Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1112 E. 2020/875 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1112
KARAR NO : 2020/875

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2018
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; Davalı-borçlunun müvekkiline olan borcundan dolayı aleyhinde, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, İş bu icra takibine borçlu tarafından itiraz edildiğini, ancak itiraz dilekçesi taraflarına tebliğ edilmediğinden dosya incelendiğinde itirazdan haberdar olunduğunu, borçlunun yerinde olmayan itirazlarının iptalinin gerektiğini, Davalı-borçlu ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının, müvekkili şirketten mal aldığını, Bu ticari ilişkiden kaynaklanan ve davalı şirketin müvekkili şirkete olan borcundan dolayı “Cari Hesaba” dayalı olarak 22.314,12 TL Asıl Alacak olmak üzere icra takibi yapıldığını ve borçluya Örnek No: 7 ödeme emri gönderildiğini, borçlu şirket tarafından 09.11.2018 tarihinde takibe itiraz edildiğini, itiraz haksız olduğunu beyan ederek, davalının itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf Tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER:Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, fatura suretleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının tetkikinde, takip alacaklısının …. DAĞITIM A.Ş. Olduğu, Takip Borçlusunun …. SAĞLIK HİZMETLERİ A.Ş. olduğu, Takip Tarihinin 01.11.2018 olduğu, Ödeme Emrinin Tebliğ Tarihinin 06.11.2018 olduğu, İtiraz Tarihinin 09.11.2018 olduğu, itiraz nedeniyle takibin durduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorun: Davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, davalının itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK, bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, cari hesap alacağının tahsili istemiyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca davacının (davalı ihtara rağmen ticari defter ibraz etmediğinden) ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporundaki tespitin olayın oluş şekline uygun görülmesi nedeniyle bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli kabul edilmiş, hükme esas alınmıştır.
Genel Olarak; Faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfeti faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düşmektedir, öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir. Fatura tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkinin belgesi sayılamaz. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2001/1, K:2003/1, T:27.06.2003.
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.

İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Bilindiği üzere, Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-fatura uygulaması üzerinden red yanıtı dönülme imkanı bulunmaz iken, Ticari fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-fatura uygulaması üzerinden itiraz mahiyetinde, mali mühür ile imzalı elektronik bir belge üreten yapıyı barındıran “red” yanıtı dönülebilmektedir. Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-fatura uygulaması üzerinden red yanıtının dönülememesi, Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz edilebilmesi imkanını ortadan kaldırmamaktadır. Bir başka ifade ile temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinde belirtilen yöntemler ile itiraz edilebilmesi imkanı bulunmaktadır. Ticari fatura senaryosunda düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-fatura uygulaması üzerinden red yanıtı dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinde belirtilen yöntemlerin Kanunun 21’inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Gerek e-fatura uygulaması üzerinden red yanıtı dönülmesi gerekse Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Türk Ticaret Kanununun 21’inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar ve e-Fatura uygulaması üzerinden dönülen red yanıtları söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır. ” Bu itibarla, e-defter kullanıcıları arasında e-fatura fatura düzenlendiğinde, söz e-fatura her iki tarafın kayıtlarında anında görünmekte olduğundan ayrıca, bu faturaların tebliği şart değildir.
Davalının itiraz ettiği faturalarda belirtilen malların teslim edildiğini ispat yükümlülüğü davacıda, ödeme yapıldığına ilişkin ispat yükümlülüğü davalıdadır.
Toplanan deliller, itibar edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, somut Davada, itirazın iptali talep edilen Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibinin, Cari Hesaba (Yardımcı Defter Kaydı) dayalı başlatıldığı, Davacının icra takibinde asıl alacak olarak 22.314,12 TL talep ettiği, taraflar arasında yazılı sözleşme akdedilmediği, davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesi gereğince sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, tebligata rağmen, inceleme gün ve saatinde davalı taraftan gelen olmadığı gibi ticari defterlerinde ibraz edilmediği, davacı Şirketin Davalı Şirkete düzenlenmiş olduğu 8 (sekiz) adet 23.995,24 TL toplam tutarlı fatura incelendiği, faturaların sevk irsaliyelerinin bulunduğu, itibar edilen bilirkişi incelemesinde davacının bir kısım faturaların defterlerine işlendiği, bu faturaların bir kısmında davalı şirketin kaşesinin ve imzasının bulunduğu, dolayısıyla tebliğ edilmiş olduğu, Faturaların şeklinin ve nizamının 213 sayılı V.U.K.’nun 230. ve 231. madde hükümleri … Sıra No.lu VUK Genel Tebliğine uygun olduğu, davalının 2016 yılından 2017 yılına, 10.235,27 TL borcunun devri olduğu, Devir eden 10.235,27 TL tutarın, 30.01.2017 tarihinde davalı tarafından davacıya, Davalının 2017 yılından 2018 yılına 12.540,73 TL borcunun devri olduğu, Davalının bu yılda, 04.09.2018 ve 05.10.2018 tarihlerinde en son (3000+600=) 3.600,00 TL ödemesinin göründüğü, 2018 yılında (2017 yılından devir olunan alacakla birlikte) davacının, Davalıyı borçlandırıcı 62.714,12 TL’lik toptan mal satışı göründüğü, davalı borçlunun ise 2018 yılında, 40.400,00 TL çeşitli ödeme araçlarıyla ödemesinin göründüğü, davalı şirketin e- deftere tabi olduğu, söz konusu e-faturanın her iki tarafın kayıtlarında görünmekte olduğundan ayrıca, bu faturaların tebliğine gerek bulunmadığı, davalının 22.314,12 TL alacağının 2018 yılı defter ve kayıtlarında da takip ettirildiğinin görüldüğü ve şüpheli alacak karşılığı ayrıldığı, davalının borcu ödediğine dair belge sunmadığı, buna göre itibar edilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacının, davalıdan 14.719,94 TL alacaklı olduğu, faturaya dayalı alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasındaki 14.719,94 TL bakımından itirazın iptali ile takibin devamına,
2-2.943,98 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.005,52 TL harçtan peşin alınan 381,07 TL harcın mahsubu ile eksik 624,45 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.194,70 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 788,14 TL. yargılama gideri ile 422,17 TL. toplam harç masrafı ki toplam 1.210,31 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve kendisini vekille temsil ettirmediğinden bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dair karar, kabul ve red yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davalının yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2020

Katip ….
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)