Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/886 E. 2020/280 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/886
KARAR NO : 2020/280

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2015
KARAR TARİHİ : 03/03/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 24/07/2013 tarihinde …… AVM müşterilini belirli güzergahlara götürmek üzere tahsis edilmiş davalı …… ‘e ait davalı …… kullandığı ….. plakalı otobüse binmişlerdir, Aracın hareket saati gelince hızla hareket etmiş 3-4 dakika sonra AVM içinde bulunan sürat kesici bir kasise hizla girmiş araç içerisindeki müvekkillerinin araçta oluşan ivmenin etkisi ile havaya firladığını, …. Hastanesine kaldırıldığını,çekilen emar sonucunda vücudunda kırıklar oluştuğunu, bu nedenlerle müvvekkilinin 6 ay tuvalet ihtiyaçlarını bezle giderdiğini, 6 aydan sonra ev içinde eğilmeden kısa mesafe yürüyüş yapmalarına izin verildiğini, halen rahat hareket edip yürüyemediğini, evde devamlı kalan 3. bir kişiden yardım alarak yaşamlarını sürdüremediklerini, 3. kişiye bağımlı hale geldiğini, bu nedenlerle ……. ve …… taşımacılık ……. müvekkilim behiye için 15.000 tl müvekkilim sunar için 15.000 tl olmak üzere toplam 30.000 tl manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte hüküm altına alınnması, dava masraf ve vakalet ücretinin davalılara yükletilmesine, ……. ve …… taşımacılık ……. müvekkilim ….. için 36.890,80 tl , müvekkili sunar için 44.810,02 TL olmak üzere toplam 81.700,82 TL maddi zararın müştereken, müteseisilen tahsiline karar verilmesini, fazlaya ait hakları saklı tutulmak kaydı ile , maddi zararların meydana geliş tarihinden itibaren en yüksek banka faizi ile birilkte tahsilini, kazaya sebebiye veren ….. plakalı vasıtanın halen davalılar adına kayıtlı ise üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, araç satılmışsa ……. ve ……. Taşımacılık ……. adına kayıtlı araç tesbit edildiği takdirde kayıtlarına tedbir konulmasını, davanın teminatı olmak üzere davalılar ……. ve ……. Taşımacılık ……. adına kayıtlı gayrimenkullerin tapu kayıtlarına ihtiyatı tedbir konulmasını talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar …… Taşımacılık …… ……. 14/08/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan araç üzerine konulan 22/07/2015 tarihli ara kararı gereği konulan ihtiyati tedbir talebine itiraz ettikleri, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, fakat huzurdaki davada uyuşmazlık konusunu maddi ve manevi tazminat istemleri oluştursa da uyuşmazlık konusuyla alakası bulunmayan araç üzerine tedbir konulmasıan karar verildiğini, ilgili madde gereği ancak uyuşmazlık konusuna tedbir konulacağından ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep ettiklerini, ayrıca olayın gerçekleşme tarihi ile dava açılış tarihi arasında Borçlar Kanunun emredici hükümlerine göre fiilin ve failin öğrenilme tarihindne itibaren işleyen zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, derdest davaya yönelik zamanaşımı itirazında da bulunduklarını, dava dilekçesine konu olan ve müvekilinin kusur atfetme amacına matuf olan iddiaların da tarafımızca kabul edilmesinin elbette ki mümkün olmadığını, zira her ne kadar dava dilekçesinde müvekkilinin kasise hızla giriş yaptığı davacıların yere düşmesinin akabinde bağrış ve diğer yolcuların uyarısı üzerine otobüsü durdurduğu, davacıları …… Sitesi yakınlarındaki bakkalın önünde beton zeminin üzerine bırakıp yoluna devam ettiği belirtilse de bu iddianın en başta davacıların olayla ilgili olarak ….. Merkezinde bizzat verdikleri ifadeleriyle çeliştiğini, davacı …. ‘ın 31/07/2013 tarihinde …. merkezi amirliğinde vermiş olduğu ifadesinde ” münibüs hemen durdu, şoför ve araç içindekiler bize yardımcı olmaya çalıştılar, ancak tekrar araç hareket etti bizi eve kadar götürdüler, eve gelince yürümekte zorluk çekince hemen devlet hastanesine gittik” dediğini, diğer davacı ….. 31/07/2013 tarihinde …… Merkezi amirliğinde vermiş olduğu ifadesinde ” Bu esnada araç durdu aracın içindekiler bize yardım ettiler, daha sonra aynı araç bizi eve bıraktı ancak belim çok ağrıdığı için devlet hastanesine gittik” özetle dava dilekçesine konu olan kasise hızlı girme, olay gerçekleştikten sonra davacılara yardım etmeme ve onları evlerine uzak bir mesafede bir durakta beton zeminin üzerine bırakarak kaçma iddialarının en başta bizzat vermiş oldukları ifadelere ters düştüğünü, davacılar şoförün olay gerçekleştikten sonra kendilerine yardımcı olduğunu ve evlerine kadar bıraktığını bizzat ifade etmişken tazminat istemini konu edinen davada bunun tam aksini iddia etmelerinin manidar olduğunu, dava dilekçesinde bir takım tedavi ve bakıcı giderlerine binaen davacı ……. için 44.810 TL diğer davacı ….. için ise; 36.890 TL maddi tazminat isteminde bulunduğunu, dava dilekçesindeki bakıcı giderleri kalemine bakıldığında her ay için 700 USD gibi bir aylık rakam biçilmesinin de tamamen keyfiyete dayalı fahiş bir istem olduğunu, davacıların geçici bir zaman zarfında devam eden tedavi sürecine bianen istedikleri manevi tazmiant miktarının fahiş olup, Yargıtayın yerleşik içtihatlarıyla da sabit olan kriterlere aykırılık teşkil ettiğini, davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara tahmilini arz ve talep etmiştir.
Davacılar vekilinin 03/09/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Polis tutanaklarına göre kazaya sebep olan aracın ….. plakalı araç olduğunu, aracın sahibi ve sürücüsünün meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, kaza tarihinin 24/07/2013 dava tarihinin 21/07/2015 olduğunu, davanın 2 yıl dolmadan açıldığını, Silivri …… Asliye ceza mahkemesindeki …… sayılı dosyasındaki ceza davası halen devam ettiğini, müvekkillerinin kaza sonrası tam olarak iyileşmediklerini, davalıların zamanaşımı definin hukuki gerekçesi olmadığını, dava dilekçesinde müvekkili ……’nin 76 kocasının 82 yaşında diğer davacı ……. ‘ın 79 kocasının 90 yaşında olduğunu ve demans hastası olduğunu, müvekkillerinin kaza nedeni ille uzun bir süre yatakta kımıldamadan yattıklarını, halen hiçbir ağırlık kaldıramadıklarını,müvekkillerinin mali ve içtimai durumu araştırıldığında otracak evleri ve yazlıkları olan, emekli maaşları ile geçinen çocukları iyi tahsil görmüş kişiler olduğu, talep edilen rakamın bu kişileri zengileştirmeyeceğinin görüleceğini, davalının ödeme teklifi olması durumunda uzlaşma konusunda beyanda bulunacaklarını beyan etmiştir.
Davalı …… Sigorta A.Ş vekilinin 01/10/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; 24/07/2013 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen ….. plakalı aracın müvekkili şirketin nezdinde kaza tarihini kapsayan herhangi bir poliçesi bulunmadığını, poliçe numarası olarak belirtilen …… numaralı poliçenin ise …… plakalı araç için düzenlenmiş olup, iş bu aracın 26/03/213-2014 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatlarının sakatlanma hliande kişi başı 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği gibi dava konusu trafik kazası ….. plakalı araçla gerçekleştiği takdirde ….. plakalı aracın müvekkili şirket açısında husumet yokluğu dolayısıyla davanın reddini talep etmişlerdir. ……. numaralı poliçeye göre teminatlarının Karayolları Trafik Kanunu ve poliçe genel şartları uyarınca otomatikman her olayda ödenmesi gerken bir meblağ olmayıp gerçek kusuru geliri ve uzuv kaybı oranına göre tazminat meblağının belirleneceğini, sigortalı araç sürücü kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle poliçe sorumlulukarının bulunmadığını, isnat edilen kusuru kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
İşbu dava Silivri …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/06/2016 gün ve …… esas …… karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize intikal etmiştir.
DELİLLER: Kaza Tespit Tutanağı, Hastane ve doktor raporları, Araç ruhsatı, Silivri …… Asliye Ceza Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası, tanık beyanları, ATK raporları, vergi kayıtları, sigorta poliçesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Davacı tanığı ….. 14/06/2016 tarihli celsedeki beyanında; Davacılardan birinin dayısının birinin de amcasının hanımı olduğunu, kazayı görmediğini, kazadan sonra ….. Hastanesine davacıları götürdüklerini, orada ilk müdahalenin yapıldığını, 10-15 gün orada kaldıklarını, yattıkları süre içerisinde orada bakıcı tutulduğunu çünkü tek başına ihtiyaçlarını giderecek durumda olmadıklarını, evde bir yıla yakın yatalak durumda kaldıklarını, ayrıca evde kendilerine bakıcı tutuldu bu bir yıl boyunca bakıcıların yardımıyla hayatlarını idame ettiklerini, altlarına bez kullanıldığını çelik korsu kullandıklarını, hareket kısıtlılığının olduğunu birilerinin yardımı olmadan hayatlarını ikame edemediklerini, kazayı yapan şoförün davacılarla ilgilenmediğini, davacıların ikisin de ayrı ayrı bakıcıları olduğunu aylık 1000 dolara yakın bir ücret bakıcılara verildiğini beyan etmiştir.
Davacı tanığı …..14/06/2016 tarihli celsedeki beyanında; Davacılardan ……’nin dönürü olduğunu, kazanın 2013 tarihinde cereyan ettiğini, davacı ……’nin ….. Hastanesinde 15-20 gün kadar bir süre kaldığını, hastanede yatarken kendilerine bakıcı tutulduğunu, ayrıca evlerine götürüldükten sonra da sürekli hareketsiz yatalak olduklarını bu nedenle kendilerine ayrı ayrı bakıcı tutulduğunu, kaza nedeniyle bakıcılara verilen ücret hakkında bir bilgisinin olmadığını, ama tahmini olarak o zaman ki türk parasıyla 2.000- TL verildiğini, kaza nedeniyle hareket kıstlılıkları meydana geldiğini, kendilerinin kaza yapmadan önceki durumdan daha kötü duruma düştüklerini beyan etmiştir.
Davacı tanığı ….. 14/06/2016 tarihli celsedeki beyanında; Kendisinin davacılardan …… ……’ın kızı olduğunu, kazanın 2013 temmuz ayında ceryan ettiğini, annesinin tahmini olarak 12 gün hastanede kaldığını, daha sonra eve götürüldüklerini evde de yaklaşık olarak 6 ay hareketsiz yaşadıklarını, bir yıl boyunca da kısmı hareketli olarak evde hayatlarını kendilerine tuttukları bakıcılar marifetiyle devam ettirdiklerini, kazadan sonra amcasının demans olduğunu ve vefat ettiğini, olaydan sonra kazayı yapan şoförün hiçbir şekilde gelip davacılarla ilgilenmediğini, bakıcıların her birine o zamaın parasıyla TL bazında 2.000- TL para ödediklerini, hala kendilerinden bu kaza nedeniyle hareket kısıtlılığı mevcuttur, ihtiyaçlarını hala kendileri rahat bir şekilde gideremediklerini, sürekli yardıma muhtaç durumda olduklarını beyan etmiştir.
Davacı tanığı …… 14/06/2016 tarihli celsedeki beyanında; Davacılardan …… ‘nin kızı olduğunu, kazanın 2013 yılının temmuz ayında ceryan ettiğini, olay günü İstanbul’da olduğunu olayı duyduğunda Silivri’ye geldiğini, davacıların …. Hastanesinde yattıklarını, kendilerinin hareketsiz olarak yattığını çelik korse bağlandığını, bakım ve ihtiyaçlarını hastanede tutulan bakıcıların giderdiğini, tahmini olarak 12 gün hastanede kaldıklarını, daha sonra ambulansla eve götürüldüklerini, yine de yaklaşık 6 ay kadar hareketsiz olarak yaşadıklarını, bir yıl boyunca da kısmi hareketli oalrak evde hayatlarını kendilerine tuttukları bakıcılar marifetiyle devam ettirdiklerini, bu arada evdeyken sık sık kontrollerinin yapılması amacıyla ambulansla hastaneye götürülüp getirildiklerini, kendi başlarına hareket edemediklerini, amcasının ve babasının bu olaydan çok etkilendiğini, babasının olay nedeniyle demans olduğunu ve vefat ettiğini, olaydan sonra kazayı yapan şoförün hiçbir şekilde gelip ilgilenmediğini, kendilerinin bakıcıların her birine o zamanın parasıyla TL bazında 2.000- TL para ödediklerini beyan etmişlerdir.
Davacı tanığı …… 14/06/2016 tarihli celsedeki beyanında;Davacıların 60 yıllık arkaşı olduklarını, kazayı duyar duymaz kaza mahalline gittiğini, davacıların hastanenin acil bölümünde yattıklarını, sedyede olduklarını kendilerine sonda takıldığını, 12 gün hastanede kaldıklarını bu kalış sürecinde bakıcıya ihtiyaçları olduğunu, evde 6 ay süresince yattıklarını altlarına bez serildiğini, hiçbir suretle kıpırdamadan hareketsiz kaldıklarını ve mecburen bunların hizmetini yapmak amacıyla paralı bakıcılar tutulduğunu, kazadan sonra şoförün hiçbir şekilde ilgilendiğine dair haberinin olmadığını, bakıcının bir yıl boyunca kendisinin yanında yardımcı olmak amacıyla çalıştığını, çünkü kendi özel ihtiyaçlarını tek başına gideremediklerini beyan etmiştir.
Silivri ….. Asliye Ceza Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden gönderilen örneğinin incelenmesinde; Müştekilerin ….., …… ……, şüphelinin ……. olduğu, suçun taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma olduğu, sanık …….’nun 10 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Kazaya karışan araç olan ….. plaka nolu aracın …… Sigorta A.Ş Şirketine ……. poliçe numarası ile ZMMS kapsamında sigortalı olduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeni ile haksız fiil temeline dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce alınan 18/12/2019 havale tarihli bilirkişi heyet raporundaki tespitin olayın oluş şekline uygun görülmesi nedeniyle bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli kabul edilmiş, hükme esas alınmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
Davacıların tedavilerinin kamu hastanelerinde yapıldığı, tedavi bedelleri, hastaneler tarafından SGK’ya fatura edildiği, bu bedeller üzerinde herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacılar için ATK tarafından ayrı ayrı bildirilen 6 (altı) aylık iyileşme süreçlerinin somut olaya ve tıbbi durumlara uygun olduğu, bu 6 (altı) aylık süreç boyunca hastalar için bir bakıcı gereğinin de mevcut olduğu, bu süreç içerisinde kendi ihtiyaçlarını tek başına göremeyecekleri bilirkişi heyetinde bulunan ortopedi uzmanı bilirkişisi tarafından tespit edilmiş, bu noktadan hareketle, her bir davacı için 6 (altı) aylık bakıcı giderinin hesaplaması yapılmıştır.
Dosyada mübrez kusur bilirkişisi …… tarafından düzenlenmiş 08.07.2015 tarihli kusur raporunda; 24.07.2013 tarihinde meydan gelen kazada, yolcular (davacılar) ….. ve …… ……, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun yolculara alt yolcu kusurlarından sayılan herhangi birisini ihlal etmediğinden dolayı olayda kusurlarının bulunmadığı, …… plaka sayılı “Ticari” otobüs şoförü ….. ‘nun ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun sürücülere ait diğer (Tali) kusurlarından sayılan (Mad;52/1-b) Araçların hızını, aracın yük ve teknik özelliklerivle görûs, vol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak ve (Mad: 81/3) “Yaralanmalı veva ölümlü kazalarda zabıtadan izin alınmadan olay yerinden ayrılmak” Kurallarını ihlal suçlarını işlediğinden dolayı olayda tamamen kusurunun olduğu, kazanın oluşmasında başka herhangi etkenin söz konusu olmadığı, kanaatine varılarak rapor tanzim edilmiştir.
Beden gücü kaybı zararı, varsayımlara göre hesaplanmakta olup, zarar görenin bakiye yaşam süresinin çeşitli varsayımlara göre belirlenmesi gerekir. Literatürde bu varsayımlar için …… gibi bir kısım yaşam tabloları oluşturulmuş olup Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihatlarında bu türlü varsayıma dayanan tazminat hesaplarında PMF-1931 yaşam tablosunun kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/13308 Esas, 2013/14602 Karar sayılı kararında, “Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre desteğin ve destek ihtiyacı olanların muhtemel yaşam süreleri belirlenirken PMF yaşam tablosu esas alınmalıdır. denilmektedir.
Davaya konu olay ile …..’nin omurgasının T12 seviyesinde omuriliğe bası yapan burst tarzında kırık oluştuğu, kendisine ameliyat önerildiği ancak kabul etmediği, olaydan 5 yıl sonra yapılan muayenesinde T12 vertebra yükeskliğinin ön taraftan azaldığı, bacağını bükmekte zorlandığı ancak nörolojik muayenesinin normal olduğu ve oluşan yaralanmanın Meslekte Kazanma Gücünü %33,2’sinin kaybına sebep olduğu, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davaya konu olay ile …… ……’ın omurgasının T12 seviyesinde omurilik kanalı içine kemik parça ile bası yapan burst tarzında kırık oluştuğu, kendisine ameliyat önerildiği ancak kabul etmediği, olaydan 5 yıl sonra yapılan muayenesinde T12 vertebra yükeskliğinin ön taraftan azaldığı, sol iliopsoas ve kuadriseps femoris kaslarının kuvvetinin 4/5 olduğu, ve oluşan yaralanmanın Meslekte Kazanma Gücünü %25’inin kaybına sebep olduğu, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Adli Tıp Kurumu iyileşme süresinin altı aya kadar uzayacağını bildirmiştir.
Adalet Bakanlığı Adli Tıp kurumu …… Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 27.02.2019 tarih …….. sayılı …… karar nolu raporunda; 01.02.1936 doğumlu …..’nin 24.07.2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı ayak bileğindeki arızası nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak E Cetveline göre %33.2 (yüzdeotuzüçnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin oy birliği ile mütalaa olunduğu belirtilmiştir.
Adalet Bakanlığı Adli Tıp kurumu ……. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 27.02.2019 tarih …….. sayılı ……… karar nolu raporunda, 01.01.1939 doğumlu …… ……’ın 24.07.2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı ayak bileğindeki arızası nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak E Cetveline göre %25 (yüzdeyirmibeş) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin oy birliği ile mütalaa olunduğu belirtilmiştir.
Gerek mülga 506 Sayılı Yasanın yürürlükte olduğu dönemde, gerekse halen yürürlükte bulunan 5510 Sayılı Yasa kapsamında, acil hallerde sağlık hizmeti bedelinin Kurum’dan sağlık yardımı almayı hak eden kişilere ödeneceği düzenlenmiş, mevcut yasal düzenlemelerde acil hallerde alınan sağlık hizmeti bedelinin SGK sigortalısı tarafından talep edilebileceği hüküm altına alınmış olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/04//2007 gün ve ……. E, …… sayılı kararında da Sigortalılara sağlanan tıbbi malzeme bedellerinin tahsili, isteme hakkının ve davacı olma sıfatının sigortalılara ait olduğu, Kurum’a başvuru yapılması ve malzeme bedelinin temin edilmesi konulu şahıs vekaletnamelerine istinaden Kurum sigortalısı olmayan şirket tarafından dava konusu edilmesinin mümkün olmadığı” bildirilmiş, bununla birlikte 28/12/2011 tarih ……… Sayılı Yargıtay İlamında davacı olan sağlık sigorta şirketinin TTK.’nun 1301. maddesi uyarınca halef sıfatının bulunmadığı, mülga 506 Sayılı ve yürürlükte olan 5510 Sayılı Kanun gereğince; acil hallerde alınan sağlık hizmet bedelinin SGK sigortalısı tarafından talep edilebileceğinin ifade edildiği, Yine uygulamada, söz konusu kanun, yönetmelik ve genelge hükümleri çerçevesinde, trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri (tedavi, tıbbi malzeme, ilaç, refakatçi ve yol giderleri) Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında Kurumumuzca karşılanmakta olup; iş göremezlik, maddi, manevi tazminat ve bakıcı giderleri gibi Kurumumuzca karşılanmayan talepler için sigorta şirketlerinin sorumlulukları devam etmekte olduğu, belirtilmiştir.

MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Maddi zarar, kişinin isteği dışında malvarlığında meydana gelen eksilmesini ifade eder. Zarar miktarı malvarlığının hukuka aykırı eylemden önceki durumu ile eylemden sonra arz ettiği durum karşılaştırılarak belirlenir. Hukuka aykırı eylem malvarlığının aktifini azaltımda veya pasifini çoğaltımda yahut aktifin çoğalmasına veya pasifin azalmasına engel olmak suretiyle zararın oluşumuna sebebiyet verir. Diğer bir deyimle zarar, eylemli zarar veya kardan yoksunluk biçiminde gerçekleşir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, araç trafik kayıtları, olay nedeniyle hak sahiplerine ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin SGK ve sigorta şirketinden alınan yazı cevapları, sigorta poliçesi, kaza tespit tutanağı, sağlık kuruluşlarından celp edilen tıbbi bilgi ve belgeler, ATK raporları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; 24/07/2013 tarihinde davalı …….’nun kullandığı maxi AVM ye ait servis aracına davacıların binerek arka son sıraya oturdukları, davalı ……. ‘nun kullandığı servis aracı ile kasise yaklaştığında ani fren yapmasını takiben araçta bulunan davacıların koltuklardan havaya fırlayarak birisinin yere, diğerinin oturduğu koltuğa tekrar düştüğü ve adli raporlarda belirtildiği şekilde yaralandıkları; davalı sürücü ……..’in süratını mahal şartlarına göre uyarlamadığı, yol üzerindeki kasisi gördüğünde hızını azaltıp kasis üzerinden kontrollü geçmesi gerekirken bütün bunlara dikkat etmediği, kasisi farkettiğinde ani fren yaparak yolcuların can güvenliğini tehlikeye düşürerek olayda dikkatsiz ve özensiz davrandığından asli kusurlu olduğu; katılanların araçta kullanılmak üzere yolculara emniyet kemeri tahsis edilmemiş olduğu da gözetildiğinde kazada atfı kabil kusurlarının bulunmadığı, mahkememizce alınan ve itibar edilen 18/12/2019 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda tespit edildiği üzere, 24.07.2013 tarihinde meydana gelen kazada yaralanarak beden gücü kaybına uğrayan …..’nin geçici tam iş göremezlik zararının 5.724,50 TL olarak hesaplandığı, davacının sürekli kısmi iş göremezlik zararının Adli Tıp Kurumunun 27.02.2019 tarihli raporuna istinaden %33,2 oranında maluliyet oranına ve davalı sürücünün %100 kusur oranına göre 26.124,68 TL. olarak hesaplandığı, toplamda ise, (5.724,50+26.124,68)= 31.849,18 TL olarak hesaplandığı, 24.07.2013 tarihinde meydana gelen kazada yaralanarak beden gücü kaybına uğrayan …… ……’ın geçici tam iş göremezlik zararının 5.724,50 TL olarak hesaplandığı, davacının sürekli kısmi iş göremezlik zararının Adli Tıp Kurumunun 27.02.2019 tarihli raporuna istinaden %33,2 oranında maluliyet oranına ve davalı sürücünün %100 kusur oranına göre 25.159,26 TL. olarak hesaplandığı, toplamda ise, (5.724,50+25.159,26)= 30.883,76 TL olarak hesaplandığı, …..’nin geçici tam iş göremezlik dönemine ilişkin bakıcı gideri tazminatının 6.168,60 TL olarak hesaplandığı, …… ……’ın geçici tam iş göremezlik dönemine ilişkin bakıcı gideri tazminatının 6.168,60 TL olarak hesaplandığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Manevi zarar, hukuka aykırı eylem sonucu kişisel değerlerde meydana gelen eksilmedir. Kişisel değerlerin soyut niteliği nedeniyle meydana gelen eksilmenin rakamsal karşılığını parasal değerini ifade etmek mümkün değildir. Bununla birlikte kişisel değerlere yapılan saldırı neticesi ruhsal dengenin bozulması yaşama