Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/145 E. 2020/167 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/145 Esas
KARAR NO : 2020/167

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, davalı şirketin yüklenici sıfatı ile yapımını üstlendiği projede yer alan dairelerin satışına aracılık etmesi için anlaşıldığını, davalı şirketin yüklenici sıfatı ile yapımını üstlendiği defnepark projesinde yer alan 19 adet dairenin satışına aracılık edilmesini ön gören 16/06/2015 tarihli yazılı simsarlık sözleşmesi düzenlendiğini, daire satış bedeli üzerinden %3 komisyon ödeneceğinin kararlaştırıldığını, inşaat alanının bulunduğu bölgede müvekkili şirketçe simsarlık faaliyetinin yürütüleceği bir konteyner tahsis edilerek aracılık faaliyetlerine başlandığını, inşa edilen yapının kaba inşaatı bitip ince işlerinin yapılmasına geçildiğinde, yapının giriş katında bulunan bir adet işyerinin müvekkili şirkete tahsis edildiğini, davalı şirketin sözleşmenin birinci maddesinde öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek telefon ve internet bağlantısı için girişimde bulunmadığını, tanıtım broşürlerinin düzenlenmesi için müvekkili şirketçe gerekli çalışmaların yapıldığı ve broşürlere müvekkili şirketin kullandığı numaraların bastırılmasının kararlaştırıldığı, broşürlerin baskıya verilmesinden kısa bir süre önce davalı şirket ortağı ve yetkilisi ….. tarafından matbaa aranarak broşüre kendi telefon numaralarının yazdırılarak aracılık faaliyetinin engellenmeye çalışıldığını, 05/04/2016 tarihinde davalı şirket temsilcisinin müvekkili şirket çalışanlarını satış ofisinden bir daha inşaat alanına gelmemelerini söyleyerek kovduklarını, daha sonra taraflar arasında irtibat kurulup müvekkilinin tekrar faaliyete başladığını, ancak bu süreçte sözleşmenin feshedilmesi hususunda müvekkili şirkete şifaen talepte bulunulduğu ve bunun kabul edilmemesi üzerine müvekkili şirket çalışanlarının satış ofisinden kovularak anahtarlarını değiştirdiklerini, bu olaydan sonra davalı şirketçe 13/06/2016 tarihli ihtarname gönderilerek simsarlık sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği bildirildiğine ilişkin ihtara gönderilen 14/07/2016 tarihli ihtarla haksız fesih nedeniyle maruz kalınan zararların ödenmesinin talep edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde davalı şirketçe sözleşmeden doğan yükümlülüklere aykırı davranılarak daire ve işyerleri satışı için başka emlakçılarla anlaşıldığını, 2, 33 ve 6 no’lu bağımsız bölümlerin satışlarının gerçekleştirildiğini, ancak simsarlık ücretinin ödenmediğini, sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, bu itibarla satış değeri belirlenen 2, 3, 4, 5, 7, 8, 11, 12, 13, 14, 17, 20, 21, 22 ve 26 no’lu bağımsız bölümlere isabet eden simsarlık bedeli 176.250,00 TL olduğu, bunun haksız fesih nedeniyle maruz kalınan müsbet zarar niteliğinde bulunulduğu belirtilerek zararın tahsili talebiyle Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşmeyi imzalayan kişinin davacı şirket adına imza yetkisi olmadığından geçerli bir sözleşmenin mevcut olmadığını, dava konusu olayda, davacı şirketin sözleşme ile taahhüt ettiği pazarlama ve satış işlemlerini yapmaması ve yapamaması, sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle müvekkil davalı şirket maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü, müvekkili şirketin sözleşmenin haklı olarak feshedildiği tarihe kadar ki tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, söz konusu satış ofisinde sürekli bulunması gereken satış elemanının satış ve pazarlama için sahip olması gereken vasıf ve mahiyetlere haiz olmadığını, daire satış ve pazarlama için gerekli görünüşe ve diksiyona sahip olmayan bir erkek eleman olması ve satış ofisinin genellikle öğleye doğru açılıp, erken kapatılması sebebiyle daire satışlarında istenilen satış gelişme olmadığını, yaklaşık 1 yıllık zaman içerisinde davacı firmanın herhangi bir daire satışı yapamadığını, bu konuda birçok kez davacı firmanın sözlü olarak uyarılmasına rağmen uyarıların dikkate alınmadığını, davacı şirket tarafından 2 no’lu dairenin satışına ilişkin komisyon bedelinin davalı yetkilisi ….. tarafından davacı şirket yetkilisi …’a ödendiğini, 33 no’lu dairenin inşaat işlerine başlanmadan hafriyat işlerini yapan ….. Hafriyat’a 21/07/2014 tarihinde taraflar arasında yapılan yazılı sözleşmeye istinaden verildiğini, bu nedenle sözleşme yapılırken bu dairenin sözleşmeye dahil edilmediğini, davacı şirketin sözleşme gereği yapması gereken ilan, broşür gibi pazarlama işlemlerini yapmaması üzerine müvekkili şirketin bu işlemleri kendi maddi imkanları ile yaparak ilgili broşürlerin dağıtıldığını, kitap ve broşürlere inşaat firmasının yetkililerinin telefon numaralarının konulup davacı yetkililerinin numaraları da sticker olarak kitap ve broşürlere yapıştırıldığını, davacı firmanın pazarlama konusunda yetersiz kaldığını, bu nedenle davacıya bildirilerek başka bir emlak satış pazarlama firması aracılığıyla 6 no’lu dairenin satışının yapıldığını, bu satış sebebiyle davacının alması gereken komisyonun davacı şirkete ödenmek istendiğini, ancak alacağı almaktan imtina ederek satış ofisini kapalı tuttuğunu, davacının satış ofisini haksız yere kapalı tutarak sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkilinin davacı şirketi satış ofisinden kovması ve anahtarı değiştirmesi gibi bir durumun olmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi haklı olarak feshetmesi nedeniyle davacı firmanın herhangi bir ücret ve hak talebinde bulunamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, davacının, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararın tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 176.250,00 TL asıl alacak ve 1.622,47 TL işlemiş faiz ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için sözleşmeye dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve tanıklar dinlenmiştir.
Davacı ve davalı tanığı olan … yeminli beyanında; davalı şirket yetkililerinin uzaktan akrabaları olduğunu, kendisinin de davacı şirket ile birlikte çalıştığını, davacının pazarlama işlerini yürüttüğünden taraflar arasındaki simsarlık sözleşmesine aracılık yaptığını, hatta 16/06/2015 tarihli sözleşmedeki davacıya ait kaşenin altındaki imzayı da kendisinin attığını, kendilerinin davacı şirket adına dairelerin satışına ilişkin gerekli müşteriyi bulmak için reklam ilan satış ve pazarlama hizmeti sunmayı taahhüt ettiklerini, bu doğrultuda …… projesine ait binanın yanında satış ofisi olarak bir konteyner kurduklarını, burada da gerekli ilan, personel, telefon, yeme, içme gibi masrafları kendilerinin karşıladığını ve gerekli ilanları ve tanıtımları da kendilerinin yaptıklarını, kendilerinin görevinin sadece müşteriyi bulup davalıya götürmek olduğunu, pazarlık ve dairenin satışına ilişkin diğer hususların davalının görevi olduğunu, kendilerinin göndermiş oldukları müşteriler ve fiyat konusunda bir anlaşma sağlanamadığından geri dönenler olduğunu, ayrıca binanın üzerindeki iskelenin uzunca bir süre kalması ve inşaatın yavaş işlemesi müşteriler anlamında da olumsuz bir intiba bıraktığından kendi işlerinde daha da zorlaştığını, ancak biz inşaat tamamlanıpta daire satışına başlanıldığında davalı tarafça gerekli ödemelerin yapılacağı inancıyla nitekim davalı yetkilisininde akrabası olması nedeniyle bu konuda mağdur edilmeyeceklerini tahmin ettiğinden her türlü ilanı ve reklam faaliyetlerini üzerlerine düştüğü şekilde yaptıklarını, ancak davalı şirket tarafından başka birisiyle anlaşılmak istenilmesi nedeniyle kendilerinden işi bırakmalarının istenildiğini, aradan bir süre geçtikten sonra kendilerine tekrar işe devam etmelerinin söylendiğini, ancak son olarak ihtarname gönderilerek aralarındaki sözleşmenin feshedildiğini ve inşaat tamamlandıktan sonra yani asıl satış yapılabileceği süreçte sözleşme feshedilmesinden kaynaklı davacının mağduriyet yaşadığını, nitekim kendi kurmuş olduğu satış ofisi için yapmış olduğu masrafları dahi alamadığını, kendilerinin davalı tarafa komisyon ücreti yüksek geldiğinden ve daire satışlarına ilişkin pazarlama işini kendileri yapmak istediklerinden kendilerinin işlerine son verildiğini, hatta kendi göndermiş oldukları 2 ya da 3 no’lu daire için giden müşteriye satış yapıldığı halde kendi komisyon ücretlerinin ödenmediğini, bu konuda hakedişlerinin olmadığının bildirildiğini, davalı şirket yetkilisi zaten sözleşmeyi feshetme niyetinde olduğundan bu konuda da kendilerini ikinci kez çağırdıktan sonra baskı uyguladığını, komisyon vermeden daireleri satmak istediğini, davacı da bunu kabul etmeyince sözleşmeyi kendiliğinden feshettiğini, emin olmamakla birlikte 2 no’lu taşınmazın satışıyla ilgili %2,5 civarında bir komisyon bedelinin eksik olarak ödendiğini, davacı şirket yetkilisi … ve kendisinin birlikteyken ödemenin elden yapıldığını, davalı şirketin talebi doğrultusunda …… olarak patent alabilmek ve internet sitesi oluşturmak amacıyla davacı şirket yetkilisi…… Bey’in kendilerine yardımcı olduğunu, ancak bu konuda da bir miktar para verildiğini, ama ne kadar verildiğini ve sitede reklam yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda bilgi sahibi olmadığını, verilen para ile domain ve patentle ilgili bir çalışma yapıldığını, bununla ilgili verilmiş olabileceğini, bu yapılan ödemenin kendilerinin komisyon sözleşmesiyle bir alakası olmadığını, bunun haricen…… Bey’in bilgisi ve ilgi alanı olması nedeniyle ondan alınan yardım karşılığı verildiğini, kendilerinin davalıdan yer talep ettikleri halde dükkanlar davalı şirkete ait olmadığından izin verilmediğini ve konteynerdan işlerine devam ettiklerini, inşaatın bitme aşamasında kendilerine binanın altında bir dükkan verildiğini, davalı tarafça burasının panelle bölündüğünü ve kendi ofis malzemelerini buraya taşıdıklarını, ancak burada sözleşmeleri feshedildiği için çalışma yapamadıklarını, davacı şirket yetkilisinin fesihten önce görüşmek amacıyla davalının o zamanki yetkilisi olan …….. ‘nun ofisine aradaki sorunların konuşulması amacıyla gittiğini ve kendisinin hakaret edilerek kovulduğunu söylediğini bildirmiştir.
Davacı tanığı … yeminli beyanında; kendisinin …… projesinin yapıldığı binanın 200 metre civarı yakınında tam karşısında kentsel dönüşüme uğrayacak bir binada oturduğunu, bu nedenle daire arayışı içerisinde olduğunu, …… projesinin içerisinde yer alan bir konteynerda binaya ilişkin tanıtımlar ve bildirimlerin yapıldığını, kendisininde defalarca gidip bilgi aldığını, konteynerda 3 kişinin olduğunu, bu konuda el ilanlarıda olduğunu, onlarada denk geldiğini, internet sitelerinin de olduğunu, oraya da baktığını, ancak binanın yapımı çok yavaş ilerlediğinden yakındaki bir bina daha sonra başlamasına rağmen daha hızlı ilerlediğinden buraya ilişkin tereddütleri olduğunu, bu nedenle oradan daire almadığını, ancak davacıların bu konteynerda pazarlamaya ilişkin gerekli ilanları ve işlemleri yaptıklarına şahit olduğunu bildirmiştir.
Davacı tanığı ……. yeminli beyanında; Kendisinin müteahitlik yaptığını ve kendi ofisi ile davacıların emlak ofisinin Küçükçekmece’de ….. Mahallesinde yanyana oludğunu, kendisinin bu sebeple davacının çalışanları olan ….. ve ……..’ı tanıdığını, …… projesinde kurmuş oldukları konteyner’a ziyarete 4-5 defa gittiğini, kendisine bu projedeki daire satışını yapmak üzere anlaştıklarını ve konteyner’ı satın aldıklarını, hatta bu konteyner’ı satın aldıklarında kendisininde, kendilerine bilgi verdiğini, kendi dairelerinin satışını da part-time olarak yaptıklarını, …… projesindeki dairelerin satışı konusunda broşür basıp telefonla görüşmeler yaptıklarına şahit olduğunu, hatta kendisine de buradaki dükkanlardan birisini satın almasını teklif ettiklerini, Projeye ilişkin ilanlarda kendi telefonlarının yazılmaması üzerine bir anlaşmazlık yaşadıklarını, daha sonra bunu hallettiklerini, ama yine bir anlaşmazlık yaşayarak buradan ayrıldıklarını ve eski yerlerine geri döndüklerini, başkaca bir bilgisinin olmadığını ve ayrıca inşaatın yavaş ilerlediğini gözlemlediğini bildirmiştir..
