Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/929 E. 2022/202 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/929 Esas
KARAR NO : 2022/202

DAVA : Banka Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/10/2016
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; psikolog olan müvekkilinin işinden emekli olduğunu, emeklilik ikramiyesinin çok önemli bir kısmını zor günler için bir güvence olarak davalı bankanın ……. Şubesine önce üç ay sonra birer ay vadeli olarak yatırdığını, 62 yaşında teknolojik yeniliklere yetişmemiş olan müvekkilinin banka işlemleri konusunda da yıllardan bu tarafa yaptığı şekilde yani bankacılık işlemlerini bizzat bankadan yaparak, ne kredi kartı ne de internet kullanarak bir işlem yapmadığını, müvekkilinin 2015 yılında bir 2016 yılında bir olmak üzere her ay periyodik aidat ödemesi gereken üyelikleri nedeniyle oğlu ve bir arkadaşının yardımıyla internet şifresi alarak bu üyeliklerinin otomatik ödenmesini temine çalıştığını, bunun dışında müvekkilinin internet bankacılığı ile hiç bir işlemi olmadığını, zaten beceremeyecek olması nedeniyle işlem yapabilmesinin de mümkün olmadığını, 15/08/2016 günü müvekkilinin cep telefonundan aranılarak …….. Bankası Genel Müdürlüğü’nden aranıldığını, “Kredi Kartları Sigorta Güncellemesi” yapacaklarını söylediklerini, müvekkilinin şahsına ait bilgilerini bir bir söyleyip müvekkiline doğrulattıklarını, müvekkilinin internet şifresini bildirmesini istediklerini, o güne kadar ne internet şifresi ne de mobil onay kodunun banka çalışanları dahi olsa 3.kişilerle paylaşılmaması şeklinde hiç bir uyarı ve bilinçlendirme yapılmayan müvekkilinin …….. Bankası gibi güvenilir bir bankanın Genel Müdürlüğüne şifreyi verdiğini, yarım saate kadar bir zaman dilimi içinde de hesabından nakit olarak 40.000,00-TL çekildiğini, sonra 15.000,00-TL kredi talebinde bulunulup onaylatıldığını ve alınan 15.000,00-TL’sına yine hesaptan çekilen 3.000,00-TL ilave olunarak 18.000,00-TL başka bir hesaba havale yapıldığını, 15/09/2016 tarihinde de davalı banka tarafından 15.000,00-TL kredinin taksit ödemesi olarak müvekkilinin banka hesabından 564,20-TL tahsil olunduğunu, yapılan işlemler nedeniyle bankaca alınan komisyonlarla birlikte müvekkilinin bu gün için vadeli hesabından parasının değerlenmemiş olması bir tarafa toplam 43.645,95-TL zarar ve ziyana uğradığını, 564,20-TL taksitlerle 36 taksit toplam 20.311,20-TL’sına ulaşan borç yükünün altına girdiğini, müvekkilinin Savcılığa şikayeti üzerine soruşturma açıldığını, davalı bankaya yaptığı başvurunun ise kabul edilmediğini, işbu davanın açılması mecburiyetinin hasıl olduğunu, davalı bankanın müvekkilinin parasını ödünç olarak aldığını, belli bir süre sonra veya istenildiğinde müvekkiline misli ve gerektiğinde faizi ile iade edecek ve fakat iade anına kadar dilediği şekilde tasarrufta bulunabileceğini, paranın her türlü nefi ve hasarının mutlak surette saklayanda yani davalı bankada olduğunu, dolayısıyla usulsüz işlemle müvekkilinin bankadan çekilen paranın müvekkilinin değil doğrudan doğruya bankanın zararı olduğunu, bankanın kendisinde bulunan paranın güvenliğini tam olarak sağlayamadığını, kötü niyetli işlemlere karşı koruyamadığını, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koyacak etkili mekanizmayı güvenlik önlemlerini geliştirilmemiş ise tüm kusur ve sorumluğunun bankaya ait olduğunu, emekli olup artık çalışarak bir yerden gelir temin etmesinin mümkün olamayacak olan müvekkilinin kendisini yalnız, güvencesiz, kandırılmış, tecavüze uğramış, aptal, işe yaramaz, boşlukta kalmış gibi korku ve üzüntü içinde hissetmesi yanında bir de 20.000,00-TL borç altına girdiğini, yaşamının mahv ve perişan olduğunu, müvekkilinin manevi üzüntüsünün dolandırılmaktan yana olduğu gibi davalı bankanın kendisini güvence altına almamasından dolayı bankaya karşı da gerçekleştiğini, hayal ettiği emekliliğe kavuşup huzur ve sükun içinde ve dilediğince yaşayacağı bir hayatı düşleyen müvekkilinin Mahkemeler, Savcılar, Avukatlar, Bankalar arasında koşturup parasını geri – alıp alamayacağının ızdırabını yaşayan bir konuma düştüğünü, bu manevi acı ve ızdırab içinde manevi tazminat talebi gerekliliğinin hasıl olduğunu, davalı banka nezdindeki vadeli mevduat hesaplarından çekilen paradan ve adlarına alınan krediden dolayı davalı bankanın mesul olduğunun tesbit ve hüküm altına alınarak davanın kabulü ile fazlaya ait ve başkaca her türlü talep ve dava hakları mahfuz kalmak üzere vadeli hesapta paranın ulaşacağı asıl alacak ve uğradıkları zarar ve ziyan yönünden şimdilik 43.645,95-TL maddi tazminat ile 20.000,00-TL manevi tazminatın 30/08/2016 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davalıya tahmilini karar verilmesini talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı müşteri ……… tarafından 15/08/2016 tarihinde müvekkili Banka ……… Şubesi nezdindeki hesabından internet bankacılığı yolu ile 40.000,00-TL’nin çekildiğini, adına 15.000,00-TL’lik kredi talebinde bulunulduğunu, onaylanan bu kredi tutarı ile hesabında bulunan 3.000,00-TL ile birlikte toplam 18.000,00-TL’nin de başka bir hesaba aktarıldığını ve yapılan bu işlemlerin kredi kartı sigorta güncellemesi işlemi amacıyla müvekkili Banka ile konuştuğu zannıyla ancak bilgisi dışında gerçekleştiğini, söz konusu işlemlerde müvekkili Bankanın sorumlu olduğunu iddia ederek, 43.645.95-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesi talebi ve iddiası ile huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı müşterinin dava dilekçesinde belirttiği şekilde müvekkili Bankadan arandığı zannıyla ve yapılan işlemlerin niteliği ile gönderilen mobil onay kodlarının üçüncü kişiler ile paylaşılmaması gerektiği uyarısını ihtiva eden mesajlardaki kodun dolandırıcılar ile paylaşması neticesinde gerçekleştirdiği işlemler nedeniyle maddi zarara uğraması ve manevi acı duyması nedeniyle üzüntü duyduklarını, bununla birlikte müvekkili Bankanın rutin güvenlik kontrolleri kapsamında 15/08/2016 tarihinde davacı müşterinin hesabından gerçekleştirmiş olduğu işlemlerle ilgili olarak teyit amaçlı olarak kendisine (sistemde kayıtlı …… telefon numarasından) ulaşmaya çalışıldığını ancak muhtemelen bu aramanın davacı müşterinin dolandırıcılar ile konuştuğu ana denk geldiğini, bu nedenle davacı müşterilerine ne yazık ki hesabından para çekiliş ve kredi tahsis işlemleri gerçekleştikten sonra ulaşılabildiğini, ……. numaralı ….. kullanılarak; saat 15:14’de 44.548,14-TL tutarındaki vadeli TL hesabın kapatıldığını, saat 15:18’de 40.000,00 TL’nin ……. numaralı hesaba aktarıldığını, saat 15:38’de 15.000,00-TL tutarında, internet şubesi kanalıyla 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 49.maddesi ile 31 Ocak 2015 tarih, 29253 sayılı yapılan incelemelerde ise internet şubesi aracılığıyla Resmi Gazete’de yayımlanan Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği düzenlemelerine uygun olarak akdedilen “Anında Kredi Sözleşmesi” kapsamında hızlı kredi kullanıldığını, saat 15:45’de 18.000,00-TL’nin …… numaralı hesaba aktarıldığını; aktarılan tutarların da müvekkili Bankanın …… Şubeleri gişelerinden çekildiğinin tespit edildiğini, yapılan işlemler esnasında işlemlerin gerçekleştirilebilmesini teminen müvekkili Bankaca müşterilerine gönderilen ve bir güvenlik önlemi olan “mobil onay kodu” somut olayda da, müvekkili Banka tarafından