Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/416 E. 2018/678 K. 13.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/416 Esas
KARAR NO : 2018/678

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2016
KARAR TARİHİ : 13/07/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 25/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı şirketin; bünyesinde faaliyet göstermekte olan …… adresinde mukim, …. isimli hastane işletmesine sağlanan elektrik dağımı hizmetlerinden …. abone numarası ile faydalandığını, davalılardan …. l Elektrik Dağıtım A.Ş. “dağıtım”; diğer davalıların ise “tedarikçi” şirketler olduğunu, Ocak 2008 tarihinden bugüne kadra muhtelif tarih aralıklarında davalı …. Elektrik Dağıtım A.Ş. Tarafından bölgede dağıtılan elektrik enerjisini davacıya tedarik ettiklerini, kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli ve TRT payı adı altında haksız ve hukuka aykırı olarak faturalara eklenen bu ücretleri ve bu haksız ücretlere tahakkuk ettirilen KDV tutarlarının davalı tedarikçi şirketlere ödendiğini, haksız olarak tahsil edilen bu bedeller nedeniyle, davalı “tedarikçi” firmalar (kendi ödemeleri ile sınırlı olmak üzere) “dağıtım şirketi olan davalı …. Elektrik Dağıtım A.Ş. ile birlikte “müştereken ve müteselsilen” sorumlu olduklarını, yargısal içtihatlarda dava konusu edilen bedellerin iadesinden davalı “dağıtım” şirketinin sorumlu olacağının açıkça belirtilmediğini, faturalarda kanuni karşılığı olmadığı açıkça belli olan, kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin, dürüst abonelere yansıtılmasının kabul edilemez olduğunu, EPDK kurul kararlarının ve tebliğleri çerçevesinde elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları kayıp-kaçak sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticari ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiğinin izahtan vareste olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Anasayası’nın 73. maddesi gereğince vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulduiğu değiştirileceği veya kaldırılacağının ortada olduğunu, elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT yapının da kanunla getirildiğni ve kanunun verdiği açık ve şeffa yetkiye dayanarak tahsil edildiğini belirterek davanın kabulü ile dava konusu edilen geçmişe yönelik 10 yıldır tahsil edilmekte olan kayıp kaçak, dağıtım, iletim sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedelleri ile (KDV ve TRT payının hesaplanmasında dava konusu bedellerin yer almadı ğı fatura miktarı üzerinden işlem yapılması gerekirken bu bedeller dahil edilerek yapılan hatalı hesaplamalar nedeniyle) fazladan ödenmiş olan KDV ve TRT payı bedellerine karşılı (fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla) kayıp kaçak enerji bedeli 200,00 TL, iletim bedeli 100,00 TL, dağıtım bedeli 100,00 TL, perakede satış hizmet bedeli 100,00 TL, sayaç okuma bedeli 100,00 TL, kayıp kaçak bedeli üzerdinden alınan enerji fon bedeli 100,00 TL, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan TRT payı bedeli 100,00 TL, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan BTV bedeli 100,00 TL ve KDV bedeli 100,00 TL olmak üzere HMK md. 107 uyarınca şimdilik toplamda 1.000,00 TL’nin davalı dağıtım şirketi …. Elektrik Dağıtım A.Ş. ile tedarikçi şirket vasfındaki diğer davalılardan (kendi tahsi ettikleri dönemlerle sınırlı olmak kaydı ile) dava tarihinden itibaren işlenecek ticari avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraflara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Enerji Elektrik Üretim A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin adresinin Yenibosna / İstanbul olduğunu, müvekkili şirkete karşı açılacak davalarda yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişik yapılmasına dair kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin kabul edilerek yasalaştığını, düzenlemede yer aldığı üzere kayıp ve kaçak bedellerinde yer aldığı ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyetve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının, bu tarfelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağladığını, davanın belirsiz alacak davası açılmasına uygun mahiyette olmadığını, ve davacının kayıp kaçak bedelini ödediğine dair herhangi bir delil sunmadığını, müvekkili şirkete karşı açılan davada, davacının iadesini talep ettiği uttarların aslen müvekkilinin şirket nam ve hesabına tahsil edilmediğini, dava dışı …. Elektrik Dağıtım A.Ş adına, mevzuat gereğince müvekkili şirket tarafından tahsil edildiğini, bu nedenle davanın muhatabının aslında müvekkili şirketin değil …. Elektrik Dağıtım A.Ş. ve TRT olduğunu, bu nedenle davanın TRT’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin elektrik d ağıtım şirketi olmayıp, özel sektör mensubu elekrik satış şirketi olduğunu, müvekkilinin sadece üretim yapmakta olduğunu, elektrikteki kayıp ve kaçakta sorumluluğunun bulunmadığını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak, dağıtım ve iletim bedellerinin mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olduğunu, keyfi bir uygulama olmadığını, davacının tacir olup söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, fatura ve içeriğini kabul ettiğini, davacının dayanak yaptığı kararların kanun maddesi olmadığı gibi, içtihadı birleştirici bir niteliğe de haiz olmadığını belirterek davanın yetkisizlik reddine, davaya katılması amacıyla TRT’ye davanın ihbar olunmasına, haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davada, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak enerji bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakede satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp-bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.( Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesi 2017/1063E-2017/1091K)
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle; davanın yasa değişikliği nedeniyle reddine,dava açıldığı anda haklı durumda bulunan davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdirine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubuyla bakiye 6,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yapılan 62,70 TL harç, 101,50 TL posta / tebligat (ayrıntısı uyapta kayıtlı) olmak üzere toplam 164,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 1.000,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/07/2018

Katip …

Hakim …