Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/982 E. 2020/642 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/982
KARAR NO : 2020/642

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2016
KARAR TARİHİ :01/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; davalının 30.05.2010 tanzim, 30.10.2012 vade tarihli ve 315.000,00-USD karşılığı teminat senedine istinaden Çanakkale …… İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını; bu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu senetle ilgili olarak Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının ….. Soruşturma numaralı dosyası üzerinden şikayette bulunduklarını, Soruşturma dosyasına …… ’nin, 500.000,00-USD nakit paranın ……. A.Ş.’ne iş yapmak üzere verildiğini, işin yapılması nedeniyle paranın bir kısmının ödendiğini, geri kalan 386.400,00-USD karşılığında çek verildiğini; çeklerin ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını, bu borç ödenmeyince protokol yapılarak 386.400,00-USD miktarlı 28.10.2009 keşide tarihli ve 30.05.2010 ödeme tarihli senet verildiğini; bu senet de ödenmeyince 100.000,00-TL’yi …….’ten nakit olarak aldığını kalanını ise dava konusu yapılan 30.05.2010 keşide tarihli ve 30.10.2012 vade tarihli 315.000,00-USD bedelli ……. lehine düzenlenen senet verildiğini, bu senedi kendisinin aldığını, senet üzerinde teminat senedi yazsa dahi bu senedin borç senedi olduğunu, davalının müvekkiline başlangıçta 500.000,00-USD ödemediğini, davalının dava konusu senette ciranta konumunda olduğunu; teminat senedi iddiasının cirantayı bağlamayacağı ve kişisel definin ileri sürülemeyeceği söylense bile davalının iyiniyetli hamil olmadığını beyan ederek Çanakkale …. İcra Müdürlüğünün …… E. sayılı dosyaya konu 315.000,00-USD bedelli senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini ve takipte haksız ve kötüniyetli davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davalı müvekkilinin TTK.’nm 776 vd. maddeleri uyarınca iyiniyetli senet hamili ciranta olduğunu; taraflar arasındaki kişisel defilerin ileri sürülemeyeceğini; defıyi bilmenin yetmeyeceğini, kötüniyetli olunması gerektiğini; Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu; icra takibi ve Savcılık aşamalarının davalı müvekkilinin iyiniyetli 3.kişi senet hamili olduğunu gösterdiğini, senedin meşru hamili davalının, senet bedelinin ödenmemesi üzerine Çanakkale ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, çok sonra borçlu şirketin zaman kazanmak için icra memuru işlemlerine ve takibe itiraz ettiğini; borca açıkça herhangi bir itirazda bulunmadığını; davacı borçlu şirketin bütün haksız ve hukuka aykırı itiraz ve şikayetlerinin Çanakkale İcra Mahkemesi nezdinde reddedildiğini ve Yargıtay kararı ile 26.05.2015 tarihinde kesinleştiğini; haksız itirazlardan sonuç alamayan davacının, satışı geciktirmek ve zaman kazanmak için Savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu; Savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, davacının dava dilekçesinde, senet alacaklısı lehtardan siparişler için 500.000,00-USD alındığını inkar ettiğini, bunun ispat yükünü ise üçüncü kişi konumundaki davalı cirantaya yüklemeye çalıştığını, temel ilişkinin tarafları arasında borç doğmadan şirket yetkilisinin şahsi kefaletini de kapsayan çekin lehtar …….’a neden verildiğinin açıklanmadığını, bu çekin Bakırköy’de icra takibine konu edildiğinde itiraz edilmediğini; daha sonra delil olarak sunulan protokolden de anlaşılacağı üzere ilk takip konusu çek yerine kısmi ödemeler den sonra 30.05.2010 ödeme tarihli 386.400,00-USD’lik senet verildiğini, bu senedin de davalıya oğlu alacaklı …….’ın danışmanı olduğu için doğan ihtiyaç ve mağduriyet nedeniyle elden …….’a para verilmek durumunda kalındığı için ciro yolu ile geçtiğini, bu senedin tahsili için 30.05.2010 tarihinde gidildiğinde 100.000,00-TL kısmi ödeme yapıldığını, kısmi ödemenin dahi davacının davasının samimi olmadığını gösterdiğini, ödeme sırasında lehtar adına 300.000,00-USD’lik senet tanzim edildiğini, kur hesabının yanlış yapıldığının anlaşılması üzerine aynı tanzim gününü taşıyan 30.10.2012 vade tarihli dava konusu 315.000,00-USD’lik senedin lehtar adına düzenlendiğini, davacının dikkatten kaçırılarak, senet üzerine teminat ibaresi konulduğunu; önceki senetlerde böyle bir ibarenin bulunmadığını; bunun da davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, teminat için ayrıca bir anlaşma bulunması gerektiğini, kesinleşmiş Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyasındaki borçlu şirket çeklerinin senede çevrilmesinin söz konusu olduğunu beyanla davanın reddine, davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Çanakkale ……. İcra Müdürlüğünün …… E. sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyası, Çanakkale CBS ……. esas sayılı dosyası, senet sureti, protokol örneği, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasının tetkikinde; Alacaklı …… vekili tarafından, ……. Bankası ……. hesabından ……. Tohum San ve Tic. A.Ş.’ye ait hesaptan keşide edilen 368.000,00-USD tutarlı çek bedeli ile 18.400,00-USD çek tazminatı toplamı 386.400-Amerikan Doları tutarında alacağın tahsili için …… ile …… (ödemeden men kararı ve yetkisiz imza nedeniyle imza sahipleri aleyhinde olduğu anlaşılan) aleyhinde 04.07.2006 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra yolu ile takip başlatıldığı; takibin kesinleştiği; Alacaklı vekilinin talebi üzerine; takip borçlusu ……. ’in işbu davanın davacısı ……. Tohum San. ve Tic. A.Ş., ….. Uluslar Arası Tic. Ltd. Şti. ve ……. Gıda San. ve Tic. A.Ş.’de bulunan hak ve alacakları üzerine haciz konulduğuna ilişkin 89/1 haciz ihbarnamesi düzenlendiği; Alacaklının Bakırköy …… Noterliği’nin 03.09.2007 tarihli temlik beyanı ile icra dosyasındaki kesinleşmiş alacağım …… ’ya devrettiği anlaşılmıştır.
Celp edilen Çanakkale …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasının tetkikinde, Davalı … tarafından davacı ……. Tohum San. A.Ş. aleyhinde 30.05.2010 tanzim, 30.10.2012 vade tarihli ve 315.000,00-USD bedelli bononun dayanak yapılarak kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, davacı şirketin gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğu; takip borçlusunun şikayeti üzerine Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi’nin…… E., ….. K. sayılı kararı ile 29.08.2016 tarihinde satış kararının iptaline hükmedildiği anlaşılmıştır.
Celp edilen Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi’nin …… E. sayılı dosyasının tetkikinde, davanın davacısı ……. Tohum A.Ş. tarafından menfi tespit talebinde bulunulan Çanakkale ……. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyası üzerinden ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu şikayeti, İcra Mahkemesince 18.09.2014 tarihinde reddedildiği ve Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kararın 26.05.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Celp edilen Çanakkale Başsavcılığının …… soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından, bedelsiz senedi kullanma suçu nedeniyle davalı hakkında şikayetçi olduğu, soruşturma sonucunda 02/03/2016 tarihinde, şüphelinin atılı suçu işlediğine dair soyut iddia dışında hiçbir delil elde edilmediğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorun: Davacının davaya konu bonodan dolayı borçlu olup olmadığı, senedin teminat senedi olup olmadığı, senetteki borcun gerçek bir borç olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK, bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, davacının 30.05.2010 tanzim, 30.10.2012 vade tarihli ve 315.000,00-USD bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti ve kötü niyet tazminatı talebinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce, davacı ……. Tohum Sanayi Anonim Şirketi’nin 2010-2012 ve 2009 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de; davacı vekili 07.02.2019 tarihli dilekçesinde istenen yıllara ilişkin ticari defterlerin bulunmadığını beyan etmesi üzerine defter incelemesi yapılamamıştır.
Takip dayanağı bono üzerinde yapılan incelemede; 30.05.2010 tanzim tarihli ve 30.10.2012 vade tarihli bononun keşidecisinin işbu davanın davacısı … olduğu; senet lehtarının …… olduğu; senet tutarının 315.000,00-USD olduğu; senet bedelinin “Teminat” olarak yer aldığı tespit edilmiştir.
Davacı şirket, senet metni üzerinde yazan “Teminat” ibaresinden dolayı senedin teminat senedi olduğunu; davalının savunmasında işlemin ilk dayanağının yapılacak iş nedeniyle verilen paranın iadesi için düzenlenen çek dolayısıyla başlatılan icra takibinde, alacağın temliki ve senet değişimi şeklinde açıklanması nedeniyle davalı tarafından senetteki bedel kaydı olarak yer alan “Teminat” ibaresinin talil edildiğini; ciranta olarak bile bile borçlu zararına iktisapta bulunduğu için lehtara karşı ileri sürülebilecek def ilerin davalıya karşı da ileri sürülebileceğini, Çanakkale ……. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasında takibe konu edilen senet sebebiyle ve dolayısıyla icra dosyasına borçlu bulunmadıklarının tespitini talep etmiştir.
Davalı, senedi, senet alacaklısından olan alacakları nedeniyle usule uygun bir ciro ile devralan iyiniyetli ciranta olduğunu; şahsi def ilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini; senedin ihdas nedeni hakkında senet tanzim edilirken bulunması sebebi ile bilgi sahibi olduğunu; davalıya verilen sipariş için ödenen avansın, malın teslim edilmemesi üzerine iadesi için düzenlenen çek dolayısıyla başlatılan icra takibinde alacağı temlik alanın alacağına karşılık senet değişimi yolu ile senedin son olarak düzenlendiğini, senetteki borcun gerçek bir borç olduğunu beyanla davanın reddinini savunmuştur.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Davacı, senet üzerinde yer alan “teminat” ibaresinden dolayı senedin teminat senedi niteliğinde olduğu ve davalının iyiniyetli hamil olmaması nedeniyle borçlu bulunmadıkları iddiasında bulunmuştur. Davalı ise iyiniyetli olduğunu, senedi gerçek bir borç ilişkisine dayandığını bilerek devraldığını savunmaktadır.
Sebepten mücerret olan kambiyo senetlerinde borçlu, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamadığı için kambiyo yükleniminden kaynaklanan borcunu ödemekten kaçınma hakkı olduğunu (bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası) ileri sürebilir. Bir kambiyo senedinin temel alacağı geçersizse, ya da sona ermişse, o kambiyo senedi bedelsiz – karşılıksız demektir. Bu durum diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Bedelsizlik iddiası Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesi anlamında bir “doğrudan doğruya defi”, kişisel defidir. Burada, kambiyo senedinden doğan kambiyo ilişkisi dışındaki nedenlere (temel borç ilişkisine) dayanılmaktadır. Bedelsizlik, bir kişisel defi olduğundan keşideci tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. (TTK, m. 687, 659.1, 825, I). Çünkü Keşidecinin sadece lehtarla arasında bir temel borç ilişkisi vardır. Fakat borçlu, senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak koşuluyla hamile karşı da bedelsizlik def ini ileri sürebilir.
Kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasında davacı, senet temel borç ilişkisindeki bir nedenden dolayı bedelsiz kaldığı için kambiyo borcunu ödemek zorunda olmadığını ileri sürmektedir. Bu durumda bir kambiyo ilişkisinin varlığı esasen davacı tarafından kabul edilmektedir. Davalının kambiyo alacağını ayrıca başka delillerle ispat etmesine gerek yoktur. Bedelsizlik davacının öne sürdüğü bir vakıa olduğuna göre bunu ispat yükü de davacıya aittir. Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan borçlu temel alacağın mevcut olmadığını, karinenin aksini öne sürmektedir. Davacı, hem temel ilişkiyi, hem de temel ilişkideki bir nedenle senedin bedelsiz olduğunu ispat edecektir.
Yerleşik Yargıtay kararlarına göre, bonodaki “teminat” ibaresi, neyin teminatı olduğu belirtilmediğinde senedin mücerretlik vasfını ortadan kaldırmaz. Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge ile kanıtlanması gerekir.
Zorunlu unsurları ihtiva eden bir bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden veya malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları konabilir.
Cirantaya karşı şahsi def ilerin ileri sürülebilmesi için bile bile borçlu zararına iktisabın da gerçekleşmesi gerekir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere, senet metni üzerinde yer alan “Teminat” ibaresi tek başına senedi teminat senedine dönüştürmemekte, senedin teminat amaçlı ihdas edildiğini ispat yükü kendisine düşen davacının bu iddiasını ispat etmesi gerekir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Çanakkale ….. İcra Müdürlüğünün …… E. sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyası, Çanakkale CBS ….. esas sayılı dosyası, senet sureti, protokol örneği, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; senedin teminat amaçlı ihdas edildiğinin ispat yükünün davacıda olduğu, ancak davacının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, bu haliyle dava konusu menfi tespit istenen senedin teminat amaçlı olarak düzenlenip düzenlenmediği hususunun ispata muhtaç olduğu, davacının, iddiasını destekler nitelikte bilgi ve belge sunmadığı, davacının, davalı tarafından senedin talil edildiği ve bu nedenle ispat yükünün yer değiştirdiği, davalının temel ilişkiyi ve alacağın mevcudiyetini ispat etmesi gerektiği iddiasının, temel ilişkinin tarafı olmayan davalının senedi talil edemeyeceği, Yargıtayın yerleşik uygulaması senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu, senet üzerinde belirtilmedikçe ve bu ilişki yazılı bir belge ile kanıtlanmadığı sürece sadece teminat senedi sözcüklerinin bononun kayıtsız şartsız belli bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliği etkilemeyeceği yönündedir. Yargıtay …… HD.’nin …… esas…… karar ) Buna karşı senedin hangi ilişkinin teminatı olduğunun belirtilmiş olması veya alacaklı tarafından kabul edildiği hallerde kayıtsız şartsız ödeme vaadinde söz edilemeyeceği için kambiyo senedinin geçersiz olacağı kabul edilmelidir. ( Yargıtay …….HD. …… esas …. karar) Teminat kaydı içeren kambiyo senedinin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanmamış olup teminat kaydı tek başına kambiyo senedinin kambiyo senedi olması vasfını etkilemeyecektir. senet üzerinde bulunan “teminat” ibaresinin tek başına yeterli olmadığı, bu iddianın sadece temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebileceği ve kişisel def’iler iyiniyetli senet hamillerine karşı ileri sürülememesi nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatının şartlar oluşmadığından dolayı reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 9.724,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.669,88 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama 97,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 45.521,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/10/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)