Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/720 E. 2018/49 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/720 Esas
KARAR NO : 2018/49

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2016
KARAR TARİHİ : 16/01/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 23/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 01/06/2014 tarihli bir satın alma sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin cari hesap araştırmaları neticesinde davalıdan 16.954,91 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 2015 yılında teslim edilen malları iade etmek isteyip, cari hesaplarda davalıyı borçlu göstermesinin dürüstlük kurallarına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, teslim edilen ürünlerin teknolojik ürünler olup, güncelliğini yitirdiğini, bunları iade etmek istemesinin hak ve nesafete aykırı oldğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 16.954,91 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için cari hesaba dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 04/04/2017 tarihli raporunda; tarafların defterlerinin sahipleri lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacı ve davalı defterleri arasındaki hesap farkının davalı tarafça kabulü yapılmayan ve davalı tarafa tebliği yapılıp yapılmadığı belli olmayan faturalardan kaynaklandığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar doğrultusunda icra bilirkişiside heyete dahil edilerek ek rapor alınmış, 30/11/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; kök raporda ifade edildiği gibi davalı tarafça kabulü yapılmayan ve davalı tarafa tebliği yapılıp yapılmadığı belirli olmayan faturaların kabul edilmemesi halinde davacının herhangi bir hak ve alacağının olmayacağı, davacının ayıp iddiasını ispat etmeden davalıdan aldığı malları iade etmiş olmasının kendisini alacaklı hale getirmeyeceği bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında 01/06/2014 tarihinde bir satım sözleşmesi yapılmış olup, davacı cevaba cevap dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından teslim alınan ürünlerin ayıplı ve hasarlı olması sebebiyle davalıya iade edildiği ve müvekkil şirketin sahip olduğu alacağın cari hesaba işlendiği bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmeye göre; davacının %13 ciro primine hak kazanabileceği açık olup, bunun dışında başkaca bir kesinti imkanı sözleşme içeriğinde bulunmamaktadır. Bu anlamda pazarlama destek primi, bilgi paylaşım primi, core assortmen primi, satış elemanı destek primi, hedef ciro primi, gibi primler yönünden davalı aleyhine olarak hiçbir kesintinin yapılmayacağı açık olarak kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin bu unsurları anlaşmanın esaslı unsurlarından olup, söz konusu anlaşmaya aykırı bir kesinti ve bu yolda kesilecek olan bir faturanın da hukuki bir değerinden söz etmek mümkün olmadığı bilirkişi raporunda da isabetli olarak bildirilmiştir.
Davacı tarafından ayıp iddiasına ilişkin herhangi bir ispat vasıtası ileri sürülmediği gibi yemin deliline de dayanılmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine, alacaklının itirazın iptali davasını açmakta kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 289,55 TL harcın mahsubuyla bakiye 253,65TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/01/2018

Katip …

Hakim …