Davalı tanığı … yeminli beyanında; kendisinin 2015 yılında davacı ile yapılan sözleşmeye müteahit olarak imza attığını, çünkü o dönemde şirket müdürü olarak görev yaptığını, aynı zamanda da şirketin ortağı olduğunu, 2017 yılında şirketteki görevinden ayrıldığını, 2015 yılında davacı şirketin sahibi olduğunu söyleyen … aynı zamanda uzaktan akrabası olduğundan yanında …’la birlikte inşaatını yapmakta oldukları …… projesindeki evlerin satış işlemlerini yapmayı teklif ettiklerini, kendilerininde bunu kabul ettiklerini ve 2015 Haziran tarihli davacıların hazırladığı sözleşmeyi imzaladıklarını, davacının bunun üzerine inşaat sahasının bulunduğu yere bir konteyner alarak geldiğini ve kendilerinin bunun içinin elektrik ve su tesisatını çektiklerini, içerisindeki eşyaları davacıların aldığını ve burada …… ve…… Bey’in yanında bir de erkek eleman çalışmaktaydı. İnşaat aşaması devam ederken ……. ve…… bey’in arada sırada dışarıdaki diğer emlakçılık işlerini halletmek için işyerlerinde bulunmamaları nedeniyle diğer çalışan burada bekletiyorlardı. Bu çalışanda çok nitelikli değildi. Burayı sabah 9’da açıp, akşam 5 gibi kapattıklarını, kendisinin bunun yeterli olmayacağını, ayrıca çalışan olarak bir de bayan eleman almalarını, müşteri bayan kitlesine hitap edeceğini belirterek istemesine rağmen halledeceklerini söyleyerek ertelediklerini, daha sonra buraya ilişkin davacıların el ilanı bastırdığını, ancak bu da yeterli olmadığından katalog basılmasını istediklerini, ancak onlarında yapmayınca masrafını kendileri karşılamak suretiyle bu kataloğu bastırdıklarını ve bu kataloğa da kendi telefon numaralarını yazdıklarını, ancak onlar içinde onlara verdiğimiz kataloglara yapıştırılmak üzere sticker bastırdıklarını ve kendilerine verdiklerini, kendilerinin telefon numaralarını yazmalarının nedeni davacının herhangi bir satış gerçekleştirmemesi ve inşaatın bitme aşamasında olup acil satışa ihtiyaç duyduğumuzdan haricende diğer emlakçılara haber gönderdiklerini, satışı hızlandırmak amacıyla böyle bir işlem yaptıklarını, ancak sözleşme düzenlemediklerini, çünkü davacılarla aralarında bir sözleşme olduğunu, davacı taraf yalnızca 2 no’lu dairenin satışını gerçekleştirdiğini, bununda komisyon ücretinin tamamını şirketin diğer müdürü olan ….., …’na elden verdiğini, 33 no’lu dairenin satışı konusunda inşaatın hafriyat işini yapan firma ile 2014 yılında sözleşme düzenlenmiş olup, 33 no’lu dairenin bu nedenle zaten bu firmanın belirttiği kişiye devri yapıldığını ve davacılarca satışı yapılan yerlerden biri olmadığını, bunu da şifai olarak kendilerine söylediklerini, onlarında bilgisi dahilinde olduğunu, yine davacı tarafça yapıldığı söylenen 6 no’lu dairenin satışı da haricen anlaştıkları başka bir emlakçı tarafından satışına aracı olunduğunu, ve onun yönlendirmesi ile satıldığını, kendilerininde buna rağmen davacıya bu satıştan alınacak komisyon ücretinide teklif ettiklerini, ancak kabul etmediklerini, kendilerine bankaların faiz oranlarıyla ilgili aradaki farkı ödeyerek anlaşma yapılabileceği yönünde reklam yapılmasını teklif ettiklerini, kendilerininde buna ilişkin bina boyunda bir afiş yaptırarak bunu astırdıklarını, parasını da kendilerinin ödediğini, davacı tarafın kendileriyle haricen anlaşma yaptıkları emlakçı tarafından 6 no’lu dairenin satılması üzerine dükkanı açmamaya ve işyerine gelmemeye başladıklarını, kendilerinin