Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1094 E. 2022/945 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1094 Esas
KARAR NO : 2022/945

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin akaryakıt ve su bayi olarak ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkili firma personellerinden davalı …’ın şirketin müşterileri ile görüşme yapan ve sipariş organizasyonunu yapan, tahsilatlarını da sağlayan personel olarak çalıştığını, 26.03.2018 tarihinde şirketin mal sattığı … ve …’tan … ve … no’lu makbuzlarla toplam 1.000,00 TL tahsilat yapmış olmasına rağmen 27.03.2018 tarihinde müvekkili şirketin kasasına 374,00 TL’sını teslim ettiğini, geri kalan paranın nerede olduğu sorulduğunda kendi şahsi harcamasında kullandığını söylediğini, bu paranın iadesinin davalıdan istenmiş olmasına rağmen davalı parayı iade etmeyerek işyerini terk ettiğini, işyerini terk ederken gizli olan müşteri bilgilerini de eşinin mail adresine gönderdiğini, davalı gizli olan müvekkili şirketin müşteri bilgilerini kullanarak aynı sektörde başka bir yerde çalışmaya başladığını, bu hususun açıkça haksız rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili şirketin sektörlerinde uzun yıllardır İstanbul’da faaliyette bulunan saygın ticari şirket olduğunu, davalının müvekkili şirketin iş bilgilerini ve müşteri bilgilerini izin almadan çaldığını ve aynı sektörde başka bir işletmede çalışmaya başladığını, bunun açıkça 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55.maddenin c, d ve e bentlerine aykırılık teşkil ettiğini, zikredilen yasal düzenlemenin tamamını ihlal ederek müvekkili şirkete karşı haksız rekabet yaptığını, müvekkili şirkete karşı haksız ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirdiği haksız rekabet teşkil eden fil ve eylemleri nedeniyle haksız rekabetin tespiti ile men’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketin uğradığı 5.000,00 TL maddi zararın, 5.000,00 TL manevi zararın haksız rekabetin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tazminine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı aleyhine hükmedilmesini talep dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 15.05.2015 tarihinden bu yana davacı şirket bünyesinde Kurumsal Pazarlama Yöneticisi olarak çalıştığını, ücret alacaklarının düzensiz, muaccel olduğu tarihten çok sonra ve zaman zaman hiç ödenmemesi, bilinçli olarak psikolojik şiddet ve SGK pim ödemelerinin gerçeği yansıtmaması nedenleri ile 28.03.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iş akdini Bakırköy ….Noterliğinin 29.03.2018 tarih ve … yevmiye numaralı yazısı ile haklı olarak feshettiğini, müvekkili işçinin davalı işletmede çalışırken sorumlu olduğu bölgeler İkitelli, Hadımköy ve Silivri bölgeleri olduğunu, şu an çalışmakta olduğu şirkette sorumlu olduğu bölgelerin Gaziosmanpaşa, Beşiktaş ve Alibeyköy olduğunu, davacı şirket ile şu an müvekkilinin çalışmakta olduğu şirketin iş kolları bir birlerinden tamamen ayrı olduğunu, müvekkilinin davalı işyerinde herhangi bir yönetsel role sahip olmayıp doğrudan müşteri portföyü bulunmadığını, huzurdaki davaya konu rekabet etmeme borcu iş sözleşmesinin sonuçlarından olan işçinin işverene sadakat borcu içinde yer alan bir alt yükümlülük olduğunu, tarafların bu sözleşmeyi iş ilişkisi devam ederken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun genel hizmet sözleşmesine bağlı olarak inşa ettiklerini, bu nedenle yargılamanın İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davalı şirketin müvekkile izafe ettiği her iki olay da İş Hukuku yargılamasında bir fesih nedeni olarak tartışılabilecek alelade hususlar iken Türk Ticaret Kanunu kapsamında korunan Haksız Rekabet hükümlerinin tartışılmayacağını, haksız rekabetin varlığı için haksız ve hukuka aykırı bir fiil ile iktisadi rekabetin kötüye kullanımı yoluyla bir zarar veya zarar tehlikesinin yaratılmış olması gerekti, bununla beraber her haksız ftilde olduğu gibi haksız rekabetin doğmasına neden olan fiil ile oluşacak zarar veya zarar tehlikesi arasında nedensellik bağı olması gerektiğini, bunlara rağmen iddia edilen vakıaların hangi yönüyle haksız rekabet teşkil ettiği, eylemlerin kaynağının, sonucunun ve iktisadi yönünün neler olduğunun aydınlatılmadığını, davacı şirketin müvekkili hakkında beyan ettiği “davalı, müvekkil şirketin iş bilgilerini ve müşteri bilgilerini izin almadan çalmış..” ifadesini kabul etmediklerini, ayıpladıklarını ve yadırgadıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla; öncelikle huzurdaki davanın usulen derhal reddine, esasa girilmesi durumunda davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, sosyal güvenlik kurumu kayıtları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, haksız rekabetin tespit ve men’ine, haksız rekabetten kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi Mali Müşavir ….. ve Nitelikli Hesap Uzmanı ….. isimli bilirkişiler marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi hayeti 15/02/2021 tarihli raporunda; davacı tarafın 2017 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin sayın mahkemenize bırakıldığı, 2018-2019-2020 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, HMK 222 (5) Maddesinde “taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” İfadesi yer aldığını, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemede davalı taraf ile arasında 2017-2018-2019-2020 yıllarında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, Davalı ……’ın 23.05.2015-29.03.2018 tarihleri arasında …. işyeri kurum numaralı, davacı ….. Tic. A.Ş. nezdinde çalıştığı, işten çıkış kodunun 29- (İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih) olduğu,20.07.2018-31.08.2019 tarihleri arasında dava dışı …Tic. Ltd. Şti. nezdinde çalıştığı, işten çıkış kodunun 4- (Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi) olduğu, 20.11.2019-20.12.2019 tarihleri arasında … işyeri kurum numaralı, dava dışı ….. Ltd. Şti. nezdinde çalıştığı, işten çıkış kodunun 3- (istifa) olduğu, Tüm dosya kapsamında yapılan incelemeye göre, davacı tarafından dosyaya sunulmuş davalı ile akdedilen herhangi bir “Rekabet Yasağı Sözleşmesi”nin olmadığı, davalının hangi faaliyetleri ile hangi zararlara sebebiyet verdiği, davalının faaliyetleri ile davacının zararı arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı, davacının iddia ettiği zararın ne olduğu hususlarının delilleri ile birlikte somutlaştırılmadığı, davalı tarafından eşine gönderildiği ifade edilen müşteri listesi ve fiyat çalışmasının detaylarının neler olduğuna dair dosyada bilgi olmadığı, davalı tarafından bu bilgilerin kullanılıp kullanılmadığı, kullanıldıysa ne şekilde kullanıldığı ve bu bilgiler kullanılarak davacıya zarar verilip verilmediği, zarar verildiyse zararın ne olduğu hususlarının dosya kapsamında ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine vardıklarını bildirmiştir.
Mahkememizin 13/07/2021 tarihli ara kararı ile dosyanın bilirkişi listesinde yer alan reesen seçilecek Mali Müşavir, Ticaret Hukukçusu ve işletme uzmanı bilirkişilerine tevdine karar verilmiş, 03/09/2021 tarihli teslim tutanağı ile Mali Müşavir ….., Nitelikli Hesap Uzmanı …. ve Akaryakıt Lpg Pazarlama Direktörü ….. isimli bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti 21/10/2021 tarihli raporunda özetle; Davalının sözleşmeden kaynaklanan rekabet yasağına tabi olmadığı, davalı eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğuna yönelik iddialar bakımından, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden davalının haksız rekabet niteliğinde eylemlerinin bulunduğunun ispat edilemediği, Tüm bu tespitler dahilinde davacının baz alınan yıla göre önemli ölçüde ciro kaybına uğradığı, ciro kaybının davacının tüm faaliyet alanlarını kapsadığı, davacı işyerinin İstanbul ili Esenyurt ilçesi davalı işçinin iş akdi ile çalıştığı işyerinin ise İstanbul ili Kağıthane ilçesi olduğu, adreslerin kapsadığı talep noktaları ile birlikte değerlendirildiğinde salt davacının ciro kaybı. nedeniyle davalının müşterileri tanımasından veya iş sırlarını öğrenmesinden yararlanarak, işverene hissolunacak derecede bir zarar verebileceğini söylemenin mümkün olmadığı, davacının, davalının haksız rekabet teşkil eden fiil ve eylemleri nedeniyle uğradığı maddi zararın Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Mahkememizin 03/03/2022 tarihli ara kararı ile tarafların iddia ve savunmalarının, usulü itirazların, dosyada sunulan delillerin incelenilmesi için dosyanın ek rapor aldırılması için bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti 05/05/2022 tarihli ek raporunda özetle; Davacının baz alınan yıla göre önemli ölçüde ciro kaybına uğradığı, ciro kaybının davacının tüm faaliyet alanlarını kapsadığı, davacı işyerinin İstanbul ili Esenyurt ilçesi davalı işçinin iş akdi ile çalıştığı işyerinin ise İstanbul ili Kağıthane ilçesi olduğu, adreslerin kapsadığı talep noktaları ile birlikte değerlendirildiğinde salt davacının ciro kaybı nedeniyle davalının müşterileri tanımasından veya iş sırlarını öğrenmesinden yararlanarak, işverene hissolunacak derecede bir zarar verebileceğini söylemenin mümkün olmadığı, davacının, davalının haksız rekabet teşkil eden fiil ve eylemleri nedeniyle uğradığı maddi zararın Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, kök raporda yapılan tespitler dışında herhangi bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
TTK 54.maddesinde: “Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız hukuka aykırıdır.” içeriğiyle haksız rekabet hallerinin çerçevesi düzenlenmiştir. Çalışan personelin kendi isteğiyle görevden istifa ettikten sonra aynı konuda faaliyet gösteren yeni bir şirket kurmasının başlı başına haksız rekabet olarak kabul edilmeyeceği zira bu durumun dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturmayacağı açıktır. Aynı konuda faaliyet gösteren firmaların ekonomik faaliyette bulunma hakkı mevcut olduğu gibi hizmet akdiyle çalışan işçilerin de anayasadan kaynaklanan çalışma özgürüklerinin, ticari faaliyet kurma haklarının mevcut olduğu açıktır.(Benzer nitelikte Yargıtay 11.HD’nin 2014/16035 E. 2015/2148 K. Sayılı ilamı)
TTK 55 maddesinde tahdidi olarak Haksız Rekabetin başlıca hallleri düzenlenmiştir. Dava haksız rekabet nedeniyle uğranıldığı iddia olan zarara ilişkin olup, bu davalarda, haksız rekabetin özel hallerini düzenleyen TTK 55 maddesindeki hallere girmeyen fiiller haksız rekabete ilişkin genel nitelikteki TTK 54.Maddesi kapsamında degerlendirilecektir.TTK 54 maddesi uyarınca haksız rekabetten söz edilebilmesi için ticari nitelik taşıyan dürüstlük kuralına aykırı bir davranış veya uygulamanın neticesinde rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkilerin, etkilenmesi müşteri çevresine ilişkin ihlalin söz konusu olabilmesi için, dürüstlük kuralına aykırı şekilde başkalarının müşteriler ile temasa geçilerek müşterilerin ayartılması ve yönlendirmesi ile müşterilerin yapılan sözleşmeye aykırı davranması ve bu nedenle bir zararın doğması gereklidir.
Dava konusuna ilişkin düzenleme olan TTK’nın 55/1-b/1. maddesinde:” Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” fiili haksız rekabet hallerinden sayılmıştır. Unsurları ise; a)Müşterilen daha önceden başkasıyla sözleşme yapması, b)Başkasıyla yapılan sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltme(ayartma) eyleminin bulunması, c)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltilen kişinin müşteri olması, d)Yöneltme neticesinde müşterinin sözleşmeye aykırı davranmasının şart olmaması, e)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltmenin amacının müşterilerin kendisi ile sözleşme yapmasını sağlamak olması olarak sayılabilir.
Yukarıda bahsedildiği gibi davalının aynı sektörde başka bir yerde çalışmaya başlamış olması başlı başına haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden, yine davalının, davacının müşteri çevresini kullanarak davacının zarara uğratıldığı yahut ayartıldığına ilişkin dosyada delil bulunmadığı, dosyaya sunulmuş somut bir dürüstlük kuralına aykırı davranış örneği bulunmadığından sırf davacının aynı sektörde çalışmış olmasının haksız rekabet eylemi olarak nitelendirilmesinin ticari hayata aykırı olacağı, yine davalının, davacıya ait işyerinden gizli olan müşteri bilgilerini de eşinin mail adresine gönderdiği ve davalı gizli olan müvekkili şirketin müşteri bilgilerini kullanarak aynı sektörde başka bir yerde çalışmaya başladığını hususunun sabit olmadığı, davalı tarafından bu bilgilerin kullanılıp kullanılmadığı, kullanıldıysa ne şekilde kullanıldığı ve bu bilgiler kullanılarak davacıya zarar verilip verilmediğinin davacı tarafından ispat edilemediği, yine bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere; davacının baz alınan yıla göre önemli ölçüde ciro kaybına uğradığı, ciro kaybının davacının tüm faaliyet alanlarını kapsadığı, davacı işyerinin İstanbul ili Esenyurt ilçesi davalı işçinin iş akdi ile çalıştığı işyerinin ise İstanbul ili Kağıthane ilçesi olduğu, adreslerin kapsadığı talep noktaları ile birlikte değerlendirildiğinde salt davacının ciro kaybı. nedeniyle davalının müşterileri tanımasından veya iş sırlarını öğrenmesinden yararlanarak, işverene hissolunacak derecede bir zarar verebileceğini söylemenin mümkün olmadığı nazara alınarak davacının haksız rekabete dayalı olarak açtığı tespit, haksız rekabetin men’i ve maddi manevi tazminat taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın davacı tarafça yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubuyla bakiye 90,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesap edilen 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesap edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekilinin yüzünde davacı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır