Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1315 E. 2023/302 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1315 Esas
KARAR NO : 2023/302

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
KARAR YAZILMA TARİHİ : 05/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; olay tarihi olan 23/11/2017 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresinde sürücü belgesiz olarak kullandığı mülkiyeti iki numaralı davalı …’a ait … plakalı araç ile … caddesi … sokak üzerindeki polis uygulamasından ehliyetsiz olarak araç kullandığı için kaçmaya çalıştığı bu nedenle hızlı bir U dönüşü manevrası yapmaya çalıştığı sırada … Hastanesi giriş kısmına geldiği esnada hızlı bir şekilde müvekkil …’ya çarptığı çarpma neticesinde müvekkilin yaralandığı, konu ile alakalı Silivri … Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyasından sürücü aleyhinde ceza davası açıldığını derdest olduğunu, trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda sürücü …’ın 2918 sayılı KTK’nın 52/1-A araçların hızlarını kavşaklara yaya geçitlerine yaklaşırken azaltmamak” kuralını ihlal ettiği diğer sürücü ve yaralanan yayanın herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirtildiği, her ne kadar kaza tespit tutanağında davalı sürücü …’ın 2818 sayılı KTK 52/1-A maddesini ihlal ettiği belirtilmiş ise de sürücünün ehliyetsiz oluşunun kusur tespitinde dikkate alınmadığı, sürücünün ehliyetsiz olarak araç kullandığı ve hızını azaltmadığı için asli ve tam kusurlu olduğunu, yaşadığı kaza neticesinde müvekkilin … Hastanesinde tedavi altına alındığı kaza sonucu Pelviste Sağ Pubik Ramus üst ve alt kırığı oluştuğu, ekte sundukları … Devlet Hastanesi 07/02/2018 tarihli Sağlık Kurulu Raporu ile müvekkilin %5 engel hali olduğu tespit edildiği, müvekkilin kaza tarihinde 26 yaşında bir ev hanımı olup bakmakla yükümlü olduğu küçük bir çocuğunun da olduğunu, kazanın meydana geldiği tarihte müvekkilin aynı zamanda hamile olup bebeğine herhangi bir halel gelmemesi ve düşük meydana gelmemesi için hamilelik hali sona erinceye kadar yatalak kaldığını, yaralanma neticesinde müvekkilin küçük çocuğunun bakımını yapamadığı , ev işleri ile ilgilenemediği, kaza neticesinde düşük yapma riski de olması sebebi ile bakıma muhtaç bir şekilde yaşamak zorunda kaldığını, müvekkilin yaşanan kaza sebebi ile doğum yaptığı ana kadar ev işlerini yapamadığı, evde yemekleri ve temizlik işlerini dahi yapamaz hale geldiğini, müvekkilin kazadan ve doğumdan sonra gerek ev işlerini yaparken gerekse de hayatının idamesin de daha çok efor sarf etmek zorunda kalacağını, müvekkilin fazla efor sarf etmesi sebebi ile kendisine tazminat ödenmesi gerektiğini, maddi tazminat miktarının bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiğini, davanın kabulü ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik HMK 107. Madde kapsamında 1000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren davalı sigorta şirketi açısından avans faiziyle diğer davalılar açısından yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacı müvekkile verilmesine, müvekkilin gerek kaza anı gerek kaza sonrası yaşamış olduğu elem ve ızdıraba istinaden 60.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte araç sürücüsü ve işletenden alınarak müvekkile verilmesine, kazaya sebebiyet veren … plakalı araç ile işleten ve sürücünün taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki bankalardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız bir şekilde ihtiyati tedbir niteliğinde haciz konulmasına karar verilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi cevap dilekçesinde; maluliyet varlığı ve oranını belirlenmesinin zorunlu olduğunu, zarar gören kişilerin sigorta kuruluşuna eksik belge ile başvurmaları halinde sigorta kuruluşu aleyhine doğrudan doğruya dava yolu gitme hakları bulunmadığını, başvuran tarafın yapmış olduğu müracaatında belirtilen EK:6 belgelerden ” … tarihli ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporunun uygun olmadığı” tespit edildiği, başvuran taraftan 22/02/2018 tarihli müzekkere ile eksik belgelerin tamamlanmasının talep edildiği, daha sonra başvuran tarafın dosyaya sunmuş olduğu ve hangi mevzuat hükümlerine göre hazırlandığı belli olmayan, kanuni şartları taşımayan rapor dikkate alınmaksızın hasar dosyası evrakları kapsamında … Hizmetleri tarafından tıbbi değerlendirmeye tabi tutulduğunu, HMK 115 maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın usulden reddini, sorumluluğa esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılmasına, her halükarda tazminat hesabının ZMS Sigortası Genel Şartları A. 5/c maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre yapılmasını, Trafik sigortası teminatı kapsamında olmaması nedeniyle geçici iş göremezlik taleplerinin reddini her durumda muaccel bir alacak oluşmadığı için müvekkil şirketin temerrüde düşmediği dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekilinin cevap dilekçesinde; davacı tarafça ileri sürülen maddi tazminat taleplerinin SGK sorumluluğunda olduğu davalılardan talep edilemeyeceğini, davacının kaza sebebiyle uğramış olduğu maluliyetin kesin olarak belirlenemediğini, dosyaya sunarak davasına dayanak gösterdiği 07/02/2018 tarihli maluliyet raporu geçici bir rapor olduğunu, davacının talep etmiş olduğu iş görmezlik alacakları Trafik Sigortası Genel Şartları A.5 b maddesi gereğince SGK sorumluluğunda olduğunu, davacının %5 lik hafif kısıtlı ağrılı mağduriyetinin tedavi sonucu ortadan kalkıncaya dek tüm tedavi masraf ve giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, Yargıtay’ın Yerleşik kararları gereğince davacının bu giderlerinin talep edebilmesi için SGK ‘ya davayı ihbarı gerektiğini, davalıların yasal sorumluluğu dışındaki bu taleplerin reddi gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin sebepsiz zenginleşme amacı taşıdığını, haksız eylem neticesi zarara uğrayan kişinin manevi tazminat talebinin yasadan doğan bir hak olduğunu, ancak bu hakkın kötüye kullanılarak talep eden tarafından sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verilmesinin de yine yasa tarafından ve emsal Yüksek mahkeme kararıyla engellendiğini, davacının dava şartı yerine getirilmeksizin açmış olduğu davasında ileri sürmüş olduğu tüm tazminat taleplerinin tümden reddine, tüm yargılama masraf ve karşı ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların sosyo-ekonomik durum incelemeleri, hastane kayıtları, tedavi evrakları, sigorta poliçesi, trafik tescil kayıtları, sosyal güvenlik kurumu kayıtları, ceza dosyası; dosyamız içerisene celbedilmiş, taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, Silivri …. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava konusu olaya ilişkin yürütülmekte olan yargılamada aldırılan bilirkişi raporunda; sanık sürücü …’ın dikkatsiz ve tedbirsizce görülen hatalı davranışının olayın meydana gelmesinde birinci derecede kusurlu sayılmasını gerektireceği, müşteki hamile yaya …’nın, dikkatsiz ve tedbirsizce görülen hatayı davranışının, olayın meydana gelmesinde ikinci derecede ve alt düzeyde kusurlu sayılmasını gerektireceği görüş ve kanaatine varıldığının bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 04/02/2020 tarihli ATK raporunda; davalı sürücü …’ın %100 oranında kusurlu, davacı yaya …’nın ve dava dışı sürücü …’ın kusursuz olduğu kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 01/03/2021 tarihli ikinci ATK raporunda ; davalı sürücü …’ın %80 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’nın %20 oranında kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, araç trafik kayıtları, olay nedeniyle sigorta şirketinden alınan yazı cevapları, sigorta poliçesi, sağlık kuruluşlarından celp edilen tıbbi bilgi ve belgeler, ATK raporları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; 23/11/2017 tarihinde davalı sürücü …, idaresindeki araç ile seyir halinde iken, davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığı, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu’nun 01/03/2021 Tarihli Raporunda; davalı sürücü …’ın %80 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacının %20 kusurlu olduğunun rapor edildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın … Tarihli Raporunda; kaza tarihi itibariyle … sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla, kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu,iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği,başka birisinin sürekli veya geçici bakımına muhtaç durumda olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği, davacının söz konusu kaza sebebiyle maddi tazminat talep edemeyeceği anlaşılmakla, maddi tazminat davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Manevi zarar yönüyle, hukuka aykırı eylem sonucu kişisel değerlerde meydana gelen eksilmedir. Kişisel değerlerin soyut niteliği nedeniyle meydana gelen eksilmenin rakamsal karşılığını parasal değerini ifade etmek mümkün değildir. Bununla birlikte kişisel değerlere yapılan saldırı neticesi ruhsal dengenin bozulması yaşama sevincinin eksilmesi kaçınılmaz olduğunda, hukuk manevi zararı giderim yükümlülüğü dışında tutmamış, genel değer ölçüsü olması nedeniyle, belli bir miktar paranın verilmesi suretiyle zarar görevinin tatmin edilmesini amaçlamıştır. Davacının kazadan dolayı yaşadığı üzüntü, elem ve ızdırapların bir nebze de telafisi için olayın oluş şekli, tarafların tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın zenginliğe veya yoksulluğa neden olamayacağı temel ilkesi, paranın satın alma gücü, davacıların yaşama sevincini tazelemek, bunu yaparken felaketi özenir kılmamalı davalı yanların ekonomik bir yıkıma sürüklenmeksizin ve sebepsiz zenginleşmeye de dikkat ve özen göstermek suretiyle talebinin kısmen kabulüne ve davalılar … ve …’dan karşılanmak üzere talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile;
1-Davacının maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile ; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 23/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 1.366,20- TL harçtan davacı tarafça yatırılan 208,35 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.157,85 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 208,35 TL başvurma harcı 35,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 244,25‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 276,95 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 90,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
21/03/2023
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.