sevincinin eksilmesi kaçınılmaz olduğunda, hukuk manevi zararı giderim yükümlülüğü dışında tutmamış, genel değer ölçüsü olması nedeniyle, belli bir miktar paranın verilmesi suretiyle zarar görenin tatmin edilmesini amaçlamıştır. Olayın niteliği, iş göremezliğin ve yaralanmanın boyutu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, manevi tazminatın zenginleşmeye veya yoksullaşmaya neden olamaması temel ilkesi de dikkate alınarak davacıların olaydan dolayı çekmiş olduğu elem ve ızdırabın bir nebze de olsa telafisi için davacılar lehine aşağıdaki miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-MADDİ TAZMİNAT BAKIMINDAN;
a)….. bakımından
-Tam iş göremezlik zararı 5.724,50 TL, sürekli kısmi iş göremezlik zararı 26.124,68 TL olmak üzere toplam 31.849,18 TL nin 24/07/2013 kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar ……., ……. Taşımacılık ……. ve sigorta şirketlerinden (sigorta limitiyle sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)…… …… bakımından
-Geçici tam iş göremezlik zararı 5.724,50 TL, sürekli kısmi iş göremezlik zararı 25.159,26 TL olmak üzere toplam 30.883,76 TL’nin 24/07/2013 kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar ……., ……. Taşımacılık ……. ve sigorta şirketlerinden (sigorta limitiyle sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
c)….. bakımından
Bakıcı gideri tazminatı olan 6.168,60 TL nin 24/07/2013 kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar ……., ……. Taşımacılık …….’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ….. bakımından fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine,
ç)…… …… bakımından
Davacı vekilinin talebiyle bağlı kalınarak ve fazlaya ilişkin kısmın bakıcı giderinden mahsubu sağlanarak 6.074,44 TL nin 24/07/2013 kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar ……., ……. Taşımacılık …….’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
MANEVİ TAZMİNAT BAKIMINDAN ise kısmen kabulü ile davacılar bakımından ayrı ayrı 10.000,00 er TL manevi tazminatın 24/07/2013 kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar ……., ……. Taşımacılık …….’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 6.487,81 TL harçtan peşin alınan 1.907,58 TL harcın mahsubu ile eksik 4.580,23 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
MANEVİ TAZMİNAT BAKIMINDAN ise kısmen kabulü ile davacılar bakımından ayrı ayrı 10.000,00 er TL manevi tazminatın 24/07/2013 kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar ……., ……. Taşımacılık …….’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 6.487,81 TL harçtan peşin alınan 1.907,58 TL harcın mahsubu ile eksik 4.580,23 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 2.026,85 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 1.723,22 TL. yargılama gideri ile 1.939,38 TL. toplam harç masrafı ki toplam 3.662,60 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacılara iadesine,
6-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 10.546,75 TL ile manevi tazminat yönünden hesap edilen 3.400,00 TL. ki toplam 13.946,75 TL avukatlık ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden red edilen maddi tazminat yönünden 3.400,00 TL., manevi tazminat yönünden hesap edilen 3.400,00 TL. ki toplam 6.800,00 TL. Avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalılara ödenmesine,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2020

Katip …….
¸(e-imzalıdır)

Hakim ……..
¸(e-imzalıdır)