Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/320 E. 2018/544 K. 01.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/320 Esas
KARAR NO : 2018/544

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 01/06/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 12/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşme uyarınca, davacıya ait …. ve …. abone numarası ile 2012, 2013 ve 2014 yıllarında davalı şirket tarafından elektrik dağıtım hizmeti sunulduğunu, müvekkili davacı şirketin kendisine gönderilen elektrik faturalarının tamamını ödediğini, ancak davacının ödediği bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan kayıp/kaçak bedeli alındığının tespit edildiğini, davalı şirketin tüketiciden alınan kayıp/kaçak bedelinin hukuki dayanağını 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 4.maddesi ve bu maddeye dayanılarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 11.08.2002 gün ve 24843 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in gösterildiğini, bu nedenle fazla ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hukuka aykırı olarak davacı şirketten tahsil edilen 298.553,40 TL’nin ödenme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkili davalı şirketin merkezinin İstanbul’da bulunduğunu, bununla birlikte taraflar arasında akdedilen 2012 tarihli sözleşmede de yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olarak belirlendiğini, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, görev yönünden de itirazlarının bulunduğunu, davaya konu bedellerin dayanağı olan kararın, idari yargıda iptali söz konusu olmadan adli yargı nezdinde dava konusu edilmesinin mümkün olmayacağını, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca husumet yönünden de itirazlarının olduğunu, husumetin dağıtım şirketi olan … Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye yöneltilmesi gerektiğini, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacı tarafça iddia olunan dava değerinin davanın açıldığı tarihte belirlenmesi mümkün olduğundan davacının belirsiz alacak davası ikame etmesinin usule aykırı olduğunu, davanın esası yönünden ise; müvekkili davalı şirketin dağıtım şirketi değil, toptan satış lisans sahibi bir şirket olduğunu, serbest tüketici sözleşmesi yapılmasının yasal bir zorunluluk olup, söz konusu sözleşmelerin tacirler arasında yapıldığını, tarifelerin uygulanmasının lisans sahibi şirketler bakımından kanuni bir zorunluluk olduğunu, aksi takdirde idarenin lisans iptaline varan yaptırımlarının söz konusu olacağını, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp/kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalara yansıtıldığını, sözleşmelerde açıkça hangi tarifenin uygulanacağı ve kayıp/kaçak bedeli alınarak dağıtım şirketine ödeneceğinin taraflarca belirtildiğini, davacı şirketin fatura içeriklerine 6102 Sayılı TTK 21.madde kapsamında itiraz etmediğini, sözleşme kapsamında “kayıp/kaçak bedeli” adı altında bir tutarı davacının iadeye konu yapmasının mümkün olmadığını, yasalaşmak üzere olan Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının bekletici sorun yapılması gerektiğini, bu nedenle davanın esas bakımından da reddi gerektiğini savunarak, davanın ilgili dağıtım şirketi … Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye ihbar edilmesini talep etmiştir.
Davada, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve …-…. E.- …. K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp-bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, …. E.-… K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.( Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesi 2017/1063E-2017/1091K)
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle; davanın yasa değişikliği nedeniyle reddine,dava açıldığı anda haklı durumda bulunan davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdirine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 5.098,21 TL harcın ile fazla alınan 5.062,31 TL harcın istem halinde ve hükmün kesinleşmesine müteakiben davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafça yapılan 63,60 TL harç, 144,50 TL posta / tebligat / bilirkişi gideri (ayrıntısı uyapta kayıtlı) olmak üzere toplam 208,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/06/2018

Katip …

Hakim …