Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/92 E. 2021/639 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/92
KARAR NO : 2021/639

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2016
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin dava dışı dava dışı …… sicil numaralı …… Depolama ve Lojistik Hizmetleri A.Ş. İle ticari ilişki içinde olduğunu, müvekkilinin bu kapsamda davalıların yöneticisi oldukları dava dışı şirketten, güncel olarak 94.748.44,38 TL alacaklı olduğunu, alacağın ödenmesi için dava dışı şirkete keşide edilen Beyoğlu ….. Noterliğinin …… yevmiye numaralı ve 25.06.2015 tarihli ihtarnameye rağmen dava dışı şirket tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava dışı şirketin Beşiktaş ……. Noterliğinin ……. yevmiye numaralı ve 02.07.2015 tarihli cevabi ihtarında ise dava dışı şirketin müvekkil ile sözlü mutabakata vardığı ve buna göre ödeme yapılmasının söz konusu olmadığını iddia ettiğini, dava dışı şirketin Bakırköy……. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dava dosyasında mali durumunun borca batık olduğunu beyan ederek iflasın ertelenmesine karar verilmesi istemiyle bir dava ikame ettiğini, bu dava üzerine dava dışı şirketin iflas erteleme başvurusu kapsamında Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasında 25.12.2014 tarihinde verilen karar ile dava dışı şirket hakkındaki tüm takip işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, bu dosyada yapılan bilirkişi incelemesinde dava dışı şirketin borca batık olduğu, mali durumunun sunulan iyileştirme projesi kapsamında düzeltilmesinin mümkün görülmediğinin değerlendirildiğini, dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi, müdürü veya yöneticisi sıfatlarını taşıyan davalılardan bir kısmı halihazırda şirketi temsil, ilzam ve idare yetkisini haiz ortak ve yöneticisi olmakla birlikte, bir kısmı ise şirketin kötüye gittiğini fark ettikten sonra ivedilikle tüm yöneticilik veya hissedarlık görevlerinden ayrılmış bulunduğunu, Davalıların bu davranışlarının kötü niyetli olduğunu, davalıların dava dışı şirkete zarar veren ve bu şirketi borca batık hale sürükleyen kanuna ve esas sözleşmeye aykırı, kusurlu eylem ve işlemlerinin neticesinde alacaklarını tahsil edemeyen müvekkiline doğrudan zarar verdikleri, Davalıların yönetim kurulu üyesi, müdür ve/veya hissedar sıfatıyla yer aldıkları …… Depolama ve Lojistik Hizmetleri A.Ş.’nin alacaklı sıfatıyla müvekkiline ve diğer şirketlere verdikleri zararın ve bu zarar miktarının tespitine, fazlaya ait her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalıların, zarara uğratma ve/veya zararın önüne geçmeme şeklindeki eylemleri nedeniyle dava dışı şirketin malvarlığında meydana gelen zarar/azalma/pasifin artması/aktifin azalması ve benzeri şekildeki eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararın tazmini için davalıların şahsen, müştereken ve müteselsilen 10.000,00-TL ödemelerine, dava sonunda verilecek hükmün icrasının mümkün kılınması ve mal kaçırma amaçlı işlemlerin men edilmesi gayesiyle davalıların tüm banka hesaplarına, üzerlerine kayıtlı taşınmazlara, motorlu taşıtlara, adlarına kayıtlı her nevi menkul değer ve hisse senetlerine devir yasağı ve bloke konulması suretiyle ihtiyatı tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalılar cevap dilekçesinde özetle: davacı şirket ile dava dışı …… firması arasında meydana gelen ticari ilişkiden doğan borçtan hiçbir hukuki ve cezai sorumluluklarının bulunmadığını beyan ederek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER:Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyası, İzmir ….. Asliye Ticaret Mahkemesi Sayın Başkanlığı’na hitaben hazırlanan ….. Talimat numaralı Bilirkişi raporu, ticaret sicil kayıtları, ihtarname suretleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyasının tetkikinde, 25.12.2014 tarihli kararında, davacı şirket …… Depolama ve Lojistik Hizmetleri Tic.A.Ş. nin rayiç değer ve borca batıklık durumunun tespiti yönünden bilirkişi kurulunun raporundan sonuç olarak davacı şirketin kaydı değerlere göre özvarlığının (-) 3.978.728,43 TL , rayiç değerlere göre ise Özvarlığının (-) 5.442,139,44 TL borca batık olduğunun tespiti üzerine davacı şirket hakkında ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiği ve bunun üzerine Mahkemece davacı hakkında her türlü İhtiyati Haciz-İhtiyati tedbir ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının İhtiyati Tedbir yolu ile durdurulmasına karar verildiği , daha sonra ise davacı şirketin talebinin kaldırılarak şirketin 14.07.2016 tarihinde iflasına karar verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iflas eden dava dışı şirketten olan alacağın tahsili için dava dışı şirket yöneticilerin sorumluluğundan kaynaklanan alacak talebinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 17/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda, “…dosyadaki bilirkişi raporlarından, davacı şirketin davalı şirketten talep ve dava konusu tutar olan 94.748.447,38 TL tutarında alacaklı olduğu, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının sorumluluğunun doğabilmesi için davacı alacaklının, davalıların kusurlarıyla zarara sebebiyet verdiklerini, fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğunu ispat etmeleri gerektiği; somut uyuşmazlık bakımından hangi zararın ne zaman hangi kurucu / yönetim kurulu üyesi ve yönetici / tasfiye memuru olan davalının kusuruyla gerçekleştiğini davacının ispatlaması / somutlaştırması gerektiği….” görüş ve kanaatiyle rapor tanzim ettikleri görülmüştür.
TTK 553 hükmüne göre; “(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. (2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. (3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” Madde metninden anlaşılacağı üzere, kanun koyucu yönetim kurulu üyelerinin şirket alacaklılarının uğradığı zararlardan sorumlu olma esaslarını düzenlemiştir. Yönetim kurulu üyelerinin şirket alacaklılarının zararlarından sorumlu olabilmeleri için de çeşitli şartlar öngörülmüştür. Öngörülen ilk şart yönetim kurulu üyelerinin kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleridir. TTK 374 vd. hükümlerinde de yönetim kurulunun görev ve yetkileri düzenlenmiş olup bu görev ve yetkileri gereğince yerine getirmemeleri, kanundan doğan yükümlülüklerin ihlali anlamına gelecektir. Dolayısıyla davacı taraf dilekçelerinde dile getirilen hususların genel itibariyle yönetim kurulunun uhdesinde olduğu görevler olduğu anlaşıldığından, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidebilmek için diğer şartların da var olması halinde dile getirilen zararlardan yönetim kurulunun sorumlu olduğu kabul edilebilir. Fakat ifade edilmelidir ki, gerek zarar gerekse yönetim kurulu üyelerinin kusuru davacı tarafından ispat edilmelidir. Şöyle ki, TTK 553 hükmü açıkça sayılan kişilerin yükümlülüklerini “kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde” zarardan sorumlu olduklarını düzenlemektedir. Eski TTK 338’de bu konuda bir kusur karinesi kabul edilmiş ve sorumluluk davasının davacılarının yönetim kurulu üyelerinin kusurunu ispatla yükümlü olmadıkları, sadece zararın varlığını ispatın yeterli olduğu, sorumluluktan kurtulmak isteyen yönetim kurulu üyesinin kusursuzluğunu ispatlamak zorunda olduğu benimsenmişti. 6102 Sayılı TTK ise, eski Kanun’dan farklı olarak, bir kusur karinesine yer vermemiş, TTK 553/I’deki “kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” ifadesi, 6335 sayılı Kanun’un (RG 30.06.2012, S.28339) 41. maddesiyle madde metninden çıkarılmıştır. Dolayısıyla TTK 553 hükmü gereğince yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davalarında davacı taraf yönetim kurulu üyelerinin kusurunun varlığını ispat edecektir. Zararın varlığının davacı tarafından ispat edileceği hususu ise herhangi bir izahtan varestedir. TTK 553 bağlamında sorumluluğa gidilebilmesi için gerçekleşmesi gereken bir diğer şart da illiyet bağıdır ki illiyet bağı, fiil ile zarar arasındaki neden-sonuç ilişkisidir.
TTK.’nın 555/1, TTK 560. Maddesinde;” Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır. maddesi uyarınca, Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir.” hükmü mevcut olup İflas tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı, ayrıca davacı alacaklının zararını, bu zararların hangi davalının şahsi kusuru ile gerçekleştiğini ortaya koyması gerektiğinden somut davada bunun ispat edilememesi nedeniyle zaman aşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacının uğradığını iddia ettiği zarar, bir süreç içerisinde doğmuş olup bu süreçte dava dışı şirketin yönetiminde ve ortaklarında değişimler olmuştur. Dolayısıyla, TTK 553 bağlamında davalıların sorumluluğa gidilebilmesi için iddia edilen zarar ile fiil arasında illiyet bağının olduğunun ve fiilin ilgili davalı tarafından işlendiğinin ispat edilmesi gerekmektedir. Yine hatırlatılmalıdır ki, TTK 553 bağlamında sorumluluğun doğabilmesi için gerçekleşmesi gereken ön şart, davalının kuruculuk, yönetim kurulu üyeliği, yöneticilik veya tasfiye memurluğu görevlerinden birisini deruhte etmiş olması ve ilgili fiilin bu görev sırasında ihdas edilmesi gerekliliğidir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve celp edilen tüm bilgi ve belgeleri göre, dava dışı ……. Depolama Ve Lojistik Hizmetleri A.ş. nin muhasebe kayıtlarından, Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmüş ve kesinleşmiş olan …… E., ….. K. Sayılı dosya münderecatından yapılan değerlendirmeler sonucunda, dava dışı ……. A.Ş’nin kusurlu yönetilmiş olduğu, kusurlu yönetim sonucunda iflas ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar, dava dışı şirketin bu duruma düşmesinde ve alacaklarının varsa zarara uğramasında yöneticilerinin sorumlu olduğu izahtan vareste olsa da, yeniden yapılandırma konusunda tedbirlerin alınıp alınmadığı kusur sorumluluğun ispatının davacıya ait olduğu, iflas erteleme dosyasında, yeniden yapılandırma konusunda davacının sorumluluğunun bulunduğu, TTK 553 bağlamında sorumluluğun doğabilmesi için ortaya çıkan zararın ve hangi yöneticinin kusuruyla bu zarara sebep olduğu somut bir şekilde ortaya konmalıdır. Başka bir anlatımla dava dışı şirketten alacaklı olan davacının, davalı kurucu / yönetici / tasfiye memurlarının sorumluluğuna ilişkin davada alacaklı, alacağını şirketten alamamış ve alacağını tahsil edemeyiş nedeninin de yöneticinin tahsil edilemeyen alacağın tahsil edilememiş olmasından ötürü yöneticinin kusurundan kaynaklanan bir nedenin varlığı şarttır. Dolayısıyla davacı şirketin, dava dışı borçlu şirketin kurucu / yönetim kurulu üyesi / tasfiye memuru olarak görev yapmış davalıların, şirketten tahsil edilemeyen hangi zararının ne zaman hangi davalının şahsi kusurundan kaynaklandığı ortaya koyması gerekmektedir. Açıklandığı üzere, davacı hem kurucuların ve yönetim kurulu üyelerinin kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiklerini (fiil unsuru), hem söz konusu sorumluların kusurlu olduklarını (kusur unsuru), hem bu kişilerin fiillerinden zarara uğradığını (zarar unsuru) ispat edecek, bunun yanında hangi davalının hangi fiilinin hangi zarara yol açtığını (illiyet bağı) ispat edecektir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. (4721 s.TMK m.6). Nitekim İstanbul …… Bölge Adliye Mahkemesinin ….. esas ….. Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. TTK 553 hükmü çerçevesinde kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının sorumluluğunun doğabilmesi için davacı alacaklının, davalıların kusurlarıyla zarara sebebiyet verdiklerini, fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğunu ispat etmeleri gerekir. Somut olayda, davacı her ne kadar sunduğu dilekçelerde genel olarak bir zararının olduğunu, davalıların kusurlarının bulunduğunu ve bu zararlardan sorumlu olduklarını iddia etmiş ise de; hangi zararın ne zaman hangi kurucu / yönetim kurulu üyesi ve yönetici / tasfiye memuru olan davalının kusuruyla gerçekleştiği hususunda herhangi bir ikna edici bilgi ve belge sunmadıkları, davacının dosyaya sunduğu delillerle davasını kanıtlayamadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı … tarafından yapılan yargılama 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalılar tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalılara iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2021

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)