Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/533 E. 2018/955 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/533
KARAR NO : 2018/955

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/06/2017
KARAR TARİHİ : 22/10/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 24/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; HMK.’na göre ifa yeri yetkili icra dairelerinin belirlenmesinde esas alınabildiğini, ifa yerinin tarafların anlaşma ile belirlemiş oldukları yer olduğunu, eğer taraflar arasında sarih veya zımmı ifa yeri belirlenmişse BK.m.89’a göre ifa yeri belirleneceği, buna göre götürülecek borçlarda ifa yeri alacaklının ikametgah adresi olduğunu mevcut borç para borçlandırıldığını, para borçları da götürülecek borçlardan olduğunu, dolayısıyla ifa yeri alacaklının ifa zamanındaki ikametgah adresi olduğu, keza davaya konu hizmet hava yolu taşıma hizmeti olduğundan 26/03/2011 tarihinde yürürlüğe giren Montreal Konvansiyonun 33. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, söz konusu madde metnine göre açılacak dava veya icra takibi davacının tercihine bağlı olarak ya taşıyıcının ikametinin ya da esas iş yerinin bulunduğu yerin ya da taşıyıcının sahip olduğu bir iş yerinin bulunduğu ve bu sözleşmenin aracılığıyla yapıldığı yerin mahkemelerinde ya da varış yerindeki mahkemelerde açılacağını, buna göre icra takibi taşıyıcının işyerinin bulunduğu yerde açılmış olduğundan yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkil şirketin uluslararası hava taşımacılığı hizmeti verdiğini, davalı tarafla da aralarındaki cari hesap ilişkisine istinaden vermiş olduğu taşıma hizmeti sonucu; davaya konu 8 adet fatura keşide edildiğini, davalı tarafın cari hesapta yer alan fatura bedellerini ödememesi sebebiyle faturalardaki son ödeme tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmak suretiyle davalı hakkında 29/11/2016 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın yapmış olduğu itirazlar haksız olup yerinde olmadığını, davalı tarafa verilen hizmet neticesinde fatura bedeline ilişkin takibe konu asıl alacak kısmına karşılık tutarında 3.581,29 TL’yi 12/12/2016 tarihinde 2.000,00 TL ve 21/12/2016 tarihinde 1.581,29 TL olmak üzere davalı şirket …. Bankası A.Ş. (… Şubesi) IBAN …. hesabından müvekkilin ….Bankası A.Ş. Iban …. hesabına ödendiğini, davalı yanın icra dairesine yapmış olduğu asıl alacağa, ferilerine ve yetkiye dayalı itirazları ile takibi kötüniyetli bir şekilde durdurmuş olup daha sonra her ne kadar asıl alacak kısmı tutarında 3.581,29 TL ödeme yaparak alacağın diğer ferilerine olan takipten sonra ödemeye kadar geçen süreçteki asıl alacağa işleyen avans faizi ile icra harç masraf ve icra vekalet ücretini ödemekten imtina etmesinin MK. 2 dürüstlük kuruluna aykırı olduğu, davalının asıl alacak kısmı kadar olan tutarı ödemekle borcu da kabul etmiş olduğundan, davalının yetkili alacak tutarına ferilerine olan haksız itirazının iptali ile icra takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyen avans faizi ile icra harç masraf ve icra vekalet ücreti yönüyle takibe devam edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; HMK.’na göre ifa yerinin yetkili mahkeme ve icra dairelerinin belirlenmesinde esas alınabildiği, ifa yerinin yetkili anlaşma ile belirlenmiş oldukları yer olduğu eğer taraflar arasında sarih veya zımni ifa yeri belirlenmemiş ise BK.m.89’a göre ifa yeri belirleneceği, buna göre götürülecek borçlarda ifa yeri alacaklının ikametgah adresi olduğu mevcut borç para borçlarından olduğu, para borçları da götürülecek borçlardan olduğu, dolayısıyla ifa yerinin alacaklının ifa zamanındaki ikametgah adresi olduğu, müvekkil şirketin adresinin …. olduğunu, icra daireleri ve mahkemeleri yetki alanında olduğunu, keza dava konusu hizmet hava yolu taşıma hizmeti olduğundan uygulanması gerekmekte olup söz konusu madde metnine göre açılacak dava veya icra takibi davacının tercihine bağlı olarak ya taşıyıcının ikametinin ya da esas iş yerinin bulunduğu yerin ya da taşıyıcının sahip olduğu bir iş yerinin bulunduğu ve bu sözleşmenin aracılığıyla yapıldığı yerin mahkemelerinde ya da varış yerindeki mahkemelerde açılır maddesi olduğunu, sonuçta icra takibi ve mahkememiz itirazın iptalı davası taşıyıcının işyerinin bulunduğu yerde açılmış olduğundan davalının iddia ettiğinin aksine yetki sözleşmesi bulunmadığından davalının yetki itirazı yerinde olmayıp iş bu itirazın reddi gerekmekte olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın icra takibinde yetkiye yönelik itiraza dair yaptığı açıklamaların davamızda uygulanma olanağının bulunmamakta olduğunu, BK.’nun 89. maddesine göre ifa yeri tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği, kanun ifa yerinin ödeme yeri olabilmesi için aksine bir anlaşma olamamasına şart kılmakta olduğunu, iş bu anlaşmadan doğan ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ile icra ve iflas müdürlüklerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında bir yetki sözleşmesi bulunmadığını, mahkemede açılan işbu itirazın iptali davasında dava tarihi itibariyle müvekkil şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmamakta olduğunu, borçlunun ödeme emrinde bildirilen 7 günlük sürede borcu ödememesine rağmen, takip dosyasına itiraz dilekçesi vermiş olması nedeniyle alacağını, almış olan alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı olmadığını, davacı tarafın dava dilekçelerinde müvekkil şirket adına açmış oldukları davanın kötü niyetli olduğunu, itirazın temel dayanağının borcun olmadığı değil temerrüdün gerçekleşmediği ve bu nedenle haksız talep teşkin eden ferilerden sorumlu tutulamayacakları noktasına dayandığını, davacı taraf ile ticari ilişkilerin devamlılığı nedeniyle alınan taşıma hizmetine istinaden cari hesaba mahsuben ödemeler yapıldığını, yapılan ödemelerin fatura karşılığı değil cari hesaba istinaden yapıldığını, sadece faturaya dayalı alacaklarda borcun muaccel hale gelebilmesi için ödeme ihtarının yapılması gerektiğini beyan edirek borcun muaccel olmadığı, temerrüde düşürülmediklerini beyan edilerek itiraz edilmiş ve aynı zamanda borcun aslı davacı alacaklıya ödenmek suretiyle borcun kapatılmış olduğunu, davacı tarafın yaptığı icra takibi ödeme ihtarı olarak kabul eden müvekkil şirket karşı tarafın ihtarına uyarak tümerrüt gerçekleşmeden yasal süresi içinde borcu ödediğini, alacağını talep ettiğini, yasal yollardan bildirmemekle kusurlu davranan davacı tarafın kendi kusurundan istifade ile birde alacağına takip öncesi faiz talep etmesinin ve bu şekilde haksız alacak talebinde bulunulmasının yasal dayanağı bulunmamakta olduğunu, buna rağmen davacının davalı müvekkil şirketi kötü niyetli olmakla itham ederek kendi kötü niyetini gizlemeye çalıştığını, davacı tarafın alacaklarını tahsil etmiş olmalarına rağmen işbu davayı açmakla kötü niyetle hareket etmiş olduklarını belirtmiştir.
Davalı vekilinin ikinci cevab dilekçesinde özetle; Davalı tarafın HMK.’na göre yetkili mahkemenin belirlenmesinde ifa yerinin dikkate alınması gerektiğini, ifa yerinin tarafların anlaşma ile belirledikleri yer olduğunu, taraflar arasında sarih veya zımni ifa yeri belirlenmemişse BK. 89’a göre ifa yerinin belirleneceğini beyan ettiğini, BK.’nun 89 maddesine göre ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceğini, kanun ifa yerinin ödeme yeri olabilmesi için aksine bir anlaşma olmamasını şart kılmakta olduğunu, işbu anlaşmadan doğan ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ile icra ve iflas müdürlükleri yetkili olduğunu, taraflar aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeye belirlenen bu mahkemelerde açılır buna göre taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesinini bulunmaması HMK.’nun 17. maddesi gereği yetki sözleşmesinin kesin nitelik taşıması nedeniyle İstanbul Mahkemeleri Kesin yetkili olduğu görülmekte olduğunu, davacı tarafın yetkili mahkemenin tayininde Türkiye’ninde taraf olduğu Montreal Konvasiyon 33. maddesinin uygulanması gerektiğini beyan ederek madde metnini dilekçesine eklediğini, hasarlar için bir dava davacının tercihine bağlı olarak taraf devletlerden birinin sınırları dahilinde ya taşıyıcının ikametinin ya da esas iş yerinin bulunduğu yerin ya da taşıyıcının sahip olduğu bir iş yerinin bulunduğu ve bu sözleşmenin aracılığıyla yapıldığı yerin mahkemelerin de ya da varış yerindeki mahkemelerde açıldığını, davacı taraf kendilerinin tezata düştüğümüzü iddiasında bulunarak icra takibine itirazda Büyükçekmece icra müdürlüğünün yetkili olduğunu, her davada olduğu gibi itirazın iptali davasında da davacının (alacaklının) bu davayı açmada hukuki yararının bulunmadığını, bunun bir dava şartı olduğunu ve dava açıldığı anda var olmasının gerekliğini, henüz vadesi gelmemiş bir başka deyişle muaccel olmamış bir alacak hakkında yapılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında da davacı alacaklının hukuki yararı bulunmadığını, borçlunun ödeme emrinde bildirilen 7 günlük sürede borcu ödemesine rağmen takip dosyasına itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yok olduğunu, belirtmiştir.
SONUÇ: Davalı şirket yetkilisinin Bakırköy … İcra Müdürlüğüne yapmış olduğu 12/12/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile yetkiye itiraz ederek yetkili icra dairesinin Büyükçekmece icra müdürlüğü olduğunu belirttiği tespit olunmuştur. Davalı borçlunun adresi incelendiğinde …. ilçesinde faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Davalı şirket vekilinin 07/07/2017 tarihli cevap dilekçesinde usule ilişkin itirazlarında taraflar arasında 17/12/2013 tarihinde internet ortamında imzalanarak teati edilen anlaşmanın 14. maddesinde “iş bu anlaşmadan doğan ihtilafların çözümünde İstanbul mahkemeleri ile icra iflas müdürlükleri yetkilidir” denmektedir. Davalı vekilinin sunmuş olduğu sözleşme örneği kontrol edilmeli ihtilafların çözümü başlıklı 14. maddede İstanbul mahkemeleri ile icra iflas müdürlüklerinin yetkili kılınmış olduğu ve taraflarca sözleşmenin imzalanmış olduğu tartışmasızdır. Davalı vekilinin icra takibine yapmış olduğu yetki itirazının icra takibinde ve mahkemede farklı yerler belirtilmesi nedeniyle geçerli olmadığı Bakırköy icra müdürlüğü yetkisinin kesinleştiği ancak mahkememiz yetkisine yapılan itirazın tarafların tacir olması ve HMK.17 gereği yetki sözleşmesi yapabilecekleri bahisle mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir. HMK. 17 maddesinde taraflar veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. Yetki sözleşmesi münhasır yetkiye ilişkindir ve kesin olmayan yetkiye ilişkin HMK.116/1/a maddesi gereği davalı vekilince ilk itiraz olarak cevap dilekçesi içinde sunulmuştur. Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının icra dosyasının yapmış olduğu yetki itirazın REDDİNE,
2-Davalının mahkememizin yetkisine yapmış olduğu itiraz talebinin KABULÜ ile mahkememezin HMK.17, 19/2 ve 116/1/a gereğince yetkisizliğine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin olduğunun belirlenmesine, yargılama gideri harç ve ücreti vekalet hususunda görevli ve yetkili mahkemece esasla bir hüküm kurulmasına yasal sürede müracaat edilmemesi durumunda yargılama gideri harç ve vekalet ücreti konusunda ek karar yazılmasına,
3-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde verilen kararaçıkça okunup,usulen anlatıldı. 22/10/2018

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı