Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/885 E. 2020/822 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/885 Esas
KARAR NO : 2020/822

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2016
KARAR TARİHİ : 16/11/2020
KARAR YAZILMA TARİHİ : 30/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin 02/02/2008 tarihinden, iş akdinin sona erdiği 09/03/2016 tarihine kadar davalı işveren nezdinde, “Satış Sorumlusu” olarak çalıştığını, davalı işverenin, iş sözleşmesi süresi boyunca davacının yemek ücretlerini, AGİ bedellerini, fazla mesai ücretlerini ve hafta tatili ücretlerini ödemediğini, müvekkilinin davalı işverenin en eski çalışanlarından olmasına rağmen işe yeni giren çalışanlara 5.000,00-TL aylık ücret ödenirken davacıya 2 yıl boyunca aylık 4.300,00-TL ücret ödendiğini, davacıya sürekli ücretinde artış yapılacağı söylenmesine rağmen 2 yıl boyunca davacının ücretine zam yapılmadığını, bunun üzerine müvekkilinin işyerindeki görevinden ayrıldığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca bu durumun düzeltilmesini defalarca talep etmesine rağmen işveren tarafından kötü niyetli olarak baskı ve yıldırma politikası izlendiğini, son olarak davalı işverenin, davacıya, kendisine işe yeni başlayanlarla aynı ücreti ödemeyeceğini söyleyerek müvekkilinden baskı ve yıldırma politikası ile hukuka aykırı şekilde istifa beyanı aldığını, davalı işyeri, İş Kanunu hükümlerine göre geçersiz olan, baskı altında ve zorla aldığı istifa beyanına rağmen davacıya kıdem tazminatı ödemesi altında ödeme yaptığını, bu durum gerçekte, müvekkilinin istifa beyanının zorla ve baskı altında alındığını ispatladığını, mevcut iş yasası gereği, iş akdinin istifa sebebiyle sonlanması durumunda, çalışana kıdem tazminatı ödemesi yapılmadığını, müvekkilinin işveren tarafından zorlama ve baskı ile istifasının alınması ve hak kazandığı işçilik hak ve alacaklarının kendisine ödenmemesi nedeniyle taraflarınca Bakırköy …… İş Mahkemesi …. E. Sayılı dosyası ile işçilik alacaklarının ödenmesi talepli dava açıldığını, iş bu davanın yargılamasının devam ettiğini, müvekkilinin işçilik alacaklarını talep etmesi üzerine davalı işverenin, haksız ve kötü niyetli olarak davacı hakkında, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı icra dosyası ile 72.176,88-TL cezai şart alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, ödeme emrinin davalı işveren tarafından davacının tahliye ettiği eski ev adresine gönderildiğini, akabinde posta görevlisinin ödeme emrini usulsüz tebliğ etmesi üzerine davacı hakkında başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, söz konusu icra takibine dayanak olarak, belirsiz süreli iş sözleşmesinin eki olarak sözleşmeyi imzaladığı sırada davacıya imzalatılan sözde “Rekabet Etmeme Sözleşmesi” gösterildiğini, müvekkilinin hakkında açılan icra takibinden haberdar olur olmaz Bakırköy ….. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …… E. Sayılı dosya ile usulsüz tebligat nedeni ile ödeme emrinin iptali ve icra takibine yapmış olduğumuz itiraz neticesinde icra takibinin durdurulması talepli dava açtığını, iş bu davanın da henüz derdest olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulüne, Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı icra dosyasından davalıya borçlu olunmadığının tespitine, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı …, davalı şirkette satış – pazarlama sorumlusu olarak çalışırken, 09/03/2016 tarihinde istifa ederek iş ilişkisini kendi rızası ile sonlandırdığını, davacı ile davalı şirket arasında iş ilişkisinin kurulumu sırasında imzalanmış 06/02/2008 tarihli Rekabet Etmeme Sözleşmesi ile davacı (sözleşmenin III. no’lu Rekabet Etmeme Taahhüdüne İlişkin Hak ve Yükümlülükler başlıklı bölümün I. maddesinde) “-İş sözleşmesinin hitamından itibaren başlamak üzere 2 yıl süreyle şirketin yoğun faaliyet gösterdiği Marmara bölgesinde şirket ve şirketin dahil olduğu grubun diğer şirketleri ile aynı iştigal konusu içerisinde olan özel ve/veya tüzel 3. şahıslar da iş gören, danışman, ortak veya iş sahibi olarak kar/ücret alarak ve/veya almayarak herhangi bir şekilde görev yapmayacağına, davalı şirkete ve diğer şirketlere ait ticari sırları veya şirkete ait müşteri portföyünü mali bir kazanç sağlamak için kullanamayacağına“ dair taahhütte bulunmasına rağmen, 09/03/2016 tarihinde istifa ederek işten ayrılmasının ardından, henüz 2 yıllık taahhüt süresi dolmadan, davalı şirketle rekabet içerisinde ve Marmara bölgesinde faaliyet gösteren ……. Endüstri Kimyasallar San. ve Tic. AŞ’de çalışmaya başladığını, davacıya, 06/02/2008 tarihinde imzaladığı Rekabet Etmeme Sözleşmesine aykırı davrandığından kendisine öncelikle Noter marifetiyle ihtarname keşide edilerek ihtar edildiğini, söz konusu ihtarnamenin Tebligat Kanunu ve usul hükümleri gözetilerek, davacı asilin bilinen son adresine tebliğe çıkarıldığını, ancak ihtarnamenin bila tebliğ olduğunu, davacının o tarihteki mernis adresine tebliğ edildiğini, borçlunun muaccel olan ve ihtarname ile talep edilen cezai şart alacağını, kendisine tanınan süre içerisinde ödememesi sebebiyle, Bakırköy …. İcra Dairesi’nin …. E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davacı tarafından cevaba cevap ve davalı tarafından ikinci cevap dilekçeleri ibraz edilmiştir.
DELİLLER
Dava, cevap, cevaba cevap, ikinci cevap, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, rekabet yasağının ihlali nedeniyle cezai şart alacağının tahsili için başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı icra takibinden İİK 72. maddesi gereğince borçlu bulunmadığının tespitine yöneliktir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı dosyası incelendiğinde; davalının davacı hakkında 72.176,88-TL cezai şart alacağının yıllık işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için takibe geçtiği, davacı tarafından takibe 20/07/2016 tarihinde itiraz edildiği, aynı tarihte Müdürlükçe gecikmiş itirazın müdürlüğe değil ilgili mahkemeye yapılması gerekçesi ile takibin devamına talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış, tanıklar dinlenilmiş ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemeleri yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi Dr. R….. 17/10/2019 havale tarihli raporunda; dosya kapsamında davacının emeklilik nedeni ile istifa ederek davalı işyerinden kıdem tazminatını alarak ayrıldığını, dolayısı ile davacının iş akdi İş Kanunu’nun 25. Maddesinde sayılan haller ile işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından değil, davacının emekliliği sebebi ile davacı tarafından istifa ile sonlandığından rekabet yasağının devam edeceği kanaatine varıldığını, Rekabet Etmeme Sözleşmesinde cezai şart olarak davacının şirketten son 1 yılda elde ettiği brüt toplam ücretin karşılığı bir cezanın davalı şirkete ödeyeceğinin belirtildiğini, dosyada mübrez ücret bordrosunda davacı işçinin son brüt maaşının 6.014,74-TL olduğunu, bir yıllık toplam brüt ücretinin 72.176,88-TL olduğunu bildirmiştir.
Tarafların bilirkişi raporuna karşı yapmış olduğu itiraz ve beyanlar üzerine Prof. Dr. …, Prof. Dr. ….. ve Dr. ….’den oluşan bilirkişi heyetinden yeni rapor aldırılmıştır. Bilirkişi heyeti 07/09/2020 havale tarihli raporunda; dosyada bulunan 06/02/2008 tarihli ve 26/12/2011 tarihli iki ayrı rekabet etmeme sözleşmesine ilişkin olarak, rekabet etmeme sözleşmesinin şekle ve esasa bağlı bir eksikliği ve geçersizliğinin bulunmadığının kabulü halinde, mevzuat, yargı kararları, rekabet etmeme sözleşmesine ilişkin hükümler ve tarafların iddia ve savunmaları ile dosyadaki belgeler ve bilgilerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda rekabet etmeme sözleşmesinin geçerli olacağını, rekabet etmeme sözleşmesinde belirlenmiş olan ve davalı tarafın talebiyle icraya konulan 72.176,88-TL cezai şart tutarında indirim yapılıp yapılmayacağının takdirinin mahkemede olduğunu bildirmiştir.
Rekabet etmeme borcu, iş akdinin sonuçlarından olan; işçinin, işverene sadakat borcunun olumsuz yönünü ifade eder. TBK madde 444’te düzenlenen rekabet yasağı asli yükümlülük doğuran bir sözleşme değildir, iş akdine bağlı olarak fer’i nitelikte bir yükümlülük doğurmaktadır. Bu yasak taraflar arasındaki hizmet ilişkisi sona erdikten sonra hükümlerini doğuran bir borçtur. İş ilişkilerinden doğan rekabet yasağının düzenlenmesinin dayanağı iş ilişkisidir. Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi alanda ve belirli bir zaman diliminde işverenle rekabet teşkil edebilecek herhangi bir faaliyette bulunmaması hususunu içeren sözleşmedir. TBK m,444/l’e göre, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. TBK m.444/2’ye göre, rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. TBK.’nın 444/son maddesine göre; rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Somut olayda, davalının davacı ile yaptığı Rekabet Etmeme Sözleşmesi incelendiğinde; davacının, davalıya ait şirkette satış pazarlama mühendisi olarak görev yaptığı, müşteri bilgilerinin yanısıra işverenin yaptığı işlerle ilgili bilgi edinme imkanına da sahip olduğu görülmektedir. Bu durumda, davacının davalıya ait iş yerinden ayrıldıktan sonra rakip bir işyerinde faaliyete başlaması nedeniyle fiili bir zararın gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın, 444/son maddesine göre zarar tehlikesinin mevcut olup olmadığı değerlendirilerek, aynı Kanun’un 445/2 maddesi gereğince aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde gözönünde tutmak suretiyle, kapsam veya süre itibariyle sınırlandırabileceği de nazara alınarak bir karar verilmesi gerekir.
Bu kanuni düzenlemeler uyarınca; rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, bir iş sözleşmesinin bulunması, işçinin fiil ehliyetine sahip olması, iş sahibinin menfaatinin bulunması, yasağın sınırlı olması, sözleşmenin yazılı olması ve rekabet yasağının zaman, yer ve konu bakımından sınırlandırılması gerekir. Tüm bu koşulların hepsinin gerçekleşmiş olması şarttır ve bu koşullar emredici nitelikte olduklarından bu koşullardan herhangi birisinin bulunmaması halinde sözleşme batıl olacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olayda taraflar arasında imzalanan rekabet yasağına ilişkin taahhütnamenin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davacı ile davalı arasında rekabet yasağını düzenleyen sözleşme hükümleri ile rekabet yasağına atıf yapan hükümler değerlendirildiğinde; öncelikle taraflar arasında imzalanmış iki adet Rekabet Etmeme Sözleşmesi bulunmaktadır. Birinci sözleşme, iş akdinin başladığı 06/02/2008 tarihinde imzalanmıştır. İkinci sözleşme ise davalı şirketin unvan değiştirdiği 07/12/2011 tarihinden sonra yeni şirket unvanı ile tanzim edilerek imzalanmıştır. Bir nüshası sadece davalı tarafından imzalı, diğer nüshası davalı ve davacı şirket tarafından imzalı 26/11/2011 tarihli olarak tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Rekabet yasağında kural olarak sadece işçinin yükümlülük altına girmesi söz konusu olduğu için sözleşmeyi sadece onun imzalaması yeterlidir. Sözleşmenin 2 yıl süre ile sınırlı olarak yapıldığı, Marmara Bölgesinin sınırlama alanı olarak belirlendiği, iş sözleşmesinden ayrı olarak düzenlendiği, davacının imzasının bulunduğu ve imzanın sahteliği iddiası bulunmadığı, şirketten son bir yılda elde edilen brüt toplam ücret karşılığı bir cezanın cezai şart olarak belirlendiği anlaşılmıştır. Davacı 29/02/2016 tarihli dilekçesi ile tüm haklarının ve tazminatının verilmesini talep ederek istifa ettiğini beyan etmiştir. 09/03/2016 tarihli ibranamenin işten ayrılış nedeninde; “4857 sayılı İş Kanunu’nun /3500 gün 15 yıl çalışma şartı emeklilik şartları dolması ile istifa” beyanı belirtmek suretiyle, davalı 09/03/2016 tarihinde kıdem tazminatı ve ibranamede belirtilen haklarını alarak işten ayrılmıştır. Dolayısı ile davacının İş Kanunu’nun 25. Maddesinde sayılan haller ile işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından değil, davacının emekliliği sebebi ile davacı tarafından istifa ile sonuçlandığından rekabet yasağının devam ettiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamından davacının, davalı şirketin müşterisi olan davalı şirketle aynı iş kolundaki ……. Endüstriyel Kimyasallar San. ve Tic. A.Ş.’de işe başladığı tespit edilmekle davacının rekabet yasağına uymadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de davacının kötüniyetli olduğu ispat olunmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerektiği yönünde karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Tarafların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,
3-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.232,61-TL harcın mahsubuyla fazla alınan bakiye 1.178,21-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini davada vekille temsil ettirmesi nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 10.182,99-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 4,30-TL vekalet harcı, 6,80-TL vekalet pulu, 178,35-TL posta – tebligat masrafı (ayrıntısı Uyapta kayıtlı) olmak üzere toplam 189,45-TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
7-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır