Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/888 E. 2019/714 K. 12.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/888
KARAR NO : 2019/714

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2017
KARAR TARİHİ : 12/07/2019
GER. KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/07/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili özetle; müvekkilinin 30.02.2012 tarihinde devir yoluyla kooperatif ortağı olduğunu, devreden kişinin verdiği belgelere göre kooperatiften bir adet villa alması gerektiğini, ancak kendisine 28.07.2016 tarihli kura çekiminde villa değerinin çok altında bir dairenin isabet ettiğini, tapusunun verilmesinden sonra da kooperatiften istifasının istediğini, 21.177,31 TL aidat borcunun olduğu iddiasıyla ortaklıktan ayrılmaya zorlandığını, itirazi kayıtla istenen parayı ödediğini ve villa hakkının verilmemesinden doğan mağduriyetinin giderilmesi hususunda talep bulunduğunu belirtmiş; konutların bulunduğu mahaldeki bir villanın değeri ile müvekkile verilen dairenin değeri arasındaki 10.000 TL tutarındaki farkın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının bir ortağın devir tarihindeki haklarını devraldığını 12.05.2007 tarihli genel kurul toplantısında Birlik ile …. arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin her ortağa bir konut verilmesi şartıyla kabulüne karar verildiğini, kararların ve bildirimlerin kanuna ve usule uygun olduğunu, davacının ortaklığa kabulünden sonra yapılan genel kurul toplantılarına davet edildiğini, ferdileşme tapusuna itiraz etmediğini, devreden kişinin davacıya eski tarihli bazı belgeleri verdiğini, bunun muhatabının kooperatif olmadığını savunmuş ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davalı kooperatifin 1994 yılında …Kooperatifi unvanıyla ve “ortakların konut ihtiyacını karşılamak “ amacıyla kurulduğu, 1996 yılındaki anasözleşme değişikliği ile merkezinin “.. İli …. İlçesi” unvanının “ …” yapıldığı anlaşılmıştır.
Davada ihbar olunan …’ın …’in ortaklığını devir almak suretiyle 08.12.1999 tarihinde kooperatife ortak olduğu anlaşılmıştır.
…’ın, Ankara …. Noterliğinin 22.12.2011 tarihli, … numarasıyla, “Kooperatif Hisse Devri Sözleşmesiyle” ortaklığını davacı … A.Ş. devretmiş ve işlemin yönetim kurulu tarafından 30.04.2012 tarihinde kabul edilmesiyle, davacı şirketin kooperatif ortağı olduğu anlaşılmıştır.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının …’nın kooperatifte bir villa hakkının olduğunu, bu hakkın kendisine geçtiğini, verilen dairenin değerinin villa değerinin çok altında kaldığı noktasında toplanmakta olup, bu iddiaların dayanağını da kooperatif ile…A.Ş. arasında yapılan (ve 25.08.1999 tarihli olduğu belirtilen) protokolde kooperatifin Birlikteki arsasına üzerine 100 adet villa yapılması ve bunun 8 adedinin bedelsiz olarak kooperatife verilmesi hükmünün yer alması, 08.12.1999 ve 27.05.2001 tarihli iki yönetim kurulu kararında … isminin bedelsiz villa verilecek 8 kişi arasında geçmesi oluşturmuştur.
Kooperatifin 12.05.2007 tarihli genel kurul toplantısı ile Birliğin 28.06.2007 tarihli genel kurul toplantısı …’m 08.12.1999- 30.04.2012 tarihleri arasını kapsayan ortaklık süresinde yapılmış ve bu toplantılarda inşaatların kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle …’a yaptırılması kararlaştırılmıştır. Bu kararların, iptal edilmedikçe tüm ortaklar gibi … için de geçerli olacağı açıktır, (anasözleşme madde 37) … , sözü edilen kararlar ve yapılan sözleşmedeki taahhüdünü yerine getirerek konutları teslim etmiş ve davacı da konutunun tapusunu almıştır. …’ı bu toplantılarda vekil tayin ettiği kişinin temsil ettiği, hakkını savunmadığı, ve sonucundan bilgi vermediği kabul edilse dahi, bu, vekil ile vekil edeni ilgilendirecek ve genel kurul kararlarını etkilemeyecektir. (K.K. madde 98, TTK madde 427) Bu durumda, …’nın ve halefi davacı … A.Ş ‘nin villa hakkından söz etmek için; kooperatifin “Birlik arsalarının dışında başka arsasının olduğunu, villa yaptırdığını,…. A.Ş’ile yapılan protokol hükmünün yerine getirildiğini, kooperatife villa verildiğini, kooperatifin ortaklara tahsis ettiği veya etmediği villalarının bulunduğunu tespit etmek gerekmektedir. Dosya kapsamında bu yönde bilgi ve belge yer almamaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı … A.Ş.’nin ortağı olduğu davalı kooperatifte halefıyet nedeniyle villa hakkının olduğuna ilişkin iddiasının ıspatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşadaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 126,38 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı … davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/07/2019

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)