Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/923 E. 2018/262 K. 23.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/923 Esas
KARAR NO : 2018/262

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2016
KARAR TARİHİ : 23/03/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 19/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketler arasında imzalanan enerji tedarik sözleşmelerinin bulunduğunu, davalı şirketlerin müvekkiline elektrik enerjisi hizmeti sağladığını, bir kısmında da halen sağlamaya devam ettiğini, bu çerçevede hizmet almış olduğu abonelik numaralarından bir kısmının halen devam ettiğini, bir kısmının ise sonlandırıldığını, tarafların aynı olması nedeniyle bu abonelikler için usul ekonomisi açısından tek dava açıldığını, müvekkilinin kendisine gönderilen faturaları düzenli olarak ödediğini, ancak müvekkili ile davalı arasında mevcut olan mutabakat gereğince müvekkiline düzenlenen kayıp enerji bedeli ibaresi ve değişik isimler sarfa dair olmayan bir kısım bedellerin faturada gösterildiği ve bunları sehven ödediğinin ortaya çıktığını, müvekkili ile davalılar arasında yapılan abonelik sözleşmesinin matbu bir sözleşme olduğunu, bu sözleşmelerde müvekkilinin herhangi bir değişiklik yapma imkanının bulunmadığını, matbu sözleşmelerin genellikle tek tarafa menfaat sağlayan sözleşmeler olup, TBK’nun 20. ve devamı maddeleri ile 6502 sayılı yasa hükümlerine de uygun olmadığını, bu sebeple dava konusu edilen sözleşmelerde davalılar lehine bulunan hükümlerin müvekkili lehine yorumlanmasının gerektiğinden davanın belirsiz alacak davası olarak kabulüne, davalı şirketlerin müvekkilinden aboneliklerin başladığı tarihten bu yana haksız şekilde aldığı, kayıp kaçak enerji bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, dağıtım sayaç okuma bedeli v.b.isimler altında haksız olarak tahsil edilen bedellerin tahsil tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan (sorumlulukları çerçevesinde) müştereken ve müteselsilen iadesi ile müvekkiline ödenmesine, haksız olarak tahukkuk ve tahsil edilen bedeller için aldığı KDV’nin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan(sorumlulukları çerçevesinde)müştereken ve müteselsilen iadesi ile müvekkiline ödenmesine, davalı şirketlerin şuana kadar aktif tüketim bedeli içinde haksız olarak aldığı, ancak faturalarda bir başlık altında gösterilmediği, kayıp kaçak bedelini bu bedel üzerinden tahakkuk ettirdiği Enerji Fonu, TRT payı, Belediye Tüketim Vergisi ve bu kalemler üzerinden aldığı KDV’nin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan(sorumlulukları çerçevesinde)müştereken ve müteselsilen iadesi ile müvekkiline ödenmesine, davalıların dava konusu yaptıkları uygulamalarının hukuka aykırı ve hakkaniyete aykırı olduğundan, uygulamaya son vermeleri gerektiğinin tespiti ile taraflar arasında ihtilafın bu şekilde önlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının haksız, hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi ile müvekkili şirketin adresinin İstanbul olmakla, müvekkili şirkete karşı açılacak davalarda yetkili mahkemelerin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, müvekkilinin elektrik dağıtım şirketi olmayıp satış şirketi olduğunu, kendi adına tahsil etmediği bedellerin kendisinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak dağıtım ve iletim bedellerinin mevzuat gereğince tahsil edilmekte olduğunu, davacının tacir olup faturalara süresi içerisinde itiraz etmediğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli ve dağıtım bedeli olarak tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp-bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, …. E.-…. K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.( Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….Hukuk Dairesi …E-….K)
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle; yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdirine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile 4,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yapılan 179,90 TL harç, 39,00 TL posta / tebligat / bilirkişi gideri (ayrıntısı uyapta kayıtlı) olmak üzere toplam 218,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup,usulen anlatıldı. 23/03/2018

Katip …

Hakim …