Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/248 E. 2019/655 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/248
KARAR NO : 2019/655

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 08/03/2018
KARAR TARİHİ : 03/07/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 25/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine, davacı olan borcundan dolayı Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. E. sayısı dosyası ile 6.524,95 TL tutarında icra takibi başlatılmış olup, davalı/borçlu 12.02.2018 tarihinde tarafınca herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle borca, faize ve fer’ilerine itiraz ettiğini, yapılan itiraz hukuki dayanaktan tamamen yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan 6.473,08 TL borç ve 51,87 TL işlemiş faiz sebebiyle davalı borçlu şirkete icra takibi başlatıldığını, ödeme emri davalı/borçlu tarafından 08.02.2018 tarihinde tebliğ alındığını, tebliğ tarihinden 4 gün sonra 12/02/2018 tarihinde davalı borçlu, asıl alacak tutarı olan 6.473,08 TL borcunu davacının hesabına banka kanalıyla ödediğini, akabinde de aynı gün içerisinde 12.02.2018 tarihinde davacı herhangi bir borcu olmadığından bahisle haksız ve kötüniyetli bir şekilde itiraz ettiğini, dilekçe ekinde olarak sunacak olduğu ödeme dekontu ve davalı borçlunun takibe itirazları değerlendirildiğinde aynı gün içinde yapılan bu işlemlerin icra masraflarından kurtulmak için yapıldığım, ödeme emri davalı borçlu tarafından tebliğ alındığında 6.524,95 TL tutarında başlatmış olduğu icra takibinin masraflarını ve vekâlet ücretini de ödemek zorunda olmasına rağmen davalı borçlu, kötüniyetli bir şekilde bu ücretlerden kaçmak adına asıl alacak miktarını haricen ödediğini ve akabinde hiçbir borcu bulunmadığından bahisle takibe kötüniyetli bir şekilde itiraz ettiğini, davalı borçlunun kötü niyet ile hareket ettiğini, bu sebeple haksız ve kötüniyetli olan itirazın iptali ve icra dosyasındaki güncel tutar üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, cari hesap ekstresinde, ticari defterlerde ve faturalarda açıkça görünen 6.473,08 TL alacağa binaen başlatılan icra takibine davalı borçlu…. A.Ş. tarafından hukuki dayanaktan tamamen yoksun, haksız ve kötü niyetli bir şekilde yapılan itiraz sonucu takibin durması nedeniyle işbu itirazın iptali davasını ikame etme gereği hâsıl olduğunu, neticeten; Davalı tarafın borca ve faizine ilişkin haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, borçlu hakkında icra dosyasındaki güncel tutar üzerinden %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, borçlu hakkında icra dosyasındaki güncel tutar üzerinden %10 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, davalı şirketin aleyhine cari hesap alacağından kaynaklı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasından 6.473,08 TL asıl alacak ve 51,87 TL işlemiş faiz talepli icra takibi başlattığını ancak açılan davanın reddi gerektiğini, davalı şirket ile davacı şirket arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89/2 hükmüne göre; cari hesap sözleşmesi yazılı yapılmadıkça geçerli olamayacağım, kanunun açık hükmü uyarınca davacı ile arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından davacı taraf cari hesap alacağına dayanarak icra takibi başlatamayacağım, ticari borçta borçlunun temerrüde düşmesi için, ya taraflarca vade kararlaştırılmış olması ya da ihtar çekilmiş olması gerektiğini, somut olayda davacı şirket ile davalı şirketin arasında borcun ödenmesi konusunda herhangi bir vade kararlaştırmadığını, davacı şirketin davalı şirkete tebliğ etmiş olduğu bir ihtar da mevcut olmadığını o halde davalı şirketin temerrüde düşürülmemiş olduğundan tabi olarak da borca itiraz etmek hasıl olduğunu, davalı şirketin davacı tarafa ödenmemiş herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı taraf davalı şirketin temerrüde düşürmeden İcra takibi başlattığı gibi bir de 31.12.2017 tarihinden itibaren asıl alacağa % 9,75 ticari faiz uyguladığını, neticeten; Yukarıda açıklamış olduğu nedenlerden ötürü, muaccel hale gelmeden ve temerrüt oluşmadan başlatılan icra takibine yapmış olduğu haklı itirazın iptali için açılan hukuki dayanaktan yoksun ve yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları uyarınca haksız işbu davanın tümden reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmilini karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 6.473,08 TL asıl alacak, 51,87 TL işlemiş faiz (ticari) olmak üzere toplam 6.524,95 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 (ticari) değişen oranlarda faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 03/05/2019 havale tarihli raporunda; davacı şirketin davalı firmayla ilgili fatura belgelerinin muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak 2017 ve 2018 yılı defter kayıtlarına işlendiği, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi 31/01/2018 itibariyle davacının davalı yandan 6.473,08 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından takip tarihinden sonra 12/02/2018 tarihinde davacı yana 6.473,08 TL tutarlı ödeme yaparak cari hesap bakiyesinin kapatılmış olduğu tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil niteliğinin bulunduğunu davalının ödemiş olduğu 6.473,08 TL ye ilişkin aynı gün icra takibine itirazda bulunduğu, davacının takip tarihi itibari ile 6.473,08 TL asıl alacaklı olduğunu, işlemiş faiz talebinin dayanağının olmadığını mahkemeye bildirmiştir.
Davacı yan 31/01/2018 tarihli icra takibinde asıl alacağına 51.87 TL işlemiş faiz talep etmiştir, davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının 51,87 TL işlemiş faiz talebinin dayanağı bulunmadığından işlemiş faiz yönünden alacağının bulunmamaktadır.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın kabulü halinde borçlu alacaklıya karşı menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m. 67/1). Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri dışında, itirazın iptali davasında başka itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi hâlinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması hâlinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.11.2018 tarihli,…. Esas ve …. Karar sayılı ilamı.)
İncelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının dava tarihi itibariyle davalıdan herhangi bir alacağının kalmadığı, davalının icra ödeme emrinin kendisine tebliğinden sonra yasal süresi içerisinde davaya konu asıl alacağı ödemiş olduğunun yapılan bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu ve bu nedenle davacının bu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı, davacının işlemiş faiz talebi bakımından davalıyı temerrüte düşürdüğüne dair dosyaya herhangi bir delil sunmadığı bu nedenle asıl alacak bakımından davanın konusuz kaldığı, işlemiş faiz bakımından ise talebin ispat edilememesi nedeniyle reddedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6.473,08 TL bakımından konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 51,87 TL işlemiş faiz bakımından esastan reddine,
2-Davacının icra inkar, kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 111,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 67,03 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/07/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır