Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1140 E. 2021/325 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1140 Esas
KARAR NO : 2021/325

DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 31/05/2017
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı dosyasından verilen 20/092017 tarihli görevsizlik kararı üzerine mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …. ile 31/10/2013 tarihinde iki tane ayrı gayrimenkul satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi imzaladığını, bu gayrimenkullerden birinin KDV hariç tutarının 343.749,00-TL olup KDV dahil 405.624,00-TL olduğunu, ikinci gayrimenkulün KDV hariç tutarının 269.786,00-TL olup KDV dahil 318.348,00-TL olduğunu, müvekkilinin KDV oranı %18 üzerinden KDV dahil fiyatı ödeyerek gayrimenkulleri satın aldığını, 08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile konut alımlarında yapılan yeni düzenlemeye göre 150 m² den büyük konut teslimlerinde ve 150 m² ye kadar olanlarda ve Büyükşehir sınırlan içerisinde arsa m² birim fiyatı 1.000,00-TL üstü olan konut teslimlerinde KDV oranının %18’den %8’e düşürülmesi üzerine %10 luk KDV farkı olan 61.353,50-TL’sının talep edildiğini, ancak sunulacak bilirkişi raporuna göre HMK 107.Madde uyarınca fazlaya ilişkin ıslah ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla ilk etapta 3.611,00-TL nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu”nun 30/06/2010 tarih 2010/14-358 Karar sayılı ilamında da konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların ticari gaye ve kar etme amacı ile satın alınması, özel amaçla alınmaması durumunda, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözüm mercinin; Tüketici Mahkemeleri olmayacağı ifadesi dile getirilerek, davacının da projeden 2 adet konut satın alması bu konutların kullanım amaçlı olmadığını ifade ettiği bu sebeple Bakırköy … Tüketici Mahkemesinin görevsizlik karar vermesi gerektiğini; davacının belirsiz olarak açtığı davanın alacak miktarındaki belirsizliğin dava şartı eksikliği sonucunu doğurduğunu bu nedenle davanın usul yönünden de reddini, proje kapsamında inşa edilecek bağımsız bölümlerin satışına 2013 yılında başlandığını, ilk günden itibaren; tahakkuk edecek KDV nin …… tarafından ödeneceğini, müşterilerin/alıcıların KDV den sorumlu olmayacaklarını, bu maliyetin …… tarafından üstleneceğini, ileri de KDV artsa bile artışın alıcılara yansıtılmayacağını, fiyatın tüm vergiler dahil net ve nihai olduğunu belirten açıklamalarının her ortamda (ulusal yayın yapan tüm televizyon kanalları, radyolar ve gazetelerde) ifade edildiğini, davalı ile imzalanmış olan sözleşmenin 2.2. maddesinde ne isim altında olursa olsun yeni harç ve vergiler ihdas edildiği takdirde veya bu sözleşmede belirtilen miktarlann artırılması halinde Katma Değer Vergisi hariç yeni ihdas edilen vergilerin alıcı tarafından satıcıya ödeneceğini, yani KDV artışından kaynaklanan külfetin alıcıya yansıtılmayacağını, satış bedellerinin anahtar teslim satış bedeli olduklarını, verginin tespitinde zorunlu olduğu anda yani noter satış sözleşmesinde o tarihteki vergi oranı üzerinden ayrıştırmaya tabi tutulduğunu, davalı ….’nin … Projesi ile ilgili bağımsız bölüm satın alan müşterilerinden ve davacıdan KDV adı altında her hangi bir tutar talep ve tahsil etmediğini, satış politikasının KDV Dahil olduğunu, sözleşmede “KDV Hariç tutar…TL” ibaresinin, sözleşmenin geçerliliği için noter huzurunda yapılması ve noterlerin bu tür sözleşmelerde ödenmesi gereken vergi ve harçları KDV hariç satış bedeli üzerinden tahakkuk ettirmelerinden kaynaklandığını, davacının iki daire için ödediği 723.972-TL toplam bedelin içinde 3.597,38-TL lik kısmının beyaz eşya olduğunu ve onun da KDV sinin %18 olduğunu, bu nedenle kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının KDV iade talebinde bunu dikkate alması gerektiğini iddia edilmekte ve davacının avans faizi talebinin hukuka aykın olduğunu ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER : sözleşme suretleri, bakanlar kurulu kararı, fatura, tutanak, emsal bilirkişi raporları ve bir kısım belgeler, yargı kararları, uzman görüşü, bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞİRLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacı alıcı tarafından davalı satıcı aleyhine açılan KDV iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Davacı ile davalı arasında … İli. …. İlçesi, … Çiftliği mevkiinde bulunan, …. ada, …… parselde kayıtlı arsa üzerinde inşaa edilecek … Projesinde A-A2 blokta 5. kat, 50 nolu bağımsız Bölüme ilişkin ….. yev. nolu “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Sözleşmesi'” imzalandığı, satış bedelinin kdv dahil 405.624,00-TL olarak belirlendiği, yine aynı adreste D-D1 blok …. Kat ….. nolu bağımsız bölüme ilişkin ….. yev. nolu “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Sözleşmesi'” imzalandığı, satış bedelinin kdv dahil 318348,00-TL olarak belirlendiği davacı tarafından ödemelerin yapılarak 15/10/2016 tarihinde taşınmazın teslim edildiği ihtilafsız olup mevcut deliller ile de sabittir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeniyle davalı şirketin davacıdan %10 fazla KDV alıp almadığı, almış ise davacıya %10 KDV bedelinin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2016/9153 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile net alanı 150 m2 üstü konutlar ile 24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 7’nci maddesinde belirtilen ve m2 birim değeri kararnamenin yayınlandığı tarihteki konutlara ilişkin olarak 08/09/2016 tarihi ile 31/03/2017 tarihi de dahil olmak üzere bu tarihler arasında yapılacak olan teslimlerde %18 olan KDV oranının %8 olarak uygulanacağına ilişkin düzenleme yapıldığı, bu düzenleme uyarınca, satış bedelleri sözleşmelerde %18 KDV oran üzerinden belirlenen konutların 08/09/2016 ve 31/03/2017 tarihleri arasında teslimlerinin yapılması ya da faturalarının düzenlenmesi durumunda, teslim tarihleri itibariyle düzenlenecek satış faturalarında KDV oranı %8 olarak uygulanacağı belirtilmiştir.
Dava konusu taşınmazlar, sözleşmeye göre 01/02/2016 tarihinde teslimi öngörülmüşken, konutların 14/12/2016 tarihinde teslim edildiği anlaşılmakla, kanunen uygulanması gereken KDV oranının %8 olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce Bilirkişi SMMM …… ‘dan bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bilirkişi 13/01/2020 tarihli raporunda; davalı ile davacı arasında iki adet gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 31/10/2013 tarihinde imzalandığı, gayrimenkullerin 14/12/2016 tarihinde davacı alıcıya teslim edildiği, gayrimenkul satışı ile ilgili faturaların 31/12/2016 tarihinde düzenlendiği, davalının faturayı gayrimenkulleri teslim etmeden, Bakanlar Kurulu Kararından önce düzenlemiş olması halinde %18 KDV ile hesaplanan KDV yi mükellef sıfatı ile Gelir İdaresine yatırmış olacağından davacının hiç bir hak iddia edemeyeceği, davaya konu olan gayrimenkullerin satışının 2013 yılında yapıldığı, dava cevap dilekçesine ek yapılan peşinat, faiz, KDV yok ifadesindeki gazete reklamlarının, 2016 yılı gazete reklamları olduğu, 2013 yılında gayrimenkulün fiyatı belirlenirken davalı satıcı tarafından KDV nin bu fiyatın bileşenlerinden biri olmadığı iddiasına ilişkin faturanın 08/09/2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararından sonra düzenlenmiş olması nedeniyle sözleşme tarihinde %18 KDV tutarı olan 109.887,65-TL’nin faturanın düzenlendiği tarihte 53.361,08-TL olması sonucunu doğurduğu, aradaki fark 56.526,57-TL lik KDV farkının diğer bir açıdan davalı satıcının sebepsiz zenginleşmesine sebep olduğu bu nedenle davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
KDV Kanunun 8.maddesine göre “Katma Değer Vergisinin mükellefi mal teslim ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlardır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda KDV mükellefi davalı taraf olup, davacı alıcı konutu satın alması nedeni ile devletle hiçbir surette vergi mükellefiyeti ilişkisi içerisine girmemektedir. Devlet doğan KDV borcunun ödenmesi hususunda alıcıya karşı işlem yapmamakta, vergi mükellefi olan davalı ile tahsilat işlemine girişmektedir. Bu nedenle devletin zaman zaman uyguladığı vergi oranlarında yaptığı değişikliklerden mükellef sorumlu olup bu nedenle devletin zaman zaman uyguladığı vergi oranlarında yaptığı değişikliklerden mükellef sorumlu olup Bakanlar Kurulunca KDV oranında yapılan değişiklikler nedeni ile davalı satıcı etkilendiğinden alıcının bu durumdan sorumluluğu bulunmamaktadır.
Vergilendirme açısından; dava konusu taşınmaz henüz tapu kütüğüne tescil yapılmamış olsa dahi fiilen konutun alıcıya teslim edilmesi ve alıcının da konutu kullanmaya başlaması halinde KDV’nin teslim anında doğduğu kabul edilmektedir. Bu durumda konut satışlarında konutu fiilen teslim anı, tarafların rızası ile fatura düzenlenmesi, konutun tapuda devri gibi herhangi birinin gerçekleşmesi halinde KDV mükellefiyeti doğar.
Taraflar arasında yapılan Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesinin 16/6.maddesinde “Sözleşme kapsamında bir kanuna veya harca yapılan tüm atıflar yürürlükte bulunan ya da asıl mevzuat tahtında düzenlenen tali mevzuat dahil olmak üzere, bunların tadil edilmiş, uzatılmış, icra edilmiş veya yeniden yürürlüğe konulmuş halleri de dikkate alınmak üzere sözleşmeye imzaladığı tarihte yürürlükte olan kanun, vergi, ya da harca yapılmış bir atıf olarak kabul edilecektir.” hükmüne yer verildiği görüldüğünden, tarafların kendi aralarında yapmış oldukları sözleşmede nazara alınarak davalı şirketin davacıdan 53.361,08-TL tutarında KDV talep edebileceği, davalı şirketin davacıdan fazladan aldığı 56.526,57-TL iade etmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili tarafından verilen 28/12/2020 tarihli dilekçe bilirkişi tarafından hesaplanan toplam KDV bedeli olan 56.526,57-TL olarak dava değeri gösterilmiş ve dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ıslah ettikleri görülmüştür. Davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmış olduğu buna rağmen ıslah dilekçesi verdiği anlaşılmakla arttırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmiştir.
Bu durumda, tüm dosya kapsamı, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi doğrultusunda, davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın Kabulü ile; 3.611,00 TL’nin dava tarihi 31/05/2017 tarihinden itibaren 52.915,57 TL’nin 30/12/2020 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
-Alınması gerekli 3.861,32-TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 61,68-TL ve ıslah harcı 904,00-TL toplamından mahsup edilerek bakiye 2.895,64-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 61,68-TL peşin harç, 904,00-TL ıslah harcı, 700,00-TL bilirkişi ücreti, 193,00-TL posta/ tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.913,08-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Davalının yatırmış olduğu harç ve masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davacının yargılamada kendisini vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 8.148,45-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Kararın kesinleşmesine kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacının bakiye gider avansından karşılanarak karar kesinleştiğinde ve talep halinde kalan kısmın kendisine iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2021

Katip …
¸(e-imzalıdır)
Hakim …
¸(e-imzalıdır)