Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/256 E. 2018/274 K. 26.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/256 Esas
KARAR NO : 2018/274

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2018
KARAR TARİHİ : 26/03/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 27/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle;davacı müvekkilinin …. toptan kuyumculuk faaliyetinde bulunduğunu, satmış olduğu altınların karşılığında altınların alıcısı kuyumcu … ‘in talebi ile kendisine hazırlanan tuzaktan habersiz olarak … ‘in evini vaade ile ödenecek olan bakiye alacağını karşılığında 20/04/2010 tarihinde t eminat olarak üzerine aldığını, akabinde … ‘in talebi ile kendisine bakiye alacağı ödenmesi üzerine 24/06/2010 tarihinde gösterilen alıcı …. ‘e tapuyu devrettiğini , davalı … KUYUMCULUK ŞTİ. ‘nin keşideci davalı … ‘ın lehtar, davalı … ‘in hukuken aval veren, diğer davalılar …, … ve … ‘in kefil sıfatı ile borçlu oldukları rakamla 1.000.000TL , yazı ile yüz milyon türk lirası ,düzenleme tarihinin 01/04/2009, vadesi 10/07/2009 tarih olan bir bono ortaya çıktığını, bononun vadesinden çok sonra 20/08/2010 tarihinde protosto edilmeden Bakırköy…. İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı dosya ile ödenmeyen ana para olarak icraya konulması durumunun danışıklı işlemin belgesi niteliğinde olduğunu, bononun üzerindeki borç miktarı yazı ve rakam farklı olduğundan yasa gereği yazılı olan kısma itibar edildiğini, senedin alacaklısı olan davalı … ‘ın borçlu davalılar adına elinde kambiyo evrakı olmasın rağmen hayatın olağan akışına aykırı olarak ihtiyati haciz istemediğini, bononun vadesinden 1 yıl 10 gün sonra normal takibe giriştiğini, sahtecilik bu kadar bariz iken icra dosyasından yapılan takibin kesinleşmesi üzerine icraya konulan sahte senedin tahsili için müvekkili ile birlikte hedef seçilen diğer kuyumcu toptancısı …. ‘e yönelik olarak Bakırköy ….ASHM ‘ de …. E. sayılı dosya ile tasarrufun iptali davası açıldığını, davalının dosya takibi için davalı Av. … ‘ye vekalet verdiğini belirterek keşideci …. ŞTİ. ‘nin defter kayıt ve mali verilerinde senet lehtarı … ile ilgili olarak bir borç alacak ilişkisinin bulunmadığının tespiti ile icra dosyasından davalılar arasında icraya konulan senedin sahte evrak olduğunun tespitine, şimdilik tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen 1.000TL ‘nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı nedeniyle mahkememize gönderilmiş olup, Asliye Hukuk Mahkemesince davanın….’da Kuyumculuk yapan davacı ile davalı … Kuyumculuk San. Ve Tic. Ltd. Şti. Arasındaki ticari ilişkiden dolayı kendisine verilen senedin sahte olması nedeniyle bu senede dayanılarak hakkında yapılan icra takibi dosyasına borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklı olduğu ve TTK kapsımında kaldığı gibi TTK’nda düzenlenen kıymetli evrak hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle Ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de;
Mahkemelerin görevi belirlenirken dava dilekçesinde açıklanan ve davanın dayanağını oluşturan hukuki ilişkinin esas alınması gerekir. Taraflar arasında var olduğu iddia edilen temel ilişkinin dava dilekçesinde açıklanmasından sonra bu ilişkinin ayrıntısı veya unsurları durumundaki hususlar farklılık arzedebilir ne var ki bahsedilen ayrıntılar temel hukuki ilişkiyi dolayısıyla davanın dayanağını değiştirmez. Görevli mahkemenin tespitinde iddiaya konu temel hukuki ilişkinin esas alınması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (…. ….., Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, …. Yayınevi, …. Baskı, Ankara 2013, s. 323)
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; her ne kadar asliye hukuk mahkemesi tarafından davanın davacı ile davalı … Kuyumculuk arasında ticari ilişki nedeniyle verilen senedin sahte olmasına, bu senede dayanılarak icra takibi dosyasında borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğu belirtilmiş ise de; dava dilekçesinde davacının Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında lehtar ile keşideci arasında gerçek bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığı, bunun sonucunda kambiyo evrakının sahte olarak üretildiğinin tespiti ile davalıların eylemleri sonucu uğranılan maddi zararın (tasfiye halinde olan davalı … Kuyumculuk San. Tic. Ltd. Şti. hariç olarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş olup, davalı gözüken … Kuyumculuk San. Tic. Ltd. Şti. ticaret sicil’den terkin edilmiş olup Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası yönünden münhasıran ihya kararı verildiği, dosyamız yönünden verilen bir ihya kararı olmayıp taraf teşkilinin eksik olduğu hususu dosya kapsamından sabittir. Kaldı ki, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklısının davalımız …, Borçlularının ise diğer davalılar olduğu, takip başlatıldığında davacı bu dosyada takip alacaklısı konumunda olmayıp, davacı toptan kuyumculuk faaliyeti nedeniyle sattığı altınların karşılığı olarak alıcı kuyumcu …’in evini alacağın karşılığı olarak 20/04/2010 tarihinde teminat olarak üzerine aldığı, alacağın ödenmesi üzerine, …’in talebi ile 24/06/2010 tarihinde tapuyu … devrettiği, takibe konu senetle davacının bir ilgisinin bulunmadığı, davacının kuyumcu …’den almış olduğu evi devretmesi nedeniyle davacı ve diğer toptancı …. hakkında Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasında tasarrufun iptali davası açıldığı ve davacı yönünden dosyamız davacısı yönünden devredilen tapu için tasarrufun iptaline karar verildiği ve burada belirtilen taşınmazın gerçek bedeli olan 607,313 TL’nin …’dan alınarak davacı …’a verilmesine karar verildiği, bu karara istinaden ayrı bir takip yapılmaksızın davacının sadece tebligat yapılmak suretiyle icra dosyasına sonradan taraf olarak eklendiği, senette tahrifat yapıldığı gerekçesiyle davalılar hakkında yürütülen Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın … sayılı dosyasında takipsizlik kararı verildiği, sonuç olarak uyuşmazlığın davacının tarafı olmadığı takip konusu senet ya da altın alım satım ilişkisi olmayıp tasarrufun iptali davasını kaybetmesi nedeniyle burada hükmedilen taşınmaz değeri yönünden icra dosyasına taraf olarak eklenmesi olduğundan, taraflar tacir olmayıp dava da ticari işletmeden kaynaklı olmadığı gibi TTK’nda düzenlenen hususlardan da olmadığı anlaşıldığından somut olayda mahkememiz görevli olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Daha önceden Bakırköy Asliye Hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinde görev uyuşmazlığının çözümü için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk dairesine gönderilmesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 26/03/2018

Katip …

Hakim …