bu satıştan önce binanın inşaatı tamamlandığından davacının konteyner’ı kaldırdığını ve kendilerinin bina içerisindeki bir dükkanı ofise çevirdiklerini ve ofise ilişkin tüm masraflarıda kendilerinin karşıladığını, daha sonra…… bey’in gelerek satışı yapılmayan taşınmazlar yönünden de komisyon ücretinin verilmesini, işe devam etmeyeceklerini bildirdiğini, kendilerinin aslında diğer emlak firmalarıyla görüşürken davacının rızasıyla görüşme yaptıklarını, ancak satış diğer emlak firmasınca yapılınca alınganlık gösterdiklerini, kendilerinin daha sonra davacı şirketin yetkilisinin bizim yetkili olduğunu sandğımız … ve … olmadığını, bu şirketin çalışanı ya da ortağı dahi olmadıklarını öğrendiklerinden sözleşmeyi feshettiklerini, aslında geçerli bir sözleşme başından itibaren olmadığını, çünkü kendisinin bu sözleşmeyi şirketin yetkilisinin … olduğunu ve kendisinin de uzaktan akrabası olması nedeniyle kabul ettiğini, ….. ya da başka birisi olsaydı sözleşmenin başından itibaren kurulmayacağını, katalogdaki çizimlerin detaylarını davacı şirketin ofisinin yaptığını, kendisinin sadece ödemeyi yaptığını, kendilerinin davacıyla yapmış olduğu sözleşmeyi feshettikten sonra başka bir firmayla anlaşma yaptıklarını ve bu firma daha sonra birçok dairenin satışını gerçekleştirdiğini bildirmiştir.
Davalı tanığı … yeminli beyanında; kendisinin davalı şirket yetkililerinin uzaktan akrabası olduğunu, aynı zamanda şirkette ofis elemanı olarak da görev yaptığını, davacı ….. Turizm’in ….. projesinde yer alan dairelerinin satışı ile ilgili binanın önünde bir konteynerdan satış ve tanıtım işlemini yaptığını gördüğünü, tarafların aralarındaki sözleşmenin ne şekilde başlatıldığını bilmediğini, tarafların arasındaki sözleşmenin vaadetmiş oldukları satışları yapamamış olmaları nedeniyle sona erdirildiğini, davacılar tarafından konteyner binanın kaba inşaat aşamasında kurulduğunu ve inşaatın burdan sonra da 1 yıl boyunca devam ettiğini, hatırladığı kadarıyla davacının 7 ay boyunca çalıştığını ancak herhangi bir satış gerçekleşmediğini bildirmiştir.
Davacı tanığı … yeminli beyanında; kendisinin davacı şirketin yetkilisi ……’ın eşi olduğunu, aynı zamanda davacı şirkette imza yetkisinin olduğunu, kendisinin gayrimenkul satımı ve reklamcılık sektörlerinde … ile gayriresmi ortaklık şeklinde iş yapmakta olduğunu, haricen de bu işi yaptığını, ancak şirketin eşi adına kayıtlı olduğunu, …’nun da resmi olarak davacı şirkette bir ortaklığı olmamakla birlikte reklam işini … ile ortak yaptıkları projelerde elde edilecek kârı bölüşmek şeklinde fiili bir ortaklıklarının bulunduğunu, davalının yapmış olduğu …… projesi ile ilgili de …’nun yanıma gelerek “davalının akrabaları olduğunu ve büyük bir işe yeni girdiklerini, kendilerine reklam ve komisyonculuk hususunda destek vermemizi istemeleri” nedeniyle davalılarla bir sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşmeye istinaden daire satışının yapılacağı ve karşılığında komisyon alınmasının kararlaştırıldığını, bu sözleşmeyi de …’nun, davacı şirket adına imzaladığını, daha sonra davalının projesinin içerisine bir konteyner şeklinde bir satış ofisi kurulduğunu ve buna ilişkin masraflar yapıldığını, 3 adet reklam materyallari düzenlendiğini ve 3 tane personelin burada çalışmasını sürdürdüğünü, buraya satış ofislerini kurduklarında burasının kaba inşaat halinde olduğunu ve inşaatın 4 – 5 ay gibi bir sürede bitmesi gerekirken binanın tamamlanmasının 1 seneyi bulduğunu ve bunun da doğal olarak satışları etkilediğini, inşaatın yavaş ilerlemesi müşteriler nezdinde olumsuz bir intiba yarattığını ve alacak kişiler bile bu nedenle vazgeçildiğini, daha sonra proje tamamlandığında davalı, davacıya hiçbir bilgi vermeksizin diğer emlakçılarla görüşmek suretiyle sözleşmeyi ve kendilerinin diskalifiye etmek istediğini, hatta kendilerinin teklif ettiği fiyattan satışının kendilerinin kabul etmediği halde başka bir emlakçıyla daha düşük bir fiyatla anlaşma yaptığını ve kendilerine ödemediği bedeli diğer emlakçıya ödediğini, kendilerine de “bu satışla ilgili 1.000 TL hakedilmişiniz var istiyorsanız bunu ödeyelim” dediklerini, kendilerinin de anlaşmaları doğrultusunda satış bedeli üzerinden %3 ödenmesi gerektiğini belirterek kabul etmediklerini, davalıların daha sonra başka emlakçılarla görüşmüş olduklarına dair duyumları olduğunu ve kendilerine karşı inşaatı tamamlandıktan sonra almış oldukları olumsuz tavırlar nedeniyle projeden ayrılmak zorunda bırakıldıklarını, emlak piyasasında bu tarz projelerde yüklenici farklı bir emlakçıyla çalışmak istiyorsa ya bunu kendi hakedişinden ödeyebileceğini ya da sözleşme imzaladığı emlakçı aracı olmak suretiyle anlaşma yapılabileceğini ve kârın paylaşılabildiğini, teamülün böyle olmasına rağmen davalı tarafça 3 emlak brokorünün davalı tarafın görevlendirilmesi nedeniyle kendileriyle görüşmeye geldiğini ve kendilerinin satışları onlarla beraber yapacaklarının söylendiğini, kendilerininde aralarında sözleşme olduğunu, istiyorlarsa kendi hakedişleriyle bunu ödeyebileceklerini söyleyerek bunu kabul etmediklerini ve projeyi sonlandırdıklarını, kendisinin asıl işinin reklamcılık olduğundan davalı şirketin tüm reklamlarını, afişlerini bizzat hazırladığını, ancak projede anlaşılan bedelin 160 – 170 bin TL’lik bir bedel olmasına rağmen davalı tarafça kuşe kağıda basılı ve masrafı olması gerekenin çok üzerinde broşür ve kataloglar talep edilmesi nedeniyle kendilerine bu husus anlatılarak bedelleri davalı tarafça karşılanmak suretiyle yine kendisi tarafından hazırlandığını, kendilerinin örnek daire hazırlanmasını talep etmelerine rağmen idare ofisi olarak kullanılan içerisinde inşaat malzemelerinin halen durduğu, personelin bulunduğu bakımsız bir yeri çalışılan süre boyunca örnek daire olarak gösterildiğini, bunun da satışı, davalının kusuru ile düşüren bir unsur olduğunu, davalı tarafın talep etmiş olduğu el ilanları ve kataloglar bizzat kendisi tarafından hazırlanıp matbaa ile görüşülmek suretiyle basıma verildiğini ve basıma verilen halinde satış ofisinin numaraları irtibat numarası olarak yer almasına rağmen daha sonra matbaa ile iletişime geçilmek suretiyle kendilerinin bilgileri dışında davalıların idari ofisinin numaralarının ilanlarda yer aldığını, bu hususta davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, hatta bu hususun davalılardan ……. Bey’e ilettiklerinde herhangi bir açıklama getiremediklerini ve istenilirse kendi numaralarını yapıştırabileceklerinin söylendiğini, kendilerinin de 2 no’lu dairenin satışını yaptıklarını, 33 no’lu dairenin taşerona verildiği iddia edilmiş ise de, kendilerinin sözleşme de bu dairenin de olduğunu, daha sonra taşeron borçları ödenemediğinden taşerona devredildiğini, 2 no’lu dairenin komisyonunu …’nun aldığını bildirmiştir.
Mahkememizin 22/05/2019 tarihli celsesinde davalı şirket yetkilisi ….. beyanında; kendisinin davalı şirket yetkilisi olarak aynı zamanda uzaktan akrabası olan … ile …’ın ….. Projesinde yer alan dairelerin satışına aracılık edilmesi tekliflerinin …nu uzaktan tanıdıklarından kabul ettiklerini ve bir sözleşme düzenlediklerini, kendilerinin sözleşmeyi düzenlediklerinde yapmış oldukları inşaatın, kaba inşaat aşamasında olduğunu, daha sonra davacının konteynerını binanın önüne koyduğunu ve satış ve reklam faaliyetlerini buradan yürüttüğünü, daha sonra binanın yapım aşaması tamamlandığında davacıya binanın içerisinde bir ofisin kendileri tarafından kurulduğunu ve buradan işlerini yürütmesinin istenildiğini, ancak burada da elde tutulur bir sonuca ulaşılamayınca yani herhangi bir satış yapılamadığından ve kendilerinin de maddi olarak sıkıntıya düşmüş olmaları sebebiyle dışarıdan bir emlakçı aracılığıyla 6 no’lu dairenin satışını gerçekleştirdiklerini, kendilerinin davacıyı arayarak aralarında sözleşme olması nedeniyle bu satışı kendileri yapmamış olsalar da kendilerine sözleşmede kararlaştırılan komisyonu ödemeyi teklif ettikklerini, ancak davalık aşamasına gelindiğinden bir ödeme yapılamadığını, ancak ödemeye halen hazır olduklarını, davacıların konteynerda işleri takip ettikleri sırada bir daire satışı yaptıklarını, bunun 2 numaralı daire olduğunu, davacının bunun dışında hiçbir taşınmaz satmadığını, 33 no’lu daireyi sattıklarını iddia etmekte iseler de kendilerinin bu taşınmazı iş karşılığı taşerona devrettiklerinden bu konuda da taşeronla aralarında sözleşme olup, bunu da mahkemeye sunduklarını 2 no’lu daire ile ilgili davacıya komisyon ücretini ödemediklerini, sözleşme de ilan masrafları ve reklam masrafları davacıya ait olmasına rağmen ofise geçtikten sonra reklam ve ilan masraflarının kendileri tarafından karşılandığını, ayrıca kendilerinin satış konusunda bir bayan eleman bulundurmalarını defaatle belirtildiğini ancak bu konuda da sürekli kendilerini oyaladıklarını, kendilerinin 6 no’lu daireyi emlakçı aracılığıyla satmaları üzerine…… ve ……’ın işyerine gelerek kendilerine ….. sorunu olduğunu söylediklerini, kendilerinin de, ….. ve …… ‘a ekonomik olarak sıkıştıklarını, satış olmadığını, emlakçı aracılığıyla yapılan satıştan komisyonlarını vereceklerini söylediklerini, kesinlikle kendilerini kovmadıklarını, ertesi gün iş yerindeki ofise gelmediklerini, bunun üzerine ofisi kendisinin açtığını, hatta … iş yerine geldiğinde kendisini gördüğünü ve bundan sonra “kendin devam edersin” dediğini, davacının işi kendisinin bıraktığını, kendilerinin sözleşmeyi feshetme gibi bir durumlarının olmadığını, davacılar işe devam etselerdi, kendilerinin davacılarla çalışmaya devam edeceklerini, şuan da satılmayan 4 adet daire kaldığını belirtmiştir. Yine Mahkememizin 27/11/2019 tarihli celsesinde davalı şirket yetkilisi ….. beyanında; inşaatın olağan süreçte bitirildiğini, çok kısa bir gecikme olduğunu, davacının kovulması gibi bir durumun olmadığını, kendilerinin işi bıraktığını, kendilerinin davacıya 6 no’lu daire için dava açılmadan da 8.250,00 TL teklif ettiklerini, bu tekliflerinin halâ vaki olduğunu, yani 6 no’lu dairenin satış bedeli üzerinden %3 olarak hesaplanan 8.250,00 TL yönünden kabul ettiklerini, 2 no’lu daire için ödemeyi yaptıklarının dosya kapsamıyla sabit olduğunu, 33 no’lu daire içinde taşerona devrettikleri davalı alacağının bulunmadığını bildirmiştir.
Somut olayda; davacı taraflar arasındaki 16/06/2015 tarihli sözleşmenin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı olarak sözleşme konusu olan taşınmazlardan alması gereken simsarlık bedeli yani kâr mahrumiyetine ilişkin davalıya icra takibinde bulunmuş olup, davanın yasal süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Her ne kadar davalı sözleşmeye geçersiz olduğu iddiasında bulunmuş ise de, taraflarca sözleşmenin ayakta tutulduğu, sözleşmeye göre yükümlülüklerin her iki tarafında kabulünde olduğu üzere kısmen gerçekleştirildiği dikkate alındığında davalının şekle ilişkin geçersizlik iddiasına itibar edilmemiştir.
Sözleşmenin haksız feshinde davacı taraf yapmış olduğu masrafları ve mahrum kaldığı kârı talep edebilmektir. Bu durumda sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususu önem kazanmaktadır.
Mahkememizce öncelikle feshin haklı olup olmadığı tartışılacak, bu husus belirlendikten sonra davacının talep ettiği tazminat kalemlerinin menfi zarar mı yoksa müspet zarar mı olduğu konusu değerlendirilecektir.
Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa sözleşmeden haklı olarak dönen taraf, temerrüte düşmekte kusurlu olan taraftan dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nun 125/3.maddesi uyarınca ancak menfi zarar talep edebilir. Olumsuz (menfi) zarar, sözleşmenin karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Burada oluşan zarar menfi zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla, hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların tamamı, karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer bir anlatımla borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Sözleşmenin feshini isteyen ve fesihte haklı olan tarafın menfi zararını talep etme hakkı vardır. Menfi zarar kapsamında bulunan harcamalar ise, feshin haklılığı yanında, sözleşmenin imkansızlığı halinde dahi bu imkansızlıkta kusuru olmayan tarafın talep edebileceği kalemlerdendir. Yine sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu olduklarının kabulü halinde ise sözleşmenin tasfiyesine karar verilmesi gerekir. Ortak kusur sebebiyle sözleşmenin tasfiyesinde, kar kaybına hükmedilemez. Taraflar, birbirlerinin mal varlığına kattıkları değerlerin sebepsiz zenginleşme kurallarınca iadesini isteyebilir. Yine tarafların birbirlerine yaptıkları ödemelerin ve yüklenici tarafından yapılan faydalı masrafların yapıldığı tarihteki bedelleri saptanarak hüküm altına alınmalıdır. (İzmir BAM 14. Hukuk Dairesi, 2019/1636 esas, 2019/1427 karar)
Somut olayda talep edilen kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kardan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tanık anlatımları özellikle davacı şirket yetkilisi ……’ın eşi olan …’ın beyan ettiği üzere davalı şirket ile düzenlenen simsarlık sözleşmesinin davalı şirket tarafından başka bir emlak brokeri aracılığıyla daire satışı yapılması ve yaşanan sair anlaşmazlıklar nedeniyle projenin kendileri tarafından sonlandırıldığı beyan edilmiş olup, her ne kadar sözleşme davalı tarafın göndermiş olduğu, Bakırköy ….. Noterliği’nin 13/06/2016 tarihli ihtarnamesi ile feshedilmiş ise de, aslında sözleşme fiilen davacı tarafça sona erdirilmiştir. Davacı, dosya kapsamına göre işi bırakmasında haklı olduğunu ispat edememiş olup, tapu kaydına göre devri yapıldığı anlaşılan taşınmazlardan 30 no’lu taşınmazın daha önce yapılan 21/07/2014 tarihli anlaşma gereğince ….. Hafriyat’a verildiği, davacı tarafça satışı yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan 2 no’lu dairenin komisyon ücretinin … tarafından nakit olarak alındığı taraf beyanlarıyla sabit olup, kaldı ki, davaya vaki itirazın iptaline konu alacağın henüz satışı yapılmamış olan ve satış değeri belirlenen taşınmazlara isabet eden simsarlık bedeline ilişkin olduğu anlaşıldığından ve davacı tarafça sözleşmenin haksız olarak feshedildiği ispatlanamadığından davanın kabulü dışında kalan hususlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
8.250,00 TL’lik bede yönünden davalının kabul beyanı bulunduğundan bu miktar yönünden davacının davasının kabul nedeniyle kabulüne karar verilmiş ve sözleşmeye göre belirlenen bedel likit olduğundan hükmedilen bedel üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın 8.250,00 TL’lik bedel yönünden kabul nedeniyle kabulü ile 8.250,00 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin 8.250,00 TL’lik asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
İcra inkar tazminat talebinin kabul edilen asıl alacak miktarı yönünden kabulü ile asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.650,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 563,55 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 2.148,26 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.584,71 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 563,55 TL peşin harç olmak üzere toplam 599,45 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 332,40 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 15,41 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 20.064,13 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/02/2020

Katip …

Hakim …