Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/364 E. 2018/897 K. 08.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/364
KARAR NO : 2018/897

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2017
KARŞI DAVA TARİHİ : 23/05/2017
KARAR TARİHİ : 08/10/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 07/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı-karşı davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya mal sattığını, davalının mal bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı-karşı davacı yanın cevap dilekçesi ile açmış olduğu karşı davanın ise davalı karşı davacının davacı karşı davalı arasında 1.000 adet kapşonlu sweat işinin müvekkili şirket tarafından fason üretim yoluyla üretimi için 7.865 EURO karşılığından anlaşmış oldukları anlaşmaya istinaden 1.500 Euro avans alındığı ve ürenlerinin üretimi yapılıp teslime hazır hale getirildiği, ürünlerin davacı karşı davalı tarafından alındıktan yaklaşık 20 gün sonra şirkete ayıplı olduğu söylenip teslim alınmadığı, ayıp bulunduğu iddiasının gerçek dışı ve usulüne uygun olmadığı davacı karşı davalının yurtdışı firması ile yaşamış olduğu sorunun kendilerini bağlamadığı bu nedenle bakiye fason hizmet bedelinin istenilmesine ilişkin olduğu tespit olunmuştur.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 132.136,82 TL asıl alacak, 197,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 133.136,82 TL alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK.’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafından ibraz edilen irsaliyeli faturanın teslim alan bölümünde davalıdan sadır herhangi bir imzanın bulunmadığı görülmüştür.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır. Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır. Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK.’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve …. Esas,…. Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E.,… K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacının sözleşme ilişkisi ve mal teslimine ilişkin ispat vasıtası getiremediği, delilleri arasında açıkça yemin delilinin de bulunmadığı, bilirkişi raporunda karşı dava açısından yapılan tespit gereği 31.629,58 TL miktarında fason dikim işçilik işleminin yapılmış olduğu ancak davalı karşı davacının karşı davasında 25.523,00 TL talep ettiğinden taleple bağlı kalınıldığı, davacı karşı davalı ile davalı karşı davacı arasında incelenen davacının işletme defteri ve yevmiye defterinde bahsi geçen davalı şirket ile aralarında fatura alışverişine ait herhangi bir fatura kaydına rastlanmadığı, bu nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış olup, davacı karşı davalının haksız olarak icra takibi başlatması nedeniyle aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı-karşı davalının açmış olduğu itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Haksız açılan takipten kaynaklı olarak davalı lehine asıl alacak üzerinden %20 kötü niyet tazminatına (26.587,89 TL) hükmedilmesine, davacı-karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine,
3-Davalı karşı davacının açmış olduğu karşı davası olan alacak davasının kabulü ile 25.523,00 TL nin davacı karşı davalıdan alınıp davalı karşı davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen kısıma ilişkin karşı dava açılış tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
5-Asıl dava yönünden; Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL. harç için peşin alınan 1.607,96 TL. harçtan mahsubu ile bakiye 1.572,06 TL. harcın hükmün kesinleşmesine müteakiben ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 13.400,88 TL ücreti vekaletin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
8- Karşı dava yönünden; Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 1.743,48 TL. harç için peşin alınan 436,00 TL. harcın mahsubu ile bakiye 1.307,48 TL. harcın davacı-karşı davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
9-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 3.062,76 TL. ücreti vekaletin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
10-Davalı karşı davacı tarafından yapılan 600,00 TL. yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzün karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/10/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır