Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1046 E. 2019/1208 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1046
KARAR NO : 2019/1208

DAVA : Kooperatifin Dağılması İstemli
DAVA TARİHİ : 16/11/2017
KARAR TARİHİ : 12/12/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/12/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; Ticaret Sicil Kayıtlarından da tespit edildiği üzere davacı … ve …’nın tasfiye halinde bulunan kooperatif üyeleri olduğu, davalıların ise ….. Mah. Çamlık Cad. …… Sok…… Apt.’da faaliyet gösteren …. Konut Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu üyeleri oldup 29/06/2011 tarihinde yapılan genel kurulun 10 nolu kararı ile yönetim kurulu üyeleri olan davalıların aynı zamanda tasfiye memuru olarak görevlerine devam etmelerine oy çokluğu ile karar verildiği, davalı yönetim kurulu üyelerinin, davacıların dairelerini 3. Şahıslara izinleri olmadan devir ettiklerini, davacıların davalılar aleyhine suç duyurusunda bulundukları gibi alacakları yönünden de dava açarak uzun süren yargılama ve icra takipleri sonucunda davacı …’ın İstanbul …… İcra Müdürlüğünün ….. E. Sayılı dosyası ile 262.235,81 TL üzerinden icra takibi başlattığı, yine diğer alacaklı …’nın da Ticaret Mahkemesinden aldığı ilam gereği Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ….. E. Sayılı dosyası ile 385.631,12 TL üzerinden icra takibine geçtiği, tasfiye işlemlerini yürüten yönetim kurulu üyelerine icra dosyalarındaki borcun ödenmesi, depo edilmesi yönünde muhtıra çıkarıldığı gibi ayrıca Büyükçekmece …. Noterliğinin 30/03/2016 tarih …. yevmiye nolu ihtar ile ”kooperatif ferdileşmeyi tamamladığından ve üzerinde kayıtlı gayrimenkul kalmadığından” tasfiye kurulunun acilen genel kurulu toplayarak icra dosyasına konu borçların üyelere yansıtılarak ödeme yapılmasını aksi halde cezai sorumluluklarının olduğunu ihtaren bildirdikleri, ancak 2011 yılından itibaren genel kurulun toplantıya çağrılmadığını bu nedenle mağduriyetlerin devam ettiğini beyanla kural olarak bütün ortakları temsil eden en yetkili organın genel kurul olduğu genel kurulca karar alınması gereken konularda mahkemenin genel kurulun yerine geçerek karar alamayacağı düzenlenmiş ise de bu kuralın istisnasının ortaklardan birinin talebi ile mahkeme dahi haklı sebeplerle tasfiye kurulu üyelerini azil ve yerlerine yenilerini tayin etme yetkisine sahip olduğu, bu nedenle ….. Konut Yapı Kooperatifi tasfiye kurulu üyelerinin azli ile yerlerine mahkemece belirlenecek tasfiye üyelerinin atanmasına karar verilmesini tasfiye kurulunun şahsi sorumluluklarına yönelik talep ve dava haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiş, safahatta sunduğu 01/10/2019 havale tarihli dilekçe ile davayı ıslah etmiştir.
Davalılar davaya cevap dilekçesi sunmamışlardır.
İstanbul Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğünün 04.12.2017 tarihli yazı ekinde dosyaya sunulan davalı ….. Yapı Kooperatifinin en son yapılan 29.06.2011 tarihli genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli üzerinde yapılan incelemede; Davacılardan …’ın hazirun cetvelinin 27. Sırasında 86 nolu ortak olarak, …’nın ise hazirun cetvelinin 21. Sırasında 93 nolu ortak olarak kayıtlı bulunduğu,ancak davacıların yapılan bu genel kurul toplantısına katılmadıkları hazirun cetveli gereği tevsik edilmiştir.
Celp edilen tapu kayıtları incelenmesinde, 14.279.36 m2 lik arsanın üst birlik olan …… adına kayıtlı iken üst birlik üyesi olan birden fazla kooperatif tüzel kişiliği üyelerine ferdileşme işlemleri gereği tapu tescilleri yapıldığı, gelen tapu kayıtlarında halen ….. yapı kooperatifleri Birliği adına kayıtlı ….. ada 11 parsel de kain ….. nolu daire,…. nolu daire,…..nolu daire,…. nolu daire, …… nolu daire olmak üzere toplamda 5 adet dairenin halen üst birlik …. Konut Yapı Kooperatifleri Birliği adına kayıtlı olduğu, anılan bu dairelerin davalı kooperatife verilecek dairelerden olup olmadığı ise dosya kapsamından anlaşılamamıştır. Gelen tapu kayıtlarına göre davacılardan … ile … adına üyelikleri gereği bağımsız bölüm tescilinin yapılmadığı tespit edilmiştir.
Bakırköy …..ATM ….. E. …… K Sayılı 25.06.2015 Tarihli İlamında; davacı …, davalı ….. KYK ne karşı kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tazminat davasını ikame ettiği, …ya üyeliği gereği tahsis edilen ….. mevkii Beylikdüzü tapusunda kayıtlı ….. ada …. parselde kurulu ….. blok 9 nolu dairenin tahsis edildiği ancak bu dairenin davalı kooperatif tarafından 3. Bir şahsa satması nedeniyle davacıya verilecek dairenin kalmadığı bu nedenle daire karşılığı tazminat istemi yerinde görülerek davanın kabulü ile 257.287.00.TL davacı alacağının 29.03.2013 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsili ile davacıya verilmesine 25.06.2015 tarihinde karar verildiği görülmüştür. Dosya kapsamında alınan kararın kesinleşip kesinleşmediği ise tespit edilememiştir.
Büyükcekmece…. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında, davacı … Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün ….. E sayılı icra dosyası ile Bakırköy ….. ATM …. E, …. K sayılı ilamını, ilamlı icra takibi yoluyla davalı kooperatif aleyhine 28.09.2017 tarihinde icra takibi başlattığı ancak dosya kapsamında alacağın henüz tahsil edilmediği görülmüştür.
İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün…. E ( Eski No ….. E Sayılı Dosyasında, Davacılardan …’ın İstanbul ….. İcra Müd. ….. E sayılı icra dosyası ile borçlu ….. KYK aleyhine kooperatif tarafından 12.12.2011 tarihinde tanzim edilen 25.03.2012 vade 140.000.00.TL bedelli senet alacağı için kambiyo yoluyla icra takibinin 21.06.2012 tarihinde icra takibinin başlatıldığı, dosyanın yenilenmesi sonrasında dosya numarasının ……. E olduğu ancak dosya kapsamında alacağın henüz tahsil edilmemiş olduğu görülmüştür.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ….. Sayılı Soruşturma Dosyasında, Davacılar … ile …’nın …. KYK nin yöneticileri ve tasfiye memurları olan …, … ve … aleyhine görevi kötüye kullanma, ihmal, genel kurulu toplamama, 1163 sayılı KK 62/3 ve TCK 257/lve 2. Maddeleri ile TCK 247/2 ve sair mevzuat hükümleri çerçevesinde cezalandırılmaları için şikayette bulunulması üzerine soruşturmanın başlatıldığı , davacı vekilinin 18.10.2018 tarihinde yapılan duruşmada söz konusu suç duyurusu soruşturma dosyası neticesinde Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesinin …. E sayılı dosyası ile ceza davasının açıldığı yönünde bilgi sunduğu görülmüştür.
Mahkememizce konusunda uzman bilirkişilerden 04/04/2019 havale tarihli bilirkişi raporu alınmış, denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli görüldüğünden hükme esas alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 1163 sayılı kooperatifler kanunu çerçevesinde görevde bulunan aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan tasfiye kurulu üyelerinin azli ile yerlerine mahkemece belirlenecek yeni tasfiye kurulu üyelerinin atanması isteminden ibarettir.
1163 sayılı kanununun 42 ve 98. Mad ve ana sözleşme hükümlerine göre ortakları temsil eden en yetkili organ genel kuruldur. Bu nedenle kooperatif genel kurulunca karar altına alınması gereken konularda mahkemenin genel kurul yerine geçemeyeceği ve yerine geçerek karar alamayacağıdır.
Ancak bu kuralın istisnalarından biri tasfiye kurulu üyelerinin azlinde düzenlenmiştir. Temelde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 42. ve 98. maddeleri ile Türk Ticaret Kanunu’nun 442. maddesine göre, kural olarak kooperatif genel kurulunca atanan tasfiye kurulu üyelerini azil ve yerlerine yenilerini tayin yetkisi genel kurula aittir. Ancak ortaklardan birinin talebiyle mahkeme dahi haklı sebepler nedeniyle tasfiye kurulu üyelerini azil ve yerlerine yenilerini tayin yetkisine sahiptir.
Bu çerçevede ;Kanun koyucu TTK 442/ll’de mahkemece tasfiye memurlarının azledilmesini haklı sebeplerin olmasına bağlamıştır47 48. Haklı sebep kavramından ne anlaşılması gerektiği hususunda kanuni düzenlemede (yani TTK 442/11 ‘de) bir açıklık bulunmamaktadır. Esasen haklı sebep kavramma ilişkin genel bir tanım vermek de güçtür.
Çünkü haklı sebep, her hukuki ilişkinin ve her somut olayın özelliklerine göre değişen, nispi bir kavramdır.
Dolayısıyla kanun koyucunun bu kavramı tanımlamak yerine, hakimin taktirine bırakmıştır. Ancak yine de doktriner bakımdan haklı sebep kavramına ilişkin genel bir tanım getirilebilir. Buna göre haklı sebep, hukuki ilişkinin sürdürülmesini, objektif iyi niyet kuralları gereğince çekilmez hale getiren ve yenilik doğurucu bir ihbar ya da dava yoluyla hukuki ilişkinin sona erdirilmesi yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki bir olgudur.
