Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/896 E. 2023/794 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/896 Esas
KARAR NO : 2023/794

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2017
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/08/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket’in keşidecisi olduğu … Bankası … Şubesi’ne ait … yevmiye numaralı 3.894,00 USD bedelli ve 21.10.2016 tarihli çekin tahsili amacıyla … Ltd. Şti. yetkililerince bankaya gidildiğinde çekin üzerinde müvekkili şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığının fark edildiğini ve çekin imzalanması için müvekkili şirket’e gönderildiğini, davaya konu çekin müvekkili Şirket yetkilisi tarafından imzalandıktan sonra dava dışı … Ltd. Şti.’ ye gönderilmek üzere yurtiçi kargo firmasına verildiğini, ancak kargo aracında … Mahallesi … Sokakta meydana gelen hırsızlık neticesinde davaya konu çekin çalındığını, kargo firması şoförü tarafından olay hemen kolluk kuvvetlerine intikal ettirilerek gerekli işlemlerin başlatıldığını, olayın öğrenilmesinin ardından … Tic. Ltd. Şti. Tarafından Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … E. sayılı dosya üzerinden çek iptali davası açıldığını ve mahkemece ödeme yasağı kararı verildiğini, ancak müvekkili şirketin keşideci sıfatı taşıması sebebiyle bu aşamada “çek iptali davası” ikame etmesi mümkün olmadığını, çalınan çekin davalı tarafından ele geçirilerek müvekkili şirkete karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, müvekkilinin mağduriyetinin artmaması adına iik m.72/3 anlamında borcu icra dosyasına depo etmesi ve %15 teminat karşılığında, icra veznesindeki meblağın davalı/alacaklıya ödenmemesini , davanın kabulüne karar verilerek müvekkilinin söz konusu çek ve çeke dayalı takibin borçlusu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davaya konu çekin kullanıldığı zaman ortağı … ile işlettiği ütü-paket yapılan işyerinin sahibi olarak bir müşterisine ait işleri yapmasının karşılığı olarak aldığı çeki bankadan sorduğunu, müvekkilinin bankayı arayarak bir sıkıntı olmadığını öğrendikten sonra çeki kabul ettiğini, müvekkilinin iyi niyetli ve mağdur olduğunu, kusurlu olanan müvekkilinin değil kargo ile çek gönderen davacının olduğunu, ciro silsilesindeki imzaların adli tıpta incelenmesiyle gerçek durumun anlaşılacağını, bu nedenlerle davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy …. İcra Dairesi ’nün … esas sayılı dosyası, Adli Tıp Kurumu incelemeleri, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında kambiyo senetinden kaynaklı alacağa ilişkin olarak menfii tespit istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Dairesi’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 4.298,92 USD (13.251,86 TL) alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız icra takibine geçildiği, anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan Adli Tıp Kurumu tarafından incelemeleri yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 25/05/2022 tarihli raporunda; İnceleme konusu çek arka yüzde … adına atılı 4. ciro imzası ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın …’ın eli ürünü olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 19/01/2023 tarihli raporunda; İnceleme konusu çek arka yüz 4. ciro yazısı “…”, “TC….”, “…” ve “… mah. …. sok No …. D….Esenler” yazıları ve 4. ciro imzası ile …’ın mukayese yazı ve imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların ve imzanın …’ın eli ürünü olduğu, inceleme konusu çek ön yüz yazılar ile …’ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı, inceleme konusu çek arka yüzdeki 3. ciro yazı ve rakamları huzurda …’a yazdırılmadığından ortak harflerin tersimi yönünden yapılan incelemede söz konusu çek arka yüzdeki 3. ciro yazıları ile …’ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olmadığı, inceleme konusu çek üzerinde tahrifat yapıldığını gösterir herhangi bir bulgu saptanamadığı kanaatine varıldığı bildirmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
TTK’nun 704. maddesinde, “Çek herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamiline yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702 nci maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusura bulunduğu takdirde, o çeki geri vermekle mükelleftir.” düzenlemesi mevcuttur. Açıklanan kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamil olduğunu kanıtlaması yanında, yeni hamilin çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu da kanıtlaması gerekir.
6102 sayılı TTK’nun 686/1.maddesi; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır”hükmünü içermektedir.
Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı yasanın TTK’nın 677. maddesi hükmü gereğince;Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse ,diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363).
“…Davacılar vekilinin senedin arka yüzündeki S.S. … nolu … Taş. Kop.’nin kaşesi üzerine atılan imzaların gerçek olmadığını, müvekkillerinin aynı zamanda kooperatifin yöneticileri olduğunu beyanla müvekkillerinin 04/07/2014 tanzim tarihli 15/08/2014 vade tarihli ve 272.000,00 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dosya kapsamında bulunan senedin örneğinin incelenmesinde senette keşidecisinin … , kefilin … olduğu, senedin ön yüzünde bulunan imzaların inkar edilmediği, TTK 778. Madde yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK 677. Maddede; bononun, bonoyu imzalayan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imza içermesi halinde, diğer imzaların geçerliliğinin bundan etkilenmeyeceği düzenlenmekle, davacıların senet lehtarı dava dışı Kooperatif adına atılan imzaların geçersizliğinin ileri sürülerek sorumluluktan kurtulamayacakları gibi, üçüncü kişinin geçersiz imzası ciro zincirini de koparmayacağından, imzaların istiklali ilkesi gereğince davacılar bonodaki lehtar imzasının geçersizliğine dayanarak menfi tespit davası açamayacaklarından, görünüşe göre de ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığından, mahkemece davanın esas yönünden reddi gerekirken ilk derece mahkemesinin sıfat yokluğundan davanın reddi kararı yerinde değilse de, davalının istinaf başvurusunun bulunmadığı, aleyhe bozma yasağı bulunduğu dikkate alınarak, bu hususa değinilmekle yetinilmiş, davanın reddi kararı sonuç itibariyle doğru olmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir…” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, 30.05.2019 tarih, … Esas, … Karar, yine aynı mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, … Esas, … Karar sayılı ilamları.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; TTK’nun 818/1-c maddesinin yollaması ile TTK’nun 677. Maddesi uyarınca çek ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzası, sahte imzalar, hayali kişilerin imzaları veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzalar imzaların istiklali ilkesi gereğince diğer imzaların geçerliliğini etkilemeyecektir. Çeki düzenleyen keşidecinin lehtarın ciro imzasına itiraz hakkı yoktur, ciro imzasının lehtara ait olmaması anılan düzenleme karşısında imzasına itiraz etmeyen keşideci hakkında takip yapılmasına engel oluşturmaz. Mahkememiz dosyasında dava konusu çeklerin keşidecisinin davacı olduğu, keşideci imzalarının inkar edilmediği, TTK 677. maddede düzenlenen imzaların istiklali prensibi gereği lehtar imzasının geçersizliğinin davacı keşidecilerin sorumluluğunu etkilemeyeceği, dava konusu çekte lehtar imzası sahte olsa dahi ciro zincirinde kopukluk bulunduğunun kabul edilemeyeceği, davalının çekte ciro yoluyla yetkili hamil olduğu anlaşılmakla açılan davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş olup, alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağına geç kavuşması sebebiyle zarara uğramış olacağından davacı borçlu aleyhine asgari %20 olmak üzere tazminata karar verilir, ancak eğer yargılama sırasında ihtiyati tedbire karar verilmemişse borçlu aleyhine tazminata hükmedilemez. (Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Sungurtekin Özkan/Muhammet Özekes, İcra İflas Hukuku Ders Kitabı, 9. bası, 2022, s. 147). Burada davacının kötüniyetli olması şart değildir. (Baki Kuru/Burak Aydın, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 6. baskı, 2021, s. 150) somut davada, mahkememizin 05.10.2017 tarihli tensip tutanağı ile ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, davacı tarafından teminat yatırılmış olmakla İİK 72/4.maddesi gereğince %20 tazminat olan 2.780,00-TL’ nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-İcra İflas Kanunu 72/4 maddesi uyarınca 2.780,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 237,38 TL harçtan mahsubuyla bakiye 32,47 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır