Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/286 E. 2019/474 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/286 Esas
KARAR NO : 2019/474

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 14/05/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 20/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalının 25/08/2017 tarihli 2.600 EURO bedelli fatura bakiyesinden kaynaklı cari hesap alacağının mevcut olduğunu, müvekkili firmanın, davalı şirket ile anlaşmalarına binaen , dava konusu faturada belirtilen ürünlerin taşınması işlemi ile ilgili olarak üzerine düşen edimleri, taraflar arasındaki anlaşmaya göre tam ve eksiksiz olarak ifa etmesine rağmen, davalının buna ilişkin fatura bedelinin bir kısmını ödemediğini, davalı tarafla görüşmelerin yapıldığını, davalı aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirkete fatura bedeli hesap nedeniyle borçlu olduğu iddiasıyla ihtarname çekmiş olduğunu, tarafça ihtarnamelere cevap verildiğini, başlatılan icra takibine süresi içerisinde itiraz edildiğini, davacının taraflar arasındaki sözleşmeye binaen üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiği ve davalının faturalarının bir kısmını ödemediği iddiasında bulunduğunu, bu iddianın gerçek dışı olduğunu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun davranmadığını, davacının öncelikle müvekkili şirketin uğradığı zararı gidermesi gerektiğini, davacının sözlemeye uygun şekilde ürün taşıma edimini yerine getirmediğini, müvekkili şirketin uğradığı zararın miktarını davacı şirkete bildirdiğini, davacının bu gecikmeden kaynaklanan zararı gidermekten imtina ettiğini, bu edimin yerine getirilmemesinden kaynaklı müvekkilinin 900 EURO zararın meydana geldiğini, davacının hakkı olmayan bir alacağın kalemini müvekkilden istediğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 600,00 EURO asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili için cari hesaba dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 07/09/2018 havale tarihli kök raporunda; taraf ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, defterler arasındaki cari hesap farkının davalının davacıya düzenlemiş olduğu 25/10/2017 tarihli … nolu navlun bedeli açıklamalı faturadan kaynaklı olduğunun, faturanın zararın kesinlik kazanmaması ve borcun resen mahsup edilmiş olması sebebiyle geçerli olmadığı bildirilmiş, yapılan itirazlar üzerine bilirkişiden 10/04/2019 tarihli ek rapor alınmış olup, ek raporda; kök Rapora itirazlar ve dosyaya sunulan mail yazışmaları çerçevesinde olayın tekrar değerlendirilmesi neticesinde; (Davacı) … firmasının bayram sonrası yoğunluk yaşanacağı yönündeki açıklamasının, istenilmesi halinde 05.09.2017 Salı gününden 08.09.2017 Cuma gününe kadar eşyaların limandan çıkartılabileceği halde ekonomik kaygı sebebi ile bekletildiğinin anlaşıldığı, Cuma günü de “konteynerin alındığı ve aracın yola çıktığı” yönünde yanlış bilgi verildiği ve bu sebeple de Davalının müşterisinin eşyaları karşılamak için depoda (ek mesai ücreti ödemek sureti ile personel bulundurarak) hazırlık yaptığı, fakat Davalı tarafından yapılan araştırmada saat-3:22’de hala konteynerin limandan çıkmamış olduğunu öğrendiği ve bunun üzerine bilgi istediği, Davacının saat 5:27’deki cevabında ise “konteynerin bulunamadığını ve şoför tarafından bulunduğunu ancak (11.09.2017) Pazartesi günü teslim edebileceklerini bildirdiği, Pazartesi de bu sefer araç çıkış belgesi ile ilgili tarih-süre ve süre bitimi konularını mesleki olarak bilmesi gerektiği halde fark etmediği ve bu defa da T1 belgesinin süresinin bittiği sebebi ile gecikme yaşandığı ve yine Davalının çabaları ile yeniden düzenlenen T1 belgesi ile gümrükten çıkış yapabildiği ve Davalı tarafından Pazartesi akşamı saat-6:05’de gönderilen e-postaya göre “eşyaların 2 saat sonra alıcı adresinde olacağı” yönünde bilgi verdiği bu sebeple de eşyaların depoya varış süresinin saat-8:00 civarlarına kaldığı ve dolayısı ile alıcı firmanın konteynerdeki eşyaları boşaltmak için Pazartesi akşamı yine ek mesai ücreti vermek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Bu incelemeler neticesinde Davacı tarafın elinde olan veya olmayan nedenlerle karsı tarafa (Davalıya) zarar verdiği tespit edilmektedir. Davacı firmanın; 900,-euro’luk bir iade faturasının da normal personel maliyetleri ile örtüşmediğini söylese dahi, (08.09.2017) Cuma günü eşyaların teslim edileceğine dair yazılı bilgi verdiği halde çekicinin saat.3.22’ye kadar hala gümrük sahasına girmemiş olması sebebiyle de gecikmeye neden olduğu görülmektedir. İlk etapta (dava dışı) Acente tarafından 1.820,-euro’luk zarar faturası kesilmiş olsa da bunun yarısı (yani 900,-euro’luk) kadarı için düşünüldüğünde, hem Cuma akşamı ve hem de pazartesi akşamı olmak üzere, 2 günde de eşyaların boşaltılması için ek mesai ücreti verilmiş olmasının normal olduğu ve bu 2 gün için de toplamda 900,-euro’luk bir bedelin rayiç değerler açısından normal olduğu ve dolayısı ile bu defa kök raporumuzdan teknik anlamda rücu edilerek Davalı tarafından Davacıya kesilmiş olan 90Q.-euro’luk faturanın kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Dolayısı ile Davacının 600,-euro alacağına karşılık Davalı tarafından kesilen 900,-euro’luk iade faturasının 2 günlük mesai ücreti için kesildiğini düşünüldüğünde makul ve kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu itibarla, yukarıda açıklanan gerekçeler ve dosyaya sunulan belgeler yeniden incelendiğinde davacının davalı tarafı zarar uğrattığının anlaşılmakla birlikte davalının davacıya düzenlemiş olduğu 25.10.017 tarihli 1638 no.lu 900 Euro tutarlı faturanın davacı alacağından mahsup edilmesinin gerekeceği, bu çerçevede kök raporumuzda belirttiğimiz davacı alacağından mahsup edildiği davacının davalıdan alacağının bulunmadığı bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu, içeriğine göre; davacı tarafından davalıya verilen taşıma hizmeti nedeniyle 2600 EURO bedelli navlun faturası düzenlendiği, fatura karşılığı 2000 EURO’nun tahsil edildiği bakiye 600 EURO için başlatılan takibe yapılan itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı, taşıma öncesinde taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmamış ise de, ticari olarak iş akışı çerçevesinde eşyaların 08/09/2017 günü teslim edileceği yönünde yazılı olarak bilgi verildiği, bu bilgiye istinaden davalının müşterisini yönlendirdiği, nakliyeci tarafından verilen teslim tarihine göre müşterinin deposunda eleman tedarik edildiği ve personel maliyeti nedeniyle 900 EURO’luk bir fatura düzenlendiği, mahkememiz ve istinaf denetimine elverişli yeterli teknik incelemeyi içeren ve mahkememizce de hükme esas alınan 10/04/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda faturanın rayiç değerlere göre normal olduğu bildirilmiş olup, davalı tarafından kesilen 900 EURO’luk iade faturası davacı alacağından mahsup edildiğinde davacının bakiye alacağının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine, davacının takibinde kötüniyetli olduğu hususu davalı tarafça ispat edilemediğinden davalının icra inkar tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Davalının icra inkar tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 49,50 TL harcın mahsubuyla bakiye 5,10 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 23,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/05/2019

Katip …

Hakim …