Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1010 E. 2021/29 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1010
KARAR NO : 2021/29

DAVA TARİHİ : 06/11/2017
DAVA : Menfi Tespit, Senetlerin İadesi ve tazminat.

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2016/523 ESAS SAYILI DOSYASINDA;

DAVA TARİHİ : 24/05/2016
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacılar vekili özetle; müvekkili şirketin tekstil ürünleri alım satım işlerini yaptığını, müvekkili …’ın söz konusu şirketin ortağı ve yetkili müdürü olduğunu, davalılardan …’ın, müvekkiline beraber iş yapmayı teklif ettiğini ve müvekkilinin de teklifi kabul ettiğini, davalının işlerini takip ettiği ve fiilen sahibi bulunduğu ….. Teks. Tur. İnş. Dış Tic. San. Ltd. Şti. aracılığıyla 49.604,80 cm. ….. deri siparişi verdiğini, ancak sipariş konusu ….. derinin 20.458,50 cm kısmını teslim edip diğer 29.146,30 cm’sini Müvekkiline teslim etmediği halde gümrük belgelerini Müvekkiline vererek malın gümrükte olduğunu beyan edip bedelinin ödenmesini istediğini, ….. Tekstil firması adına tanzim ettirmiş olduğu bila tarihli bilgisayarda hazırlanmış protokol ile 06.04.2016 tarihli ve davalı … tarafından el yazısı ile yazılmak suretiyle 1.Protokolün devamı şeklinde protokolü Müvekkili şahitlerin yanında imzaladıklarını, Protokol gereği Davalı …’ın fiilen sahibi olduğu ve işlerini yürüttüğü ….. Tekstilin Çin’den 49.604,80 cin ….. deri ithaline aracılık edeceği, bunun 20.458,50 cm’lik bölümünün alıcı firmaya yani Müvekkili firmaya teslim edildiği, kalan 29.146,30 cm’lik kısmın ise tedarikçi firma olan ….. Tekstil tarafından teslim edileceğini ve 49.604,80 cm’lik ….. derinin mal tutarının tamamının hesaplanarak senetlerle kapatıldığını henüz teslim edilmeyen 29.146,30 cm’Iık ….. deri satıcı firmaya verilmez, bir başka firmaya satılır ya da kendi mağazasında satmaya çalışırsa 29.146,30 cm’ye tekabül eden senetleri alıcı firmanın iade ederek senetlerin iptal edileceği ve tarafların bu mutabakata bağlı kalmamaları halinde 10.000USD bedel ödeneceği kararlaştırıldığını, bu protokoller uyarınca senetler tanzim edildiğini, Senetlerde asıl borçlunun Müvekkili Şirket, Kefilin ise Müvekkili … olduğunu, Senetlerin davalılar … ve davalı Şirketin resmiyette sahibi ve yetkilisi olarak görünen kızı ….’ın istemleri doğrultusunda müvekkili ….. tarafından yazıldığını ve protokollere güvenerek malen kaydı yerine nakden kaydının neden yazdırıldığı hakkında hiçbir kuşkuya kapılmadığını, Müvekkilinin, malın tesliminin gecikmesi ve bilgi verilmemesi üzerine Zeytinburnu….. Noterliği’nin 22.04.2016 tarihli ve …. yevmiye nolu ihtarnamesiyle, malın geri kalan kısmının teslim edilmesini, teslim edilmeyecekse bu kısma tekabül eden bonoların iadesini istediğini, Tedarikçi ….. Tekstil Tur. İnş. Dış. Tic. San. Ltd. Şti. Bakırköy ….. Noterliği’nin 28.04.2016 tarihli ve …. yevmiye no lu cevabı ihtarnamede taraflar arasında gerçekleşen mal alışverişi inkar edilmeyerek sadece protokollerle teslim süresinin en az 2.5 ay olduğu bildirdiğini, Ancak 2.5 ayın da geçmesine rağmen yine mal teslim edilmediği gibi ve teslim edilecek mallar karşılığı verilen senetlerin de iade edilmediğini, Davaya konu senetlerin davalı … tarafından bankadan geri alınarak resmiyette boşandığı fakat halihazırda bile birlikte yaşadıkları davalı … tarafından davaya konu 06.04.2016 düzenleme tarihli, 10.06.2016 vade tarihli 25.000 USD bedelli senet 14.06.2016 tarihinde Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasıyla, 06.04.2016 düzenleme tarihli, 20.06.2016 vade tarihli 25.000 USD bedelli senet 01.08.2016 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasıyla, 06.04.2016 düzenleme tarihli 30.06.2016 vade tarihli ve 25.000 USD bedelli senet de 15.08.2016 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, söz konusu takiplerle ilgili olarak müvekkilleri tarafından dar yetkili Bakırköy İcra Mahkemelerine açılan takiplerin iptallerine ilişkin