Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/649 E. 2019/808 K. 16.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/649
KARAR NO : 2019/808

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2015
KARAR TARİHİ : 16/09/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 12/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirketin ticari ilişki kurulması için görüşmelerde bulunduklarını, görüşmeler sırasında sözleşme konusu malın (yalıtım sıvası) nitelikleri ve yeterliliği hakkında karşılıklı görüşmeler yaptıklarını, davalı şirketin sunduğu sunum dosyasının incelendiğini, müvekkili şirketin davalının malın sertifikalarına güvenerek davalı ile distribütörlük sözleşmesi imzaladığını, fakat sözleşmenin birçok maddesinin davalıyı tam bir koruma altına aldığını, müvekkili şirketin ise hiçbir hakkının koruma altına alınmadığını, sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olması gerekirken sözleşmenin “kelepçeleme sözleşmesi” niteliğinde olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin imzalanması ile ilk edimini yerine getirdiğini ve davalıya 250.000,00 TL’yi gönderdiğini, ancak daha sonra müvekkilinin bayilik verdiği bir müşterisinin uyarısı ile bir kuruma verdiği teklif neticesinde malın sertifikalarının sahte olduğunu anladığını, bunun üzerine davalı şirkete durumu bildirip verdiği paranın iadesini istediğini fakat davalı şirketin ödeme yapmayacağını bildirdiğini, bu nedenlerle sözleşme kapsamında davalıya ödediği 250.000,00 TL.’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile imzalanan “Yetkili Distiribütörlük Sözleşmesi”nin 16.7. maddesinde de açıkça bu sözleşmeden doğabilecek ihtilaflarda Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin faaliyet adresinin de Bakırköy olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri/Ticaret mahkemeleri olduğunu, esasa ilişkin olarak davacının ileri sürdüğü iddiaların hukuki dayanağının olmadığını, uzun görüşmeler sonucunda davalı ile “BSN NaturelShield dış cephe ısı yalıtım sıvası”nın belirlenen coğrafi bölgelerde davacı tarafından satımı, dağıtımı, pazarlanması vs. ile ilgi distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, davacıya tek satıcılık yetkisi tanındığını, davacının sertifikaların sahteliği ile ilgili iddialarını kabul etmediklerini, davacının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan hiçbir madde bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Didim (Yenihisar) …. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin …. esas ….. karar sayılı dosyasından 31/03/2016 tarihli yetkisizlik kararı ile dosya mahkememiz esasına 27/06/2016 tarihinde kaydedilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasında imzalandığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan yetkili distribütörlük sözleşmesinin içeriğinin hukuka uygun olup olmadığı, sözleşme uyarınca davalı şirketçe davacıya verilen mal sertifikasının sahte olup olmadığı, sertifikanın sahte olması durumunda davalı tarafça davacı tarafa teslim edilmeyen ancak parası davacı tarafça ödendiği bildirilen sertifikası sahte ürünlerin bedelinin iadesi için yasal şartların bulunup bulunmadığının ispatı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı tanıklarından …’nın tanıklık beyanı alınmış, tanık beyanında; duyuma ilişkin bilgi sahibi olduğunu, belgenin sahte olduğunu belirttiğini, bu hususu davacı ve davalıya bildirdiğini, davalı şirket yetkilisinin kendisini arayarak sertifika işlerini yürüten şirket yetkilisinin para alarak usulsüz iş yaptığını anlattığını, kendisinin de zararı olduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce hukuk alanında Prof Dr. ….., Endüstri Mühendisi …. ve Mali Müşavir… bilirkişi heyeti olarak atanmıştır, bilirkişi heyetinin 18/01/2019 havale tarihli raporunda; davacı ile davalı arasında Distribütörlük Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, bu sözleşmeyle davalı distribütörün sözleşme konusu mallan davacıdan satın almak suretiyle, alt bayilere satmayı, dağıtmayı ve pazarlamayı üstlendiğini, bu sözleşmede tarih yer almamaktaysa da, davacının dava konusu 250.000 TL’lik ödemeyi 19.11.2014 tarihinde yapmış olması karşısında (ki davacı fesih ihtannda bu yönde beyanda bulunmuştur) sözleşmenin 19.11.2014 tarihi civarlarında akdedildiğinin anlaşıldığını, sözleşmenin 7.8 nolu maddesi hükmüne göre; Distribütörün (davacı), ilk sipariş için sipariş ettiği 10.000 paket ürünlerin karşılığı olan 250.000 TL KDV hariç parayı Şirket’e (davalıya), sözleşmenin imzalanmasıyla elden veya banka havalesi yoluyla vereceğini, şirketi (davalı)’in, siparişi verilen 10.000 paket ürünü, sözleşmenin imzalanması ve siparişin verilmesinin ardından 7 işgünü içinde teslim edilmek üzere hazır edeceğini, davacı/distribütörün, söz konusu 250.000 TL’yi davalıya ödediğinin anlaşıldığını, bu hususta bir ihtilaf bulunmadığını, fakat, 250.000 TL karşılığı ürünün dava tarihi itibariyle henüz davacıya teslim edilmediğini ve malların teslime hazır olduğu hususunda bir ihtarda da bulunulmadığının anlaşıldığını davacının sözleşmenin geçersiz olduğu için işbu 250.000 TL’nin davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerektiğini iddia ettiğini, raporun teknik kısmındaki tespitlere göre davalının ve davacının sözünü ettiği, iş bu …. no’lu sertifikanın 24/05/2014 tarihi itibariyle iptal edildiğini dolayısıyla sözleşmenin akdedildiği tarihten önceki bir tarihte sertifikanın iptal edilmiş olduğunu, sözleşme konusu malların dava konusu sertifikaya uygun olmasını, davacı bakımından söz konusu sözleşmeyi yapmasına etki eden önemli bir unsur olarak sayılmış olmasının hayatın olağan akışını uygun düştüğünü, dava konusu sertifikanın iptal edilmiş olması nedeniyle davacının, sözleşmeyi yapmasına etki eden bu hususta yanılmış olduğunu, böyle bir hususta yanılma sebebiyle sözleşmenin geçersiz kalmasının iş hayatında geçerli olan dürüstlük kurallarına uygun olduğunu, yanılma konusu saikin (sertifikanın) davacı tarafından önemli bir unsur olarak sayıldığının da davalı tarafından bilinebilecek durumda olduğunu, sayılan nedenlerle sözleşmenin saikte yanılma nedeniyle geçersiz olduğunu ve davacı/yanılan tarafından 02/09/2015 tarihinde (dolayısıyla da 1 yıllık iptal süresi içinde) haklı olarak feshedildiğinin, sözleşmenin iptal edilmesiyle birlikte sözleşmenin geçmişe etkili olarak ortadan kalkması nedeniyle davacının sözleşmeye istinaden 250.000 TL nin iadesinin talebine hak kazandığını, bu bedele ilişkin ihtarnamenin davalıya hangi tarihte tebliğ edildiğinin anlaşılamadığını fakat davalının 16/09/2015 tarihli cevabi ihtarnamesi ile davacının ihtarına cevap verdiğini bu durumda davacı ihtarını davalıya aynı gün tebliğ edildiği kabul edilmek suretiyle 7 günlük ödeme süresinin 23/09/2015 tarihinde dolması ile temerrüdün oluşacağının kabul edilmesi gerektiğini, bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesinin uygun olacağını davacının sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğu için ahlaka aykırı bir sözleşme olması bu nedenle geçersiz olduğu iddiasının ise yerinde görülmediğini uygulamada akdedilen sözleşmelerin çoğunda bu sözleşmede yer alan hüküm ile aynı yada benzer yönde hükümlere rastlandığını belirtmiştir.
Taraflar incelemeye 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerini ibraz etmediklerinden lehlerine delil olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılamamıştır.
Tarafların rapora karşı itiraz ve beyanları doğrultusunda önceki bilirkişi heyetinden 06/008/2019 havale tarihli ek rapor aldırılmış, ek raporda kök raporda ki görüşlerde bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir.
TBK md.32 ye göre saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz. Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması halinde yanılma esaslı olabilir. Ancak bu durum karşı tarafçada bilinebilir olması gerekir. Madde hükmü uyarınca bir sözleşmenin saikte yanılma nedeniyle geçersiz olması için şu şartların gerçekleşmiş olması gerekir, Bir taraf sözleşme yapma arzusunun oluşmasına etki yapan bir hususta (saikte/sebepte) yanılmış olmalıdır. Yanılma konusu husus yanılan bakımından sözleşmeyi onsuz yapmayacağı bir unsur (sözleşmenin temeli) niteliğinde olmalıdır. Yanılanın bu hususta yanıldığını bilmesi halinde sözleşmeyi yapmayacağı kabul edilebilmelidir. Yanılma konusu saik karşı tarafça bilinebilir olmalıdır, karşı tarafın yanılan tarafın yanılma konusu saiki önemli bir unsur olarak saydığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Söz konusu saikte yanılmanın sözleşmeyi geçersiz kılması iş hayatında geçerli olan dürüstlük kurallarına da uygun olmalıdır, somut olayda toplanan deliller ve yargılama sonucunda bu şartların gerçekleştiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan 250.000,00 TL alacağı olduğu, alacağa 23/09/2015 tarihinden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 250.000,00 TL.nin 23/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 17.077,50 TL harçtan peşin alınan 4.269,38 TL. harcın mahsubuyla bakiye 12.808,12 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça karşılanan 2.376,50 TL. (posta, tebligat, bilirkişi vs.) yargılama gideri ile toplam harç gideri 8.570,56 TL. ki toplam 10.947,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 20.950,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 16/09/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır