Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/156 E. 2023/143 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/156 Esas
KARAR NO : 2023/143

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2018
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkil … Tic. A.Ş. feski adıyla … Tüc. Lid. Şti, davalı şirket … Ve Tic, Ltd. Şti. (Bundan sorra … olarak amlacaklır.) ” ile muhtelif tarihlerde ticari faaliyetlerde bulunduğu, işbu ticari faaliyetler sonucu müvekkil şirketin davalı şirketten 10.465,56 TL cari hesap alacağı bulunmaktadır. Alacağın tahsili noktasında müvekkilce yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kalması sebebiyle işbu alacağın tahsili amacıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından davalı-borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmış ise de takibimiz davalı borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazları üzerine durduğu, bu nedenle işbu itirazın iptali davasını ikame etme zorunluluğu hâsıl olduğu, borçlu … Tekstil, müvekkil şirketin kendilerinden ardiye hizmeti aldıklarını, ardiye hizmetini verdiklerini buna ilişkin fatura kestiklerini ve ardiye hizmetinin tamamlandığını bu nedenle borçları bulunmadığını iddia ederek, takip borcunun tamamına itiraz ettikleri, davalının bu itirazları müvekkilin … Referans numaralı belge ile hizmet bedelleri belirlendiği, kaldı ki, borçlu şirket, müvekkil şirketten farklı tarihlerde ve değişik miktarlarda ödemeler aldığı, davalı … işlemiş faizin temerrüt tarihinden itibaren talep edilebileceğini kendilerinin temerrüdünün söz konusu olmadığını belirtmiştir. Bu iddiaları da asılsız olup faturalar kendilerine gönderildiği, tüm bu hususlar davalı/borçlunun itirazlarının ne denli haksız ve kötü niyetli olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koyduğu, sonuç olarak söz konusu itirazın kötü niyetli bir şekilde yapıldığı aşikâr olup, davalının amacı müvekkilin alacağına kavuşmasını geciktirdiği, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalı/ borçlunun Bakırköy …. İcra Müdürlü; … E. sayılı dosyasına haksız olarak yaptığı itirazının iptaline ve takibin devamına, haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz eden davalının dava değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, taraflar arasındaki antirepo hizmet sözleşmesi kaynaklı cari hesap bakiye alacağının tahsiline yönelik başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 10.465,56-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 11/10/2019 tarihli raporunda; Davacı şirketin 2016 yılına ait ticari defterlerinin TTK nın amir hükümlerine göre sahipleri lehine delil olma vasfına haiz olduğu, davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye sunmadığından bu yönde bir tespitin yapılamadığı, davacı şirketin takip konusu alacağı 18/08/2016 tarihli … numaralı 15.000,01 TL’lik tutarlı, “fiyat farkı geliri” açıklamalı iade faturasından oluştuğu, faturanın davacı şirketin ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davalı şirket ticari defterleri ise incelemeye sunulmadığından davalı şirkette ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hakkında bir tespitin yapılamadığı, fiyat farkı geliri açıklamalı iade faturasının nasıl hesaplandığını, hangi işlemlerden kaynaklandığını davacı şirketin sunacağı objektif belgelerle ispatlanması gerektiği, dava dilekçesi … de fotokopisi yer alan 08.07.2014 tarihli … Referans numaralı belgenin incelenmesi neticesinde 31/12/2015 tarihinde kadar ardiye hizmeti fiyatlandırması ve genel şartlarında anlaşıldığı, ancak dosyada yer alan bu bilgi ve belgelerden iddia fiyat farkının oluşup oluşmadığının tespit edilemediği, hesaplamanın yapılabilmesi için, davalı tarafından alınan ardiye hizmeti faturasının detaylarının incelemeye sunularak aralarındaki sözleşmeye göre uygun düzenlenip düzenlenmediğinin tespiti için … konularında uzman teknik değerlendirme gerektirdiği, işlemiş faiz talebi yönünden yapılan inceleme sonucu; Davacı şirket 10.465,56 TL asıl alacak üzerinden 190,96 TL (26/08/2016-08/11/2016 arası yıllık *49) işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de dava dosyasının tetkikinde 08/11/2016 icra takip öncesi dava dosyasında ihbar hükmünde başkaca bir belge de bulunmadığından, asıl alacağa hükmedilmesi halinde temerrüttün 08/11/2016 icra takip tarihi itibari ile başladığı dolayısıyla takip öncesindeki işlemiş faiz talebinin mahkeme kanaatine bırakıldığı anlaşılmıştır.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun … seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu edilen cari hesap alacağının davalı defterleri ibraz edilmediğinden defterde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememiş ve buna ilişkin imzalı irsaliyeli fatura sunulmadığı anlaşılmış ise de, davacı … davalı tarafça fatura adedi ve miktarı ile uyumlu olarak BS ve BA bildirimlerinin yapıldığı, tarafların BA ve BS bildirimlerinin miktar ve adet olarak davacının düzenlediği faturayla uyumlu olduğu anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden aynen devamına,
2-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 727,95 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 181,99 TL harcın mahsubuyla bakiye 545,96 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 181,99 TL peşin harç olmak üzere toplam 217,89‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır