Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/968 E. 2018/874 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/968
KARAR NO : 2018/874

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2016
KARAR TARİHİ : 02/10/2018
KARARIN YAZIM TARİHİ : 10/10/2018
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili özetle; davacı müvekkili firma tarafından davalı firma adına düzenlenen 31.12.2014 tarihli …numaralı 344.088,00 TL bedelli faturaya konu “Dış cephe ve iç bölme, alüminyum kapı ve pencere doğramaları ve muhtelif alüminyum işleri, klima ve havalandırma tesisatı, elektrik tesisatı, muhtelif mobilya, aydınlatma, armatür, seramik, vitrifiye ve batarya elemanları ile malzeme ve işçilik” işlerinin, davalı firmanın muayenehanesinin inşaatında yerine getirildiğini, söz konusu faturanın tarafların ticari defterlerine usulüne uygun olarak yansıdığını, hatta faturaya istinaden davalı firma tarafından bugüne kadar toplamda 140.000,00 TL ödeme yapıldığını, dolasıyla işbu faturanın davalı tarafça kabul edildiğini, fakat yapılan işin üzerinden yaklaşık iki sene geçmesine rağmen söz konusu faturadan bakiye kalan 204.088,00 TL’nin müvekkili firmaya ödenmediği gibi, yapılan şifahi görüşmelerde alacağın hep sürüncemede bırakıldığını ve en sonunda Ticaret Kanunu usulüne de aykırı olarak, bakiye kalan alacaklarını ödememek için davalı tarafça 18.08.2016 tarihli, …. numaralı 204.088,00 TL bedelli iade faturasının düzenlendiğini, Davalı firmanın kötü niyetli iade faturası düzenlemesi üzerine hemen akabinde, müvekkili firma tarafından Büyükçekmece … Noterliği’nin 22.08.2016 tarihli, …. yevmiye numaralı ve 29.08.2016 tebliğ tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek; davalının “eksik ve ayıplı hizmet” iddialanı hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte, şayet böyle bir durum mevcut olmuş olsaydı dahi; Ortada iki ticari şirket arasında yapılmış bir ticari iş mevcut olduğundan, TTK 23.Maddesi açık hükmü gereğince; alınan hizmetin ya da malların ayıplı olması halinde 2 ve 8 günlük ihbar süreleri bulunduğu, davalı tarafça bu sürelere riayet edilmediği hususları ile TBK 223. Maddesinin, süresinde ayıp ihbarında bulunmayan alıcının satılan şeyi veya yapılan hizmeti ayıbı ile birlikte kabul ettiği amir hükmünün, ayrıca işçiliğe ve malzemeye konu fatura içeriklerinin de gizli ayıp barındıracak işler olmadığı hususlarının, gerek Yargıtay İçtihatlarıyla gerekse T.T.K. m. 21/2’ye göre bir faturayı alan tacirin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etmemiş olması halinde, fatura içeriğini aynen kabul edilmiş sayılacağı hususlarının, verilen hizmete ve yapılan işe konu faturanın 31.12.2014 tarihli olduğu, davalının bu faturayı resmi defterlerinde gösterip ve faturaya ilişkin davacıya kısmi ödemeler yapmış olmasının bugüne kadar hiçbir itirazda da bulunmamış olmasının fatura içeriğini aynen kabul etmiş olduğu anlamına geldiği, Netice itibariyle daval tarafından kötüniyetle ve borcun ödenmemesi ya da zaman kazanma amaçlı düzenlenmiş buluna 18.08.2016 tarihli, … numaralı 204.088,00 TL bedelli iade faturasını kabul etmediklerini, fatura aslını işbu ihtarname ekinde iade ettiklerini, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, Ticari Defterlerinde kayıtlı olan 31.12.2014 tarihli, …numaralı, 344.088,00 TL bedelli faturadan bakiye kalan 204.088,00 TL alacağın, Büyükçekmece ….Noterliği’nin 22.08.2016 tarihli,…. yevmiye numaralı İhtamamesi’nin tebliğ tarihi olan 29.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ve tüm ferilerinin davalıdan tahsiline, davalı şirket üzerindeki gayrimenkul, araç ve çalışılan banka hesaplarına ihtiyaten tedbir konulmasını, tüm dava ve yargılama masraf ve avukat vekâlet ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili özetle; 30.06.2014 tarihinde kurulan, ağız ve diş sağlığı alanında muayenehane olarak hizmet veren müvekkili firmanın, her üçü de hekim olan 3 ortağı bulunduğunu, bu ortaklardan birinin de dava dışı 3.kişi …. olduğunu, bu şahsın aynı zamanda müvekkili şirketin imza yetkilisi ve yönetici müdürü olduğunu, davalı müvekkil şirketin ortaklarından olan “….’in davacı şirket yetkilisi …’ın akrabalık ilişki olduğunu, bu ilişkiden dolayı hileli işlemlerin yapıldığını, yüklü miktarda sermayenin zaman içerisinde kaybolduğunu, davalı şirketin hisselerinin ele geçirilmesi yönünde planlar yapıldığını, davacı müvekkil şirket yetkilisi …. tarafından davalı şirket yetkililerinin tehdit edildiğini, netice itibariyle dava dilekçesinde her ne kadar sıhhatli bir ticari ilişki varmış gibi lanse edilmişse de, bu hukuki ilişkinin en başından itibaren hileli ve sakat bir ticari ilişki olduğunu beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacı yana tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: Bakırköy …ATM’nin … esas, K.çekmece ….Asliye Ceza Mahkemesinin …. esas sayılı dosya suretleri, ticaret sicil kayıtları, ihtarnameler, 19/09/2017 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Tarafların karşılıklı talepleri ve savunmaları doğrultusunda, dosya, elektrik mühendisi, kamera görüntü ve ses uzmanı, makina mühendisi, inşaat mühendisi ile mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişiler 19/09/2017 havale tarihli raporu dosyaya sunmuşlardır.
Bilirkişi heyet raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip ve denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
GEREKÇE:
Dava, faturalara dayalı alacağın tahsili talebinden ibarettir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının, davalıya ait üstlenmiş olduğu işin ayıplı olup olmadığı, davalı tarafın ayıp iddiasının yerinde olup olmadığı, davacının yaptığı iş karşılığı alacağının miktarına ilişkin olup tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket tarafından davalı şirket adına Büyükçekmece ….Noterliğinden keşide edilen 22.08.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davalının 18.08.2016 tarihli …. numaralı 204.880,00 TL bedelli iade faturasının kabul edilmediği ve fatura aslının ihtarname ekinde iade edildiği hususları ile birlikte davalının bakiye 204.880,00 TL tutarındaki borcunun, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde davacı şirketin ihtarnamede belirtilen banka hesabına yatırılması, tebliğden itibaren temerrüdün oluşacağı, alacağın tahsili için hukuki yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir. İhtarnamenin tebliğ şerhine göre; söz konusu ihtarnamenin 01.09.2016 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, bu durumda davalı şirketin tebliği izleyen 7.günün sonunda 08.09.2016 tarihine mütemerrit olduğu anlaşılmaktadır. TTK m. 18/3’e göre “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi île yapılır”. Davalı tarafça her ne kadar ayıp ihbarının mail yoluyla yapıldığı iddia edilmiş ise de dosyaya sunulan 07/08/2014 tarihli maillerin görsellere ilişkin olduğu, ayıp ihbari ile ilgili olmadığı görülmüştür. Tacirler arası ticari satımlarda ayıp ihbarının ise kanıtlanması şekle tabidir. Tacirler arası satımlarda ayıp ihbarının TTK.’nun 20/3. maddede öngörülen şekilde yapıldığı kanıtlanmalıdır. Bu hukuki işlem değil hukuki vakadır. Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamalarına göre ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususunun ispati için tanık dinlenilmesi mümkün olup ayıp ihbarının şekil şartı ve süresi konusunda tanık dinlenemez. Karşı tarafın açık onayı bulunmadıkça akdi ilişkinin varlığı tanık deliliyle kanıtlanamadığı gibi HMK 292 md. hükmü uyarınca yazılı delil başlangıcı niteliğinde de değildir. Teslim ise hukuki işlem olmayıp maddi bir vakıa olup tanıkla ıspatı mümkündür. Bu konuda da taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Ayrıca taraflar kanunda belirtilen süreden sonra, karşı tarafın muvafakatı olmadan mahkemenin resen araştırma ilkesi dışında delil olarak gösteremezler. Bu sebeplerle davalının tanık dinletme talebi mahkememizce kabul görülmemiştir. Davacı şirketin ihtarnamesine cevaben, davalı şirket tarafından davacı şirket adına Bakırköy …. .Noterliğinden keşide edilen 29.06.2016 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamede; tarafların tacir olması, dava konusu alacağın da ticari işten kaynaklanması sebebiyle asıl alacak miktarı üzerinden 08.09.2016 temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt (avans) faizi oranı üzerinden faiz talep edilebileceği, TTK.23/1-c’de belirtilen, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223. maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TTK.md.21/2’ye göre, “bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Davalı, davacı tarafın işlemlerinin hangi bölümlerinin eksik yapıldığını, bu işlemden dolayı işlerinin ne şekilde aksadığı ve bu işe ilişkin faturaları kabul etmeyerek iade edeceğini makul süre içerisinde gerçekleştirmesi gerekmekte olup, bu işleme ilişkin bir tutanak düzenlenmemesi bu tutanakları noter kanalı yada iadeli taahhütlü tebliğ ettirmesi gerekirken bu yollarla ayıbın ne olduğunun açık ve net olarak davacı firmaya bildirilmemesi iyi niyet kurallarına aykırı tek taraflı işlem yapılmış olması nedeniyle karşı taraf açısından sorumluluk doğurması mümkün olamayacaktır. Davacının yaptığı imalatlar toplamı 344.088,00 TL olup ayıp ve kusurlu imalatların giderilme bedelleri bilimsel veri ve içeriğe sahip ve denetime elverişli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, 41.300,00 TL’dir. Davacının yaptığı imalatlar hakediş bedeli 302.788,00 TL, davalının 140.000 TL ödeme yaptığı dikkate alındğında kalan bakiye hakediş borcunun 162.788,00 TL olduğu, ihtarnamenin 01.09.2016 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, bu durumda davalı şirketin tebliği izleyen 7.günün sonunda 08.09.2016 tarihine mütemerrit olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile 162.788,00 TL’nin 08/09/2016 tarihinden itibaren işleyen ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 162.788,00 TL’nin 08/09/2016 tarihinden itibaren işleyen ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 11.120,04 TL harç peşin alınan 3.485,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.634,72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 4.313,20 TLyargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 3.440,20 TL. yargılama gideri ile 3.518,82 TL. toplam harç masrafı ki toplam 6.959,02 TL.yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 15.717,28 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.893,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair karar, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kabul ve red bakımından da istinaf yolu açık olmak, HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/10/2018

Katip …

Hakim …