işlemlerin tamamlanabilmesi için davacı müşteriye ait …….. numaralı telefonuna 15/08/2016 tarihinde davacı müşteriye her seferinde bir mobil onay kodu gönderildiğini, davacı müşterinin dava dilekçesinde yer verdiği ve müvekkili Banka tarafından kendisinin “Kredi Kartı Sigorta Güncellemesi” işlemlerini gerçekleştirmek üzere arandığı zannıyla hareket ettiğini, üstelik müvekkili Banka kayıtlarında davacı müşterimizin soyadı 17/04/2013 tarihinde ……… olarak güncellenmiş olmasına rağmen kendisine telefonda ……… soyadı ile hitap edilmesinden dahi şüphe duymamasına rağmen işlemlere devam etmesinin de, müvekkili Bankanın yeterli güvenlik önlemlerini sağlayamadığı, kötü niyetli işlemlere karşı koruyamadığı ve kötü niyetli kişilerin eylemlerine karşı koyacak mekanizmayı geliştiremediği ve bu nedenle tüm kusur ve sorumluluğunun müvekkili Bankaya ait olduğu iddiası ile de açıkça çeliştiğini, davacı Müşterinin müvekkili Banka sisteminde kayıtlı cep telefonuna işlemin tamamlanabilmesi/ gerçekleşmesi için gerekli olan mobil onay kodunu gönderdiğini, davacı Müşterinin ise, müvekkili Bankanın gönderdiği bu mobil onay kodlarını, üstelik gönderilen mobil onay kodu mesajlarında mobil onay kodunun “bankamız çalışanı dâhil 3.kişilerle paylaşılmaması gerektiği” uyarısını bile dikkate almadan şifresini 3. kişilerle bilerek ve isteyerek paylaştığını, işlemin gerçekleşmesine bizzat kendi eyleminin yol açtığını, meydana gelen olayda davacı müşterinin müvekkili, banka çalışanlarının dahi bilmediği, ancak ve ancak kendisinin bilebileceği ve üstelik hangi işlem ile ilgili olduğu açıkça belirtilen mobil onay kodlarını 3. kişiler ile paylaşmamış olsa idi dava konusu Şube işlemlerin de gerçekleşmemiş olacağını, müvekkilinin internet bankacılığı işlemlerinde kendi üzerine düşen tüm güvenlik önlemlerini aldığını, internet bankacılığı aracılığı ile yapılan işlemlerde sadece ve sadece müşterilerinin bilebileceği anlık şifre ile mobil onay kodu güvenlik önlemini kullandığını, mobil onay kodunu gönderirken bile müşterisini söz konusu şifreyi 3. kişilerle paylaşmaması konusunda uyardığını, her hangi bir güvenlik açığına sebebiyet vermediğini, kusurlu bir davranışta da bulunmadığını, davacı müşterinin zarara uğramasının tamamen kendisinin mobil onay kodunu 3. kişiler ile paylaşması nedeniyle bir diğer deyişle bizzat kendi kusuru ile gerçekleştiğini, üzerine düşen tüm yükümlülük çerçevesinde güvenlik önlemlerini yerine getiren müvekkilinin ne yaparsa yapsın bu zararın ortaya çıkmasını da engelleyemeyeceğini, davacının kendi kusuru ve sözleşmeye aykırı olarak hareket etmek suretiyle kişisel bilgilerinin ve şifrelerinin 3. kişiler ile paylaşılması neticesinde gerçekleşen eylem nedeniyle doğan zararın müvekkili Bankadan talep edilmesi hakkaniyet ile de bağdaşmadığını, davacı müşterinin bir diğer iddiasının da, kendisinin cep telefonundan …….. Bankası Genel Müdürlüğü’nden aranıldığı şahsına ait kişisel bilgilerin söylenerek kendisine doğrulatıldığı ve kendisine ait internet şifresini bildirmelerinin talep edildiğini, ancak olay anına kadar da müvekkili Bankanın ne internet şifresi ne de mobil onay kodunun banka çalışanı dahil 3. kişilerle paylaşılmaması hususunda her hangi bir bilgilendirme yapılmadığını, dolayısı ile bankanın kendisinde bulunan paranın güvenliği tam olarak sağlayamaması nedeniyle tüm kusurun ve sorumluluğun müvekkili Bankada bulunduğu hususunun, bu iddiaların da tümüyle gerçek dışı olduğunu, Nisan 2016 tarihlerinde yaklaşık 50 milyon vatandaşımızın kimlik bilgilerinin ele geçirilerek herkese açık bir şekilde de yayınlandığının bilindiğini, bu anlamda da müvekkili bankanın, davacı müşteriye ait bilgilerin 3. kişiler tarafından ele geçirilmesinde bir kusuru bulunduğundan söz edilemeyeceğini, Bankanın İnternet Bankacılığı sistemi, hem içeriden hem dışarıdan sistemdeki güvenlik zaafiyetlerine karşı, zaafiyet testinden (….) geçtiğini, bankanın güvenliğe önem verdiğini, mevcut teknolojiyi takip ettiğini, Bankacılık sektöründe öncü olmayı hedeflemiş bir banka olduğunun kamuoyunca bilinen bir gerçek olduğunu, bankanın Bilgi Teknolojileri sistemlerinde uygulanmakta olan güvenlik kontrollerinin yeterliliğinin BDDK’ın Bilgi Teknolojileri denetimi yapmaya yetkili kıldığı bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlendiğini, müvekkili Banka tarafından internet Şubesi aracılığıyla dolandırıcılık eylemleri ile ilgili olarak müşterilerin sürekli uyarıldığını, müvekkili Banka internet sitesinde “Bankamız, Emniyet Müdürlüğü ya da devlet kuruluşları tarafından size yalnızca bilgilendirme amaçlı e-posta, kısa mesaj gönderilmektedir. Bu e-postalarda hiçbir koşulda hesap bilgileriniz, kişisel bilgileriniz, şifreniz ve parolanız istenmez. Ayrıca gönderilen e- posta ve kısa mesajlarda bu bilgilerinizi girebileceğiniz bir bağlantı da bulunmamaktadır.” şeklinde bir uyarıya yer verildiğini, davacı müşterinin müvekkil Banka sisteminde kayıtlı (psikofati(……..hotmail.com) e-posta adresine de davacı müşterinin internet bankacılığı işlemlerini kullanmaya başladığı andan itibaren bilgilendirme yapıldığını, somut olaya konu internet bankacılığı islemleri ile de ilcili olarak …… ve …….. tarihlerinde güvenlik ile ilgili bilgilendirme gönderildiğini ve dava konusu işlemler özelinde de gönderilen mobil onay kodunu içerir sms’lerde de şifrenin paylaşılmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunulduğunu, somut olayda, müvekkili bankanın tüm uyarılarına rağmen davacı müşterinin hesabına kendisine ait kişisel bilgileri, şifreleri, mobil onay kodu kullanılarak girilerek gerçekleştirilen (kredi kullanılması ve para transferine ilişkin) işlemlerden müvekkili Bankanın kusurlu ya da kusursuz herhangi bir sorumluluğundan söz edilmesi hukuken mümkün olmadığını, Borçlar Kanunu hükümlerine göre bir kimsenin kişilik hakkının ihlal edildiğinden bahisle manevi tazminat talep edebilmesi için kişilik hakkını ihlal eden bir eylemin bulunması, eylemi gerçekleştirenin kusurlu olması, bu eylem neticesinde bir zarar meydana gelmesi ve kişilik hakkının ihlaline yönelik eylem ile zarar arasında uygun bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili Banka’nın hukuka aykırı hiçbir işlem ve davranışı olmadığını, müvekkili Banka’ya karşı talep ve dava yöneltilmesinin hiçbir. Dayanağı bulunmadığını, manevi tazminat için öngörülen hukuka aykırı eylem, zarar ve illiyet bağı şeklindeki unsurların herhangi birinin, huzurdaki davada (gerek bir arada gerekse ayrı ayrı) mevcut olmadığını, davacı müşterinin vekilinin dava dilekçesinde yer verdiği aleyhe tüm iddia, beyan anlatım, yorum ve taleplerin gerçek dışı, kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dilekçe içeriğine açıkça itiraz ettiklerini, haksız ve mesnetsiz olarak açılmış olan huzurdaki davanın açıkladıkları tüm nedenler ve delilleri kapsamında tüm talepler açısından reddini talep ettiklerini, haklı itirazlarının kabulüne, hukuka, usul ve yasalara, hakkaniyete, iyi niyet kurallarına aykırı ve dayanaksız talepler içeren davanın tüm talepler açısından reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul ……… Ağır Ceza Mahkemesi ……… Esas sayılı dosyası, Banka kayıtları, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi, İnternet kayıtları, Bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan davacıya ait kredili mevduat hesabından ve vadesiz