davalar reddedildiğini, sipariş konusu 29.136,30 cm. mallar teslim edilmediğinden hükümsüz kalan senetlerden dolayı müvekkillerin mal varlıklarına çeşitli tarihlerde gerek kaydi gerekse fiili hacizler yapılarak müvekkillerin kişilik haklarına saldırılarda bulunulduğunu, Müvekkilleri ile davalılar arasında imzalanan protokoller uyarınca 10.000 USD cezai şart ve fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla; müvekkillerinin, dava ve icra takiplerine konu senetlerden dolayı davalı takip alacaklısı …’e borçlu olmadıklarının tespiti ile senetlerin iadesi, olmadığı takdirde iptalleri, yargılama sırasında ödeme halinde ödeme tarihlerinden itibaren avans faizleri ile birlikte istirdadına, takiplerin iptali ile hacizlerin kaldırılmasına, müvekkili şirketin davalı şirket ve davlı senet lehdarı …’a borçlu olmadığının tespiti ile takibe konu senetlerin adı geçen davalılar yönünden iptali, senetlerin iadesi, her bir müvekkili için ayrı ayrı 25.000’er TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, davaya konu Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas, Bakırköy…. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas ve Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra takiplerinin olayın özellikleri de dikkate alınarak teminat alınmaksızın durdurulmasına olmadığı takdirde icra veznelerine yatacak paraların dava sonuna kadar davalılara veya alacağı devretmeleri halinde temlik alanlara ödenmesinin yasaklanmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalılar vekili özetle: davacı tarafın dava dilekçesinde yaşandığını iddia ettiği olaylar tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının iddia ettiği şekilde, davaya konu senetlerin 06.04.2016 tarihli Protokole konu senetler olduğu iddiası doğru olmadığını, Lehdarı … olan senetler ile ….’nin taraf olduğu senetlerin birbirinden farklı olduğunu, Protokol gereği verilen tüm senetlerin ….’nin lehine verildiğini, Protokol iptal edildiğinde de taraflar karşı tarafın imzasını taşıyan nüshaları ve senetleri birbirlerine karşılıklı olarak iade ettiklerini, Bu nedenle, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu …. kaşeli fotokopi şeklindeki protokolü kabul etmediklerini, Protokol aslının Mahkemece davacı taraftan istenmesini talep ettiklerini, dava konusu senetlerin … lehine keşide edilmiş olup …. ile hiçbir ilişkisi olmadığını, …’ın lehdarı olduğu senetlerin …’ın davacı tarafa vermiş olduğu nakit para nedeniyle alındığını, davaya konu senetlerin lehdarının … olması ve senet üzerinde “nakden yazması da bu durumu açıkça ortaya koyduğunu, Bunun aksini iddia eden davacı tarafın senette yazan hususların aksini aynı kuvvette yazılı bir delille ispat etmesi gerektiğini, Müvekkili …’ın davacı taraftan alacağını tahsil etmek için icra prosedürleriyle uğraşmak zorunda kaldığını, hala da senede dayalı alacağının tahsili için uğraştığını ve mağdur olduğunu, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, bir şirketle ticari işlem yaparken ödemeleri de bu şirkete yapması gerektiğini bileceğini, senetleri de bu şirkete düzenleyeceğini, bu nedenle, davacı tarafın hiçbir somut dayanağı olmayan şekilde bazı senetleri şirket adına bazı senetleri ise ….. adına düzenlemiş olduğu iddiasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafın huzurdaki davada menfi tespit ile birlikte manevi tazminat istemesinin mümkün olmadığını, Davacı tarafın hiçbir zararı olmadığını, aksine müvekkilinin zarara uğradığını, davacı tarafın tazminat talebinin de reddi gerektiğini beyan ederek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Birleşen Mahkememizin …. Esas Sayılı Dosyasında:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan protokol uyarınca bir kısım bonolar düzenlendiğini, davalının malın 20458,50 cm’lik kısmını teslim ettiğini bakiye yönünden herhangi bir işlem yapmadığını, ihtarata rağmen davalının mal teslim etmediğini ve bedelsiz bonoları takibe koyacağını belirttiğini bu nedenle bedelsiz kalan senetler yönünden toplam 95.000 USD üzerinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı yanın senedin talil nedenlerini yazılı belgeler ile ispat etmesi gerektiğini, kötü niyetli olarak 2. Ek protokolden söz edildiğini, tarafların ticari hayatta bir ortaklıkları söz konusu olup davalı yanın davacıya verdiği borç karşılığında nakten ibareli senetlerin düzenlendiğini, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER: Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas ve Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyaları, 06.04.2016 tarihli protokol, ihtarname örnekleri, vergi kayıtları, ticaret sicil dosyası, banka dekontları, Bakırköy ….. Asliye Ceza Mahkemesinin …. esas sayılı dosya örneği, senet suretleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı … tarafından davacılar … ve Aydınlık İç Dış Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı … aleyhine 01.08.2016 tarihinde Kambiyo Senetlerine özgü takip başlatıldığı görülmüştür.
Celp edilen Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı … tarafından Davacılar … ve Aydınlık İç Dış Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti aleyhine 14.06.2016 tarihinde Kambiyo Senetlerine özgü takip başlattığı görülmüştür.
Celp edilen Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı … tarafından Davacılar … ve Aydınlık İç Dış Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti aleyhine 14.08.2016 tarihinde Kambiyo Senetlerine özgü takip başlatıldığı görülmüştür.
Celp edilen Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … tarafından davalılar, … ve … ile dava dışı …. aleyhine bedelsiz senedi kullanma suçundan dolayı dava açtığı, davanın 26/03/2019 tarihinde karara bağlandığı, davalılar, … ve … ile dava dışı ….’ın cezalandırılmasına karar verildiği ancak hükmün kesinleşmediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davada talep, takibe konu senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti, senetlerin iptali ve manevi tazminat istemlerinden ibarettir.
Asıl dava konusu uyuşmazlık; dava konusu 10.06.2016 vadeli 25.000 USD tutarlı, 20.06.2016 vadeli 25.000 USD tutarlı, 30.06.2016 vadeli 25.000 USD tutarlı senetlerden dolayı davacıların davalılara borcu bulunup bulunmadığı, davacıların davalılardan manevi tazminat alacağını hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Birleşen dava konusu uyuşmazlık; 06.04.2016 düzenleme tarihli, lehdarı ….. Tekstil Tur. İnş. Dış. Tic. San. Ltd. Şti. Olan, 20.000 USD bedelli, 06.04.2016 düzenleme tarihli, lehtarı … olan 25.000,00 USD bedelli, 06.04.2016 düzenleme tarihli, lehtarı … olan, 20.06.2016 vade tarihli, 25.000,00 USD bedelli, 06.04.2016 düzenleme tarihli, lehtarı … olan, 30.06.2016 vade tarihli, 25.000,00 USD bedelli toplam 95.000 USD bedelli senetlerden dolayı davacının davalılara borcu bulunup bulunmadığı hususunda toplanmaktadır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin hukuksal niteliğini irdelemiştir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine dayanır.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir ‘gayeye’ ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur.
Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 779/1).
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17.12.2003 gün ve …… E., …… K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Davacılar, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir.
6100 Sayılı HMK m. 201 gereğince; yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların yazılı delillerle ispatlanması gerekir.
Senetlerin düzenleme bölümünde “nakden” ibaresi bulunmaktadır. Davacı malen kaydını iddia edip savunmaktadır.
Davalı ise, “nakden” kaydını savunmaktadır. Bonodaki zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlarda vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir (Poroy,R.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. Bası, İstanbul 1989, s. 237 vd.)
Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 Sayılı YİBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-821 E. 2019/58 K. )
Somut olayda, dava konusu senetlerin, davalı … lehine keşide edildiği, asıl davaya konu edilen senetlerin lehtarının davalı … olduğu, incelenen senet örnekleri üzerinde “nakden” ibaresinin bulunduğu, taraflar arasında 06.04.2016 tarihli protokole konu iade ve iptal edilmesi gereken senetler ile dava konusu senetlerin vade ve tutarlarının farklı olduğu, Lehtarı … olan senetler ile ….’nin taraf olduğu senetlerin birbirinden farklı olduğu, Protokol gereği verilen tüm senetlerin ….’nin lehine verildiği, ödenen ve ödenmeyen bu senetlerden malen kaydının olduğu, lehtarının …. olduğu, alınan bilirkişi raporunun 9. Sayfasında bu durumun tespit edildiği, ayrıca 30/10/2020 tarihli bilirkişi raporunun 10. Sayfasında, 15/12/2015 tarihinde …. Bank hesabından 89.236,96 TL …’ın hesabına virman yapıldığı, aynı gün …. Tekstil …. Bank hesabından 89.236,96 TL …… Gümrük Müdürlüğüne ödeme yaptığı, bu işlem nedeniyle taraflar arasında nakit alışverişinin olduğu, dava konusu senetlerin de böyle bir alışverişin sonucu tanzim edilmiş olabileceği, …’den nakit tahsilat yapan …’ın …. Tekstil veya …’a ödeme yapmış olabileceği, karşılığında dava konusu senetleri aldığı ve tahsilat yaptığı eski eşi …’e ciro ettiği, taraflar arasında imzalanan 06.04.2016 tarihli protokol haricinde tanzim edilen senetlerin miktarının nakit alışveriş karşılığı sonucu düzenlenmiş olabileceğinin tespit edildiği, Bakırköy….. Asliye Ceza Mahkemesi ….. Esas sayılı dosyasında davalı şirket yetkilisi ….’ın savunmasında, davaya konu senetlerin nakden senetlerle alakalı olmadığını beyan ettiği, davalı …’ın da bu beyanı destekler nitelikte beyanda bulunduğu ve suçlamaları kabul etmediği, bu durumda taraflar arasındaki protokoldeki senetlerde ….’nin lehtarı olduğu senetler olduğu, davacının iddia ettiği şekilde malen ve nakden kelimelerinin ticaretin olağan akışı içinde ayırt edebileceğinden bu iddiasının örtüşmediği, bonodaki nakden kaydı senet lehtarı lehine bir kayıt olup bir ödeme vasıtası olan bononun, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulünün gerektiği, davacının iddia ettiği şekilde, davaya konu senetlerin taraflar arasında düzenlenen tarihsiz ilk protokole ve 06.04.2016 tarihli ek Protokole konu senetler olduğu iddiasının ispatlanamadığı, yapılan yargılama sonunda, borçlu olunmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında ispat külfetinin davacı borçluda olduğu, senede karşı ileri sürülen her iddianın, HMK’nın 200. maddesine göre yazılı delille ispatının gerektiği, davacıların iddialarını ispat edemediği, davacı vekilinin yemin delilline dayandığı halde 14/01/2021 tarihli duruşmada başkaca bildirilecek delilinin olmadığını beyan etmesi karşısında yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılarak ispatlanamayan asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş, İİK 72/IV maddesi gereğince davacılar lehine tedbir kararı verildiği dikkate alınarak davalılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın ve mahkememiz dosyası ile birleşen mahkememizin …. esas sayılı dosyası yönünden davanın REDDİNE,
2-İİK 72/IV maddesi gereğince tedbir kararı verildiği dikkate alınarak dava değeri itibariyle %20 üzerinden hesap edilen 57.300,00 TL kötü niyet tazminatının dava ve birleşen dosya davacılarından alınarak davalılar ve birleşen dosya davalılarına verilmesine,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 5.746,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.687,28 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacılara iadesine,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama 99,50 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 32.005,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine,
6-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalılar tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 4.845,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.786,05 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 28.310,89 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalılar tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere asıl dava davacısı, asıl ve birleşen dosya davacısı, davacı asil ve davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2021

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)