Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/868 E. 2020/29 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/868 Esas
KARAR NO : 2020/29

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/07/2012
KARAR TARİHİ : 13/01/2020
KARAR
YAZIM TARİHİ : 16/05/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı takip dosyası ile yapılan ilamsız takibe ilişkin ödeme emrinin 24/07/2009 tarihinde tebliğ edildiğini, takibe 31/07/2009 tarihinde itiraz edildiğini, davalının takibe ilişkin borç nedeni olarak ……. seri numaralı çeke ilişkin olarak, davacının 21/06/2007 tarihinde …… Bankası …… Şubesi’ne 216,29-TL ödediğini ve ödediğine dair dekontun bulunduğunu, takibe konu çekin sahte olduğunu, davacı şirketin böyle bir borcunun bulunmadığını, daha önce de aynı konu ile ilgili Bakırköy ….. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde …… E. sayılı dosyası ile işbu dava ile aynı konuyu içeren dava açıldığını, ancak 24/05/2012 tariihnde usule uygun olmadığı halde işlemden kaldırıldığını ve kararın kesinleştiğini, Bakırköy ….. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında tüm delillerin toplandığını, imza örneklerinin alındığını, Savcılık ve banka yazışmalarının yapıldığını, bu davada alacak miktarı için icra dosyasına icranın geri bırakılması ve yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verildiği nedenleriyle davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitini, icranın geri bırakılmasını ve yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça keşide edilen çeki meşru ciro silsilesine dayanarak son hamilden ciro yoluyla devralanın meşru hamil olduğunu, dolayısı ile keşidecinin imzasının sıhhatini inceleme olanağı olmadığını ve bu nedenle icra takibinin yürütülmesinin hiçbir kusurunun ve de kötü niyetinin olmadığını, takibin kambiyo evraklarına ilamsız yoldan yapıldığı nedenleriyle davacı tarafça açılan davanın her yönüyle istirdat davası niteliğinde olduğu gözetilerek öncelikle hak düşürücü sürenin dolması nedeni ile davanın reddini talep etmiştir.
Bakırköy ….. Asliye Hukuk Mahkemesi 18/7/2013 tarih ve …. E. …… K. sayılı kararı ile görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 17/03/2014 tarih …… E. ve …… K. sayılı ilamı ile onanması üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş ve 09/07/2014 tarihinde ……. esasına kaydedilmiştir. Mahkememizce 07/07/2015 tarihinde davanın kabulü ile Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı dosyası ile takibe konulan …… seri nolu 30/5/2008 keşide tarihli çek yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 23/05/2016 tarih …… E. ve ….. K. Sayılı ilamı ile mahkememizin hükmü bozulmuştur. Bunun üzerine dosya mahkememizin ……. esasına 19/09/2016 tarihinde yeniden kaydedilerek yargılama yapılmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; davacının Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ….. E. Sayılı takip dosyasına dayanak ….. Bankası ….. Şubesi’ne ait, …. nolu, keşidecisi davacı, keşide tarihi 30/05/2008, 6.000,00-TL bedelli çek bakımından İİK 72. Maddesi gereği davalıya karşı borçlu olunmadığının tespitine yönelik açılan menfi tespit davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalının davacı aleyhinde dayanak 6.000,00-TL asıl alacak, 1.667,00-TL faiz olmak üzere toplam 7.667,00-TL ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsili için kambiyo senedine dayalı olarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davacı – borçlu tarafından icra dosyasına 31/12/2009 tarihinde 2.491,58-TL, 23/02/2010 tarihinde 7.870,00-TL yatırılmıştır.
