Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/831 E. 2019/594 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/831
KARAR NO : 2019/594

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2016
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin … İli …. İlçesi …. Mahallesi …. Ada … sayılı parsel üzerindeki … ve … numaralı bağımsız bölümler (fabrika binası) ile arsa niteliğindeki … sayılı parseli 06.10.2015 tarihinde … den toplam 7.520.000,00 TL bedelle satın aldığını ve borcunu ödediğini, satış senedinde … sayılı parseldeki … ve … numaralı bağımsız bölümler üzerinde ….kbank lehine mevcut olan 7.500.000,00 TL bedelli, 1. Derecede yıllık %36 faizli fekki bankaca kaldırılıncaya kadar geçerli ve malik olan davalı …Ş. nin müteselsil sorumluluğu altında 22.01.2015 tarih/4122 yevmiye numaralı işlemle bir ipoteğin tesis edildiği alıcı olan müvekkilinin bu ipotek borcunu şahsen üstlenmediğini, iş bu satış işlemi yapılırken ipoteğin şifahen kendilerine kaldırılacağının bildirildiği ve fakat ipoteğin davalılarca kaldırılmadığı iş bu sebeple de davacı müvekkilinin zarar görmesi ihtimaline karşılık olarak söz konusu borcu 30.06.2016 tarihinde 2.480.000,00 TL olarak dava dışı alacaklı bankaya bizzat ödediğini ifade ederek davalılara Beyoğlu … Noterliğinin 18.07.2016 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesiyle durumu bildirdiklerini, ancak davalıların iş bu ihtarnameye vermiş olduğu Bakırköy 51. Noterliğinin 28.07.2016 tarih ve …. yevmiye numaralı cevabı ihtarnamesiyle özetle; “ipotek fekki sebebiyle davacı tarafa herhangi bir borçlarının olmadığını, ticari anlaşma doğrultusunda ipotek borcunun alıcı tarafça ödeneceğinin kararlaştırıldığı” hususunu beyan ettiklerini iş bu sebeple de söz konusu ipotek fek bedeli olan 2.480.000,00 TL’nin tahsili maksadıyla davalılar aleyhine Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı ve söz konusu takibe davalılarca itiraz edilmesi sebebiyle haksız olarak durdurulduğu neticeten; davalıların Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, alacağın % 20 sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, Davalı müvekkil şirketlerin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı şirketin karşılıklı anlaşma gereği ödemeler, iade çekler ve ipotek fekki için davacı tarafça yapılan ödemeler hesaplandığında 1.520.000,00 TL müvekkile borcu bulunduğunu, taşınmazların sözleşmeli satış bedeli, Müvekkil ….A.Ş.’ye ait “… ili, …. ilçesi, …. Mah., … ada, … sayılı parsel üzerindeki … ve … nolu bağımsız bölümler ile arsa niteliğindeki … sayılı parsel” 18.09.2016 tarihinde davacı şirkete 11.520.000,00 TL bedelle satıldığını, Davalı müvekkillerinden taşınmaz satışını yapan ….A.Ş satışa konu taşınmazları 13.12.2012 tarihinde iktisap etmiş, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4r maddesine göre; “Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri.” KDV’den istisna edilmiştir. Taşınmazın sözleşmeli bedeli ile fatura bedelinin karşılaştırılması, Davacı şirket ile davalı müvekkiller arasında 18.09.2015 tarihinde imzalanan Taşınmaz Satış Sözleşmesi’ne göre, satışı gerçekleştirilen taşınmazın sözleşmeli bedeli 11.520.000,00 TL olduğunu, İşbu satış sözleşmesine göre satış bedelinin tamamı davacı tarafından müvekkili …A.Ş’ne yapılan nakit havale ve çekler ile ödendiğini, 21.09.2015 tarihli nakit havale 500.000,00 TL 30.09.2015 tarihli nakit havale 800.000,00 TL 01.10.2015 tarihli nakit havale 200.000,00 TL 05.10.2015 tarihli nakit havale 350.000,00 TL 07.10.2015 tarihli nakit havale 2.250.000,00 TL 09.10.2015 tarh., … nolu, 18.03.2016 vadeli 2.000.000,00 TL 09.10.2015 tarh., …. nolu, 04.03.2016 vadeli 2.000.000,00 TL 09.10.2015 tarh., …. nolu, 02.03.2016 vadeli 250.000,00 TL 09.10.2015 tarh., … nolu, 28.03.2016 vadeli 2.000.000,00 TL 10.11.2015 tarihli nakit havale 224.000,00 TL 25.11.2015 tarh., …8364 nolu, 25.11.2015 vadeli 946.000,00 TL toplam 11.520.000,00 TL Satışı yapılan taşınmazın “2 sayılı parsel üzerindeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler” üzerinde davalı müvekkil bir diğer şirket olan …’nin…bank …Ş’nden kullanmış olduğu kredi sebebiyle 22.01.2015 tarih….sayılı işlemle …bank lehine ipotek tesis edildiğini, davacı şirketin söz konusu taşınmazların tapuda aleni olan ..bank …Ş. lehine kurulan ipoteği bilerek ve hukuki sonuçlarını kabul ederek aldığını, davalı müvekkil şirketlerin davacı şirkete taraflarca kabul edilen 18.09.2015 tarihli sözleşmeye istinaden herhangi bir borcu bulunmamakta olup 1.520.000,00 TL alacağı bulunduğunu, dolayısıyla, davacının itiraz ve beyanları ile taleplerinin hukuka aykırılık teşkil etmekle birlikte haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli olduğunu, davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere davacı şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, davacının dava dilekçesinde davalı müvekkil şirketlerin ortak ve yöneticilerinin aynı olduğu iddia etmiş ise de bu iddiasının da gerçek dışı olduğunu, ortak ve yöneticilerinin farklı olduğuna ilişkin Ticaret Sicil Gazeteleri sunulduğunu, yukarıda arz ve izah edilmiş hususlar ışığında, Haksız davanın reddine,-Davacı şirketin müvekkili ….A.Ş’ye olan 1.520.000,00 en yüksek faizi ile birlikte iade edilmesine, Davacının haksız talep etmiş olduğu alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, 21.12.2015 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 23.maddesi gereğince, kötü niyetli davacının ödemesi gereken vekalet ücretinin ve yargılama giderinin davacı taraf üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: B.çekmece …. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı İcra Dosyası, fatura dökümleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….E. Sayılı dosyasının tetkikinde, Alacaklı (davacı) ….Ltd. Şti. vekili vasıtası ile 04.08.2016 tarihinde borçlu (davalılar) … Ve … aleyhine 30.06.2016 tarihli 2.480.000,00 TL alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %10,50 faizi, masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili amacıyla takibe geçtiği, Davalı borçlunun 09.08.2016 tarihli itiraz dilekçesi ile, müvekkillerin takip konusu alacağa ilişkin olarak hiçbir borcunun bulunmadığını, bu nedenle borca, ödeme emrine, faiz ve ferilerine itiraz ettiği, borçlunun yapmış olduğu vaki itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişisinden 06/02/2019 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
GEREKÇE:
Sorun: Davacının davalıdan takibe konu alacağının olup olmadığı, davalıların itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, MK., HMK, TBK, TTK, ve İİK bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, borçtan sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz maliki sıfatıyla davacı tarafından ipoteğin fekki için dava dışı alacaklı bankaya ödenen paranın kredi borçlusu olan davalılardan tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Davacı tarafından, İstanbul Beyoğlu … Noterliğinin 18.07.2018 Tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi ile, satın aldığı taşınmaz üzerinde …’nin borcundan dolayı ipotek olduğu taşınmaz satış sözleşmesine istinaden… Aş.’nin …bank …Ş. Bakırköy şubesindeki hesabına ödemiş olduğu 2.480.000,00 TL’nin taraflarına ödenmesi talep edildiği, davalının, 28.08.2016 tarihli İstanbul Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesine verilen cevabında …ve … olarak ihtar edilen taşınmaz satışı ve ipotek fekkine ilişkin olarak herhangi bir borç bakiyesinin bulunmadığı, anılan alım-satım sözleşmesi kapsamında mevcut olan ticari ilişki ve ticari anlaşma doğrultusunda basiretli tacir olmanın gereklerine uygun davranılması gerektiği aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı hususunun ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Davalılardan … A.Ş.’nin kanuni defter ve belgeleri üzerinden bilirkişi tarafından yapılan incelemede; 18.09.2015 tarihli sözleşmede yer alan 11.520.000.00 TL tutarın Davacı tarafça nakit/çek olarak ödendiği, ancak davalı/satıcı …. Aş. tarafından 05.10.2015 tarihli üç fatura ile 7.520.000.00 TL (tapu satış değeri üzerinden) fatura kesildiği, davacı tarafından davalı/satıcıya verilen …. nolu 04.03.2016 vadeli ve …. nolu 18.03.2016 vadeli toplam 4.000.000.00 TL davacı çeklerinin 25.11.2015 tarihli “çek çıkış iade bordrosu’’ davalı tarafından davacıya iade edildiğine ilişkin kayıtları içerdiği, bu haliyle kayden borç- alacak ilişkisinin kalmadığı, bu durumda Davacı/alıcının, Davalı/satıcıya sözleşme çerçevesinde teslim etmiş olduğu her biri 2.000.000,00 TL tutarında olmak üzere iki adet toplam 4.000.000.00 TL çekleri “çek çıkış iade bordrosu” ile iade edildiği, tespit edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, ticaret sicil kaydı, B.çekmece …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı İcra Dosyası, dava dosyasında mevcut ihtarname, fatura dökümleri, tarafların ticari defterleri üzerine yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, 04.03.2016 ve 18.03.2016 tarihli iki adet çek dışındaki kayıtların tarafların ticari defterlerindeki kayıtlarla örtüştüğü anlaşılmıştır.
