Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1149 E. 2019/473 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1149 Esas
KARAR NO : 2019/473

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2018
KARAR TARİHİ : 14/05/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 21/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin , dava dışı kredi borçlusu ….Teks.Ltd.Şti. Arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalılarında işbu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, davalıların borcu ödemediği için kredi hesabının kesilip kat edildiği, akabinde davalılar aleyhinde Bakırköy…. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalıların takibe ve ferilerine itirazları üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava dışı kredi borçlusu ….Teks. Ltd. Şti.’nin eski ortağı olduğunu ve müvekkillerinin şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra kullandırılan kredilerden sorumlu olmadıklarını, daha sonra kurulan irtibat sonucunda çek koçanlarının davacı bankaya iadelerinin sağlandığını, davacı bankanın yeni çek karnesi verirken müşterisi ile sözleşme yapmak durumunda olduğunu, hatta çek bedellerini depo etmekle yükümlü olduğunu, geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını, çek bedellerinden müvekkillerinin sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, davacının, dava dışı kredi lehtarı …. Gıda Teks. Ltd. Şti. Arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine, müşterek ve müteselsil kefil olan davalılardan çek taahhüt bedeli alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalılar aleyhinde dayanak 2.330,66 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi 19/04/2019 havale tarihli raporunda; davalı bankanın takip tarihi itibariyle 2.320,00 TL alacağı olduğunu bildirmiştir.
Gerek Yargıtay, gerekse İsviçre Federal Mahkemesi kararlarında; kefaletin ferdileştirilmesinin zorunlu olduğu, asıl borcun belirli veya en azından kefalet anında belirlenebilir olmasının gerektiği, her ne sebeple olursa olsun ileride doğacak tüm borçlara kefaletin ise geçersiz olacağı kabul edilmektedir. Kefaletin mevcut borçlar yanı sıra daha sonra doğacak tüm borçlar için de verilmesi hâlinde kısmi hükümsüzlük söz konusu olacak, sadece belirli veya belirlenebilir borçlar açısından kefalet geçerli olacaktır.
5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, …. E., …. K. sayılı kararı).
Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. (Yargıtay …. HD’nin …. E., …. K.; …. E., …. K.;…. E, …. K. kararları da bu yöndedir.)

Genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı borçluya verilen çek karnesinden dolayı bankanın ödemek zorunda olduğu zorunlu karşılıkların bankaya depo edilmesinin kefilden istenebilmesi için sözleşmede bu yönde açık hüküm olması gerekir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu, içeriğine göre; davacı bankanın dava dışı kredi lehtarı …Tarım Gıda Teks. Ltd. Şti. İle arasındaki genel kredi sözleşmesini, davalılar müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış iseler de davanın dava dışı kredi lehdarı şirkete verilen çek karnesi nedeniyle dava dışı şirketin keşide ettiği karşılıksız çeklerden dolayı bankanın ödediği garanti tutarların davalılardan tahsili istemiyle açıldığı dikkate alındığında, davalılar tarafından imzalanan kefalet sözleşmesinde kefillerin gayri nakdi kredilerin deposundan sorumlu olacaklarına ilişkin açık ve net bir düzenleme bulunmadığından kefillerin takip konusu alacaktan sorumlu olmayacakları kanaatine varılarak davanın reddine, davacının takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalıların kötüniyet tazminat taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Davalının icra inkar tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 35,90 TL harcın mahsubuyla bakiye 8,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.330,66 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/05/2019

Katip …

Hakim …