Görevsizlik kararı ile mahkememize gelen Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesinin …… E. Sayılı dosyasında 26/07/2012 tarihinde İİK 72/3. Maddesi gereği ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ….. E. – ….. K. Sayılı dosyası incelendiğinde; dava konusunun mahkememiz davasıyla aynı olduğu, 19/01/2010 tarihinde dosyanın müracaata bırakıldığı, 26/01/2012 tarihinde yenilendiği, 24/05/2012 tarihli duruşmaya da davacının katılmaması nedeniyle HMK 150, 320/4. Maddeleri kapsamında davanın açılmamış sayılmasına 24/05/2012 tarihinde karar verildiği anlaşılmaktadır. İlgili mahkemede davacı tarafça sunulan 14/04/2010 tarihli dilekçede; davalının müvekkilinin ……. Bankası hesaplarına koymuş olduğu haciz nedeniyle 2.244,00-TL alacağını tahsil ettiğini, mahkemece ihtiyati tedbir kararının 15/12/2009 tarihinde verildiğini, icra dosyasına yatan paranın ise 31/12/2009 tarihinde çekildiğinden bahisle belirtilen miktar yönünden davanın istirdat davası olarak devamını kalanı bakımından menfi tespit davası olarak devamını talep ettiği anlaşılmaktadır. Bakırköy …… Sulh Hukuk Mahkemesince 15/12/2009 tarihinde icra takibine ilişkin dosyada bulunan paranın ödenmemesi için tedbir koyulduğu ve su kararın icra takip dosyasına gönderildiği anlaşılmaktadır.
Bakırköy ….. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …… E. – ….. K. Sayılı dosyası incelendiğinde; davacının müşteki, davalının katılan olduğu, dava dışı …… isimli şahsın sanık olduğu, çeki takibe koyan son hamil … (davalı)’nın çeki açık hesap borcuna karşılık sanık ……’dan aldığını beyan ettiği, ……’nın çeki …’ya verdiğini kabul ettiği ve dava dışı …….. ‘dan aldığını savunduğu, bu kişinin varlığı ile ilgili bir belge sunamadığı, çekin İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarının 12/03/2012 tarih …… sayılı raporunda çek üzerindeki şube isminin, çek numarasının ve keşideci isminin silinerek yeniden yazılmak suretiyle sahte oluşturulduğunun bildirildiği, aynı çekin daha önce kullanıldığı bankaya iade edildiği bildirildiğinden bankadan çek numarasına göre bu çekin bulunduğu karnenin şirket yetkilisi …… ‘ya teslim edildiğinin bildirildiği, çekin keşidecisi dışında kişilerce keşidecinin bilgisi ve rızası dışında tanzim edilerek piyasaya sürüldüğü, gerçek duruma uygun olmayarak keşide edilmesi ve ve elde edilişinin de daha önceden bankaya ibraz ile ödenmesi nedeni ile sahte olduğunun belirlendiği, çeki aldığı kişi ile ticari ilişkisini ispat edemediği, hiç bir ticari ilişkiye dayanmayan yapılacak işlere karşılık alındığı söylenen çekin taraflar arasında dolaşımında bu çekin yasal şekilde elde edilmemiş olduğunu tarafların bilebileceği, bilmesi gerektiği kanaatinin mahkemede oluştuğu, çekte cirosu bulunan sanık …… ‘nın çekin çalıntı/yasal olamayan şekilde ele geçmiş olduğunu bilerek ciro yapıp kullandığı bu şekilde özel belgede sahtecilik yaptığı kanaati ile cezalandırılmasına karar verilmiş olup verilen karar 18/07/2004 tarihihnde kesinleşmiştir.
…… Bankası tarafından sunulan cevabi yazıda; ….. Şubesinin ….. numaralı hesap sahibinin davacıya ait olduğunu, ilgili çekin 21/06/2007 tarihinde banka gişesinden 216,29-TL bedel ile tahsil edildiğini, fiziki olarak ibraz edilmeksizin 30/05/2008 tarihinde elektronik takas aracılığıyla …. Bankası A.Ş. Tarafından ibraz edildiğini, ilgili bankaya mükerrer çek bilgisi verilerek her hangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Yüksek Mahkeme’nin 23/05/2016 tarihli bozma gerekçesi davacının sahtecilik iddiasının incelenip keşideci imzasının davacıya ati olup olmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme sonucu karar verilmiş olmasıdır.
Bir senette yer alan yazının veya imzanın inkâr edilmesi durumunda, 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası anlamında bir “sahtelik iddiası” söz konusu olur. 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesine ilişkin gerekçede bu husus “Maddenin kenar başlığında “Yazı veya imza inkârı” ibaresi birlikte kullanılmıştır. Her iki husus uygulamada sahtelik iddiası olarak adlandırılan durumu ifade etmektedir” şeklinde belirtilmiştir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1792).
Öte yandan, bir senetteki imzanın inkâr edilmesi hâlinde, mahkemenin imzanın sahte olup olmadığı konusunda kendiliğinden araştırma yapması gerekir. Bu araştırma ve incelemenin sırası ise 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde düzenlenmiştir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T., s. 1794).
Belirtilen sebeplerle davacı şirket yetkilisinin imzaları Malatya …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Talimat sayılı dosyası ile aldırılmış, davacıya ait imza asıllarının bulunduğu belgeler celp edilmiştir. Toplanan deliller üzerinde imza incelemesinin Adlı Tıp Kurumunca yaptırılmasına karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesince tanzim edilen 14/05/2019 tarihli raporda; davacı şirkete atfen atılı keşideci imzasının teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere……’in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği bildirilmiştir.
Ancak ceza yargılamasında aldırılan İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarının 12/03/2012 tarih ……. sayılı raporunda çek üzerindeki şube isminin, çek numarasının ve keşideci isminin silinerek yeniden yazılmak suretiyle sahte oluşturulduğunun bildirildiği tespit edilmiştir.
Davacı vekilince fazlaya ilişkin taleplerinin artırımı / ıslah işlemi başlıklı 30/09/2019 tarihli dilekçe ile arttırdığı / ıslah ettiği alacak miktarı üzerinden, paranın icra dosyasına yatırıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, dilekçe davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/12-1677 E. – 2015/1012 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere; imzanın borçluya ait olup olmadığının tespit edilemediği durumda yasada öngörülen “imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması koşulu” gerçekleşmediğinden senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senedi elinde bulundurup takibe girişen ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya düşecektir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, Bakırköy …… Asliye Ceza Mahkemesi’nin ….. E. Sayılı dosyası, Bakırköy ……. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ……. E. Sayılı dosyası, icra takip dosyası, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları içeriğine göre; davaya konu çek üzerindeki şube isminin, çek numarasının ve keşideci isminin silinerek yeniden yazılmak suretiyle sahte oluşturulduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacı şirket yetkilisinin imzasının taklit edilmek suretiyle atıldığı, dava dışı sanığın ceza yargılamasında cezalandırıldığı ve kararın kesinleştiği, ceza mahkemesince belirlenen maddi olguların hukuk mahkemesince bağlayıcı olması, takibe davalı yanca itiraz edilmiş olması, açılmamış sayılmasına karar verilen davada ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasına rağmen davalıya icra müdürlüğünce ödeme yapılmış olması, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin artırımı / ıslah işlemi başlıklı 30/09/2019 tarihli dilekçesi de göz önüne alınarak dava konusu çekten kaynaklı borçlu olmadığının tespiti ile ödenen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile davacının Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı takip dosyasına konu keşidecisi …. Gıda ve İhtiyaç Mad. San. Tic. AŞ olan keşide tarihi 30/05/2008 ….. çek nolu hamiline çekten kaynaklı borçlu olmadığının tespitine, davacının ilgili borçtan kaynaklı yapmış olduğu 10.361,58 TL lik ödemenin davalıdan dava tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile istirdatına,
2-Alınması gerekli 707,79-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 89,10-TL harcın mahsubuyla bakiye 618,69-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 21,15-TL başvurma harcı, 89,10-TL peşin harç, 24,30-TL temyiz maktu harcı, 119,00-TL temyiz yoluna başvuru harcı, 27,70-TL temyiz maktu harcı, 136,00-TL temyiz yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 417,25-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafça yapılan posta / tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 190,09-TL ile Adli Tıp rapor ücreti 310,00-TL olmak üzere toplam 500,09-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun gecici 3. maddesi gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili Yargıtay 19. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/01/2020

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)