Mahkememizin 17/07/2017 tarihli ara kararında, Dava dışı …Ltd. Şti’ne müzekkere yazılarak, dava ve cevap dilekçesi eklenmek suretiyle, davacı şirkete 1.900.000 TL bedelli 7 adet çeki hangi sebeple ve hangi belgelerle verdiği ve varsa aralarında sözleşme olup olmadığının ve bu ticari ilişkinin açıklanmasına, tebligattan itibaren 2 hafta kesin mehil verilmesine dair karar verildiği, verilen kesin sürede sözleşme aslının Dava dışı …Ltd. Şti. tarafından sunulmadığı anlaşılmıştır.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Davalıların 28/10/2016 ve 04/11/2016 havale tarihli cevap dilekçelerinde de alacaklı oldukları yönünden hiçbir iddiada bulunulmamıştır. Taraflar arasında mutabakat sağlandığı öne sürülmüştür. Ayrıca borç senedinin (çeklerinin) geri verilmesi borcun sona erdiğinin yasal karinesi olduğundan TBK md. 104/son ve 01/06/2017 tarihinde yapılan ilk oturumda 18/09/2015 tarihli sözleşme aslının ve çek giriş ve çıkış bordolarının ıslak imzalı asıllarının ibrazı için davalı tarafa iki haftalık kesin süre verilmiş, bu süre 15/06/2017 tarihinde sona ermiş ancak belge aslı bu süre içinde ibraz edilmemiştir. Davacı lehine hak doğmuştur. Bu durum HMK 94/3 de belirtilmiştir. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Mahkeme mevcut delillere göre karar vermek durumundadır. Bu nedenle 18/09/2015 tarihli gayrimenkul alım satım ve aracılık sözleşme içeriği ve maddeleri işlevsellik kazanmamıştır.
Mahkememizin 01/06/2017 tarihli celsenin 3 nolu ara kararında, İhtilafa konu olan 18/09/2015 tarihli sözleşme aslının davalı vekili tarafından iki haftalık kesin sürede mahkememize sunulmasına dair karar verildiği ancak davalılar vekilinin verilen kesin sürenin bitiminden sonra, 15/08/2017 havale tarihli dilekçe ekinde 18/09/2015 tarihli alım satım sözleşmesi ve 2 adet çeke ait çek giriş çıkış bordro asılların sunduğu anlaşılmış olup, verilen kesin sürede sözleşme aslı ibraz edilmediği için usulen bu delile dayanmış olmaktan vazgeçmiş oldukları, davalıların bu konudaki iddialarını ispat edemediklerinden mahkememizce imza incelemesine gerek görülmemiş ve 18.09.2015 tarihli Gayrimenkul Alım-Satım ve Aracılık Sözleşmesi içeriği maddeleri dikkate alınmamış olup, bu itibarla bilirkişi tarafından ticari defter incelemesinde tespit ettiği üzere, … nin, taşınmaz satış bedeli olarak davacıya toplam 7.520.000,00.-TL bedelli üç adet fatura kestiği, karşılığında davacıdan nakit ve çek olarak toplam 11.520.000,00.-TL tahsilat belgesi aldığı; ancak bu belgelerden 04.03.2016 ve 18.03.2016 tarihli toplam 4.000.000,00.-TL bedelli iki adet çeki, bilahare 25.11.2015 tarihinde İADE şerhi düşerek kayıttan çıkardığı, böylece kendi defterine göre alacaklı/borçlu olmadığı; …nin ise davacının ipotek fekki ödemesinden dolayı 2.480.000,00.-TL davacıya borçlu olduğu; davacının da, aynı nedenle …den 2.480.000,00.-TL kadar alacaklı olduğu net bir şekilde tespit edildiği anlaşılmış ayrıca davalılardan … İle … Şirketleri arasında ipoteğin fekkine ilişkin hukuki ilişkinin olduğu, bu ilişki neticesinde davacı tarafından … adına ipoteğin fekki amacıyla 2.480.000,00 TL yatırılmış olduğu da dikkate alınarak davanın kabulü ile B.çekmece … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın likit olması karşısında ayrıca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görülmüş, davanın kabul mahiyeti ele alındığında davacının kazanmış haklarına zarar gelmemesi bakımından ve ihtiyati haczin yasal şartları devam ettiğinden ihtiyati haczin devamına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalıların ihtiyati haczin kaldırılması yönündeki talepleri, mahkememizin 12.07.2018 tarihli ara karar ile gerekçelendirilmiş olup, davalı vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalılar karara karşı verilen sürede istinaf yoluna başvurmamış olup, itiraz hakkında Mahkememizce verilen karar kesinleştiği için bu talep yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile B.çekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
2- 2.480.000,00 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ihtiyati haciz kararının da karar kesinleşinceye kadar devamına, davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 169.408,80 TL harçtan peşin alınan 29.952,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 139.456,60 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 434,50 TL posta masrafı ile toplam harç gideri 29.985,70 TL ki toplam 30.420,20 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 87.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekili, davalı … vekili, davalı … vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)