Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/637 E. 2019/53 K. 21.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/637
KARAR NO : 2019/53

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/07/2017
KARAR TARİHİ : 21/01/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 05/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari münasebet dolayısıyla davalının müvekkil şirketten faturalar karşılığı mal aldığını, irsaliyeler ile teslim edildiğini, davalı borçlu ile 31/01/2012 tarihinde yapılan mutabakatta 94.247.11 TL davalının borçlu olduğu hususunda mutabık kalındığını, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, borçlu/davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflar arasındaki satış sözleşmesinin davalının ödemelerini yapmaması nedeniyle müvekkil tarafından yenilenmediğini ve sona erdiğini, ancak davalının takibe itiraz dilekçesinde, alacaklıya ait satılmayan ürünler bulunduğunu, iade alınması istendiğini, ihtara rağmen 30 gün içinde iade alınmayan malların, sözleşme gereği müvekkil şirket mülkiyetine geçeceği denildiğini, açıklanan nedenlerle, borçlunun vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masraflarıyla vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili tarafından verilen 03/05/2013 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle, davacının müvekkili şirketin ürün tedarik ettiği firmalardan biri olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki, 14.04.2010 tarihli Satınalma Sözleşmesine dayandığını, sözleşme SAT-ÖDE türü sözleşme olduğunu, buna göre, ay içinde satılan ürünlerin ödemesi, satıldığı ayın son günü vade kabul edildiğini, bu tarihten 30 gün sonra sadece satılan malın ödemesi yapıldığını, davacı, sözleşmenin aksine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası ile 115.269,22 TL asıl alacak üzerinden icra takibine geçildiğini ve ödeme emri gönderildiğini, sözleşmeye göre, tahakkuk etmiş başkaca borç olmaması nedeniyle, borca itiraz edildiğini, takip nedeniyle davacı ile ilişkinin devam edemeyeceği anlaşıldığından satılmayan 87.695.75 TL+KDV tutarındaki ürünün Mağazalardan alınması istendiğini, ayrıca satınalma sözleşmenin 4.2 ve 4.4 maddesinde de yer aldığını, ürünler geri alınmadığından malların mülkiyeti sözleşme gereği müvekkil şirkete geçtiğini, buna ilişkin Yargıtay safhasından geçerek onanmış kararlar mevcut olduğunu, açıklandığı üzere davanın reddine, %20 kötüniyet tazminata, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Taraflar yazılı delillerini ibraz etmiş toplanması gereken deliller mahkememizce toplanmıştır.
Mahkememizce 1 nolu celsenin 1 nolu ara kararı gereğince bir SMMM ve bir borçlar hukukçusu vasıtasıyla ayrıntılı rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu ayrıntılı raporunda özetle; Ticari defter kayıtlarına göre davacı tarafın, davalı taraftan 19.06.2012 tarihi itibariyle davalı defterlerine göre 91.164.87 TL ve davacı defterlerine göre 94.031.71 TL alacağı olduğu; bu durumda 94.031.71 (-) 91.164.87 = 2.866.84 TL taraflar arasındaki farkın davalı tarafın kestiği ve davacı tarafından iade edilen “mağaza katılım bedellerine” ilişkin faturalardan kaynaklandığı, davalı tarafın bu bedelleri talep etme hakkı olduğunu ispat etmemesi halinde asıl alacak miktarının 94.031.71 TL olduğunun kabulü gerekeceği, aksi halde davacı asıl alacak miktarının 91.164.87 TL olarak kabul edilmesi gerekeceği, genel işlem şartı ve sürekli borç ilişkisi özelliği taşıyan satış için bırakma sözleşmesinin 4.4 hükmünün haksız şart niteliğinde olması sebebiyle hükümsüz olduğu, davalı tarafın iade olunmayan ürünlerin mülkiyetine el koyma hakkının olmayacağı, davalı tarafın sözleşmeyi haklı nedenle feshetmemiş olduğu ve bu nedenle de “fesih sebebiyle iade hakkı”nm olmadığı, feshe değil sözleşmenin 4.2. maddesi gereğince yapılsa bile iade 4.2 maddesinde belirtilen koşullara ve dürüstlük kurallarına uygun surette yapılmadığından, davacı alacaklının sorumlu tutulamayacağı sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce 3 nolu celsenin 1 nolu ara kararı gereğince bir SMMM ve bir borçlar hukukçusundan oluşacak başka bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti mahkememize verdiği ayrıntılı raporun da özetle; sözleşmeye göre, (geciktirici şart nedeniyle) davacı tarafından teslim alınmayan ürünlerin mülkiyetinin davalıya geçtiği, bu sebeple davacının, davalıdan alacağı kalmadığı, davacının, davalının gönderdiği üç adet faturaya süresi içinde itiraz ettiği, davalının, dosyada herhangi bir belge veya bilgiye rastlanılmayan fatura bedellerini ispatlaması gerektiği, kanaat ve sonucuna varmışlardır.
