Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/920 E. 2018/488 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/920
KARAR NO : 2018/488

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 11/09/2017
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/05/2018
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 10 yıl önce imam nikahı kıydıklarını ve zaman içinde bir barışık bir küs şekilde yaşadıklarını ve sonrasında ayrıldoıklarını, davalının 2016 sonu 2017 başlarında yeniden müvekkiline ulaştığını ve “annem hasta, kardeşim hapiste, sana kiralık araba alıp aylık 10.000,00 TL gelir sağlayacağım sana borcumu bu şekilde ödeyeceğim” şeklinde müvekkilinin …. nolu telefonuna davalının kullandığı … nolu telefonundan mesajlar göndererek kandırdığını, bu kandırma becerisiyle davalının davacının … Bankası … şubesinde ki … nolu hesabında bulunan 700.000,00 TL nakit parasını 06.02.2017 tarihiyle 17.07.2017 tarihleri arasında aldığını, bununla yetinmeyerek müvekkilinin adına kayıtlı taşınmaz ve aracı da elde etmek için benzer yollarla kandırmak ve tehdit suretiyle müvekkiline birden çok senet imzalattığını ve sonra bu senetlerin anlamı yok diyerek hepsini yırtar gibi yaparak çöpe attığını, müvekkilinin bankadan gelen ödememe ihbarıyla bu senetlerden davaya konu 3 adedini yırtmayıp bankaya tahsile verdiğini öğrendiğini, müvekkilinin 1936, davalının 1985 doğumlu olduğunu, müvekkilinin işbu senetleri imzalamasını gerektiren hiçbir hukuki neden bulunmadığını, dava konusu senetlerin icraya konması halinde telafisi zor zararların doğması da mümkün olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, dava konusu ve davacı tarafından davalı lehine keşide etmiş göründüğü 01.09.2017 vadeli 100.000,00 TL, 03.09.2017 tarihli 113.000,00 TL ve 05.09.2017 tarihli 200.000,00 TL bedelli senetlerin icra takibine konu yapılmaması yönünde tedbir kararı verilmesine ve borçlu olmadıklarının tespiti ile dava konusu senetlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili 02/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin senetleri almadan önce davacı ile protokol yaptıklarını, senetlerin tahsili için senetlerin bankaya ibraz edildiğini, bankadan davacıya ihtar gidince davacının müvekkilinin evine basarak bilgi ve belgelerin hepsini aldığını, bununla ilgili müvekkilinin davacıdan şikayetçi olduğunu, tarafların protokolu imzalarken kendilerini kameraya aldıklarını, kamera kayıtlarını mahkemeye sunacaklarını, davacının senetleri müvekkiline kendi rızasıyla verdiğini, davacı iş bu davayı senetlerin ödenmesini geciktirmek için açtığını, bu nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
DELİLLER: Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya sureti ve tüm dosya kapsamına binaen;
GEREKÇE:
İş bu dava, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı nedeniyle mahkememize gönderilmiş olup, Asliye Hukuk Mahkemesince davanın, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.md.si uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, TTK.nın 26/06/2012 tarih, 6335 sayılı yasanın 2.maddesi ile değişik 5.md.sinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme altına alındığını, davaya bakmanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı içinde kaldığından bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de;
Mahkemelerin görevi belirlenirken dava dilekçesinde açıklanan ve davanın dayanağını oluşturan hukuki ilişkinin esas alınması gerekir. Taraflar arasında var olduğu iddia edilen temel ilişkinin dava dilekçesinde açıklanmasından sonra bu ilişkinin ayrıntısı veya unsurları durumundaki hususlar farklılık arzedebilir ne var ki bahsedilen ayrıntılar temel hukuki ilişkiyi dolayısıyla davanın dayanağını değiştirmez. Görevli mahkemenin tespitinde iddiaya konu temel hukuki ilişkinin esas alınması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (Gönen ERİŞ, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, C. 1, 1. Baskı, Ankara 2013, s. 323)
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.md.si uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de; somut olayda, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtildiği üzere ihtilafa konu senetlerin Borçlar Kanununda sayılan irade fesadı hallerinden tehdit olgusu ile intikalinden bahsedilmektedir. Dosyadaki beyanlar açıklamalar ve delillere göre taraflar arasında senetlerin verilmesine esas teşkil edecek bir temel ilişki kurulmadığı ve bulunmadığı, bu itibarla açıklanan şekilde senedin alınmasına sebep bir temel ilişkinin dahi vasıflandırılmasının yapılamadığı, dosyadaki beyanlar ve açıklamalara göre senetlerden dolayı borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasının görülmesinin açıklanan bu gerekçelerle Ticaret Mahkemesi görevi kapsamında olmadığı; BK.’da düzenlenen irade fesadı hallerinden olan tehdit olgusu ile davacının iradesi hilafına senetlerin imzalandığı iddia edildiğinden, mal varlığı hakları ihlal edilen davacının açtığı bu davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Ticaret Mahkemelerinin görevi ve hangi işlerin ticari bir iş sayılacağı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5 maddesinde açıklanmıştır,
HMK’nun 114/c- bendi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup HMK’nun 115. Maddesi gereğince mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
HMK.30 madde uyarınca yargılamanın en az giderle ve makul sürede sonuçlanması esas olup yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında Mahkememizin görevli olmadığı Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın görülmesi gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine, olumsuz görev uyuşmazlığının halli için dosyanın ilgili İstinaf Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Daha önceden Bakırköy Asliye Hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinde görev uyuşmazlığının çözümü için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk dairesine gönderilmesine,
4-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Harç hususunun mahkemesince DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, Davacı vekili Av…. ile davalı vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …