Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1322 E. 2020/873 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1322
KARAR NO : 2020/873

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkili şirketin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, bu kapsamda yabancı ülkelerde fuar ve sergilere katıldığını, Nisan/2018 tarihinde Köln-Almanya da gerçekleştirilecek olan sergi ve de fuar kaynaklı davalı şirketle ticari ilişki akdedildiğini, bu ticari ilişki kapsamında, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, davalı şirkete ödemeleri gerçekleştirdiğini, ancak bu aşamada Davalının gerçekleştireceği işlemler dışında fazla talepte bulunduğunu, fazla bedeller ve mevzuatlara aykırı tutarlar talep ettiğini, davalı fuarda sergilenecek olan ürünlere ilişkin Almanya Gümrüğünce talep edildiğini belirtilerek; Müvekkilinden haksız olarak ve de ülke gümrük mevzuatları dışında, bir kısım geçici ihraç; kaynaklı vergi tutarı, depozito tutarları ve yurtdışı acente komisyon bedeli ve sair adlar altında ödemeler geçici taleple tahsil ettiğini, bu durumun müvekkili tarafından anlaşılması ve davalıya bildirilmesi aşamasında, haksız talep ve beyanlarda bulunduğunu kabul ederek, müvekkilinden haksız aldığı bedelleri iade edeceğini bildirir yazılı beyanlarını içerir taahhütlerini bildirildiğini, bu taahhüde müvekkili tarafından itibar edildiğini ve metin içerisine belirtilen biçimde işlemler gerçekleştirilerek, davalı tarafa alacak konusu miktarlar üzerinden iade faturası tanzim edildiğini, bu fatura, davalı tarafa tebliğ edilmeye ve de teslim edilmeye çalışıldığıni, ancak davalı tarafın sürekli olarak, aykırı eylemleri karşısında, fatura ve talepler, not ihtarnamesi ile iletildiğini, ancak, davalı tarafından haksız uygulamalara devam edildiğini, müvekkilinin alacak bedelleri ödenmediğini, tüm aşamalarda gerek davalı şirket yetkililerine gerekse yönetici durumundaki çalışanlarına ve gerekse müşteri temsilcilerine tüm bu durumlar; mail yazışmaları ile ….. yazışmaları ile iletilerek, alacaklı olduğu bedelin ödenmesi bildirilmiş ve talep edildiğini, yapılan bu yazışmalarda sürekli ödeneceği belirtilerek, ödeme vadesi dahi ifade edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu yolla haksız kazanç sağlandığını, davalı müvekkili üzerinde güven ilişkisi oluşturmaya çalışarak, yer yer fuarda sergilenecek ürünlerin gümrükten teslim alınamayacağı, fuara katılamayacağı baskısı oluşturarak haksız ödemenin gerçekleştirilmesini sağlayarak menfaat elde ettiği, iddia edilerek; Borçlu hakkında; Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, borçlu vekili tarafından da ödeme emrine itiraz edildiğini, davalı tarafın kötü niyetli icra dosyasına itiraz ettiğini de açıkça gösterdiğini beyanla, Borçlunun, itirazının iptaline, takibin devamına, borçlu hakkında alacağın % 40’dan aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi, bu tazminata dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi yürütülmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf Tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER:Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, ihtarname örnekleri, vergi kayıtları, mutabakatlar, fatura suretleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …… E. Sayılı dosyasının tetkikinde, takip Alacaklısının, …… Tekstil ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, takip Borçlusu ……. Loj. Sis. Dış Tic. Ltd. Şti. olduğu, takip Tarihinin 08.10.2018 olduğu, davalı borçlunun 23.10.2018 borca itiraz ettiği, itiraz nedeniyle takibin durduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorun: Davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, davalının itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK, bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, alacağın tahsili istemiyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca davacının (davalı ihtara rağmen ticari defter ibraz etmediğinden) ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporundaki tespitin olayın oluş şekline uygun görülmesi nedeniyle bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli kabul edilmiş, hükme esas alınmıştır.
Genel Olarak; Faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfeti faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düşmektedir, öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir. Fatura tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkinin belgesi sayılamaz. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2001/1, K:2003/1, T:27.06.2003.

İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Somut olayda, itirazın iptali talep edilen Bakırköy İcra Müdürlüğünün ….. E. sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibinin, Bakırköy …… Noterliğinin 11.09.2018 Tarih ve ……. Yevmiye No.lu İhtarında Belirtilen Alacağa dayalı olarak (ilgili Noter İhtarnamesinin ekinde bir adet iade faturası bulunmaktadır.) başlatıldığı, icra takibinde (2.705,05 Euro Asıl Alacak+8,80 Euro İşlemiş Faiz=) 2.713,85 Euro talep ettiği, bu davada, 19.244,72 TL toplam alacak talep edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın konusunu davacı tarafından, Davalıya Keşide Edilen 31.07.2018 Tarih ve Seri …… Sıra No.lu İade Faturası olduğu görülmektedir.
Taraflar arasında “Taşıma Teklifi ve Sözleşmesi” bulunduğu, bu sözleşmeye göre davacının, davalıya taşıtmak istediği mal bedelinin 2.000,00 Euro olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından davalıya bu taşıma karşılığında taşıma tutarı dışında, ayrıca, (Geçici Vergi 1.880,05 € + Depozite Bedeli 800,00 € +Acente Komisyonu 25,00 € =) 2.705,05 € ödemesinin bulunduğu, bu ödemenin fuara taşınan malların geçici ihracı için Alman Gümrüğüne geçici olarak ödendiği, Ancak, Almanya’da Fuarda sergilenen davacıya ait malların tekrar Türkiye’ye geri getirilmesi halinde 2.705,05 € tutarın davacı adına geçici ihracat yapan ve davacının mallarını Almanya’da (……. ) fuarda sergileyen davacı şirkete iade edileceği/edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı şirket tarafından davacı şirkete verilen taahhütnamede, “12 – 15 NİSAN 2018 tarihleri arasında ……. fuarında sergilenecek jîian ürünlerinize dair ülke gümrüğü tarafından talep edilen mal bedelinize müteakip çıkan 1.880,05 Euro Geçici ihracattan kaynaklı vergi tutarının ve 800,00 Euro depozito tutarı tarafınıza fatura edilmiştik Bu ödemenin fuara giden ürünleriniz ile ilgili yurtdışı giriş çıkış gümrüklemesi yapıldıktan sonra makbuzlu masraflarının kesintisi yapılarak fuar bitip malzemelerinizin geri dönüşü olduktan sonra 45-60 iş günü içerisinde kalan tutar tarafımızdan iade faturası karşılığında Havale/EFT olarak banka kanalı ile sağlanacaktır.” denildiği görülmüştür.
Davacının, davalıya 23.604,69 TL ödemesinin göründüğü, bu tutarı borcundan mahsup ederek, 320 sayılı Satıcılar Hesabının borcuna kayıt edilerek, davalıya olan borçtan mahsup edildiği, bu durumda, geçici ihracat bedelleri hariç tarafların biririne borç ve alacağının bulunmadığı, davacının ödemelerinin 23.125,39 TL’sinin banka dekontlarını fotokopilerini dosya sunduğu, 477,90 TL’lik ödemeye ilişkin dekontun ise dosyaya sunulmamış olmakla birlikte, davaya konu iade faturasının TL tutarı olan 13.244,19 TL’nin ödeme dekontunun da dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Celp edilen Merter Vergi Dairesi Müdürlüğünün 04.10.2019 gün ve ……. Sayılı cevabında: Söz konu yazı ekindeki, Davacı …… Tekstil Şirketine ait Form BA (Mal Yada Hizmet Alımı Formu) formu bilgileri incelendiğinde, Davacı Şirket, Davalı Şirketten 2 adet belge karşılığında, 2018 yılında, 23.126,00 TL mal yada hizmet satın aldığını, Davacı Şirketin Vergi Dairesine verdiği Ba bildirimi formu beyanından tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere, 213 sayılı VUK’un Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden, Bu Bakanlık tarafından hazırlanarak ilgili Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 396 sıra No’lu VUK’un Genel Tebliği’ne göre, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin bir kişi veya kurumdan (KDV hariç) 5.000 TL ve üzerindeki; Mal ve/veya hizmet alımlarını Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba) Mal ve/veya hizmet satışlarını ise Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs) ile (KDV hariç tutarlar dikkate alınarak) Vergi dairesine bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Buna göre, KDV hariç bir ay için 5.000,00 TL toplam tutarı aşmayan mal/hizmet – alım/satım tutarları vergi dairesine BA-BS ile bildirilmemektedir.
Davacı Şirket tarafından düzenlenen bahse konu faturalara, davalı şahısça 8 günlük sürede itiraz ettiği ile ilgili herhangi bir belge dosyaya sunulu olmadığı, görülmektedir.
Mahkememizce yapılan ihtara rağmen davalı taraf, belirlenen, gündeki bilirkişi incelemesine iştirak etmediğinden bilirkişi tarafından davalının defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamamıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının delil niteliğinde bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin, taraflarca ortadan kaldırıldığı ve yahut bağlanma parasını alan tarafın ediminin ifa etmemesi butlan veya diğer sebeplerde sözleşmenin geçersiz sayıldığı durumlarda bağlanma parasının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilmesi gerektiği, sunulan mail yazışmaları ile ….. yazışmaları ile, davacının alacağını talep ettiği, yapılan yazışmalarda davalının ödemeye yapacağını belirttiği, bununda delil niteliği taşıdığı, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/1014 esas 2020/4488 karar) davalının ihtara rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davacı tarafından davalıya düzenlenen Acente Komisyon bedeli hariç (1.880,05+800,00=) toplam 2.685,05 Euro Geçici Vergi İadesi ile Depozite Bedelinin davacıya iadesinin gerektiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasındaki itirazın 2.685,05 Euro bakımından iptali ile takibin devamına,
2-3.243,54 TL %20 (dava tarihindeki kur bedeli 6.044 Euro) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.302,25 TL harçtan peşin alınan 232,29 TL harcın mahsubu ile eksik 1.069,96TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 2.192,50 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 2.120,14 TL. yargılama gideri ile 273,39 TL. toplam harç masrafı ki toplam 2.393,53 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve kendisini vekille temsil ettirmediğinden bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dair karar, kabul bakımından İstinaf yolu, red bakımından kesin olmak üzere gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davalının yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2020

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)