Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/166 E. 2018/421 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/166 Esas
KARAR NO : 2018/421

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/01/2012
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 09/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile, davalı … A.Ş ile müvekkili … Bilgisayar arasında 30.05.2011 tarihinde elektrik enerjisi satış sözleşmesi akdedildiğini ve halen müvekkili … Bilgisayar’a elektrik enerjisi hizmeti sağlandığını, anılan sözleşme uyarınca davalı tarafından müvekkili şirkete düzenlenen faturalarda “kayıp/kaçak bedeli” ibaresiyle sözleşme harici ve sarfa dair olmayan bir takım bedellerin davalı yanca faturada gösterildiğini, müvekkili tarafından da sehven ödendiğini, iş bu bedellerin taraflar arasındaki sözleşmede hiçbir surette ifade edilmediği gibi sarfa ilişkin bedellerinde olmadığını, davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak faturalara yansıtılan bedeller olduğunu, müvekkili şirketin 2011 yılı içinde Kayıp/Kaçak bedeli adı altında davalıya toplamda 11.206,56.-TL fazla ödeme yaptığını, faturalara yansıtılan Kayıp kaçak bedelinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve iadesinin gerektiğini, müvekkili şirketin hiçbir hizmet karşılığı olmadan, haksız ve hukuka aykırı olarak fazladan tahsil edilen 11.206,56.-TL bedelin ödeme tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin elektrik satması nedeni ile elektrik bedeli ile birlikte elektrik tüketicisinden toplanmasının mevzuat gereği olan bir tutarın sadece tahsilatçısı konumuda olduğunu, bu bedelleri mevzuat gereği …, … ve … adına topladıklarını ve topladıktan sonra da bu kurumlara intikal ettirdiklerini, bu itibarla bu güne değin kayıp kaçak bedeli olarak tahsil ettiği tutarları kendi adına tahsil etmediğini ve kuruma intikal ettirdiğinden iadesinin mümkün olmadığını, davacının kayıp kaçak bedeli olarak müvekkili şirkete ödediğini beyan ettiği tüm bedellerin de ilgili kuruma nakden ödendiğini, ilgili tutarların iadesi için bu tutarları tahsil eden kurumlara dava açılmasının dahi mümkün olmadığını zira bu tutarların mevzuat gereği ve mevzuata uygun olarak tahsil edilmekte olduğunu, mevzuatın iptali için de Danıştay nezdinde yasal yollara başvurmak gerektiğini, kayıp kaçak bedelinin Elektrik Piyasası kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Parekende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi hakkında tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, faturada yer alan kayıp- kaçak tahakkuku kaçak enerji kullanımından dolayı faturada yer alan bir bedel olmadığını, bu bedelin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak hedef oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu bu nedenle haksız açılmış olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya ihbar olunan … A.Ş.Genel Müdürlüğünün cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun … Genel Müdürlüğünün işbu davada herhangi bir hasım rolü bulunmadığını, zira faturaları düzenleyen … değil, … şirketi olduğunu, … Genel Müdürlüğü’nün dağıtım ve perakende satış lisansı olmadığından bu davaların muhatabı olması mümkün olmadığını ileri sürerek, haklı itirazlarının kabulü ile davalı tarafın davanın müvekkilinin … Genel Müdürlüğüne ihbarı talebinin reddi ile davanın … A.Ş.ye de ihbar edilmesini ve … ve …’ya karşı yöneltilen ihbarın devam ettirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce 21/11/2012 tarihli karar ile davanın REDDİNE karar verilmiş, davacı tarafın kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay … HD 14/11/2013 tarihli, … E. … K. Sayılı kararı ile onama kararı vermiş, daha sonra karar düzeltme talebi üzerine 19/06/2014 tarihli … E. … K. Sayılı kararı ile önceki onama kararının ortadan kaldırılarak dosyayı yeniden ele almış ve mahkemezin … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce 09/09/215 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …Hukuk Daire Başkanlığının 8/12/2016 tarihli, … E.- … K.sayılı kararı ile HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına bozulmasına karar verilmiş, dosyayı yeniden ele almış ve mahkemece verilen kararı bozulmasına karar vermiş, dosyanın mahkememizin yukarıda yazılı esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Davada, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve … E.- … K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının … kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde … tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin …’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan … kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … sayılı Kanun’un 21.maddesi ile … sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, … sayılı Kanun’un 26.maddesi ile … sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren … sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan … kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp-bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, … E.-… K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.( Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi …E-…K)
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle; yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdirine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 35,90.TL harç için peşin alınan 21,15.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,75.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
Davacı tarafça yapılan 35,90 TL harç, 1.102,75 TL posta / tebligat / bilirkişi gideri (ayrıntısı uyapta kayıtlı) olmak üzere 1.138,65. toplam TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
İlişkin karar davacı vekili ile ihbar olunan vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren iki hafta içerisinde yargıtay yolu açık olmak üzere açıkça okundu yöntemince anlatıldı. 26/04/2018

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır