Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/203 E. 2019/413 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/203
KARAR NO : 2019/413

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 01/03/2017
KARAR TARİHİ : 18/04/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/05/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında 01/07/2017 tarihli adi ortaklık sözleşmesi olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin arsa sahipleri ile yüklenici davacı arasında yapıldığını ve yapılacak işlerde karar ve zararını paylaşılmına ilişkin yapılan adi ortaklık sözleşmesinde ise kar ve zararın gider dahil %52,5’nin davacının, %47,5’nin davalı üzerinde kalacağının kararlaştırıldığını, inşaat yapım aşamamasında 416.600,00 TL’lik harcama yapan davalı tarafa davacı tarafından bu bedelin %20 fazlası meblağlı 500.000,00 TL’lik teminat senedi verildiğini, ayrıca belirtilen parsellerde inşaat devam ettiği sürece yapılan harcama ödemeleri karşısında yine ödenen % 20 fazlası tutarında davacıın davalıya teminat senedi verileceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, davalının kar zarar alacağını teminen davalıya 01/07/2016 tanzim, 31/12/2016 vade tarihli 500.000,00 TL bedelli, 05/08/2016 tanzim, 31/12/2016 vade tarihli 65.000,00 TL ve düzenleme tarihi bulunmayan 31/12/2016 vade tarihli 36.000,00 TL’lik toplam 601.000,00 TL’lik teminat senedi verilldiğini, ancak belirtilen tüm senetler karşılığına denk gelen alacağın davalıya ödenmesine rağmen bu teminat senetlerinin davacıya iade edilmediğini, bu senetlerin teminat senedi olduğunu beyanla, bedelsiz kaldığı iddia edilen bu senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu senetlerin icraya konulmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Adi ortaklık sözleşmesinde 36.000 TL ve 65.000 TL bedelli senetlerin üzerinde teminat senedi olduğuna dair hiç bir ibare ve not olmadığı gibi bu senetlerin teminat senedi olduğuna dair her hangi bir sözleşme de ibraz edilmemiş olduğunu ve davacının dava dilekçesinde de herhangi bir sözleşmeden bahsedilmediğini, adi ortaklık sözleşmesinde belirtilen 500.000 TL’lik senedin sözleşmede özelliklerinden bahsedilmemiş ise de bahse konu teminat senedinin vade kısmında‘teminat senedi’ ibaresi yazılı olup adi ortaklık sözleşmesinde sadece miktarından bahsedilen bu 500.000 TL lik senet davacı tarafından yapılan ödemeler arkasına not düşülerek tamamının müvekkili tarafından tahsil edildiğinden sözleşme gereğince davacıya iade edildiğini, ayrıca takip konusu yapılan davacı borçlunun borcuna mahsuben müvekkiline verdiği senet üzerinde teminat senedi ibaresi dahi yazılmamış olduğunu, sözleşmede açıkça bu senetten bahsedilmediği gibi bu senet ile adi ortaklık sözleşmesinde bahsi geçen sadece miktarı belirtilen senet ile arasında hiçbir ilgi bulunmadığını, ihtiyati hacze konu olan senet teminat senedi olmadığından öncelikle verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, huzurdaki davanın reddini, kötü niyet tazminatı ile yargılama masrafı ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: -Çatalca C.Başsavcılığının …. e …. soruşturma dosyaları, Çatalca … Asliye Hukuk Mahkemesinin….Esas sayılı dosyası,Çatalca ….Asliye Hukuk Mah. …. sayılı dosyası, Çatalca …Asliye Hukuk Mah. … esas sayılı dosya sureti, Çatalca … Asliye Hukuk Mahkemesinin…. D.iş sayılı dosyası, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasının fotokopisi Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, ticaret sicil ve tapu kayıtları, Çatalca Vergi Dairesinden celp edilen kayıtlar, ortaklık sözleşmesi, ihtarname örnekleri ve tüm dosya kapsamı.
Uyap üzerinden celp edilen Çatalca … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının tetkikinde, dava konusunun … Blok, D:…., … Blok … nolu taşınmazlara haksız el atmanın önlenmesi ve tahliyesine ilişkin olduğu görülmüştür.
Celp edilen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasının tetkikinde, davanın adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin olduğu, duruşma gününün 28/05/2019’a bırakıldığı, tarafların ise … ile…. olduğu, dava konusu adi ortaklık sözleşmesinin 01/07/2016 tarihine dayandığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, davalının yedinde bulunan 01.07.2016 düzenleme tarihli 31.12.2016 vadeli 500.000,00 TL bedelli, 05.08.2016 düzenleme tarihli 31.12.2016 vadeli 65.000,00 TL bedelli, 31.12.2016 vadeli 36.000,00 TL bedelli 3 adet senedin taraflar arasında akdedilen ‘01.07.2016 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesi’ gereği davacı tarafından davalıya verilen senetlerin, teminat senetleri olduğunun tespiti, iş bu bedellerin ödendiği iddiası ile davaya konu senetlerin bedelsiz kalması nedeniyle iptaline ve bu senetlerden kaynaklı davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu senetlerin icraya konulmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi isteminden ibarettir.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca ulaşmak üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır. Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.”
Adi ortaklığın kuruluşu belirli bir şekle tabi tutulmamıştır, sözlü veya ispat kolaylığı bakımından yazılı sözleşme ile kurulabilir. Sözleşme Notere onaylatılır. Sözleşmede aksi belirlenmemişse kuruluş için asgari bir sermaye öngörülmemiştir. Hangi ortağın ne kadar sermaye koyacağı konusu isteğe bağlıdır. Sermaye tutarı farklı olsa da ortakların kâr ve zarar payları eşittir. Alacak sermaye olarak konulmuşsa, sermaye koyan ortak bu alacağı şirkete devretmiş ve ödenmesini taahhüt etmiş sayılır. Emeğin sermaye olarak konması halinde, bu ortak zarara iştirak ettirilmeyebilir, ancak kârdan pay alır. Bu ortak sorumluluktan muaf olamaz.
TBK’nın 637. maddesi uyarınca, kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortak, bu kişiye karşı bizzat kendisi alacaklı ve borçlu olur. Ortaklardan biri tarafından, adi ortaklık adına bir üçüncü kişi ile işlem yapılması halinde, diğer ortaklar ancak temsil hükümleri çerçevesinde, alacaklı veya borçlu olurlar. Bu doğrultuda, kendisine yönetim görevi verilen ortağın, adi ortaklığı üçüncü kişilere karşı temsil yetkisi vardır. Ancak, yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemleri bakımından, temsil yetkisinin bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır.
TBK’nın 627. maddesi uyarınca, ortakların, ortaklık işleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiği borçlardan dolayı diğer ortaklar, ilgili ortağa karşı sorumlu olurlar. Yine bu ortağın, yönetim işleri yüzünden uğradığı doğrudan zararlar ile ortaklığın yönetiminden kaynaklanan tehlikeler sonucunda doğan zararlar, diğer ortaklar tarafından giderilmelidir.
TBK’nın 628’inci maddesindeki özen borcu uyarınca, her ortak, ortaklık işlerinde kendi işi ile aynı ölçüde çaba ve özen göstermekle yükümlüdür. Ortaklar, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, gidermekle yükümlüdür. Ortak bu zararları, başka işlerden ortaklığa sağladığı menfaatlerden mahsup edemez. Ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortak, TBK’nın 628 / 2 maddesi uyarınca, TBK’nın vekâlet hükümleri çerçevesinde, vekil sıfatı ile sorumlu olur.
Adi şirketlerde hissedarlardan birinin ortaklıktan ayrılmak istemesi durumunda, şirketin feshini talep etmek zorunda bulunmasıdır. Aynı şekilde, ortaklardan birini şirketten çıkarmak için de fesih istemi şarttır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (HMK.Madde 190- (1)
Uygulamada en sık karşılaşılan ortaklıklardan biri olan adi ortaklık, TBK’nın 620 ila 645. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için kuruluşu da oldukça kolaydır. Her ortaklık tipinde olduğu üzere, adi ortaklığın kuruluşu da bir sözleşme ilişkisine dayanmaktadır.
TBK m. 620’de, adi ortaklık sözleşmesi, “iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme” olarak tanımlanmıştır.
Adi ortaklık sözleşmesi temelinde bir borçlar hukuku sözleşmesi olduğu için borçlar hukukunun ana ilkesi gereği, her bir ortağın irade beyanının diğer ortakların tamamına yöneltilmesi ve son ortağın irade açıklamasının diğer ortaklara ulaşması ile taraflar arasında sözleşme kurulmuş olacaktır. TBK’da adi ortaklık sözleşmesinin geçerliliği için herhangi bir koşul öngörülmemiştir. Bu nedenle, TBK m. 12 uyarınca adi ortaklık sözleşmesi kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir.
Taraflar adi ortaklık sözleşmesinin belirli bir şekilde yapılmasını kararlaştırmış iseler, BK m. 17/2 gereğince sözleşmenin anılan şekle uygun olarak yapılması gerekir. Aksi halde sözleşme geçersiz olur ve tarafları bağlamaz. Zira bu durumda kararlaştırılan şekil kural olarak geçerlilik şeklidir. Eğer kararlaştırılan şeklin yalnızca bir ispat şekli olduğu iddia ediliyorsa, bunu iddia eden ispat külfeti altındadır.
Yargıtay; “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 638/1. maddesinde “Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur.” hükmü mevcuttur. Bu hükme göre adi ortaklık mallarının üzerinde adi ortaklığı oluşturan gerçek ve tüzel kişilerin elbirliği ile mülkiyet hakları bulunmaktadır. Herhangi bir şeyin tamamının veya hissesinin üzerinde adi ortaklığın mülkiyetinin var olabilmesi için, bu şeyin adi ortaklık adına kayıtlı olması gerekmektedir.
Geçerlilik şekline uygun olmayan bir adi ortaklık sözleşmesinde de Borçlar Hukuku’ndaki ana ilke gereğince, şekle uygun olmayan sözleşmeden doğan borçlar ifa edildikten sonra geçersizlik iddiasında bulunulması ya da bir tarafın şekle uyulmamasını sağladıktan sonra geçersizliği ileri sürmesi TMK m. 2 anlamında hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilebilecek ve şekil eksikliği ileri sürülemeyecektir. Burada önemli olan nokta borçların ifa edilmiş olmasının sözleşmeyi geçerli hale getirmeyeceği, ancak somut olayın şartlarına göre TMK m. 2’ye dayanarak sözleşmedeki geçersizliğin ileri sürülemeyeceğidir. Sadece şekil eksikliğine dayanılması tek başına hakkın kötüye kullanıldığı anlamına gelmeyecek, hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı her somut olayın kendi şartları içinde ayrıca araştırılacaktır. Buna göre; örneğin bir adi ortaklık sözleşmesinde, sözleşmenin taraflarından biri o sözleşmenin ifa olunacağı konusunda o güne kadarki davranışlarıyla karşı tarafa tam bir güvence vermiş ve karşı taraf da sözleşmenin yerine getirileceği inancıyla üstüne düşen edimleri yerine getirmişse, artık sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanımı olarak nitelendirilebilecektir.
Teminat senedinin düzenlemesi ile ilgili olarak, Teminat senetlerinde senedin teminat senedi olduğu açıkça belirtilmeli, senete atıf yapılmalı, ayrıca teminat senedine konu olan iş sözleşmesi de hazırlanıp her nüshalarının da taraflarda olması sağlanmalıdır.Maddeler halinde sıralarsak:1-) Senedin vade kısmına “Teminat Senedidir” ibaresi yazılmalıdır.2-) Senedin ön yüzüne “Şu sözleşmeye konu olarak hazırlanmıştır ” denilmeli,3-) Senedin arka yüzüne (Ciro edilen bölüme) Hangi konu için teminat senedinin hazırlandığı özetlenmelidir.4-) Özet kısmında “-şu,şu anlaşma üzerine bu teminat sözleşmesi hazırlanmıştır, sözleşme konusu tamamlandığında teminat senedinin hükümleri geçersizdir, ciro edilemez” notu borçlunun güvenliği açısından yazılması önemlidir.5-) Rakamı yazılmayan, kısaca boş senete atılan imzalar borç doğursa da yasal değildir. Tarafların bilgisi halinde doldurulmalıdır. Alacaklı, işveren tarafından tutarı boş bırakılan senetler imza için talep edilemez. Boş bırakılıp sonradan doldurmak aynı zamanda suçtur.
Yukarıdaki ana şartlar dışında hazırlanmış teminat senetleri ya bildiğimiz borç doğuran senetlerdir ya da geçersizdir.
Çatalca Cumhuriyet Başsavcılığının yukarıda belirtilen soruşturma dosyaları, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı vekili her ne kadar takibe ve davaya konu bonoların teminat amaçlı tanzim edildiğini, söz konusu bonolardan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talebinde bulunmuş ise de senetlerin teminat senedi olduğuna ilişkin gerek senet metninde bir kaydın bulunmaması, gerekse senetlerden bağımsız olarak söz konusu senetlerden teminat senedi olduğuna dair bir belgenin sunulmaması, adi ortaklık sözleşmesinin şekle ilişkin olması, adi sözleşmede teminat alındığına ilişkin bir ibarenin ve tarihin bulunmaması, senetlerin teminat senedi olduğu iddialarının ispatlanamaması, TBK hükümleri dikkate alındığında defter incelemesi talepleri ile de mümkün olmaması karşısında subut bulmayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 10.263,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.219,18 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan 32,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 37.990,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekili, davalı … ve vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/04/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)