Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/597 E. 2019/1245 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/597
KARAR NO : 2019/1245

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/06/2016
KARAR TARİHİ : 17/12/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin davalıdan cari hesaptan kaynaklanan alacağının bulunduğunu, söz konusu alacağın tahsili için davalı aleyhine Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyası ile icra takibi takibi yaptıklarını, ancak davalının yetki, zaman aşımı, borca ve fer’i lerine itirazı üzerine takibin durduğundan bahisle itirazların iptaline, takibin devamına ve %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili özetle; taraflar arasındaki ilişkinin kaynağının eser sözleşmesi olduğunu, iddia edildiği şekilde herhangi bir alım satım sözleşmesinin bulunmadığını, Bakırköy İcra Müdürlüğünün yetkili olmadığını, yetkili icra müdürlüğünün müvekkilinin yerleşim yeri olan Malatya İcra Müdürlüğü olduğunu, taraflar arasında daha önce görülen İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. esas sayılı dava dosyasında belirtilen 2 adet faturadaki açıklamadan da anlaşılacağı üzere alacağın dayanağının eser sözleşmesi olduğunu ve Türk Borçlar Kanununun 147. Maddesi uyarınca 5 yıl olduğunu, faturaların 11/02/2008 tarihini taşıması karşısında 2013 yılı itibariyle zaman aşımı süresinin dolduğunu ve o itibarla davanın zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini borcu ve ferilerini kabul etmediklerini, davacının kötü niyetli olduğunu ve bu nedenle HMK’nın 329/1 maddesinin tatkiki ile davanın usulden olmadığı takdirde esastan reddini savunmuştur.

DELİLLER: Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyası, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin….. K. Sayılı dosyası örneği, ticaret sicil kayıtları, ihtarname suretleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasının tetkikinde, Alacaklı (Davacı) …tarafından Borçlu (Davalı) … aleyhine 01/06/2016 tarihinde takip başlattığı, takibe davalı şirket tarafından itirazda bulunulmuş, yapılan itiraz sonucu takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında mahkememizce 01/04/2019 havale tarihli bilirkişi raporu alınmış, davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi hususunda talimat yazılarak Malatya …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/3 talimat sayılı dosyasında 29/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorun: Davacının davalıdan takibe konu alacağının bulunup bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin hukuksal dayanağının ne olduğu, davalının İcra müdürlüğünün yetkisine itirazı, zaman aşımı def’i ve diğer itirazları ile derdestlik itirazının yerinde olup olmadığı, davanın esasına girilecekse takipten dolayı alacağı varsa davacının alacağının miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan fatura alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Malatya …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. talimat sayılı dosyasından alınan 29/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Uyuşmazlık konusu davada, Alçıpen Bölme Duvar Yapımı işini üstlenen davacı ile davalının KDV ve Fatura dahil Toplam: 126.209,86 TL olarak anlaştıkları, davalının davacıya değeri 100.000,00-TL.olan 3. Adet çek verdiği, davacının, yapılan işe karşılık, davalıya Toplam 5 adet fatura kestiği, davalının faturaları alıp kayıtlarına işlediği, davalının 1 nolu çeki 20.03 2008 tarihinde Malatya ….. Bank ….. şubesinden Davacı hesabına 35.000,00-TL. havale edip ödediği, 2.Nolu çeki 13.05.2008 tarihinde Malatya ….. bank’ta 18.000,00-TL olarak davacı hesabına havale edip ödediği, 3.Nolu çeki 05.06.2008 Tarihinde Malatya ….. bank tan Davacı hesabına 40.000,00-TL. havale etmek suretiyle Toplam: 93.000,00-TL.yi davacı yana ödediği, davacının, alacağı 126.209,86 TL yerine, toplam: 170.042,19-TL. yi, davalıdan tahsil ettiği, davacı ile davalı arasında ayrıca herhangi bir emtia veya hizmet satışı olmadığı, bu haliyle davalının davacıdan alacaklı olduğu..” kanaatiyle rapor tanzim edilmiştir.
Genel Olarak; Faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfeti faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düşmektedir, öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir. Fatura tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkinin belgesi sayılamaz. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2001/1, K:2003/1, T:27.06.2003.)
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.
Davalının derdestlik itirazı yönünden, incelenen İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin….. E-…. K. Sayılı dosyasında, dava konusunun, 30.05.2008 keşide tarihli ….. bank’a ait ….. nolu 40.000 YTL bedelli çekten dolayı davacısı ….. İnşaat Sanayi Ve Dış Tic. A.Ş.’nin davalı ….. Yapı Sistemleri İnşaat Taahhüt Ve Sanayi Tic. Ltd. Şirketine borçlu olmadığının tespiti talepli olarak açıldığı, mahkememiz dava konusuyla farklı olduğu anlaşılmakla derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir.
Zamanaşımı itirazı yönünden, Türk Borçlar Kanunu 146. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmüne göre, taraflar arasında alacağın cari hesaba ilişkin alacak olduğu, TBK. Uyarınca alım satım akdinden kaynaklanan alacakların zamanaşımı müddetinin 10 yıl olduğu, son satış fatura tarihinin 11/02/2008 olduğu anlaşılmakla genel zamanaşımı olan 10 yıllık zamanaşamı uygulanacağından, davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Yazılı sözleşmede vade farkı ile iyi bir hüküm olmamasına rağmen, faturada vade farkı kaydının yer alması durumunda faturaya süresinde itiraz edilmemesi sözleşmenin asli unsurlarından semenin değiştirilmesi anlamına gelmeyecektir.
Ancak yazılı sözleşmede hüküm olmamasına rağmen vade farkı uygulanmasına ilişkin ticari teamülün bulunması durumunda süresinde faturaya itiraz edilmemesi ihtimalinde vade farkı talep edilebilir. Taraflar arasında yazılı olmayan sözlü sözleşme olması durumunda faturaya itiraz edilmemesi faturanın olağan içeriğinde olmayan vade farkı ile ilgili kaydın kabul edildiği anlamına gelmez. (HGK. 19/09/2012 tarih E: 19/400 K:581 YİBK 27/06/2003 E-2011/17 RG.24/12/2003 S.25326)
Vade farkı mal ve hizmet bedelinin ödemesi gereken günde ödenmemesi halinde alacağın gecikmesi nedeniyle ulaştığı miktar yani mal ve hizmetin yeni fiyatı olduğu sonucuna varılmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, ihtarname suretleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına binaen, davanın, davacının faturaların tahsili için davalı aleyhine yürüttüğü icra takibine yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, konusunda uzman bilirkişi tarafından incelemesi yapılan davacının ticari defterlerine göre; davacının, 31.12.2008 tarihli 7.109.35 TL cari hesap alacak bakiyesinin bulunduğu tespit edilmiş, ancak bu faturanın Vade farkı faturası niteliği taşıması ve dava dosyasında taraflar arasında vade farkı uygulanacağına ilişkin bir sözleşme hükmü veva bu yöndeki bir uygulamaya ilişkin somut delil bulunmadığı, davacının icra takibine konu faturadan kaynaklanan alacağını ispatlayamadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarih 2003/1 E. 2003/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında “Vade farkı başta sözleşme ilişkisi kurulurken kararlaştırılabileceği gibi başta kurulmuş olan sözleşme şartlarına ek olarak, sonradan tarafların müşterek kabulü, yürüyen uygulamalar ya da genel olarak piyasa alışkanlıkları nedeniyle de ortaya çıkabilir” denilmek suretiyle vade farkının talep edilebilmesi için ya taraflar arasında sözleşmede kararlaştırılması gerektiği ya da taraflar arasında bu yönde daha sonradan oluşan bir uygulamanın bulunması gerektiği vurgulanmıştır.
Somut olayda taraflar arasındaki ilişkide vade farkı uygulanacağının kararlaştırıldığına veya bu yönde bir uygulama olduğuna ilişkin somut bir delil sunulmamıştır. Bu durumda, davacının davalıdan icra takibine konu olan 29.10.2008 tarih, B Seri …… Sıra No.lu 7.109,49 TL bedelli faturadan kaynaklı bir alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf her ne kadar, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. esas …… karar sayılı dosyasında verilen karar sebebiyle tahsil ettiği parayı faiziyle birlikte iade etmek zorunda kaldığı, cari hesaptaki 33.209,86 TL tutarındaki alacak ve ferileri davalı taraftan tahsil edilemediğini beyan etmiş ise de, dosya münderecatında tevsik edici belgelere rastlanılmaması hasebiyle alacak iddiasının ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş, davalının kötü niyet tazminatının taraflar arasında yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatının taraflar arasında yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 896,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 852,51 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama 750,00 TL (ayrıntısı UYAP’ta) yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 8.518,85 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2019

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)