Tasfiye memurları bakımından haklı sebep TTK 442/11 ile azil nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerçekten de yukarıdaki tanım dikkate alındığında tasfiye memurlarının azli bakımından haklı sebep, bir tasfiye memurunun güvenilirliğinde ve ehliyetindeki itimatı sarsan bütün olaylardır. Mevcut bir neden dolayısıyla tasfiye memurunun tasfiyeyi doğru bir şekilde idare edemeyeceği sonucuna varılıyorsa, haklı sebebin mevcudiyeti kabul edilmelidir.
Ayrıca tasfiye işlemlerinde tarafsızlık ile bağdaşmayacak, özellikle çoğunluğun veya bazı pay sahibi gruplarının çıkarlarını koruyan davranışlar da, haklı neden olarak kabul edilebilir
Yani diğer bir anlatımla, ileri sürülen nedenler dikkate alındığında, artık tasfiye memurundan görevini doğru bir şekilde icra etmesi beklenemiyorsa, azil için haklı bir neden mevcut demektir. Haklı nedenin mutlaka azledilecek tasfiye memurunun şahsında ortaya çıkması gerekir. Ancak haklı nedenlerin ortaya çıkmasında tasfiye memurunun kusuru şart değildir. BK 529 da yer alan, “iyi idare için lazım olan ehliyetin” yitirilmesi ve TTK 161’de yer alan, idarede “basiretsizlik” ve “iktidarsızlık” halleri, çoğunlukla kusuru gerektirmeyen nedenlerdir. Yani tasfiye memuru, haklı nedenin kusuru olmaksızın meydana geldiğini ileri sürse bile, yine de azledilmekten kurtulamaz. Ancak tasfiye memurunun haklı nedenin ortaya çıkmasında kusuru varsa, örneğin kendisine kanunen yüklenilen görevleri kusurlu olarak yerine getirmemişse, bundan dolayı kendisinin ortaya çıkan zararları tazmin yükümü, yani sorumluluğu söz konusu olur (TTK 450 atfı nedeniyle TTK 224). Haklı nedenin mevcut olup olmadığı hususu bir taktir sorunudur.
Azil için haklı bir nedenin mevcudiyetini, azil talebinde bulunan pay sahibinin ispat etmesi gerekir. Eğer mahkeme haklı bir nedenin mevcut olduğuna kanaat getirirse, tasfiye memurunu azletmek zorundadır. Bu çerçevede ehliyetsizlik, kötü şöhret, diğer pay sahipleriyle husumet, hilekar ve yetkilerini kötüye kullanmaya ilişkin davranışlar, azil için haklı neden teşkil eder. Yine tasfiye memurunun tutuklanması, askere alınması ya da hastalık gibi nedenlerle uzun süre ortaklıktan, dolayısıyla görevinden uzak kalacak ve tasfiyeyi sürüncemede bırakacak olması da azil için haklı nedenler arasındadır. Keza tasfiye memurunun kendisine kanunen verilen görevleri yerine getirmemesi, yani diğer bir anlatımla tasfiye memurunun işlemlerinde tasfiyenin icaplarına uygun davranmaması da, azil için haklı neden oluşturur.
Toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı tasfiye memurlarının kendisine kanunen verilen görevleri zamanında yerine getirmediği, tasfiye işlemlerinde ve tasfiyenin icaplarına uygun davranmadığı, kooperatif uzmanı bilirkişi tarafından tespit edilmiş olup, Tasfiye memurlarının davranışlarının objektif iyi niyet kuralları dışında bulunması ve bundan böyle tasfiye memurlarının tasfiyeyi artık doğru bir şekilde idare edemeyeceği gibi görevlerini doğru bir şekilde icra etmesinin kendilerinden beklenemeyeceği kanaatiyle azil edilmeleri için haklı bir çok nedenin mevcut olduğu, davacı tarafça yapılan ıslah talebi dikkate alınarak kayyım atanması şeklinde haklı olan davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile davalı …. Yapı Kooperatifi tasfiye kurulu üyelerinin azline,
2-Davalı …. Yapı Kooperatifi’ne TTK’nun 532.maddesi uyarınca tasfiye kurulu yerine geçmek üzere tasfiye kesinleşinceye kadar …….’ın yönetim kayyımı olarak atanmasına,
3-Kayyım için takdiren aylık 1.500,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacılar tarafından kayyıma ödenmesine,
4-Masrafı davacı tarafça karşılanarak keyfiyetin gazetede ve ticaret sicilde ilanı ile ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik 13,00 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 1.858,00 TL posta masrafı ile toplam harç gideri 72,00 TL ki toplam 1.930,00 TL. yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalılar tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalılara iadesine,
Dair karar,davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/12/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)