Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1202 E. 2018/1041 K. 19.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1202
KARAR NO : 2018/1041

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 27/12/2017
KARAR TARİHİ : 19/11/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2018
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’a ait … plakalı araçın müvekkili olduğu şirket …. Sigorta A.Ş. tarafından …. no.lu poliçe ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında sigortalandığını, sigortalı araçın 03.12.2016 günü saat 02.00 sıralarında Gaziosmanpaşa … Sokak üzerinde … sevk ve idaresinde seyir halinde iken, araç sürücüsünün alkolün de etkisi ile direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve park halinde bulunan …. plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazaya karışan … plakalı araçta oluşan hasarın sigorta poliçesi kapsamında müvekkili olan şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirketin zarara uğrayanlara ödediği paranın rücuen tazmini için davayı ikame etttiğini, davalının hızını gerekli şartlara uydurmayarak kazaya kusuruyla sebebiyet verdiğini, davalı sürücü …’ın kaza gerçekleştiğinde kaza mahallini terk ettiğini ve kaza 02.00 sularında olmasına rağmen alkol muayenesini ertesi sabah 10.00’da yaptırdığını bu sebeble kaza gerçekleştiği sırada alkollü olma ihtimali bulunduğunu, kaza sonrası Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Amirliği Emniyet yetkililerince Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı düzenlendiğini, ilgili tutanakta “Bu kazanın oluşumunda …. plaka sayılı araç sürücüsü firar olan kişinin 2918 Sayılı KTK’nın 84-1-l kuralını ihlal ettiği kaza yeri incelemeleri sonucu bu görüş ve kanaate varılmıştır.” şeklinde kanaat oluştuğunu, Türk Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu’nda belirtildiği üzere bir maddi hasarlı trafik kazası sonucunda Sürücü, Araç Maliki ve Sigorta şirketi müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunu, davaya konu olay sonrasında müvekkili şirketin, …. plakalı araçta bulunan hasar için ekspertiz incelemesi yaptırdığını ve 3. kişilere verilen zararı karşıladığını,
…. plakalı araçta oluşan hasarın tespiti için de eksper incelemesi yaptırıldığını yapılan incelemede aracın pert kaydının olduğu ve toplam zarar miktarı işçilik bedelleri de dahil olmak üzere 17.744,00-TL olarak tespit edildiğini. Söz konusu bedel de müvekkili şirket tarafından hak sahibi ….’e 19.01.2017 tarihinde ödendiğini, davalının zararın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu yasal sınırın üzerinde alkol alıp hızını gerekli şartlara uydurmayarak kazaya %100 kusuruyla sebebiyet verdiğini Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. Maddesi hükmü gereği sigorta şirketinin 3. kişilere ödediği tazminatı sorumlulara rücu hakkına sahip olduğunu araçlardaki zarar miktarlarının ekspertiz incelemeleri neticesinde belirlendiğini, yapılan ödemeler neticesinde davalı taraftan talep edilen tutar 17.744,00-TL olduğunu ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, dava konusu zararın tazmini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın sigorta şirketinin, kendi akidi sigortalısından rücuen tazminat istemine ilişkin olduğunu, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında sigorta şirketleri ile kendi sigortalıları arasında sigorta sözleşmeleri kapsamında doğacak uyuşmazlıklar yönünden görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, somut olayda “davacı vekilinin davalının sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Bu halde davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmamış olması da isabetli bulunmamamıştır.” şeklinde hüküm kurulduğu gözetildiğinde dava konusu uyuşmazlıkta mahkemenizin görevsiz olduğu ve görevli mahkemelerin TÜKETİCİ MAHKEMELERİ olduğunun açık olduğunu, Bu nedenle görev itirazımızın kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi özetle; Davalının görev itirazının kabule şayan bir yönü olmadığını, huzurdaki davaya konu uyuşmazlığa dayanak sigorta sözleşmeleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun sigorta hukuku başlıklı 6. kitabında yer aldığını ve sigorta sözleşmesinden doğan davaların TTK ya göre mutlak ticari dava sayıldığını, bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna, davalı sürücü ve araç malikinin söz konusu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, trafik sigortası genel şartlarının B.4 maddesinde kaza yerinin terk etmenin rücu nedeni olarak gösterildiğini, hasar tazminatını ödeyene müvekkilinin karar yolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası ( trafik sigortası ) genel şartlarının B.4 c maddesi ve KTK hükümleri uyarınca ödediği tazminatı sigorta poliçesinin karşı akidi olan sigortalıdan rücu hakkında sahip bulunduğunu, sigortalı araç sürücünün kazanın kaza esnasında alkollü olma ihtimalinin bulunduğunu belirtmiştir.
Somut olayda davacı davalı ile aralarındaki zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi gereği, davalı aracının 3.Kişilere verdiği ve kendisinin ödemek durumunda kaldığı hazar bedelinin davalıdan rücu en tahsilini talep etmekte; talebinin dayanağı davalı ile aralarındaki ZMSS poliçesi ve ZMSS genel şartları oluşturmaktadır. Araç hususu oto olup dava tarihinden önce 28/05/2014 tarihli yürürlüğe giren 6502 sayılı kanunun 73/1. Maddesi gereğince ve ilgili düzenlenmeler ışığında davacı sigortacı davalı … ise tüketici konumunda olup, tarafları arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. Bu nedenlerle tüketici işlemlerinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın tüketici mahkemesi tarafından görülmesi gerekir. ( Yargıtay 17. HD 2017 E,-2018/1271 K. ) Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli BAKIRKÖY NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır