Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/862 E. 2020/857 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/862
KARAR NO : 2020/857

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2017
KARAR TARİHİ : 03/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından borçlular …., …ve … Tekstil Konfeksiyon Dış Ticaret Ltd. Şti. aleyhine yapılan icra takibine istinaden icra müdürlüğünün 16.08.2017 tarihli talimatına istinaden Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyasında 23.08.2017 günü müvekkili şirketin … Mahallesi … Sokak No:… – … …. adresinde kötü niyetli olarak menkul haciz yapılarak haciz zaptı tanzim edildiğini, Haciz zaptına konu malların tamamının müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin borçlularla herhangi bir ilişkisi bulunmadığından borçlular adına herhangi bir ödeme emri de haciz mahallinde tebliğ edilmeden haciz esnasına mülkiyet iddiası ile istihkak iddiasında bulunularak haciz zaptına geçirildiğini, müvekkil şirketin bu adreste şubesinin bulunduğunu ve adresi …’ın kiracısı olarak kullandığını, Müvekkil şirketin eski yönetim kurulu başkanı … ile ….ın kardeş olduğunu fakat 40 yıla yakın süredir görüşmediklerini, müvekkil şirket ile borçlu arasında hiçbir ticari iş, alışveriş vs. Olmadığını, Haciz zaptına konu malların hiçbirisinin borçlulardan alınmış mallar olmayıp bu malların tamamının üçüncü şahıs şirketlerden alınmış ve bedeli ödenmiş mallar olduğunu, Borçlunun müvekkili ile ilgisi bulunmadığını, haciz zaptında belirtildiği üzere icra memuru tarafından borçluya ait hiçbir evrak bulunamadığını, 23.08.2017 günü haciz zaptına konu ve 07.09.2017 günü muhafaza altına alınmış olan haciz zaptındaki bütün malların müvekkil şirkete ait olduğunu ve borçlularla herhangi bir ilişkisi bulunmadığından istihkak iddiasını kabulünün, söz konusu mallar üzerindeki haczin kaldırılması gerektiğini, Haciz zaptına konu malların müvekkili şirkete teslim edilmesi talebi ile İstanbul …. İcra Hukuk Mahkemesinin ….esas sayılı dosyası ile tedbir talepli istihkak davası açıldığını ve davanın devam ettiğini, Davalı tarafça yapılan haksız haciz sebebi ile uluslararası düzeyde çalışan müvekkili şirketin ticari itibarının ve prestijinin zedelendiğini beyan ederek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, 07.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddi; 500.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: işbu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, Müvekkil şirketin ikametgâhının….’da bulunması sebebiyle İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Borçlunun mal ve haklarının gerek borçlunun gerek borçlu ile üçüncü kişinin birlikte ellerinde gerekse üçüncü kişinin elindeyken haczedilebileceğini düzenleyen İİK m. 96 vd. hükümlerinin söz konusu olduğunu, Müvekkilinin haciz sırasında hiçbir haksız eyleminin bulunmadığını, gerçekleştirilen haciz işleminin İcra İflas Kanunu’na uygun olduğunu, Müvekkil şirketin alacaklı olduğunu, İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından olan alacağın tahsili amacı ile yapılan haciz işlemi sırasında davacı şirket tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu, istihkak iddiasına davalı tarafça itiraz edildiği, dosyanın gönderildiği İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … K. sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiğini, bu kararın ilgili haczin hukuka uygun olduğunu tevsik etmekte olduğunu, Haciz mahallinde borçlu ….’a ait tapu kaydının bulunmuş olup mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğunu, İstihkak iddiasında bulunan davacı şirketin kurucu ortağının borçlu … olduğunu, davacı şirket yetkilileri ile borçlular arasında akrabalık bağı bulunduğunu, Kuruluş belgelerine göre istihkak iddiasında bulunana davacı şirketin kurucuları borçlu … borçlunun eşi …. ve borçlunun kardeşi … olduğunu, borçlu şirket ve istihkak iddia eden üçüncü kişinin ticari faaliyetleri de aynı olup organik bağın varlığının açık olduğunu, Borçlular … ve oğlu ….; … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.nin de kurucu ortağı olup …. Çorap San. ve Tic. Ltd. Şti.nin şube adresinin “… Sokak … Han No:… …” adresi olduğunu Borçlular ile takibe konu Faktoring Sözleşmesi 01.02.2014 tarihinde imzalanmış olup borçlular bu adresten borcun doğum tarihinden sonra ayrıldığını, borçlular ve davacı şirketin uzun süre ayn adreste faaliyette bulunduğunu, İstihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi ile borçlu ve yetkilisi olduğu şirketlerin aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, her iki şirketin de isimlerinin, ortaklık yapılarının, ortaklarının aynı olup aralarında fiili organik bağ mevcut olduğunu, Davacı şirket, dava dilekçesinde haciz edilen malların davacı şirkete ait olduğuna ilişkin faturaların ibraz edildiği buna rağmen haciz işlemine devam edildiğini beyan etmişse de faturaların herkes adına düzenlenmesi mümkün olan ve beyana dayalı olarak düzenlenebilen belgeler olması sebebiyle mülkiyeti ispata elverişli bulunmadığını ve nitekim sunulan faturaların haczedilen mallara ait olup olmadığı hususunun da yargılama gerektirdiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:Ticaret sicil kayıtları, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Talimat sayılı dosyası, İstanbul …. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin … E., … K. Sayılı kararı, vergi kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre, … Çorap İmalat Tic. San. A.Ş.nin … sicil numarasında kayıtlı olduğu, merkez adresinin … Mah… Sok.No:… …/…, Ana Sözleşme Tescil tarihinin 01.04.1983, iştigal konusunun her türlü kadın, erkek ve çocuk çorabı imalatı ve ticaret ile iştigal ettikleri, yetkililerin ise Yönetim Kurulu Üyeleri …. ile … olduğu, Tasfiye Halinde …. Tekstil ve Konfeksiyon Dış Tic. Ltd. Şti.nin … sicil numarasında kayıtlı, merkez adresinin … Mah. .. cad.No:… …/…, Ana Sözleşme Tescil tarihinin 02.11.1994, iştigal konusunun her türlü kadın, erkek ve çocuk çorabı imalatı ve ticaret ile iştigal ettikleri, ortaklar ve yetkililerin ise … ile …. olduğu anlaşılmıştır.
Celp edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde; Bakırköy İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası ile Alacaklı …. Varlık Yönetim A.Ş. vekilleri tarafından Borçlular … ile … aleyhine … Mah… Sok.No:… …. adresinde 23.08.2017 tarihinde, faiz ve masraflar hariç olmak üzere 1.406.571,11 TL’lik borç miktarına karşılık olarak haciz işlemi uygulandığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık haksız hacizden, diğer bir deyişle haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup, Borçlar Kanunu uyarınca zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan 30/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Haciz edilen mallara ait ibraz edilen faturaların detaylı olarak incelenmesinde davacı şirketin ticari defter kayıtlarında aktiflerinde yer aldığı, 10 adet Klavyeden sadece … marka klavyenin 01.05.2016 tarih … numaralı faturada mevcut olduğu, diğer 9 adet klavyenin faturasının olmadığı, , bilgisayar ekranlarının faturalarda bulunmadığı, 128 … Marka Santralin faturasının olmadığı, ve ayrıca 1 adet …, 1 adet … ve 3 adet …. marka kasalara ait bilgilerin fatura detaylarında rastlanmadığı, Ticaret Sicil Kayıtlarına göre …. Çorap İmalat Tic. San. A.Ş. ile Tasfiye Halinde … Tekstil ve Konfeksiyon Dış Tic. Ltd. Şti’nin iştigal konularının her türlü kadın, erkek ve çocuk çorabı imalatı olduğu, Unvanlarının ve Tüzel kişiliklerinin farklı olduğu ancak ortakların soyadlarının “… “ olduğu, Ticaret Sicil kayıtlarına göre farklı adreslerde faaliyet gösterdikleri, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden ve somut olaydan elde edilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere borçlu ile davacı arasında organik bağ olduğuna dair güçlü emarelerin olduğu kanaatiyle rapor tanzim edilmiştir.

Somut olayda davacı taraf, davalının haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradıklarını, yani haksız fiilde bulunduklarını iddia etmiştir. Bilindiği üzere haksız fiilden doğan tazminat istemlerinde aranması gereken dört koşul: bir haksız fiilin varlığı, haksız fiilde bulunan kişinin kusuru, kendisine karşı haksız fiilde bulunulan kişinin zararı ve kusur ile zarar arasındaki illiyet bağının varlığıdır. Bu koşullardan herhangi birisinin yokluğu halinde tazminata karar verilemeyecektir.
Dava konusu olayda bir kusurun varlığının araştırılabilmesi için tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde somut olayda adı geçen şirketler arasında bir organik bağın var olup olmadığının irdelenmiştir. Uygulamada bazı durumlarda tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi yerine de kullanılmakta olan organik bağ teorisi, şirket alacaklılarının mali durumunun şirketin sahip olduğu tüzel kişilik sıfatından dolayı dürüstlük kuralına aykırı olarak tehlikeye düşmesi ihtimalinde kullanılmaktadır. Zira tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınan borçlular, piyasada birçok borcun altına tüzel kişilik görüntüsü altında girerek ticari iş ve işlemlerini başka şirketler vasıtasıyla gerçekleştirmektedirler. Bu halde şirketlerin ortakları, yetkilileri vs. arasında bir benzerlik olması durumunda “paravan” şirket olarak kullanılan şirket ile diğer şirketler arasında bir organik bağın var olduğu kabul edilmektedir. Çeşitli Yargıtay ve Danıştay kararlarında gördüğümüz “organik bağ” ibaresinden maksat, birbirlerinin borçlarından sorumlu tutulması düşünülebilecek iki ayrı şirketin organlarını oluşturan kişiler bağlamında bir benzerliğin söz konusu olmasıdır. Mahkemeler iki şirket arasında hukuki bir bağın olması durumundan faydalanarak bir şirketin başka bir şirket borçlarından sorumlu tutulabilmesi yoluna gitmektedirler. Yargıtay 15. HD., 15.11.1994 T., 1994/4957 E., 1994/6763 Karar sayılı ilamında, “Mahkemece yapılacak iş, aralarında unvan benzerliği bulunan davacı şirket ile dava dışı borçlu şirketin sicil kayıtlarının ticaret sicilinden getirtilerek ortaklarının araştırılması, her iki şirketin ortakları arasında aynı kişi veya kişiler mevcutsa organik bağ bulunduğu kabul edilerek, muvazaalı işlem yapmaları sebebiyle…” şeklinde hüküm kurmuştur. Organik bağın varlığı halinde sorumluluğun diğer tüzel kişiye kadar genişletilebileceği Danıştay kararlarında da kabul edilmektedir (Danıştay 4. Daire 08.06.2000 T., 2000/423 E., 2000/2680 K.; Danıştay 4. Daire 26.05.1993 T., 1992/2540 E., 1993/181 K.).
İtibar edilen 30/10/2019 tarihli bilirkişi raporunun Mali İnceleme bölümünde de yer verildiği üzere; dava konusu olayda adı geçen şirketlerin ticaret sicil kayıtları ve diğer bilgi ve belgeler incelenmiş olup; borçlu şirket ile haksız hacze uğradığını iddia eden davacı şirketin aynı faaliyet konusunda iştigal ettikleri, davacı, borçlu ve dava dışı bazı şirketlerin ortak ve yöneticileri arasında akrabalık ilişkisinin var olduğu, borçlu …..’ın kurucusu olduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin bir süre Çeşnici Sok. …. Han No: .. .. … adresinde şubesinin bulunduğu, bu adresteki şubenin 18.08.2014 tarihinde yayımlanan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi (TTSG)’deki kayda göre kapandığı, 07.04.1983 tarihli TTSG’ye göre, davacı … Çorap İmalat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin …. Sok. … Han No: … … … adresinde kurulduğu, 07.04.1983 tarihli TTSG’ye göre, davacı …. Çorap İmalat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin kurucuları arasında borçlu şirket … Tekstil ve Konfeksiyon Dış Ticaret Ltd Şti’nin ortağı olan borçlu …’ın bulunduğu, haciz mahallinde haciz tutanağına da geçirilen borçlu …’a ait bir tapu kaydının elde edildiği tespit edilmiştir.
Bu tespitlerin yapılmasındaki amaç, üçüncü kişinin işyerinde haciz işlemini gerçekleştiren tarafı, haciz işlemi ile muhafaza altına almak istediği malların gerçekten borçluya ait olduğuna inandıracak emarelerin var olup olmadığının araştırılmasıdır. Zira şirketler arasında organik bağ olduğuna dair güçlü emareler, haciz işlemi yapan taraf için üçüncü kişinin elindeki malları haczetmesi bakımından makul sebep teşkil edecektir. İcra İflas Kanunu’nun 97 vd. hükümlerinde üçüncü kişinin zilyetliğindeki malların haczedilmesine ilişkin düzenlemeler de üçüncü kişinin zilyetliğinde bulunan mallar için haciz imkânının olduğunu göstermektedir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği, Haciz edilen mallara ait sunulan faturaların davacı şirketin ticari defter kayıtlarında aktiflerinde yer aldığı, Ticaret Sicil Kayıtlarına göre … Çorap İmalat Tic. San. A.Ş. ile Tasfiye Halinde … Tekstil ve Konfeksiyon Dış Tic. Ltd. Şti’nin iştigal konularının her türlü kadın, erkek ve çocuk çorabı imalatı olduğu, unvanlarının ve tüzel kişiliklerinin farklı olduğu ancak ortakların soyad isimlerinin “…. “ olduğu, Ticaret Sicil kayıtlarına göre farklı adreslerde faaliyet gösterdikleri, ticaret sicil kayıtları ve toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde borçlu ile davacı arasında organik bağ olduğuna dair güçlü emarelerin olduğu, tazminat için yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davacının Maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 8.709,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.655,13 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca MADDİ TAZMİNAT yönünden hesap edilen 3.400,00 TL, MANEVİ TAZMİNAT yönünden hesap edilen 3.400,00 TL (AAÜT 10/3 maddesi) avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)