Bilirkişi raporu sonuç ve gerekçe itibariyle hükme dayanak teşkil edebilecek nitelikte kabul edilmiştir.
Davacı vekili son celsede rapor alınmasını aksi kanaat halinde davanın kabulüne karar verilmesini, davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Taraflar arasında 14.4.2010 tarihli yapılan sözleşme sat-öde şeklinde akdedilmiş olup taraflar satım gereçekleştikten 30 gün sonra ödemelerin yapılacağı konusunda anlaşmışlardır.sözleşmenin 4.2 ve 4.4 .maddalerinde davalıya satılamayan ürünleri davacıya iade etme hakkı ve satılamayan ve ihbara rağmen davacı tarafından geri alınmayan ürünlerin mülkiyetinin davalı -tekzene -geçeceğini davacı-çimsan-kabul edeceği kararlaştırılmıştır.
Somut olayda takip tarihinden 7 gün sonra davalı davacıya gönderdiği bir yazı ile 87.695.75 tl + kdv tutarındaki ürünler için satılamayan ürünler için iade etme hakkını kullanmıştır.
Davacının bu ürünleri teslim almadığı sözleşmeye göre 30 gün içinde iade alınmayan malların mülkiyetinin davalıya geçtiği,anlaşılmış olup bu durum karşısında davacının davalıdan bir alacağı bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine 30/03/2015 tarihinde karar verilmiştir. Karar davacı … davalı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin….Esas -….Karar sayılı, 10/03/2016 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin …. Esas – ….Karar sayılı ilamında özetle: Takipten önce taraflar arasında bir mutabakat yapıldığı ve davalı tarafın 31/01/2012 tarihli ve mutabakat başlıklı belge ile 31/12/2011 tarihi itibariyle cari hesabının 94.247,11 TL alacak bakiyesi verdiğini, dosyaya sunulan 23/12/2014 tarihli bilirkişi raporunda takip tarihi olan 13/04/2012 tarihinde davalı kayıtlarında davacının 108.407,53 TL alacaklı göründüğünü, hatta davalı yanın takipten ve davadan sonra ödemeler yaptığını ve 21/05/2013 tarihinde halen kendi defterlerinde 56.164,87 TL davacıya borçlu göründüğünün tespitinin yapıldığını, itirazın iptali davalarında davalının borçluluk durumu ve itirazının yerinde olup olmadığını takip tarihi itibariyle değerlendirilerek hükme bağlanması gerektiğini, öte yandan davacı yan taraflar arasındaki sözleşmenin 4.2. ve 4.4. maddelerinin genel işlem koşullarına aykırı olduğunu ve yine davalının 26/04/2012 tarihli iade yazısının alacağın ödenmemesine yönelik olduğunu, bu yazıdaki ürünlerin ne kadarının mevcut olup olmadığının ve hangi mağazada olduğu hususlarının belli olmadığının ileri sürüldüğünü, bu durumda mahkemece davacı yanca ileri sürülen bu hususların karar yerinde tartışılıp değerlendirilmemesinin doğru olmadığı gibi itirazın iptali davalarıyla ilgili açıklanan hususlarda gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını belirtmiştir.
Davalı yanca Yargıtay … Hukuk Dairesini ilamına karşı karar düzeltme yoluna gidilmiş Yargıtay …. Hukuk Dairesini …. Esas -…. Karar sayılı 22/06/2017 tarihli ilamı ile davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay ilamı doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 21/09/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerine göre takip tarihi 13/04/2012 itibariyle davacının davalıdan 109.031,71 TL alacağının olduğunu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının davacıya 108.407,53 TL borcu olduğu, aradaki cari hesap farkının 624,18 TL olduğu ve bu farkın ise …. nolu 31/03/2012 tarihli 624,17 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı ancak bu faturanın davalının davacıya daha önceden bu içerikli fatura düzenlememiş olduğundan ve bu faturaya ait dayanak bir evrak sunulmadığından davalının ispatına muhtaç bırakıldığı, davalının elindeki malların mülkiyetinin davalıya geçmediği, bu nedenle de davalının elindeki malların bedelinin davacıya ödemekle yükümlü olduğu, netice itibariyle davacının davalıdan 109.031,71 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
14/04/2010 tarihli sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı olarak hazırlanarak akdi ilişki kurulmak istenen tedarikcilere imzalattırılan standart bir sözleşme ve dolayısıyla da Genel İşlem Koşulları içeren bir sözleşme niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır. Sözleşmenin akdedildiği tarihte yeni TTK md.20 ve devamında düzenlenmiş olan Genel İşlem Koşulları içeren sözleşmelerin denetlenmesine ilişkin hükümler kanunda yer almamaktadır, ancak buna rağmen doktrin ve uygulamada bu tip sözleşmelerin denetlenmesine ilişkin bir takım esaslar TMK md.2 den hareketle kabul edilmektedir, özellikle de genel işlem şartları içeren sözleşmelerde TMK md.2 de öngörülmüş olan dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikle hükümler konulamayacağı, konulması halinde geçersiz olacağı kabul edilmekteydi. Yine eski Borçlar Kanununun yürürlükte olduğu dönemde açık ve anlaşılır olmayan veya birden çok anlama gelen sözleşme hükümlerinin, bu hükmü kalem alanın aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanması (tamamlayıcı yoruma tabi tutulması) gerektiği hususu da bir yorum kuruları olarak kabul edilmekteydi, TBK md.23 hükmünde de aynı yorum kuralına yer verilmiştir.
Sözleşmenin 4.4. maddesinde davalı/alıcı (Tekzen) tarafından satılamayan ve davalı/alıcının yazılı ihbarına rağmen davacı/satıcı tarafından 30 gün içerisinde marketlerden geri alınmayan ürünlerin mülkiyetinin davalı/alıcıya geçeceğini düzenleyen hüküm geçersiz kabul edilmemeliyse de söz konusu hükmün davalı/alıcı (Tekzen) tarafından kaleme alındığı anlaşıldığından bu hüküm, sözleşmenin sona ermesi halinde de davalı/alıcıya elindeki malları dilediği gibi davacı/satıcıya iade etme hakkı tanıyacak şekilde genişletici bir yoruma tabi tutulmamalı davacı/alıcı aleyhine daraltıcı bir yoruma tabi tutulmalıdır. Davacının davalıdan olan alacaklarının ödenmemesi nedeniyle icra takibine geçmesi davalı bakımından elindeki malları davacıya geri vermek için haklı bir sebep oluşturmaz ve dolayısıyla da davalıya elindeki malları davacıya iade etme hakkını vermez. Davalının bu malları iade etmesini gerektiren herhangi bir haklı sebebin varlığını ispata yönelik delil de sunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının davalının geri vermek istediği mallarını haklı olarak geri almadığı, dolayısıyla da geri alınmayan malların mülkiyeti davalıya geçmediği için davalının bu malların bedelini davacıya ödemekle yükümlü olduğu kanaatine varılmıştır.
İncelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 109.031,71 TL alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 109.031,71 TL yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen değer bakımından davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 7.447,96 TL harçtan peşin alınan 1.306,05 TL harcın mahsubuyla bakiye 6.141,91 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 2.567,50 TL (posta, tebligat, bilirkişi vs.) yargılama giderinden davanın red ve kabul oranı üzerinden takdiren 2.539,77 TL yargılama gideri ile toplam harç gideri 1.334,10 TL. ki toplam 3.873,87 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 11.472,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 1.191,73 TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 1.035,00 TL. yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre takdiren 11,20 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay … Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinini yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/01/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır