Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1201 E. 2019/996 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1201 Esas
KARAR NO : 2019/996

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2017
KARAR TARİHİ : 23/10/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 30/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki ve yapılan nakliye hizmeti neticesinde cari hesap ilişkisi doğduğunu, müvekkili tarafından farklı tarihlerde davalı şirkete fatura kesilmiş olup, söz konusu faturaların davalı şirketin cari hesabına borç kaydedildiğini, davalı şirketin müvekkili şirkete olan borcunu ödememesi nedeniyle, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından itiraz edildiğini, söz konusu faturalara ilişkin olarak davalı şirkete müvekkili tarafından Derince Noterliği’nin 27/09/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar gönderildiğini ancak davalı şirket tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini/itiraz edilmediğini belirterek, davalı borçlu şirket tarafından takip dosyasına yapılan haksız itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıya böyle bir borcu bulunmadığını, davacı tarafından gönderilen ihtarnameye cevap verilmemesi ihtarname içeriğinin kabul edilmemesi anlamı taşıdığını, davacı alacaklı olduğunu beyan ettiği hiçbir işi müvekkili şirket adına yapmadığını belirterek belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, taşıma ilişkisinden doğan cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takibe vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Büyükçekmece …..İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 21.557,40 TL asıl alacak, 2.366,83 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.924,23 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili için cari hesaba dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 06/09/2018 havale tarihli raporunda; davacı ve davalı tarafça ticari defter ve belgelerin sunulmadığını, davacının, BS formunda 2012 yılında KDV hariç 942.145,00 TL tutarında 36 adet, 2013 yılında KDV hariç 317.830,00 TL tutarında 1 adet fatura düzenlendiğini, davalı şirkete ait BA formlarında 2012 yılında davacı taraftan KDV hariç 178.485,00 TL tutarında 33 adet, 2013 yılında KDV hariç 317.830,00 TL tutarında 1 adet fatura alındığını, taraflar arasında 2012 yılında KDV hariç 763.660,00 TL tutarında 3 adet fatura farkı bulunduğunu, 3 adet faturanın davalı tarafından beyan edilmediğini bildirmiştir.
Davacı davalı adına dava dışı …. Lojistik’in Gebze’de bulunan depodan teslim alınmak üzere taşıma işi yapıldığını bildirmiş olup, ….’den 2012 ve 2013 yılları arası davacı ile davalı arasında gerçekleşen ticari faaliyetlere ilişkin sevk irsaliyelerinin istenilmesi için müzekkere yazılmasını talep etmiş olup, yazılan müzekkereye …. Lojistik Hizmetleri A.Ş tarafından ibraz edilen sevk irsaliyeleri ve taşıma irsaliyeleride dikkate alınarak taşıma uzmanının da bulunduğu heyetten 12/04/2019 havale tarihli ek raporda; davacının, Aralık 2012 BS formunda 3 belge karşılığı 770.215,00 TL tutarın 755.145,00 TL’sinin davacının davalıya tanzim ettiği muhtemel fatura karşılığı olabileceği, aradaki farkın 15.069,80 TL dava konusu iki adet faturanın KDV’ siz toplamı olan 15.070,00 TL’ye denk geldiğini, davalının, davacı adına tanzim ettiği dava dışı 755.145,00 TL tutarındaki faturanın Vergi Dairesi’ne beyan edilip edilmediğinin davalının BA formlarından değil BS formlarından görüleceğini, davacının dava dışı faturayı izah ederken, davalıya iade faturası tanzim ettiğinden söz etmediğini, tarafların BA BS formları arasındaki farkın dava dışı 755.145,00 TL dışında iki evrak 8.515,00 TL olduğunu, dava konusu iki adet 15.070,00 TL tutarı ile örtüşmediğini, davacının, dava konusu faturaları BS formlarında beyan etmesinin, davalının fatura içeriği hizmetleri aldığının ispatı olamayacağını, faturanın irsaliye, teslim tesellüm fişi vb. Belgelerle desteklenmesi gerektiğini, fatura akdin şartlarını tespit eden değil, tespit edilmiş olan şartların bir kısmını gösteren ve bunları belirli şartlarda teşvik eden bir belge olduğunu, davacının TTK madde 21/2 maddedeki karineden yararlanabilmesi için, taraflar arasında geçerli bir borç ilişkisinin, bir akdin olması gerektiğini, sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı olamayacağını, bu nedenle akdi ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını kanıtlamasının gerektiğini, dava dışı …. Lojistik Hiz. A.Ş.’den gelen belgelerin 13/11/2012 tarihli taşıma ile ilgili olduğu dava konusu faturalar ile arasında bir aylık zaman dilimi olduğu, VUK 229.maddesi gereği 13/11/2012 tarihli taşımanın Kasım 2012 tarihinde kanunda belirtilen sürelerde tanzim edilmesi gerektiği, dava konusu fatura muhteviyatı taşımalar ile ilgisi olmadığını, davacının, defter kayıtlarını, delil olarak gösterdiği halde incelemeye sunmadığını, dava konusu faturaların muhteviyatını ispat edici belgeleri dava dosyasına sunamadığı, dava dosyasındaki delillerin incelemesinden dava konusu hizmetleri davalıya verdiğini ispat edemediğini, davacının dava dosyasına sunulan delillerle, davalıdan faturalar karşılığı 21.557,40 TL’sini talep edemeyeceğini bildirmiştir.
Dava, davalıya verilen taşıma hizmeti nedeniyle başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık dava ve takip konusu fatura içeriği taşıma hizmetinin davalıya verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır. Davacı alacaklı davalı ile aralarındaki ticari ilişkinin varlığını ve takip konusu fatura içeriği hizmetin davalıya verildiğini ispatla yükümlüdür.
Davalı tarafça buna ilişkin bir taşıma irsaliyesi ya da ispata yarar bir delil sunulmamış olup, ticari defter ve belgelerde incelenmek üzere ibraz edilmemiştir. Davacı, dava dilekçesinde HMK’nun 220.maddesi uyarınca münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmadığı gibi, HMK 220.maddesi anlamında da davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını delil olarak göstermemiş, deliller başlığı altında sadece “ticari defter ve kayıtlar incelemede sunulacaktır”yazmıştır. Davacı yargılamada verilen kesin sürede defter ve kayıtlarını ibraz etmemiş olup, her ne kadar davalının defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle davasını ispat etmiş sayıldığını bildirmiş ise de, davacının münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmadığına göre HMK 220/1 maddesi olayda uygulanamaz.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ….. esas, …. karar sayılı ilamında da benzer mahiyetteki bir dosyada “Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının ispatlanıp ispatlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre de davacı tarafa yemin hakkının hatırlatılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda fatura tanımlanmamıştır. Ancak anılan Yasanın 23. maddesinde “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı işlerin yapıldığını ve davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir.
Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya taşıma hizmeti verildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun özellikle 79 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan yasanın 83. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce, mahkeme tarafından iki tarafın ticari defterlerinin ibrazının resen istenebileceği, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 220. maddesi uyarınca, ticari defter ve belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkemenin, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebileceği ileri sürülmüş ise de, yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
O halde, davacı tarafından akdi ilişkinin varlığının ispatı için yazılı delil sunulmayan davada “yemin” deliline dayanılmış olduğundan mahkemece, akdî ilişkinin varlığının kanıtlanması amacıyla davalıya yemin önerme hakkının bulunduğu davacıya hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklidir.
Açıklanan nedenlerle ispat yükü üzerinde olan davacı tarafa yemin hakkının hatırlatılmasının gerektiğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” şeklinde olup bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan yasanın 83. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından iddiasına açıklanan gerekçeyle itibar olunmamış davacı tarafından akdi ilişkinin varlığının ispatı için yazılı delil sunulmayan davada “yemin” deliline dayanılmış olduğundan davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış davacı tarafça teklif edilen yemin davalı şirket yetkilisi tarafından yerine getirildiğinden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, davalı tarafça davacının takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
Alınması gerekli 44,40 harçtan davacı tarafça yatırılan 408,57 TL harcın mahsubuyla bakiye 364,17 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.870,91 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekilleri, davacı asil ve davalı şirket yetkilisinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/10/2019

Katip …

Hakim …