun verdiği yetkiye binaen bankalara ve finans kuruluşlarına taşınmaz ve aşınmazın eki niteliğindeki taşınırların değerlemesi hizmeti veren bir Anonim Şirket olduğunu, müvekkilinin paylarının sorumlu değerleme uzmanı sıfatı sebebiyle nitelikli pay sayıldığını, bu tür payların devrinin Sermaye Piyasası Kurulunun “Seri VIII no:35 sayılı tebliğinin Pay devirler ve Esas Sözleşme Değişiklikleri başlıklı 8.maddesi” hükmü gereğince önceden kurulun uygun görüşünün alınması şartına bağlı olduğunu, kurulun uygun görüşü alınmadan yapılan pay devirlerininin tebliğ gereğince hükümsüz olduğunu, müvekkilinin bir kısım paylarını yönetim kurulu başkanının talebi doğrultusunda satmaya razı olsa da payların her birinin değeri konusuda fikir birliği sağlanamadığından hisselerin satışının yapılamadığını, bu şartlar çerçevesinde şirketin değerleme uzmanı niteliklerine sahip genel müdürü diğer davalı …’a 15.000 adet paylarının satışı için 2017 Temmuz ayında perensip kararına varıldığını, ancak kesin bir satış iradesi ve sözleşmesi olmadığını, zaten SPK’nın uygun görüşü alınmadan yapılan pay devirlerinin tebliğin 8.maddesi hükmüne göre hükümsüz olduğunu, davalı …’a müvekkilinin %5 oranındaki paylarının satışı için yazılı hisse devri sözleşmesi yapılması gerekirken tarafların bedel konusunda uyuşmamaları üzerine yapılmadığını, şirket yönetim kurulunun bu aşamada devreye girerek dava konusu kararı aldığını, müvekkilinin henüz paylarını satmamasına ve herhangi bir devir sözleşmesi veya nama yazılı hisse senedi cirosu imzalamadığı halde müvekkili paylarından 15.000 adedinin davalı …’a devrine vedevrin pay defterine işlenmesine karar verdiğini, şirketin 2017 faaliyet yılına ait olağan genel kurulunu icra etmek üzere 02/04/2018 tarihinde toplandığında hazırlanan faaliyet raporu ve bilanço ile gelir tablosu müvekkilinin YK üyeliği sıfatı ile kendisinin bilgi ve onayı dışında hazırlandığı gerekçesi ile müvekkili tarafnıdan TTK 420.maddesine göre bilanço görüşmelerinin ertelenmesine karar verildiğini, yakın bir tarihte ertelenen olağan genel kurul toplantısı yapılacağını, dava konusu karar sebebi ile müvekkilinin pay sahipliğinden kaynaklanan bazı haklarının da elinden alınmış olduğunu, bu nedenle dava konusu kararın infazının durdurulması gerektiğinden bahisle pay devir işleminin infazının ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına, davalı şirketin 18/04/2018 tarih ve… sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine, batıl karara dayanılarak davalı …’a yapılmış olan 15.000 adet payın devrine dair işlemin iptaline, iptal edilen pay devir işleminin pay defterine kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, safahatta davacı vekilinin vekalatnamesindeki yetkiye istinaden UYAP sisteminden gönderdiği 15/03/2019 tarihli dilekçesinde davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalılar vekili özetle; yönetim kurulu başkanı ….’in davacıya hisselerini satmasına yönelik taciz ve baskısının hiçbir zaman olmadığını,davacı, şirkette olan hisselerinin %’5’lik kısmını, yaşadığı mali sebeplerden dolayı satmak istediğini, bu satış işlemi ile ilgili olarak müvekkili … ile anlaşan davacı, şirkette bulunan 1 hisse için 50.000 TL ve satmak istediği %5 hisse için 250.000 TL bedel ile toplamda %6 oranındaki hissesinin 300.000 TL bedel karşılığında satışının yapılmasına karar verdiklerini, hisse satışının yapılmasına yönelik olarak varılan bu mutabakat kapsamında, satışın yapılacağı diğer ortaklara bildildiğini, bu bildirimin akabinde davacı …’a ait %5 payın, davacının eşi Banu AYDIN’a ait %1 payın, dava dışı …’a satışına ilişkin 28.07.2017 tarihinde, hisse devir prensip kararı – protokol başlıklı sözleşmeyi imzaladıklarını, bu sözleşmede davacının imzasının mevcut olup, ödenecek toplam 300.000 TL’nin hangi hesaba ve ne surette ödeneceği, belgeye imza atan tüm taraflarca kabul edilerek imzalandığını, toplam 300.186,03 TL ödemeyi, hisse devirlerine karşılık olarak ve kabul edilen sürede gerçekleştirdiğini, ödenen bedellerin, davacı ve davacının eşi tarafından tahsil edildiğini, tüm işlemlerin yasal olarak yapıldığını, izinler alındığını ve hukuki prosedür tamamlandığını, alınan kararlar ve varılan mutabakat kapsamında, müvekkili …’ın üzerine düşen bedel ödeme borcunun tamamını yerine getirdiğini, davacının tüm bedelleri temellük ettiğini ve uhdesine geçirdiğini, davacının iddia ettiği gibi, hisse devri sözleşmesinin ayrıca imzalanmasına yönelik bir şekil şartı, anonim şirketlerde ön görülmediğini, resmi işlemlerin tamamlanmasının ve yönetim kurulu kararının alınmasının akabinde, pay devrinin yapıldığı hususunun davacıya ihtarname ile bildirildiğini, kararın batıl olmadığının ortada olduğunu çünkü TTK md. 390 hükmüne göre, alınan yönetim kurulu kararı yasanın aradığı şekil şartlarını taşımakta olup, alınan kararda gerekli çoğunluk sağlandığını, ayrıca davacının ileri sürdüğü batıllık sebebi, TTK md. 391 uyarınca kabul edilen sebeplerden biri olmadığını, bu haliyle davacının, yönetim kurulu kararının batıl olduğunu isteme hakkı da bulunmadığını, ayrıca davacı tarafından davanın ikame edildiği tarih itibarıyla, davacı şirket ortağı olmadığı için, kararın batıl olduğunu talep etme hakkı da bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmiş safahatta UYAP sisteminden göndermiş olduğu 15/03/2019 tarihli dilekçesi ile feragat beyanını kabul ettiklerini, davacıdan yargılama gideri ve avukatlık ücreti talep etmediklerini belirtmiştir.
Dava, yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti talebinden ibarettir.
HMK.’nun 310. maddesi uyarınca, feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Aynı Kanun’un 311. maddesi uyarınca da feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu kapsamda davacı vekilinin vekaletnamedeki yetkiye dayanarak davadan feragat etmesi karşısında, usul ekonomisi bakımından duruşma günü beklenmeksizin aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Feragat nedeniyle davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harç peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Talep edilmediğinden davalılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalılar tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalılara iadesine,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğ edileceği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle 2 haftalık yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak dilekçe ile Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.19/03/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …