Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/290 E. 2021/199 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/290
KARAR NO : 2021/199

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin inşaat mühendisi olduğunu, bundan 10 yıl kadar önce çalışmak amacıyla Türkmenistan’a giderken kardeşi olan davalı …’e Üsküdar ….. Noterliğinde düzenlenen 17.03.2006 tarihli ….. yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Vekaletname “ verdiğini, Türkmenistan’da 8-9 yıl çalışarak 3 yıl kadar önce Türkiye’ye döndüğünü, Türkiye’ye döndükten sonra yine aynı noterlikte 10.10.2016 tarihli ….. yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Azilname” ile davalı …’i vekalet görevinden azlettiğini, 21.10.2017 tarihinde müvekkiline …… Bankası ……. Şubesi / İstanbul’dan gelen yazı üzerine dava konusu senetlerin bir bölümünün varlığından haberdar olduğunu, müvekkilinin derhal İstanbul Ticaret Sicilinde kayıtlı……. Panel Kabin San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin sahibi ve yetkilisi olan kardeşi davalı …’i bulup olayı anlattığını, neden kendisini borçlandırdığını öğrenmek istediğini, …’in ise; senetlerde alacaklı sıfatını taşıyan davalı şirketle ticari ilişkiye girdiğini, borçlarını ödeyemediğini, hakkında icra takipleri başladığını, bu sebeple Türkmenistan’a giderken kendisine verilen vekaletnameyi kullanarak, azilname tarihi olan 10.10.2016 tarihinden önceki tarihi tanzim tarihi olarak yazdığını, diğer davalı şirketin bilgisayarda hazırladığı dava konusu 17 adet senetleri imzaladığını, iş bu senetlerin azilname tarihi olan 10.10.2016 tarihinden sonra kendisinin davalı şirkete borcu sebebi ile düzenlediğini beyan ve itiraf etmek suretiyle düzenlenen senetleri liste halinde verdiğini, Kısmi Borç Tasfiye Protokolü adı altında düzenlenen 15.07.2017 tanzim tarihli, …’in borçlu olduğu …’in vekaleten imzaladığı Toplam 212.000 Euro tutarında dava konusu 17 adet bononun tanzim edildiğini, müvekkilinin borçlu duruma düşürüldüğünü, bir kısım senet bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin Türkmenistan’a giderken Üsküdar ……. Noterliği’nde davalı …’e verdiği vekaletnamenin tarihi 17.03.2006, yevmiye tarihi …… olmasına rağmen Kısmi Borç tasfiye Protokolünde vekaletnamenin tarihinin 06.06.2012 olarak yazıldığını, 06.06.2012 tarihli vekaletnamenin mevcut olmadığını, salt bu hususun dahi taraflar arasındaki işlemin usul ve yasalara aykırı olduğunu ve iptale muhtaç kanıt olduğunu, bu durumun davalılardan …’in müvekkilini zarara uğratma kastıyla hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığını, özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal ettiğini, vekalet görevini kötüye kullanan davalının hem kendisine hem de alacaklı durumunda olan davalı şirkete yarar sağladığını, müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığını, dava konusu senetlerde yazılı alacak miktarının dayandığı ticari ilişkinin tespiti için davalı şirketin defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davalı …’in dava konusu alacaklı durumunda olan diğer davalı …… Spor Sistemleri ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ile el ve işbirliği içinde danışıklı olarak müvekkilini zarara sokmak suretiyle kendisini Toplam 212.000 Euro tutarında 17 adet senet karşılığı borçlandırdıklarını, davalı şirketin ilgili noterliği telefonla arayıp vekaletnamenin geçerli olup olmadığını, azil mevcudiyetinin bulunup bulunmadığını tetkik etmediğini, tacir olarak gereken özeni göstermediğini, Müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığını, dava konusu senetlerin 10.10.2016 azilname tarihinden sonra düzenlendiğini, fakat azilname tarihinden önceki bir tarihi düzenleme tarihi olarak yazılıp kullandıklarını, yaşanılan olay sebebi ile her iki davalı şüpheli gösterilerek Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet edildiğini, ……. sayılı numara ile başlatılan soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin haciz tehdidinden kurtulmak için ödemek zorunda kaldığı 30.11.2017 vadeli, 2.000 Euro tutarlı senet bedelinin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen istirdadının gerektirdiğinden bahisle 212.000 Euro bedelli 15.07.2016 Tanzim Tarihli dava konusu senetler sebebi ile müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile bu senetlerin iptalini, gerekçeli kararın kesinleşinceye kadar dava konusu senetlerin 3. Şahıslara ciro edilmemesini, icraya konulmamasını teminen teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haciz tehdidinden kurtulmak için müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı 30.11.2017 vadeli, 2.000 Euro tutarlı senet bedelinin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen istirdadını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı …… Spor Sistemleri ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Vekili özetle; Davacı tarafından belirtilen kambiyo senetlerini davacı tarafın iddiasının aksine düzenleme tarihi olan 15.07.2016 tarihinde düzenlemiş olduğunu, davacı tarafın vekâlet verdiği …’i düzenleme tarihinden aylar sonra yani 10.10.2016 tarihinde azlettiğini, devamında davacı taraf iddialarını dayanak yapabilecek bir delil gösteremediğini, davacı taraf ile davalı tarafta bulunan … ana baba bir kardeş olup birlikte ticari faaliyetleri yürütmekte olduğunu, ….. Panel Kabin San. ve Tic. Ltd. Şti. görünürde davalı … tarafından idare edilen bir şirket gibi görünse de …e’de kar payını verilmekte olduğunu, … ve …’in danışıklı dövüş yolu ile ticari ilişki kurduklarını, şirketleri zarara uğratma ve dolandırma yoluna gittiklerini, nitekim……. Panel Kabin San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin ticari alacaklılarını zarara uğratma amacı ile göstermelik adres bildirdiğini, davacı …’in gizli ortak olduğu şirket aleyhine İstanbul …… İcra Ceza Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyası ile ticareti terk davasının açıldığını, müvekkili zarara uğratmak kastı ve işbirliği içerisinde … ve …’in beraber hareket ettiklerini, kambiyo senedinin … tarafından yetkili kılınan … tarafından yasalara ve usule uygun olarak düzenleme tarihinde düzenlendiğini, kambiyo senetlerinin düzenlendiği tarihte …’i, …’e ait vekaletnameyi müvekkiline ibraz ettiğini, … ile yapılan görüşmede teyit alındığını ve buna mukabil emtia karşılığı senetler düzenlendiğini, senetlerin ilk taksitinin ödendiğini, ilk taksitten sonra …’in ödeme yapmamak ve müvekkili zarara uğratmak için dava açma yoluna gittiklerini, önemle ve özellikle davacının iddia ettiği cebri icra tehdidi yolu ile ödendiği iddia edilen kambiyo senetlerinden 15.07.2016 tarihli 30.11.2017 vade tarihli 2000 Euro bedelli kambiyo senedinin hiçbir cebri icra tehdidi olmaksızın davacı tarafça taraflarına ödendiğini, davacının hiçbir itirazı olmadan bu kambiyo sentlerinin ödenmiş olmasının borcu ikrar ettiği manasına geldiğini, menfi tespit davasının şartlarından birisinin borcun cebri icra tehdidi altında ödenmiş olmasından kaynaklandığını, davacının ilk kambiyo senedini ödeyip ondan sonra itiraz etmiş olmasının kötü niyetli olduğunun kanıtlar nitelikte olduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur.
Davalı … tarafından sunulan 09.11.2020 tarihli dilekçede özetle; davalı …… Spor Sistemleri ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ile sahibi bulunduğu……. Kabin Sanayi Dış tic. Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı borç için 15.08.2016 tarihinde sözleşme yapıldığını ve 15 adet sıralı senet imzaladığını; borcunu ödeyemediği için alacaklı şirketi 20.10.2016 tarihinde ihtiyati haciz kararı aldığını; eşine ait oturdukları daireyi borcundan mahsup edilmek üzere alacaklı firma yetkilisine 16.11.2016 tarihinde devrettiğini; bu şekilde borcunun 212.000-Euro kaldığını; yaklaşık bir yıl önce azledildiği vekalete dayanarak 15.07.2016 tarihini kullanarak dava konusu senetleri imzalamak zorunda kaldığını; abisinin kendisi hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu ve Bakırköy …… Asliye Ceza Mahkemesinde …… E. sayılı kamu davasının açıldığını; 15.07.2016 tarihinde düzenlenmiş gibi gösterdikleri protokolün çok sonra düzenlendiğini; toplam borcu 313.000-Euro iken 16.11.2016 tarihinde evin tapusunun devrinden sonra 212.000-Euroya düştüğünü; senetlerin ilk ödeme tarihlerinin 30.11.2017’de başladığını; aynı borçtan dolayı davacı abisi …….’in de borçlu gibi göründüğünü, davacı …’in esasen bu borçla ilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
DELİLLER:Ticaret sicil kayıtları, banka kayıtları, vekaletname ve azilname suretleri, kısmi borç tasfiye protokolü, Bakırköy ……. ACM. ……. Esas sayılı dosyası, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ……. hazırlık sayılı dosyası, vergi kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Dosyaya sunulan “Kısmi Borç Tasfiyesi Protokolüdür” başlıklı belgeye göre, davalı …’in sahibi bulunduğu……. Panel Ltd. Şti. ile davalı …… Spor Sistemleri Ltd. Şti. arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit ve icra tehdidi altında ödenen tutarların istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay HGK’nın 22/09/2010 tarih 2010/13-414 Esas ve 2010/412 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Temsilin söz konusu olabilmesi için temsilcinin hukuki muameleyi temsil olunan adına yapması bunu diğer tarafa bildirmesi, temsilcinin temsil yetkisinin bulunması veya temsil olunanın sonradan yapılan hukuki işleme icazet vermesi gereklidir. Temsilcinin hukuki muameleyi temsil olunan adına yaptığını akdin diğer tarafına bildirmesi herhangi bir şekilde olabilir. Buna aykırı davranılması halinde yani temsilcinin “temsilci” olduğunu bildirmediği hallerde hukuki işlem temsilci adına yapılmış kabul edilmelidir. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 40/2. fıkra 2. cümlesindeki hallerde temsilci olunduğu belirtilmemiş olsa dahi temsilin sonuçlarının kabul edilmesi gereklidir. Bu noktada, mümessil tarafından yapılan hukuki işlemden doğan hak ve borçların temsil edilene ait olabilmesi için gerekli en önemli unsur; mümessilin, temsil edilen adına hukuki işlem yapmaya yetkili olmasıdır.
Doğrudan doğruya temsilin söz konusu olabilmesi için gerekli olan temsil yetkisinin olmaması halinde, temsil olunanın sonradan icazet vermesi bu noksanlığı tamamlar. Ve bu icazet ile temsilci ile temsil olunan arasındaki temsil ilişkisi ispatlanmış olur. Temsil yetkisinin olmaması ve temsil olunanın icazet vermemesi halinde hukuki muamele kesin olarak hükümsüzdür. Temsil olunan ve temsilci, hukuki işlem ile bağlı değillerse de, yetkisiz temsil ile işlem yapan temsilcinin üçüncü kişinin zararını karşılamak ile yükümlü olduğu açıktır.
Temsil yetkisinin varlığını ispat külfetinin kimin üzerinde olduğu konusuna gelince: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” kuralı getirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 40. maddesinde ” Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur. ”
TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Davaya konu düzenlenen senetler bakımından, Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 Sayılı YİBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6).
Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-821 E. 2019/58 K. )
Davacı, kardeşi olan davalı …’e vekâletname düzenlediğini; daha sonra vekalet görevinden azlettiğini; vekili …’in azilden sonraki dönemde, diğer davalı …… Spor Sistemleri Ltd. Şti. ile birlikte, el ve işbirliği içinde hareket ederek, kendisi adına kambiyo senedi düzenlediğini ödenen bononun bedelinin istirdadını, diğer bonolar nedeniyle ise borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı …… Spor Sistemleri ve İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.; davacı ve davalı …’in kardeş olduklarını, birlikte hareket ettiklerini; 15.07.2016 vade tarihli ve 2.000-Euro bedelli kambiyo senedini hiçbir cebri icra tehdidi olmaksızın davacının ödediğini, davacı ile davalı …’ın birlikte ticari faaliyet yürüttüklerini, davacı ile davalı …’ın danışıklı dövüş içerisinde olduklarını, davacının……. Panel Kabin San. ve Tic. Ltd.Şti.’nin çalışanı olduğunu iddia etmiştir.
Dosyada fotokopisi mübrez, Üsküdar …… Noterliği’nin 17.03.2006 tarih ve …… yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Vekaletname ile davacı …, davalı …’i diğer yetkilerin yanında “…çekler keşide etmeye çek koçanları almaya, çek koçanlarını iade etmeye, elden evrak verip almaya, yazışmalarda bulunmaya, bankalardan dilediği zaman dilediği miktarda krediler almaya, talepte bulunmaya akreditif akdine, kambiyo taahhünde bulunmaya borçlu ve alacak hesapları taahhütnamesi, kredi taahhütnamesi, borç ve kefalet senedi taahhütnamesi imzaya…” vekil olarak yetkili kılmıştır.
Davacı, Üsküdar ……. Noterliği’nin 10.10.2016 tarih ve ……. yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Azilname ile; 17.03.2006 tarih ve …… yevmiye numaralı vekaletname ile verilen yetkilerden vekili …’i azletmiştir. Azilnamenin, davalı … adresinde Mahalle Muhtarlığına 12.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Ticaret sicil kayıtları, banka kayıtları, vekaletname ve azilname suretleri, kısmi borç tasfiye protokolü, Bakırköy ……. ACM. …… Esas sayılı dosyası, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ……. hazırlık sayılı dosyası, vergi kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; mahkememizce, davacı ile davalı …… Spor Sistemleri ve İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, senetlerin neye karşılık düzenlendiği, ödenen bir adet senet dışında başkaca ödenen senet bulunup bulunmadığı konularının tespiti amacıyla ticari defterlerin incelenmesi hususunda karar vermesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmediği, bu haliyle uyuşmazlık hususu senetlerin neye karşılık düzenlendiği ve taraflar arasındaki ticari ilişki tespit edilememiştir. Dosyaya suretleri sunulan senetlerin incelenmesinde, “bedeli nakden ahzolunmuştur” kaydının bulunduğu, söz konusu kaydın 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol’’de yer alan açıklamalarla çeliştiği, davalı şirket ile diğer davalı … arasında akdedilen 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol’ünde söz konusu senetlerin dava dışı……. Panel Kabin San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin borcuna karşılık düzenlendiğine ilişkin açıklamaların bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacının, Üsküdar ……. Noterliği’nin 17.03.2006 tarih ve …….yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Vekaletname ile davalı …’e diğer yetkilerin yanında kendisini temsilen çek keşide etme ve kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verdiği; davacının davalı …’i Üsküdar ……. Noterliği’nin 10.10.2016 tarih ve …… sayılı azilnamesi ile vekâlet görevinden azlettiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi, davalıların cevap dilekçeleri, 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol’ü ile diğer dilekçe ve beyanlarından dava konusu senetlerinin düzenleyeni davacı … ile dava konusu senetlerin lehtarı olan davalı …… Spor Sistemleri Ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. arasında tarafların ticari defterleri sunulmadığından bir ticari ilişkinin mevcut olup olmadığı tespit edilememiş; davacının çalışanı veya gizli ortağı olduğu iddia edilen dava dışı……. Panel Kabin San. Ve Tic. Ltd. Şti. İle Davalı …… Spor Sistemleri Ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. arasında bir ticari ilişkinin mevcudiyetinin dosyanın tüm taraflarının kabulünde olduğu, 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol’’de söz konusu senetlerin dava dışı……. Panel Kabin San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin borcuna karşılık düzenlendiğine ilişkin açıklamaların bulunduğu, 12.03.2014 tarihli GSM abonelik sözleşmesinde davacı asilin bizzat imzasının bulunduğu, davalı …; borçtan abisi olan davacının da bilgisinin olduğunu beyan etmiş olmakla ispat hakkının delillerine ilişkin yazılı hukuk çerçevesinde çizilmiş olup bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması esası getirilmiştir.
Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.
Yargıtay …… Hukuk Dairesi, …… esas sayılı ve …… karar sayılı 21.1.2013 tarihli kararı özel hukuk davası ile ilgili olsa da, Anayasa 38/6 maddesinde yer alan hukuka aykırı deliller konusunda herhangi bir fark ve ayrıcalık tanımaksızın hukuka aykırı delillerin yargılamada kullanılamayacağı dikkate alındığında davalı …’in vekalet yetkisini kötüye kullandığına ilişkin kabul beyanının ceza davasında yapılan yargılama bakımından dava açıldığı ancak davacı ve davalının mahkemedeki beyanlarının çelişkili olduğu, hacizlerin kaldırılma tarihinin 24/07/2017 olduğu, tapu devir tarihinin 16/11/2016 olduğu, Sgk kaydına göre, davacı …’in……. Panel Kabin San. Ve Tic. Ltd. Şti. İle organik bağının olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı her ne kadar davalı …’in azilden sonraki dönemde, diğer davalı …… Spor Sistemleri Ltd. Şti. ile birlikte, el ve işbirliği içinde hareket ederek, kendisi adına kambiyo senedi düzenlediğini ödenen bononun bedelinin istirdadını, diğer bonolar nedeniyle ise borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de; davaya konu edilen ve istirdadı talep edilen 30.11.2017 vadeli, 2.000 Euro tutarlı senedin vadesinin düzenleme tarihinden sonra davacı tarafça ödendiği, ödemenin haciz tehdidi altında yapılmadığı, bu haliyle kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı, dava konusu senetlerin geri veya ileri tarihli düzenlenmesi mümkün olduğundan, 15.07.2016 tarihli “Kısmi Borç Tasfiye Protokol’ü ve davacı adına düzenlenen senetlerin, 15.07.2016 tarihinde değil, azilname tarihi olan 10.10.2016’dan sonra düzenlenip geçmiş tarih yazıldığı iddiasının ispatına ilişkin dosyada herhangi bir somut delilin sunulmadığı, bonoda vekaleten imza atıldığının bonoda gösterilmesi gerektiğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı, mahkememizce, davacı vekilinin 20/04/2018 tarihli dilekçesindeki talebi doğrultusunda, gsm kayıtlarının celbi ve davacı …’in imza örneklerinin araştırılması zımnında yazılan müzekkere cevaplarında, davacının 22.06.2015 tarihinde Üsküdar İlçesi ……. Mahallesinde gayrimenkul satın aldığı, bu gayrimenkule ilişkin 05.08.2015 tarihinde su ve doğalgaz aboneliği yaptığı, …… Tekstil İnşaat Ticaret-… ticaret ünvanı altında 04.06.2004 tarihinde kurulan şirketin iştigal konusu değiştirilirken 14.06.2005 tarihli imza beyannamesi ile davacının imza asıllarının sunulduğu, şirketin 07.06.2013 tarihinde resen terkin işleminin yapıldığı, 12.03.2014 tarihli GSM abonelik sözleşmesinde davacı asilin bizzat imzasının bulunduğu görülmüş olmakla, davacının iddiasının aksine 2014 yılında Türkiye de bulunduğu, beyanların çelişkili olduğu, davacının 10 yıldır Türkiye’ye gelmediği ve davalının borçlarını bilmediği iddialarının, abi ve kardeş olan davacı … ile davalı …’in aralarında husumetin olmayışı, davalıya kambiyo senetlerini içerir genel vekalet yetkisi vermesi, davalı …; mevut olan borçlardan abisi olan davacının da bilgisinin olduğunu beyan etmiş etmiş olmakla, davacının da Türkiye ye yerleşmek niyetinde olduğu gerekçesi ile vekaletname yetkisini aldığı, Türkiye ye giriş – çıkış yaptığı, tarafların Türkiye’de görülen davalarının mevcut olduğu, bir kimse yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa bu işlem ancak onandığı takdirde temsil olunanı bağlar. Yetkisiz temsilcinin kendisinin işlem yaptığı diğer taraf temsil olunandan uygun bir süre içinde bu işlemini onayıp onamayacağını bildirilmesini isteyebilir. Bu işlemin onanması durumunda diğer taraf bu işleme bağlı olmaktan kurtulur. Olayımızda ise, 30.11.2017 vadeli, 2.000 Euro tutarlı senet bedeli ödenmiş olmakla işlem yapıldığı sırada karşı tarafın kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse kendisinden zararın giderilmesi istenemez. Hakkaniyet gerektiriyorsa kusurlu yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi istenilebilir. Somut olayda, dosyada toplanılan tüm deliller ve beyanlar karşısında, tarafların borçlardan kurtulmak için yazılı delil oluşturabilmek için gayret içinde oldukları anlaşılmakla ceza yargılaması sonucu beklenmemiş olup ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı … her ne kadar, dava dilekçesinde belirtilen iddiaları kabul etmiş ise de; 18/02/2021 tarihli celsede, diğer davalı olan şirkete borçlu olduğunu, bu borçtan abisi olan davacının da bilgisinin olduğunu, davacı ve davalı bu süre içinde yargılandıkları davalarının bulunduğunu beyan etmiş olmakla davacının davalının borçlarını bilebileceği, davacının, davalıya kambiyo senedine ilişkin düzenleme yetkisi içeren vekalet vermesinin ve davalının da vekaletname kullanımı bakımından kendi kusurunu gerekçe göstererek aleyhine delil oluşturmaya çalışmasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceğinden ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda kabulün hüküm doğuracağından davalının kabul beyanına itibar edilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tedbir kararı uygulanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 17.564,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.505,58 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davalı … tarafından yapılan yargılama 55,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan yargılama 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 68.476,96 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
9-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili, davacı asil …, davalı ……vekili, davalı asil …’in yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2021

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)