hesabından davacının dolandırılarak internet bankacılığı yolu ile yapılan işlem sonucunda uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; davacının davalı bankanın …….. şubesindeki hesabından güvenlik silsilesi çerçevesinde işlem yapılıp yapılmadığı, davacının vadeli hesabında bulunan bir kısım paranın davacı dışında 3. şahısların etken olduğu bir işlemle alınıp alınmadığı, bu işlem dışında başka bir işlem bulunup bulunmadığı, (kredi) var ise zararının tutarı, ulaşacağı boyut, bu olay nedeniyle davacının manevi tazminat talebinin mümkün olup olmadığı, hususlarında toplanmaktadır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
E. Banka Müdürü Mali Uzman – Ekonomist ve Muhasebeci …….., Bilişim Uzmanı ……… ve Bilgisayar Mühendisi Dr. ………’dan müteşekkil Bilirkişi Heyeti 09/11/2018 havale tarihli raporunda; davacının kimsenin bilmemesi gereken ve korumakla yükümlü olduğu şifre, parola gibi kişisel bilgilerini koruyamadığını, bu konudaki özen yükümlülüğünü ihmal ettiğini, ve bunun sonucu olarak da yalnızca kendileri tarafından bilinen kişisel bilgilerin kötü niyetli 3. kişilere bizzat kendisi tarafından verilmek suretiyle elektronik ortamda davaya konu davacının vadeli mevduat hesabındaki mevduatın vadesiz mevduat hesabına aktarılması işlemi, ile anında ihtiyaç kredi talep ve kullanımı ile lehine davalı banka tarafından tahsis ve kullandırılan 15.000,00-TL bedelli kredinin de mevduat hesabına banka tarafından yatırılması akabinde işbu para ile birlikte iki ayrı havale işlemi ile toplamda 58.000.00-TL ( 40.000.00 TL ve 18.000 TL olmak üzere) havale edilmesi ile dolandırıcılık işlemlerinin gerçekleştirildiğinden, huzurdaki davaya konu olayda davacının tam kusurlu olduğunu, işlemlerin gerçekleşmesinde davacının kendisi tarafından bilinen, ancak 3. kişilerce bilinmemesi gereken kişisel bilgileri, internet şifresi, işlemlerin gerçekleşmesinde davalı banka tarafından davacının banka nezdinde kayıtlı cep telefonuna gönderilen mobil onay kodlarının bizzat davacı tarafından kötü niyetli 3. kişi durumundaki dolandırıcılara bizzat kendisi tarafından verildiğini beyan etmesi karşısında, davalı bankanın İnternet Bankacılığı hususunda aldığı tüm güvenlik önlemeleri karşısında: davacının işlemlerin gerçekleşmesinde şifrelerin ve onay kodlarının davacının kendisi tarafından verilmiş olması nedeniyle huzurdaki dolandırıcılık işlemlerinin hiç bir güvenlik önlemi ile önlenemeyeceğini, buna benzer internet bankacılığı işlemleri ile ilgili davalarda her dava ayrıntılı farklılıklar içermekle birlikte, bilirkişilikçe tespit, değerlendirme ve kanaatlerine somut olayda davacının tam kusurlu, davalı bankaya ise kusur atfedilemeyeceğini belirtmiştir.
Bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazlar doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Emekli Banka Müdürü ………, Bilgisayar Mühendisi …….. ve Bilişim ve Yazılım Uzmanı ……….’dan müteşekkil Bilirkişi Heyeti 30/06/2020 havale tarihli raporunda; Bilgisayar ve bilişim uzmanları tarafından yapılan tespit ve değerlendirmeler ile yapılan analizler sonucunda davalı Bankanın %75, davacının ise % 25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmış olduğunu, davacının TR…….. Nolu Vadesiz Mevduat hesabından 15/08/2016 tarihinde 40.000,00-TL. + 18.000,00-TL.= 58.000,00-TL.’nin internet bankacılığı ile dava dışı ……… hesabına aktarılmış olduğunu, davacı dava dilekçesi ile 15.000,00-TL’lik kredi işleminden ödemede bulunmamış olduğu taksitler dışında, bizzat hesaplarından çekilmiş olan 40.000,00-TL, hesapta bulunup 15.000,00-TL’ye ilave edilerek havale edilmiş 3.000,00-TL ve taksit ödemesi 645,95-TIL toplamları olan (40.000,00-TL + 3.000,00-TL + 645,95-TL=) 43.645,95-TL’nin tahsili talebinde bulunmuş olup, talebi ile bağlı olduğunu, yukarıdaki tespitler doğrultusunda mahkeme tarafından davalı bankanın %75 kusurlu bulunduğu kanat ve sonucuna varılır ise davacı talebi 43.645,95-TL’nin %75’i yani davacının 32.734,46-TL alacaklı bulunduğunu, 30/08/2016 tarihinden itibaren 32.734,46-TL asıl alacak üzerinden 3095 s. Kanun 2/2. Md. doğrultusunda değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Tarafların bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlar ve iki rapor arasında çelişki bulunması nedeniyle yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Emekli Banka Müdürü ………, Mali Müşavir Bağımsız Denetçe Adli Muhasebeci ……… ve Bilgisayar Mühendisi ……….’den müteşekkil Bilirkişi Heyeti 13/12/2021 tarihli raporunda; davacı müşteri ile davalı banka arasında 08/04/2016 tarihinde imzalanan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin sunulduğunu, davacının sözleşmeye “Sözleşmenin bir nüshasını elden teslim aldım.” açıklama notunu getirdiğini, davacı ile davalı arasında 15/08/2016 tarihinde Tüketici Kredisi’ne ilişkin Anında Kredi Sözleşme Öncesi Bilgi ve Talep Formu ve Anında Kredi Sözleşmesi sunulduğunu, davacı ile davalı arasındaki Anında Kredi Sözleşme Öncesi Bilgi ve Talep Formu ve Anında Kredi Sözleşmesi’nin davalı bankanın Anında Bankacılık kanalı üzerinden görüntülenerek onaylandığını, davacının, TR……….. IBAN numaralı vadeli hesabının internet kanalıyla kapatılarak, 44.548,14-TL vadeli hesap bakiyesinin yine davacı müşterinin TR………. IBAN numaralı vadesiz hesabına aktarıldığını, davacının TR…. IBAN numaralı vadeli hesabının internet kanalıyla kapatılarak, 44.548,14 TL vadeli hesap bakiyesinin TR………. IBAN numaralı vadesiz hesabına aktarıldığını, aynı gün internet kanalıyla dava dışı ……… TR……. IBAN numaralı hesabına havale yoluyla 40.000,00-TL para aktarıldığını, yine internet kanalıyla 15.000,00-TL kredi kullanıldığını, aynı gün internet kanalıyla dava dışı ……… TR………. IBAN numaralı hesabına havale ile 18.000,00-TL para aktarıldığını, sonrasında da davacının hesabına davalı çağrı merkezi aracılığıyla blokaj uygulandığını, davacının TR……… IBAN numaralı vadesiz hesabından 15/08/2016 tarihinde intemet kanalıyla dava dışı ……… TR……. IBAN numaralı hesabına havale ile 40.000,00-TL ve 18.000,00-TL olmak üzere toplam 58.000,00-TL para gönderildiği, gönderilen paranın aynı gün kullanılan 15.000,00-TL tüketici kredisinin henüz geri ödemesi yapılmayan taksitleri dışında davacı hesaplarından çekildiğini, davacının kullandığı tüketici kredisi için hesabından davalı tarafından 78,75-TL kredi tahsis ücreti alındığını, davacının dava tarihi itibariyle aldığı kredinin 1. taksit tutarı 564,20-TL’sını 16/09/2016 tarihinde ödediğini, netice itibariyle davacının TR…….. IBAN numaralı vadesiz hesabından 58.000,00 – 15.000,00 = 43.000,00-TL, 78,75-TL kredi tahsis ücreti, kullanılan kredinin 1. taksiti 562,40-TL olmak üzere 43.642,95-TL para çekildiğini, mahkemece tazminatın kabulü halinde, davacı yanın 30/08/2016 tarihinden itibaren ticari işlerdeki avans oranında faiz talep edebileceğini, takdirinin ise mahkemeye ait olduğunu, ……. Bankasının …… Şubesine, sisteme kayıtlı numara üzerinden, müşteri numarası veya T.C. kimlik numarası ve müşteri şifresi ile girildiğini, …… Bankasının müşterileri için ürettiği tek kullanımlık şifrenin, …….. aracılığıyla üretilen 8 haneli bir şifre olduğunu, ……, …….. Bankasının mobil bankacılık uygulaması olan ……… içerisinde yer aldığını, …… ‘ı kullanabilmek için …….. uygulamasına girdikten sonra aktivasyon işleminin yapılması gerektiğini, ara transferi için mobil bankacılığın kullanıldığı, işlemler sırasında davalı banka tarafından davacının telefon numarasına onay kodlarının gittiğini, davacının telefonuna gelen 3 (üç) onay kodunun 2 (iki) tanesinde müşteriyi bilgilendirme mesajlarının olduğunu, 15/08/2016 – 14:57 tarihli …….. Şube girişi için kullanılan Mobil Onay Kodu mesajında “Mobil Onay Kodunu Bankamız çalışanı dâhil kimseyle paylaşmayınız” ibaresinin yer aldığını, 15/08/2016 – 15:16 tarihli Havale işlemi için kullanılan Mobil Onay Kodu mesajında her hangi bir bilgilendirme mesajının yer almadığını, 15/08/2016 – 15:36 tarihli Anında Kredi işlemi için kullanılan Mobil Onay Kodu mesajında “Mobil Onay Kodunuzu 3. Şahıslar ile paylaşmayınız” ibaresinin yer aldığını, davacının Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığına yaptığı 16/08/2016 tarihli şikâyet dilekçesinde kendisini …….. Bankası Genel Müdürlüğünden arayan şahsa İnternet şifresini ve bir kaç kez Mobil Onay Kodunu paylaştığını belirttiğini, bahse konu olayın gerçekleştiği 15/08/2016 tarihinde Davalı …….. Bankasının web sitesi bilgilerin gelecekteki araştırmacılar, tarihçiler ve halk için, ……… Web’in (www) sürümlerini bir arşivde toplayan sitelerden birisi olan “https://……..org/” sitesi üzerinde eski sürümlerinin olduğunu, ……… üzerinden yapılan incelemede, “www……….. bank.com.tr” sitesinin eski sürümlerinde bahse konu olayın gerçekleştiği tarihe en yakın sürümün 31/07/2016 tarihinde olduğu ve bu tarihte “www……….. bank.com.tr” sitesinin “Güvenlik -> Dolandırıcılık Yöntemleri -> Yemleme (…….)” sekmesinde telefonla aranma durumlarına dair bilgilendirme mesajlarının olduğunu, davacının dolandırıcılara şifresini vererek davalı nezdindeki alacaklarının hiç kimsenin bilmemesi gereken şifresini 3. şahıslara vermesi nedeniyle kendisinin ilişkisi olmadığını beyan ettiği başka bir hesaba havale edildiğini beyan ettiğini, bu işlemi nedeniyle davacı banka müşterisinin işlem nedeniyle sorumlu olduğunu, davalının savunmalarında işlemlerin riskli işlem olduğu için müşterinin telefon ile teyit maksatlı arandığını ancak telefonun meşgul olması nedeniyle ulaşılamadığını, işlem tamamlandıktan sonra mudiye ulaşıldığını beyan ettiğini, işlemin Freud kurallarına aykırılık teşkil ettiğinin davalı beyanlarından da anlaşıldığını, sistemin işlemi riskli işlem olarak algılayarak gerekli aksiyonları alması ve havale edilen bakiyenin geçici hesapta bloke edilerek mudiden telefon ile teyit alınması şeklinde bir süreç ile tamamlanmasının yerinde olacağını, bankaların güven müessesi olamaları nedeniyle özen yükümlülüğünde hafif kusurlu durumlarda ağırlaştırılmış özen yükümlülüğü nedeniyle işlemden sorumlu olduğu sonucuna varıldığını belirtmiştir.
Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. TBK’nın 386. (818 sayılı BK 306) maddesi uyarınca, ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nın 570. maddesi uyarınca usulsuz tevdide paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Hesap sahibinin zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır.
İnternet ve mobil bankacılık sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Bu sorumluluk, olağan sebep sorumluluğu mahiyetinde olmakla, banka gerekli özeni göstermiş olsa bile zararın gerçekleşeceğini ispat etmesi halinde, sorumluluktan kurtulabilir. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır (Yargıtay 11. HD 10/01/2018 tarihli 2016/8635 esas – 2018/179 karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren bankaların, kendilerine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapıyı sağlayarak güvenlik önlemlerini almak zorundadır.İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat, bankanın kontrol ve sorumluluğundadır.
Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla bir talepte bulunulması halinde, taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk ve tazminat miktarı belirlenecek bu duruma göre tespit edilmelidir. Davalı banka özen sorumluluğu nedeniyle hafif kusur durumlarında bile ağırlaştırılmış kusurlu olarak değerlendirilmekle mahkememizce aldırılan gerek 09/11/2018 havale tarihli rapor gerekse de 13/12/2021 tarihli raporda davacının %25, davalı bankanın %75 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ile bilirkişi raporları içeriğine göre; davacı ile davalı arasında 15/08/2016 tarihinde Tüketici Kredisi’ne ilişkin Anında Kredi Sözleşme Öncesi Bilgi ve Talep Formu ve Anında Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davacı ile davalı arasındaki Anında Kredi Sözleşme Öncesi Bilgi ve Talep Formu ve Anında Kredi Sözleşmesi’nin davalı bankanın Anında Bankacılık kanalı üzerinden görüntülenerek onaylandığı, davacının vadeli hesabının internet kanalıyla kapatılarak, 44.548,14-TL vadeli hesap bakiyesinin yine davacının vadesiz hesabına aktarıldığı, aynı gün internet kanalıyla dava dışı ……… hesabına havale yoluyla 40.000,00-TL para aktarıldığı, davacının hesabından internet kanalıyla 15.000,00-TL kredi kullanıldığı, aynı gün internet kanalıyla dava dışı ……… hesabına havale ile 18.000,00-TL para aktarıldığı, sonrasında davacının hesabına davalı çağrı merkezi aracılığıyla blokaj uygulandığı, davacının vadesiz hesabından 15/08/2016 tarihinde intemet kanalıyla dava dışı ……… hesabına havale ile 40.000,00-TL ve 18.000,00-TL olmak üzere toplam 58.000,00-TL para gönderildiği, gönderilen paranın aynı gün kullanılan 15.000,00-TL tüketici kredisinin henüz geri ödemesi yapılmayan taksitleri dışında davacı hesaplarından çekildiği, netice itibariyle davacının vadesiz hesabından 58.000,00 – 15.000,00 = 43.000,00-TL, 78,75-TL kredi tahsis ücreti, kullanılan kredinin 1. taksiti 562,40-TL olmak üzere 43.642,95-TL para çekildiği yaptırılan bilirkişi incelemeleri neticesinde tespit edilmiştir. İspat yükü kendisinde olan davalı banka, davacının şifre ve parolasının davacının kusuru ile ele geçirildiğini ya da üçüncü kişilerle iş birliği yaparak veyahut başka şekilde kusurlu davrandığını kanıtlaması gerekmektedir. 3. kişilerce bilinmemesi gereken kişisel bilgileri, internet şifresi, işlemlerin gerçekleşmesinde davalı banka tarafından davacının banka nezdinde kayıtlı cep telefonuna gönderilen mobil onay kodlarının bizzat davacı tarafından kötü niyetli 3. kişi durumundaki dolandırıcılara bizzat kendisi tarafından verildiğini beyan etmesi sebebiyle dolandırıcılık nedeniyle gerçekleşen zararda davacının %25 oranında müterafik kusuru olduğu kanaatine varılmıştır. Davacının banka hesap bilgilerinin üçüncü kişiler tarafından ele geçirilmesi sonucunda oluşan zarar nedeniyle, davacının mobil bankacılık müşteri bilgilerini dolandırıcılık eylemlerine karşı koruyamayan ve dolandırıcılık yöntemlerine karşı gerekli güvenlik önlemlerini almayan davalı banka %75 oranında kusurlu olup, oluşan zarardan 30/08/2016 itibari ile bu oranda sorumlu tutulmuş davanın maddi tazminat bakımından kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat yönünden ise, davacının davalı banka nezdindeki hesabından internet bankacılığı yoluyla üçüncü kişilerce usulsüz olarak gerçekleştirilen bankacılık işlemleri nedeniyle şahsiyet haklarının zarar gördüğünden söz edilemeyeceğinden, davacı yararına manevi tazminata hükmedilmemiştir (Bkz. Yargıtay 11.HD, 23/05/2016 tarih, 2015/11013 Esas; 2016/5546 Karar sayılı ilamı).
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının maddi tazminat talebi bakımından davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 32.734,46 TL nin 30/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Davacının manevi tazminat talebinin şartların oluşmaması nedeni ile REDDİNE,
3-Alınması gerekli 2.236,09-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.086,92-TL harcın mahsubuyla bakiye 1.149,17-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvurma harcı, 1.086,92-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.116,12-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta/ tebligat/ bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 4.356,30-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı üzerinden takdiren 2.240,53-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Maddi Tazminat bakımından; yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi Tazminat bakımından; reddedilen kısım üzerinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat talebi bakımından; davanın reddedilmiş olması nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı tarafça posta/ tebligat/ bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.111,00-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.025,26-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip ……..
e-imzalıdır

Hakim ……..
e-imzalıdır