Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/504 E. 2018/106 K. 05.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/504
KARAR NO : 2018/106

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 25.08.2015
BİRLEŞEN
DAVA : Dava konusu taşınmazlar üzerinde diğer davalı inşaat şirketlerinin, davalılardan banka lehine tesis edilen ipoteklerin fekki.
DAVA TARİHİ : 21/04/2016
KARAR TARİHİ : 05/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı), İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı Dosyası (Mahkememizin 5.2.2018 tarihinde tefrik olunan … E. sayılı dosyası ile birleşen);
Davacı vekili dava dilekçesi ile, tamamının mülkiyeti davacıya ait olan ve … ili … ilçesi … caddesinde kaim … adadaki 36.396,97 metre kare miktarındaki arsaya ilişkin davacı ile dava dışı yüklenici … A.Ş. arasında …. Noterliğinden 21/09/1998 gün ve …. yevmiye numarası ile yapılan düzenleme şeklinde satış vadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin akdedilmesi üzerine arsanın %50 sinin yükleniciye devredildiği, yüklenicinin ise kat irtifakı tesis edip inşaatın yapımına başlaması ile birlikte arsanın %25 (…) payına isabet eden kat irtifaklı 39 adet bağımsız bölümü dava dışı … Bank A.Ş.’ye devrettiği, … Bankasının tasfiye edilmesi üzerine söz konusu hisseyi de kapsayan tüm mal varlığının ….ye devredildiği, ancak inşaatın tamamlanmadığından sözleşmenin feshi nedeniyle söz konusu hissenin davacıya ait olduğu gibi aynı yerde bulunan… nolu parseldeki … metre kareye isabet eden ….adına kayıtlı olan hissenin de davacıya ait olması nedeniyle belirtilen sözleşme fesh edildiğinden, yasal olarak yine tamamının mülkiyeti davacıya ait söz konusu taşınmaza ilişkin taraflar arasında Bakırköy …. Noterliğinden düzenlenen 21/02/2006 gün ve ….yevmiye nolu düzenleme şeklindeki satış vadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bu sözleşmeye ilişkin Bakırköy …. Noterliğinden düzenlenen 30/04/2009 gün ve … yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vadi ve kat karşılığı sözleşmesine ek sözleşme yapıldığı, bu sözleşmelerle belirtilen şartlarla ….adına kayıtlı ancak yasal olarak davacıya ait olan hisselerin bedelinin bilahere davacı tarafından davalılara ödenmesi şartıyla ….den davalı yükleniciler tarafından satın alınacağının öngörüldüğü, satın alınacak hisselerde davacıya ait olduğundan toplamda 22000/22000 paya bölenen taşınmazın 11000/22000 hissesinin arsada yapılacak inşaata karşılık davalılara devredileceğinin diğer 11000/22000 hissesinin ise davacı toprak sahibine ait olacağının kararlaştırıldığı, buna göre davacının tapuda kendi adına kayıtlı olan hisselerin bir kısmının ferağını verdiği, nihayetinde davalı yüklenicilerin sözleşme konusu …ve … nolu parsellerde ….adına olan hisseleri 11.250-EURO ya satın aldıkları, bunun üzerine ise davacı toprak sahibinin söz konusu bedelin 6.780.000,00EUROsunu 2009 yılında davalılara ödediği, bakiye 4.775.000,00-EURO yu ise davalıların adlarına belirtilen şekilde geçirilen taşınmazdaki hisse üzerine …. Bankası lehine 10.000.000,00-EURO luk ipotek test ettirmeleri nedeniyle ödemediği ancak söz konusu ipotek terkin edildikten sonra bakiyenin ödeneceğinin davalı tarafa bildirdiği, davalının sa ipoteği halen terkin ettirmediği gibi uzun zaman bekleyip … … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …D.İş dosyası üzerinden tevdi mahalli tayin ettirmek suretiyle iade amacıyla söz konusu ödemeyi tevdi mahalline yatırdığı, önceki yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle söz konusu hisselerin mülkiyetini davalı tarafın ya da bir üçüncü kişinin kazanması söz konusu olamayacağından hisselerin tamamının davacıya ait olduğu, sözleşme gereği davacının kaldırmakla yükümlü olduğu, tahkikatı … …. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen …. esas … karar sayılı kararı ile 04/02/2015 tarihi itibariyle kaldırdığı, davalı yüklenicilerin sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren sözleşme kapsamındaki inşaatı yapmadıkları, bu hususta Bakırköy …. Noterliğinden çekilen 18/05/2015 gün ve … yevmiye nolu ihtarla verilen 3 aylık sürede de ruhsat alınmadığı gibi inşaata başlanmadığı, davanın açıldığı tarihten itibaren de inşaatın yapımına başlanmadığı gibi karşı ihtarla olumsuz cevap verildiği, bu durumda taraflar arasındaki sözleşme ve ek sözleşme kapsamında davalılar adına olan hisselerin karşılıksız kaldığı, zira devrolunan hisselerin mülkiyetine hak kazanabilmesi için inşaatın yapımının ve tesliminin gerektiği, inşaata başlanılamamasının sebebinin davalı taraf adına taşınmazdaki söz konusu taşınmaz hisseleri tescil edildikten sonra davalı tarafça …Bankası lehine tesis olunan ve halen çözülmeyen ipotek olduğu, ipotek durduğu müddetçe imar durumunun çıkartılıp inşaata başlanılamayacağı, bu durumda toprak sahibi davacının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen, davalının yükümlülüğünü yerine getirmediği, ayrıca dava dışı ….Şirketi ile yapılan sözleşmenin feshi nedeniyle açılan iptal davaları bulunduğunu belirterek; taraflar arasında Bakırköy … Noterliğinin 21.2.2006 tarihli ve ….nolu düzenleme şeklinde akdedilen satış vaadi içerikli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile Bakırköy …. Noterliğinin 21.4.2009 tarihli ve …nolu düzenleme şeklinde akdedilen ek sözleşmenin davalı yüklenicilerin temerrüdü sebebiyle geriye etkili olarak feshine; sözleşme gereği davalı yüklenicilere devredilen ….. ada … parseldeki taşınmazın tapuda davalılar adına geçirilmiş olan (herbir davalı için 4.502,79 m2 ayrı ayrı) toplam 13.508,37 m2 ve aynı ada … Parseldeki 152 m2ye isabet eden hissenin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile her iki taşınmazdaki davalılara geçen payların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına takyidatsız tescilini, sözleşmeden dönme sebebiyle uğranılan zararlarının ve cezai şart talep etme haklarının saklı tutulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile harcın eksik yatırıldığını, dolayısıyla öncelikle eksik harcın tamamlanması gerektiğini, 16.276,368/22000 hissesi davacı toprak sahibi adına kayıtlı olan ve… ili ….ilçesi …caddesi mevkiinde bulunan…. adadaki … nolu parsele ilişkin taraflar arasında … Noterliğince belirtilen 21/02/2006 gün ve ….yevmiye nolu düzenleme şeklindeki satış vadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile aynı yerde bulunan … nolu parseli de kapsayacak şekilde Bakırköy …. Noterliğinden 30/04/2009 gün ve …yevmiye nolu ek sözleşme yapıldığını, sözleşme ile toprak sahibi davacı adına sahip hissenin 8138184/22000000 hissenin yapılacak olan inşaat karşılık davacı yüklenicilere devredildiğini, ek sözleşme ile kararlaştırılan şartlarda taşınmazlar dava dışı ….adına kayıtlı olan … nolu parselin 10351,04 metre karesine tekabül eden hisse ile 5723632/22000000 hissesi ile aynı yerde bulunan 55423 metre kare miktarlı … nolu parselde ….adına kayıtlı 5723623/22000000 paya tekabül eden 152 metre kare ile birlikte toplam 10503,04metre karelik taşınmaz kısmının davalı yükleniciler tarafından ….’den satın alındığını, satım bedeli olarak 17.000.000 TL ödeme yapıldığını, bu bedelin Euro karşılığı olan 11.250.000 Euronun davacı toprak sahibi tarafından davalılara ödenmesi gereken tarihlerde tamamının ödenmediğini, yalnızca 6.780.000 Eurosunun ödendiğini, bakiye kalan 4.470.000 euro ödenmesi gereken 31/12/2009 tarihine kadar ödenmediğinden … …Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası üzerinden tayin olunan tevdi yerine ödenmek suretiyle davacıya iade edildiğini, dolayısıyla ….’den satın alınan taşınmaz hisselerinin davalılara ait olduğunu, sözleşme gereği davacının taşınmazdaki hisseleri üzerinde bulunan takyidatları kaldırması gerektiği halde kaldırmadığını, hem bu nedenle hem de imar durumundaki sorunlardan dolayı imar durumunun çıkartılıp inşaata başlanılamadığını, dolayısıyla davacının kusurlu olduğunu, bu nedenle de inşaata başlanılması ile ilgili ihtarname çekip 3 ay süre vermesinin doğru olmadığını, böyle bir hakkının bulunmadığını, ayrıca davaya konu taşınmaz üzerinde ilgili idare tarafından inşaat ruhsatını imar uygulamalarından ötürü durdurmuş olduğu nazara alındığında davacının talebinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacının ihtarına müvekkilince çekmiş olduğu ihtara da karşı ihtarla cevap verildiğini, belirtildiği üzere ruhsat alınmasında davacının arsa payı üzerinde bulunan takyidatlarına ilave olarak dava dışı idarenin imar uygulamalarından kaynaklanan nedenlerle inşaat ruhsatına müracaat etmesine rağmen ruhsat alım sürecinin devam ettiğini, bu durumda davalılara atfedilecek kusur ve ihmal olmadığını, söz konusu engeller nedeniyle davalı tarafın müracaatına rağmen idarenin ruhsat işlemlerini sonuçlandırmadığından dolayı inşaata başlanılamadığını, belirtilen nedenlerden dolayı hisseler üzerine konulan tedbirinde doğru olmadığını ileri sürerek tedbirin kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl Dosya olan ve sonradan tefrik edilen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….E. sayılı dosyasının tetkikinde (Geçmişinde görevsizlik kararı ile mahkememize gelen Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….E. sayılı Dosyasının Mahkememizde Aldığı Yeni Esas Numarası);
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davaya konu ve 2006 yılında davalı yüklenici şirketler ile akdedilen sözleşme sırasında, bu davaya konu…. ada … parseldeki 10351,04 m2 lik ve 74 ada … Parseldeki 152,01 m2lik taşınmazların, ….’nin uhdesinde olması sebebiyle ….’den satın alınacağına dair hüküm bulunduğunu ve 2009 yılındaki ek sözleşmede de ….’ye ödeme yaparak davalıların satın aldığı bu taşınmazların bedelinin belli bir tarihe kadar ödenmesi halinde müvekkiline devredileceğine dair hükümler mevcut olduğunu; dava konusu taşınmazların dava dışı … AŞ ile akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde devredildiğini, davalılardan yüklenici şirketlerin, bu taşınmazların ….’den dava yoluyla alınmasının çok uzun süreceği ve arsayı davacı adına aldıkları yolunda telkinde bulunduklarını ve sözleşmede de bu kısımda da paylaşım oranlarının geçerli olduğunu söyledikleri ve davalı yüklenicilerin kasıtlı ve hileli davranışları ile, ….’den ihale ile alınacak bu arsanın inşaat sözleşmesine dahil olacağı ve paylaşımın da buna göre yapılacağı yönünde haklı bir inancın oluşmasına neden olduklarını, müvekkilinin zorda kalmasından faydalanarak hile ve desise yolu ile davaya konu taşınmazlarının mülkiyetinin iktisap edildiğini, zira geçen sürede inşaat ile ilgili bir eylem ve işlem yapılmadığı gibi çok değerli bir hakkın kullanımına da engel olunduğunu, davalı yüklenicilerin ana ve ek sözleşmedeki edimlerin hiçbirisini yerine getirmediğini, hiçbir imalat yapmadığını ve ruhsat dahi almadığını, davaya konu arsanın müvekkiline iadesinin gerektiğini; bu bağlamda, 1988 yılında noterden dava dışı … A.Ş. ile müvekkili arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedilerek müvekkiline ait arsanın yarısının …’a devredildiğini, …’ın da yapılacak bağımsız bölümlerden 39 adedini ….’nin selefi olan … Bankası’na sattığını, bu satışa arsa sahibi olarak müvekkilinin de muvafakat ettiğini, ancak … AŞ’nin eser sözleşmesini ifa edemeyecek olması sebebiyle müvekkilinin bu sözleşmeyi feshettiğini ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini ifa etmeyen, yükümlülüklerini yerine getirmeyen …’ın üzerine devredilen %50lik taşınmaz hissesinin ….üzerinde tescilli kalan yarısı olan %25lik arsa payının yolsuz tescil olması sebebiyle tekrar müvekkili adına mahkemece geriye tescil edildiğini ancak … Bankası’na … tarafından satılan 39 bağımsız bölümün karşılığı olarak … AŞ’ye devredilen arsa payının yarısı olan diğer %25lik kısmının ….tarafından … Bankası’na devredildiği ve bu süreçte yüklenici …’nın ancak üzerine düşen inşaat işini yaptığı taktirde üzerine devredilen taşınmazın maliki olmaya hak kazanacağı ve aksi taktirde yolsuz tescil oluşacağı ve gerek ….ve gerekse de yüklenicinin üzerine düşen edimi yerine getirmeden adına tescil edilen taşınmaz hisse payının yolsuz tescil olacağını bilmesi gereken satın alanların da varsa adlarına devir ve tescillerin de yolsuz tescil haline dönüşeceği ve müvekkili adına tescilinin gerekeceği; bu çerçevede müteahhit ….üzerindeki yarı hissenin yolsuz tescil sebebiyle mahkeme yoluyla geri alındığı ancak …’nın … Bankası’na ve … Bankası’nın kanunla lağvedilerek ….’ye devredilmesi üzerine ….’ye geçmiş olan diğer yarı hissenin de belirtilen sebepler ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde yolsuz tescil oluşturması sebebiyle, davalılar adına olan tapu kaydının iptaline ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı yükleniciler vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın hukuki dayanağı bulunmadığını, davaya konu arsa payının müvekkillerince ….’den satın alındığını ve…. ada … parseldeki 5.723.632 / 22.000.000 paya tekabül eden 10.351,04 m2 ve aynı yerde…. ada … Parseldeki 584,23 m2 alandaki 152 m2 taşınmaz için ….açık arttırmasında 17.000.000 TL ödediklerini, davacı tarafın satıştan haberi olmasına rağmen itiraz etmediğini, satın almanın davacının rızası ile yapıldığını, davacının kusurlu eylemleri ile inşaatın başlamaması sebebiyle uğradıkları zararlarla ilgili talep hakkı saklı kalmak üzere davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….vekili cevap dilekçesinde özetle, Bakırköy Ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, davaya konu taşınmaz hissesinin geçmişinde, davacı ile dava dışı … AŞ ve … Bankası arasındaki sözleşmelerden kaynaklanan davacı taleplerinin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davaya konu taşınmaz üzerindeki 39 bağımsız bölümün 5.723.632 / 22.000.000 arsa payına isabet eden kat irtifakı hissesinin, Bakanlar Kurulu kararı ile … Bankası ile müvekkili arasında imzalanan 14.12.2001 tarihli protokol ile bilanço değeri üzerinden bedeli ödenerek 25.2.2005 tarihinde müvekkili idare mülkiyetine geçtiğini, bilahare müvekkili idarenin, … nolu parseldeki 39 adet bağımsız bölümle ilgili arsa payını ve … nolu parseldeki hissesini, diğer davalılar ….İnşaat, ….ve ….İnşaat’a satarak 5.6.2007 tarihinde devrettiğini, ayrıca müvekkiline … Bankası AŞden devredilen varlıklar ve akitlerden doğan yükümlülükler nedeniyle 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu’nun ek 14 maddesine göre müvekkilinden ve ortaklıklarından hiçbir hak ve alacak talebinde bulunulamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı tasfiye halinde … Bankası vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın, … . ATMnin …. E. sayılı dosyasındaki olgulara aykırı gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu ve haksız taleplerine dayanak yapmaya çalıştığını, davacının, müvekkili bankaya 1989 yılında sattığı ….ilçesinde…. adadaki taşınmazların adına tescilini istediğini, davacı ile davalı yükleniciler arasındaki ihtilafın kendileriyle ilgili olmadığını, dava dilekçesinde 21.9.1988 tarihli davacı ile …. İnşaat arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, 21.4.1989 tarihinde …’a devredilen %50lik arsanın yarısının kat irtifakı kurulmuş olması nedeni ile 39 adet bağımsız bölümün karşılığı olarak … tarafından … Bankasına ….523.088 TL karşılığında devrine muvafakat eden sıfatıyla imza atıldığı, buradaki satışın müteahhit ile 3. Kişi arasında yapıldığı ve müteahhidin bunu kendi payından yaptığı, kendilerinin buna muvafakat verdiğinin iddia edildiği, davacının davaya konu taşınmazları bizzat kendisi tarafından bedeli karşılığında müvekkili bankaya satıldığını, davacının satış sırasında, taşınmazların tamamlanacağına ve irtifak hakkı kurulan bağımsız bölümlerin tamamlanacağına ve inşası için müvekkili bankanın müteahhide herhangi bir bedel ödemeyeceğini taahhüt ettiğini, davacının muvafakat ettiği hususun bu güvenceye ilişkin olduğunu, davacının kendi uhdesinde kalan kısmın yarısını müvekkile sattığını ve müteahit …’ya devrettiği hissenin de yarısının müvekkili bankaya satışına muvafakat ettiğini, … …. ATMnin dosyasında, 39 bağımsız bölümün inşa edilmemesi nedeniyle müvekkili bankanın doğrudan muhatabı olan … AŞ’den ve verdiği güvence nedeni ile davacıdan tazminat talep edildiğini, yargılamada davacının …’nun garantör olduğu ileri sürülürken onu da garantör olmadığını savunduğunu, ayrıca talep edilen tazminatlar içerisinde arsa bedelinin yer almadığı özelikle belirtilerek davanın reddi istenmiştir.
Bakırköy…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nın ….E. sayılı dosyasındaki yargılamada usuli işlemler bakımından; Mahkememizin 1.2.2018 tarihli duruşmasında, taraf vekillerinin sunmuş oldukları dilekçeler içeriğinde feragat yapılıp yapılmamış olduğu, duruşmadaki çelişkili beyanların hangi anlama geldiği, emredici yasal usuli işlemlerin karşılanıp karşılanmadığı bakımlarından farklı görüşler sunarak ve mahkemeden karşılıklı olarak usuli talepte bulunmaları üzerine, 29.9.2016 tarihli duruşmada, davacı vekilinin atiye terk ya da feragatte bulunup bulunmadığı bakımından usuli ara karar tesis edilmesi gerekmiş, HMK’da yer alan “Tutanak, MADDE 154- (3) Aşağıdaki hususlar mutlak olarak tutanağa yazılır: ç) Beyanda bulunana okunmak ve imzası alınmak kaydıyla ikrar, yeminin edası, davanın geri alınmasına muvafakat, davadan feragat, davayı kabule ilişkin beyanlar ve sulh müzakereleri ile sonucu.”emredici kanun hükmünde, mahkemece beyanda bulunana okunmak ve imzasının alınması şeklinde iki merasimin bulunduğu ve bu iki merasimin tutanakta bulunmaması üzerine kanun hükmüne göre gerek çelişkinin giderilmesi gerekse de emredici kanun hükmünde aranan şartlar gereği merasimlerin yerine getirilmesi için açıklanarak sorulmuş, atiye terkle ilgili sayfada imza bulunduğu ancak sonrasında devam eden sayfalarda feragat beyanına ilişkin sayfanın davacı vekilince imzalanmamış olduğu, kanundaki emredici hüküm içeriği merasimlerin karşılanmamış olması ve bunun da usuli ara karar tesisi talebiyle mahkemeye sunulması karşısında, belirtilen tutanaklarda farklı sayfalarda yer alan çelişkili beyanların bulunması üzerine usulen çelişkinin giderilmesi gereği için sorulan davacı vekili, atiye terk beyanının davanın geri alınması kapsamında olduğu, feragat iradesinin bulunmadığı beyanında bulunduğu, bu kez de davalılar vekiline sorulunca da davanın davacı vekilince geri alınmasına rızalarının bulunmadığı ve buna göre de yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesi gerektiği anlaşıldı.
Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ….sayılı dosyada 27.10.2015 tarihli ve ….sayılı kararla görevsizlik kararı verilmiş ve dosya tevziden mahkememize gelerek … E. numarasını almış ve asıl dava olarak görülmüştür. ….E. Sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve yargılama, diğer birleşen davalara ilişkin hususları da içerdiğinden, birleşen diğer davaların işlemleri bu dosya üzerinden yürütüldüğünden, tefrik edilmesine karşın açıklanan sebeple gerekçeli kararda, sözü edilen dava dosyasına sunulan bilirkişi raporları yansıtılmıştır.
….E. sayılı dosyada, ….’den edinilen ve geçmişinde arsa sahibinin dava dışı yüklenici müflis … Şti.ne devrettiği ve yüklenicinin de satıcı olarak satıp devir ve tescil ettirdiği tasfiye halindeki … Bankası’ndan bu payları kanunla devralan ….’den ihale ile davalı yüklenicilere geçtiği ileri sürülen taşınmaz paylarının davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescili talep edilmiş, HMK gereği mahkememizce, belirtilen davanın tefrikine karar verilmiştir.
….E. sayılı Dosyaya Sunulan Bilirkişi Raporları İçerikleri:
1-….E. sayılı Dosyaya Sunulan 5.1.2017 tarihli kök rapor: Mahkememiz tarafından oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından sunulan 5.1.2017 tarihli raporda; Raporda, imar işlem dosyasının incelenmesi ile, 22.6.2007 tarihinde davalı ….İnşaat’ın imar durumunu talep ettiği ve 26.6.2007 tarihli cevap yazısında söz konusu…. ada … Parselin …. Bakanlığı tarafından 20.11.2006 tarihinde tasdiklenen 1/1000 ölçekli imar planında yolda kaldığı bilgisi verildiği, 6.6.2008 tarihinde ….İnşaat’ın…. ada … parsel için imar durumu talep ettiği ve 16.6.2008 tarihli cevap yazısında sorulan … nolu parselin …Bakanlığı tarafından 15.6.2007 tarihinde onaylanan planda tercihli kullanım alanında iken Danıştay ….. Dairesinin 31.10.2007 tarihli ve ….. sayılı kararı ile durdurulduğu, 28.12.2012 tarihli ….Belediye Başkanlığı’nın … Başkanlığı ….. Müdürlüğü’ne yazdığı yazıda ruhsat başvurusu incelemesinde söz konusu arazinin giriş ve çıkışları ile kot aldığı noktalar hususunda tereddüte düşüldüğü, … projesi ve … projelerinin de gözönünde bulundurularak söz konusu parselin ulaşım akslarının kesişme noktasında olması nedeniyle kot kesit, giriş ve çıkışlarının incelenmesi ve …Kararının alınarak müdürlüğe bildirilmesinin talep edildiği, 25.1.2013 tarihli … … Daire Başkanlığı İmar Müdürlüğü yazısında, 28.12.2012 tarihli yazıdaki hususların tetkiki için, söz konusu parsele ait avan projelerin iadesi ve konuya ilişkin değerlendirmeler neticelenene kadar herhangi bir uygulama yapılmamasının bildirildiği; 20.03.2013 tarihli … … Daire Başkanlığı İmar Müdürlüğü teknik elemanlarınca arazi çalışması tespit formunda esas bina ruhsatı alınmadan tahkimat/iksa ruhsatı düzenlenemeyeceği ve inşaata başlanamayacağının belirtildiği; 21.3.2013 tarihli Ulaşım Koordinasyon Müdürülüğü yazısında, söz konusu parsele giriş çıkış yapılacak olan yol ile ilgili yol rehabilitasyon uygulama projesi çalışmalarının devam ettiği, sözkonusu … parsele yoldan yapılacak giriş çıkışın projeler bittikten sonra değerlendirilebileceği, yol rehabilitasyon uygulama projesi tamamlanana kadar…. ada … parselde proje onayı dahil hiçbir uygulama yapılmamasının belirtildiği; 15.4.2013 tarihli ….Belediye Başkanlığı yazısında…. ada … parselde esas bina ruhsatı alınmadan tahkimat/iksa ruhsatının düzenlenemeyeceği inşaatına başlanamayacağı yazısı ile tahkimat /iksa çalışmasının durdurulması ve esas bina ruhsatı alınmadan devam edilmemesinin bildirildiği; 22.11.2013 tarihli ….Belediye Başkanlığı’nın …’ye yazdığı yazıda,…. ada … parselle ilgili olarak giriş çıkışlar ile ilgili tereddüde düşüldüğü, …. projesi ve…. projesi gözönünde bulundurularak incelenmesinin talep edildiği ve sözkonusu ilgi yazı ve eki …kararı incelenmiş olup yan yolun …caddesi rehabilitasyon projesindeki kotlara uyacağı ancak rehabilitasyon projesi tam olarak anlaşılamadığından konunun …. ve …. tüp geçiş projesi kapsamında bir kez daha incelenmesi bildirilmiş; 9.4.2013 tarihli … … Daire Başkanlığı İmar Müdürlüğü yazısında, söz konusu parsele giriş çıkış yapılacak yol ile ilgili 18.5.2007 tarihli ve ….. sayılı …kararlı ….Bakırköy …caddesi (… Caddesi – ….. arası) yol rehabilitasyon uygulama projesi çalışmaları tamamlanana kadar…. ada … parselde proje onayı dahil hiçbir uygulama yapılmaması hususunda bilgi verilmiştir.” şeklinde yazışma suretleri olduğu anlaşılmıştır.
Tapu iptal ve tescil talepleri bakımından, davacı tarafın, davalıların sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle sözleşmeden dönme iradesini beyan ettiği, raporda belirtilen teknik tespit ve değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere, davalı taraf, imar mevzuatından kaynaklanan engeller kalktıktan sonra gerekli başvurularda bulunmadığı, Bakırköy …. ATM’nin …. E. sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da ilgili engeller kalktıktan yani yapı ruhsatı temini mümkün hale geldikten sonra davalılarca ilgili belediyelere herhangi bir avan proje onay talebinde bulunulmadıklarının görüldüğü bildirilmiş ve buna göre de davalı tarafın borçlunun temerrüdüne düştüğünün anlaşıldığı; öte yandan davalı taraf her ne kadar davacının ilgili takyidatı kaldırmaması nedeniyle sözleşmelerin davacı tarafından ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de, dosya içeriği yukarıda zikri geçen bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere dava dışı ….. Mimarlık tarafınan koydurulan satışa arz şerhi 4.2.2015 tarihinde kaldırılmış ve davacıdan kaynaklanan nedenlerle yapı ruhsatı alınmasına engel bir husus kalmamıştır. Esasen, 16.4.2015 tarihinden önce yapı ruhsatı başvurusunun sonuçlandırılması imkanı da imar mevzuatı ölçeğinde zaten mümkün değildi(mezkur bilirkişi raporu). Davalı tarafın, sözleşmeler uyarıncxa ….’den davacı hesabına ihale yolu ile alınan taşınmaz hisseleri için davalıların ….’ye ödedikleri paranın davacı tarafça sözleşmeye uygun olarak ödenmediği iddiası ise (dosya muhteviyatı), somut olayda davalı savunmasının hukuki desteği olmaktan uzaktır. Zira, davalı taraf, ek sözleşme hükümlerine aykırı olarak, taşınmaz üzerine …Bankası lehine ipotekler tesis etmiş, böylece sözleşme hükümleri davalı tarafından ihlal edilerek davacı için yük getirilmiştir (mezkur rapordaki açıklamalar). Şu halde, davacının ….’ye ödenen paranın bir kısmını davalılara ödememiş olmasında sözleşme ihlali mevcut değildir. Görülüyor ki, davalı tarafın konuya ilişkin iddiaları mesmu görülemez. Bu hale göre, davacının tapu iptali ve tescili istemi yerindedir. Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin …. E. sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde gösterilen Yargıtay kararları da huzurdaki dava bakımından davacı talebini destekleyecek niteliktedir. Medeni Kanun’un 2. Maddesi de bu noktada varılan sonucu haklı kılmaktadır. Ancak, davacı talebinin kabulü uygun olmakla beraber sözleşme gereği davacıya ödenmiş olan ve ek sözleşme gereğince ….’den alınan hisseler için davalı tarafa ödenmesi gereken miktarların davalılar lehine depo edilmesi cihetine gidilmelidir. Ayrıca, davalıların taşınmazlar için yaptıkları harcamalar (proje, teknik raporlar, harçlar ve işe yarar imalatlar için yapılan giderler) da davalı tarafa ödenmelidir. Ne var ki, dosya kapsamında buna ilişkin hesaplama yapılamamıştır. Davalı tarafın, sözleşmeye aykırı olarak yaptığı ipoteklerin de bedelleri anılan depo miktarlarından karşılanmak suretiyle terkini uygun olacaktır. Bu noktada dahi mezkur bilirkişi raporuna iştirak edilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Taşınmazın davalılarda bulunmasından dolayı davacının uğradığı zararlara ilişkin tazminat talebine gelince, dosya ve ekleri kapsamında söz konusu zarar iddiası ve bunun hesaplanması bakımından bir sonuca varılması mümkün görülememiştir. Dosyada, bu konuda yeterli veriler bulunmamaktadır. Kaydedelim ki, elbette bu talebinde hukuken haklıdır. Ne var ki işaret edildiği üzere, iddia konusu zarar miktarı ispata muhtaçtır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
…. E. sayılı Dosyaya Sunulan 20.11.2017 tarihli ek rapor: Kök bilirkişi raporuna tarafların beyanları ve itirazları üzerine alınan 20.11.2017 tarihli Ek Bilirkişi Raporunda, Kök rapordaki görüşler tekrarlanmış, imar işlem dosyasında yapılan işlemler yinelenmiş, tüm bu tespitler sonrasında, 21.2.2006 tarihinden 17.4.2015 …kararına kadar yapı ruhsatı alınmamasında tarafların kusuru olmadığı, imar yönetmelik değişikliği ve yol rehabilitasyon çalışmalarının mücbir sebep olduğu(sf. 6); davalı tarafın kendisine verilen üç aylık sürede dahi hareketsiz olduğu ve davalı tarafın üç aylık sürenin sonunda temerrüde düştüğünün TMK m. 2 gereğince kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki ilişkiler yumağı ve somut olayın özellikleri dikkate alındığında akdi ilişkinin devamının çekilmez hale geldiğinin görüldüğü, somut olayın adaletinin bu olayda taraflar arasındaki ilişkinin sonlandırılmasını gerektirdiği kanaatini husule gerektirdiği, takdirin şüphesiz mahkemeye ait olduğu ( sf. 7); …. ada … nolu parsel ile ilgili olarak, taraflar arasında imzalanmış olan 21.2.2006 ilk sözleşme tarihinden, …..Caddesi ….Projesi revize tarihi olan 17.4.2015 tarihine kadar yapı ruhsatı alacak şartların oluşmadığı; ancak işlem dosyasında 17.4.2015 ve ihtarname tarihi olan 27.4.2015 tarihinden sonra yapılan herhangi bir başvuru, mevcut 8.8.2012 tarihinde onanan avan projenin yeni mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesi konusunda görüş alınmak üzere ilgili Belediyesine başvuru görülmemiştir… ada … nolu parselin de yolda gözükmesi sebebi ile yapı ruhsatı alınmasının söz konusu olmadığı ( sf. 7); ipotekler konusunda ise; taşınmaz hisseleri üzerinde ipotek tesis edilmesinin edimlerin yerine getirilmesi için engel teşkil etmediği, ancak davacıya ait taşınmaz üzerinde ilgili bankanın yani alacaklı bankanın, alacağını tahsil etmek için ipoteği paraya çevirme hakkının söz konusu olduğu, bu itibarla edimlerin ipotekle yüklü olarak yerine getirilmiş olacağı, öte yandan ipoteğin varlığının taşınmazda yük teşkil etmesi sebebiyle sözleşmede tanınan haklar bakımından da sakınca arz edeceği, davacının ipotek sebebiyle elbette olumsuzluk yaşayabileceği; ipotek her ne kadar satma ve satın almaya engel değil ise de yük dolayısıyla satın alan kişi bakımından arzu edilecek bir durum oluşturmayacaktır. Taşınmazlar üzerinde tesis edilen ipoteklerin, yukarıda açıklandığı üzere, sözleşmeler çerçevesinde hakların kullanılmasını imkansız kılmadığı, ancak yine de belirtildiği üzere bu hakların ipotekten olumsuz etkilendiği, ipoteklerin hukuken ayni haklar olduğu, bu hakların herkese karşı ileri sürülebileceği, ilgili taşınmazın maliki kim olursa olsun ipotek alacaklısının ipoteği paraya çevirebileceği, ipotek yükünün mutlaka borçlunun taşınmazı üzerinde bulunmasının gerekmediği; ipotekli olmayan taşınmazın yüksüz olduğu için, böyle bir taşınmaza malik olanın durumunun elbette daha iyi olduğu; taraflar arasındaki akdi ilişkide davalı tarafın borcu yüzünden taşınmaz üzerinde ipotek bulunması olumsuz etki oluşturur. İpotekle yüklü taşınmaz ile ifa, akdi ilişkiye uygun ifa sayılmaz. (sf.9)”; banka yetkilisi tarafından düzenlenen firma analiz raporunda yer aldığı üzere, davalı Bankanın, davacı arsa maliki ile, davalı yükleniciler arasında akdedilen satış vaadi içerikli kat karşılığı inşaat sözleşmesinden haberli oldukları, diğer bir deyişle ilgili taraflarca akdedilen sözleşmenin 7/1 maddesinde yer alan “…kat irtifakı kuruluncaya kadar geçecek süre içerisinde sözleşmede kendisine devredilen arsa payları üzerine herhangi bir ipotek, intifa, sükna vs. takyidat tesis edemez, satış vesaire herhangi bir tasarrufta bulunamaz…” hükmünden de bilgi sahibi olmasının gerektiği anlaşılmaktadır.” şeklinde görüş bildirildiği aynı görüşün 12. Sayfada da sözleşmede %50-%50 paylaşım oranlarının ve diğer sözleşme detaylarının da yer alması ile teyid edildiği, bankacılık işlemleri yönünden ise raporun 24. Sayfasında bankaca davalılara verilen kredinin bankacılık yasal mevzuatına ve teamüllere uygun olduğu görüşünün bildirildiği; tarafların, 5.1.2017 tarihli kök rapora vaki itirazlarının yerinde görülemediği, bunun gerekçelerinin raporda açıklandığı, heyette ilgili uzman üyelerce 10.000.000 Euro tutarlı ipoteğe ilişkin kredinin geri ödenmesinin sağlandığı ancak ipoteğin bankaca sürdürüldüğü, şu halde bu ipoteğin terkin edilmesi gerektiği, heyette yer alan üyelerce, her iki ipotek işlemi sırasında davalı bankanın ilk ve ek sözleşmelerden haberdar olduğu tespitinin yapıldığı, bu durumda davalı bankanın tapu kaydına güvenden söz ederek savunma yapmasının yerinde görülemeyeceği, kök raporda esasen davalı bankanın alacaklarının ödenmesi gerektiğine de işaret edildiği, ayrıca, alınan kredi tutarına göre tesis edilen banka ipotek miktarının uyumlu olduğu; teknik inceleme sonucu olarak da;…. ada … nolu parsel ile ilgili olarak, taraflar arasında imzalanmış olan 21.2.2006 ilk sözleşme tarihinden, …..Caddesi ….Projesi revize tarihi olan 17.4.2015 tarihine kadar yapı ruhsatı alacak şartların oluşmadığı; gerek imar yönetmeliği değişikliği gerekse …Cad.(…. caddesi – ….arası) yol rehabilitasyon uygulama projesi çalışmalarının mücbir sebep olduğuna kanaat getirildiği; ancak işlem dosyasında 17.4.2015 ve ihtarname tarihi olan 27.4.2015 tarihinden sonra yapılan herhangi bir başvuru, mevcut 8.8.2012 tarihinde onanan avan projenin yeni mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesi konusunda görüş alınmak üzere ilgili Belediyesine başvuru görülmediği;…. ada … nolu parselin de yolda gözükmesi sebebi ile yapı ruhsatı alınmasının söz konusu olmadığı , kök rapordaki görüşlerde değişikliği mucip bir cihete rastlanmadığı” görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy …. ATM nin ….E. sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporları:
1-Bakırköy …. ATM nin ….E. sayılı dosyasına 7.3.2016 tarihli kök Bilirkişi Raporunda; davacıdan kaynaklı sözleşme ihlalleri iddiaları bakımından yapılan değerlendirme kısmında; davalıların asıl ve ek sözleşme hükümlerini ihlal etmek suretiyle ve ek sözleşme ile davacıya ait olduğu kayıtlanan hisseler üzerine, 27.6.2007 tarihli ve …. yevmiye nolu tapu işlemi ile …Bankası lehine 10.000.000 euro tutarında 1. derece ipotek tesis etmesi ( bilahare 20.2.2015 tarihli ve …. yevmiye nolu tapu işlemi ile ayrıca …Bankası lehine 20.000.000 euro tutarında 2. derece ipotek tesis edilmiştir.) suretiyle, davacı aleyhine kredi kaynaklı ipotek teminatı riski oluşturdukları, dolayısıyla takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere davacının bakiye 4.470.000 euroyu ödememekte haklı olduğu değerlendirilmekle, sözleşme hükümlerinin ihlal edilmediğinin kabulü gerektiği ve ayrıca, asıl ve ek sözleşme hükümlerine aykırı bir şekilde, 7.1.2010 tarihinde … Mimarlık tarafından davacı aleyhine, … …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı dava kapsamında açılan ve kesinleşen 7.500.000 USD tutarındaki alacak kapsamında davacı adına kayıtlı hisseler üzerinde satışa arz şerhi düşülmekle birlikte borçlu ve alacaklı tarafların, 3.2.2015 tarihinde sulh protokolü imzalayarak mahkemeye sundukları ve kesinleşmiş olan …. sayılı kararın 6.3.2015 tarihinde iptal edildiği, dolayısıyla tapu takyidatı açısından 6.3.2015 (sulh protokolü dahil) veya imar mevzuatı açısından ise 4.2.2015 tarihi itibariyle, davacı …su’ndan kaynaklanan nedenlerle yapı ruhsatı alınmasına engel herhangi bir husus kalmadığı değerlendirilmekle takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere bu bakımdan sözleşme hükümlerinin ihlal edilmediğinin kabulü gerektiği; son olarak da, asıl ve ek sözleşme hükümlerine aykırı şekilde, dava konusu … nolu parsel üzerinde davacıdan kaynaklanan bir takım takyidatlar bulunmasına rağmen, gerek anılan parselin yolda kalması ve gerekse … nolu parsel üzerinde taraflarca geliştirilen veya planlanan herhangi bir yapı bulunmaması(imar planları gereği, geliştirilmesi veya planlanması da mümkün değildir.) dolayısıyla sözleşmelere esas Mira Marin olarak adlandırılan kompleksin inşaatlarını etkileyebilecek veya engelleyebilecek herhangi bir yanının bulunmadığı değerlendirilmekle, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere bu bakımdan da sözleşme hükümlerinin ihlal edilmediğinin kabulü gerektiği; Davalılardan kaynaklanan sözleşme ihlalleri bakımından yapılan değerlendirmede; geciken …kararı nedeniyle 16.4.2015 tarihinden önce, davalılar tarafından yapı ruhsatı temininin mümkün olmadığı, ayrıca taraflarca yapı ruhsatı için süre belirlenmemekle birlikte, yerleşik Yargıtay içtihatları gereği makul yapı ruhsatı süresinin, dava konusu somut olayda 3 ay ve yapı ruhsatına başvuru tarihinin ise mevzuat engellerinin ortadan kalktığı ve …kararının alınarak avan projenin …kararına uygunluğunun kesinleştiği tarih olan 16.4.2015 olabileceği, bu durumda sözleşmeler gereği en geç 16.7.2015 tarihinde davalıların, yapı ruhsatını temin etmiş olmaları gerekmekle birlikte, davacının, muhatabına 4.5.2015 tarihinde tebliğ edilen, 27.4.2015 tarihli ve …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile yapı ruhsatı temini için vermiş olduğu 3 aylık sürenin 5.8.2015 tarihinde dolduğu dikkate alınarak, yapı ruhsatı açısından, temerrüdün başlangıç tarihinin 5.8.2015 tarihi olabileceği; hal böyle iken, gerek dosyasına sunulu imar işlem dosyası belgeleri ve gerekse … İmar Müdürlüğü’nün 12.2.2016 tarihli ve …. sayılı ve ….Belediye Başkanlığı’nın 21.1.2016 tarihli ve E… sayılı cevabi yazılarından, imar mevzuatı açısından, yapı ruhsatı temininin mümkün olabileceği, 16.4.2015 tarihli (…karar tarihi) ve sonrasında, davalıların, ilgili belediyelere herhangi bir avan proje onay talebinde veya yapı ruhsatı başvurusunda bulunmadıkları, dolayısıyla yapı ruhsatı temini bakımından 5.8.2015 tarihi itibariyle davalıların temerrüde düştükleri; ve son olarak da, davalıların, asıl ve ek sözleşme hükümlerine aykırı olarak, ek sözleşme ile davacıya ait olduğu kayıtlanan … parseldeki hisseler üzerine, 27.6.2007 tarihli ve …. yevmiye nolu tapu işlemi ile …Bankası lehinde 10.000.000 euro tutarında 1. Derece ipotek ve bilahare 20.2.2015 tarihli ve …. yevmiye nolu tapu işlemi ile …Bankası lehine 20.000.000 euro tutarında 2. Derece ipotek tesis ettirdikleri (benzer şekilde, … nolu parselde ise davalıların asıl ve ek sözleşme hükümlerine aykırı olarak, ek sözleşme ile davacıya ait olduğu kayıtlanan … nolu parseldeki hisseler üzerinde 27.6.2007 tarihli ve …. yevmiye nolu tapu işlemi ile …bankası lehine 10.000.000 euro tutarında 1. Derece ipotek ve bilahare 20.2.2015 tarihli ve …. yevmiye nolu tapu işlemi ile …Bankası lehinde 20.000.000 euro tutarında 2. derece ipotek tesis ettirdikleri, ayrıca davalılardan ….Proje hisseleri üzerinde ise 24.11.2014 tarihli ve … yevmiye nolu işlemle … Vergi Dairesi – kamu haczi bulunmaktadır.) ve dosyasına alınan 8.1.2016 tarihi itibariyle de anılan takyidatların devam ettiği, değerlendirilmekle, davalılardan kaynaklanan ve asıl ve ek sözleşmelere aykırı sözkonusu takyidatların, sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiği ve yapı ruhsatı teminine engel nitelikte olduğu, ayrıca davacı için teminat riski oluşturduğu, dolayısıyla gerek davalılardan kaynaklanan sözleşme ihlalleri, gerek ihtarname sonucu oluşan temerrüd ve gerekse davalıların, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini tam olarak yerine getirmemeleri nedeniyle, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere yerleşik Yargıtay içtihatları gereği, geriye etkili olarak sözleşme feshinin yasal koşulları ile buna bağlı olarak tapu iptali ile tescilin da yasal koşullarının oluştuğu; ancak, sayın mahkeme tarafından, tapu iptali ve tescile karar verildiği taktirde, asıl sözleşme gereği, davalılar tarafından davacıya ödenmiş olan 6.500.000 USD ile ek sözleşme gereği davacı adına davalılar tarafından ….’den satın alınan hisseler karşılığı, taraflarca kararlaştırılan, taraflarca kararlaştırılan 11.250.000 euronun mahkeme veznesine depo edilmesi gerektiği, ayrıca dava konusu taşınmazlar üzerinde …Bankası’nın 1. de 2. derece ipoteklerinin bulunması sebebiyle, işbu davanın önclikle dava dışı …Bankası’na ihbarının gerektiği, son olarak, … nolu taşınmazın takyidattan arındırılmış olarak davacı adına tescil edilebilmesi için ise mahkeme veznesine depo edilecek sözkonusu bedellerin, ipotek alacaklısı …Bankası’na ödenmek suretiyle sorunun çözülebileceği, bu durumda benzer şekilde … Parsel üzerinde bulunan …Bankası ipoteklerinin de kalkmış olacağı, ancak … nolu parsel üzerinde bulunan ve davacıdan kaynaklanan diğer takyidatların ise taşınmaz üzerinde bırakılmak suretiyle davacı adına tapu tescilinin yapılabileceği; öte yandan, sayın mahkeme tarafından, tapu iptali ve tescile karar verildiği taktirde, sözkonusu asıl ve ek sözleşmeler kapsamında, davalılar tarafından … nolu parsel için yapılan bir takım harcamalar (avan proje, teknik raporlar, harçlar vb. ) ile … parselde yapılan bir takım inşai imalat bedellerinin (kısmi iksa ile kısmi fore kazık imalatları ile arsa düzenleme ve geçici şantiye binası imalatları vb) de, yapıldıkları tarihlerdeki güncel rayiç bedelleri ile hesaplanıp davalılara ödenmesi gerektiği, ancak gerek işbu davada talep edilmemesi ve gerekse yeterli bilgi ve belge sunulmaması nedeniyle, sözkonusu harcamaların işbu raporda hesaplanamadığı; dava konusu taşınmazların, dava konusu yapılan kısımlarının (… nolu parsel 13.517,37 m2 ve … nolu parsel 152,01 m2) dava tarihindeki harca esas toplam piyasa rayiç değerinin ise 246.928.194 TL olabileceği ve tarafların sair hususlardaki taleplerinin takdirinin sayın mahkemeye ait olduğu” görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır.
2-Bakırköy … ATM. nin ….E. sayılı dosyasına sunulan 27.4.2016 tarihli Ek Bilirkişi Raporu: Tarafların kök rapora beyanları ve itirazları sonucunda alınan 27.4.2016 tarihli Ek Bilirkişi Raporunda, sehven yapılan bazı maddi ve değerlendirme hatalarının bu ek raporda düzeltildiği, ihtarname sonucu oluşan temerrüt, asıl ve ek sözleşmeye aykırı tesis edilen davalı ipoteği ve edimlerin yerine getirilmemesi sebebiyle, sözleşmenin geriye etkili olarak feshinin koşulları oluştuğu ve tapu iptali ve tesciline karar verilebileceği, davacıya ödenen 6.500.000 USD ve ek sözleşme ile davalıların ….’den satın aldıkları 11.250.000 euronun depo edilmesi gerektiği, taşınmazların davacı adına tapu tescilinin yapılabileceği, dava konusu … nolu ve … nolu taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerinin 987.712.776 TL olabileceği görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır.
İhtarnameler
Davacı arsa sahibi şirket tarafından davalı yüklenicilere çekilen Beşiktaş … Noterliği’nin 27.4.2015 tarihli ve…yevmiye sayılı ihtarnamesinde, taraflar arasına 2006 yılında noterde düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinin akdedildiği ve mülkiyeti davacıya ait 29786,42 m2 …. ada … nolu parsel üzerinde eser sözleşmesi yapıldığı; bilahare taraflar arasında 2009 yılında noterden düzenleme şeklinde ek sözleşme yapıldığı ve ana sözleşmenin kısmen tadil edildiği, davalıların ….’den aldıkları 10.451,04 m2 hissenin sözleşme gereği kendilerine ait olduğu ve devredilmesi gerektiği, davalılara bu arsa kısmı için ödenen 6.780.000 Euronun mahkemeye tevdi mahalli tayin ettirilerek iade edilmesinin sözleşmeye ve iyi niyete aykırı olduğunu,tapu iptal tescil davası açma haklarını saklı tuttuklarını, ayrıca taraflar arasındaki ana sözleşmede ….ile anlaşma yapıldıktan sonra bir yıl içinde inşaat ruhsatının alınacağı belirtilmiş iken ek sözleşmede ruhsat alımı için özel süre öngörülmediğini ancak 6 yıl geçmesi sebebiyle yapım ruhsatının derhal alınmasının gerektiğini ve bu amaçla üç ay süre tanındığını, aksi taktirde seçimlik hakların kullanılacağını üzülerek bildirdiklerini ihtar etmiştir.
Davalılarca keşide edilen Bakırköy …. Noterliği’nin 18.5.2015 tarihli …. yevmiye nolu ihtarnamesinde, taraflar arasındaki 2009 yılında yapılan sözleşmede belirtildiği gibi, 5.723.632 / 22.000.000 hissenin sözleşme uyarınca ….’den satın alındığı ve bunun için 17.000.000 TL bedel ödendiği ve mutabık kalınan ödemeler ve masraflar karşılığı bu tutarın 11.250.000 Euro olarak ve ve tamamının 31.12.2009 tarihine kadar ödenmesi gerektiği halde ödenmediği ve sözleşmede de bu miktarın belirtilen tarihe kadar ödenmemesi halinde ana sözleşmedeki şartların geçerli olacağı ve arsanın 5.723.632/ 22.000.000 hissesinin mülkiyetinin müteahhitlere ait olacağı ve sözleşmede belirtilen vadede tamamlanmayan ödeme sebebi ile yapılan kısmi ödeme olan 6.780.000 Euronun davacıya iade edildiği ve ana sözleşmeye dönüldüğü, diğer taraftan arsa üzerindeki takyidatların kaldırılmaması sebebiyle ruhsatın 3 ayda alınamayacağı belirtilerek sözleşme ve yasadan kaynaklanan tüm hak ve alacaklarının saklı tutulduğu ihtar edilmiştir.
Davacı arsa sahibi şirket tarafından davalı yüklenicilere çekilen …. Noterliği’nin 19.6.2015 tarihli ve…yevmiye sayılı ihtarnamesinde, dava dışı … Mimarlık Ltd.nin açtığı davada taşınmaza konulan ihtiyati tedbirin ilgili davada sulh yapılması üzerine kaldırıldığını ve davacıdan kaynaklı takyidatın 4.2.2015 tarihinden sonra kalmadığını, üstelik yüklenicilerce proje çizimi yapılmasının ve Büyükşehir Belediyesi onayına sunulması ve ruhsat alınamaması ile artık bu takyidatın ön şart olarak davalılarca öne sürülmesinin çelişkili olduğunun ortaya çıktığını, aksine davalı yüklenicilerin …Bankası’ndan kullandıkları 10.000.000 Euroluk krediden dolayı 20.6.2007 tarihli ipoteğin ve yine bilgi ve muvafakat dışında kullanılan 20.2.2015 tarihli 20.000.000 Euro bedelli krediye ilişkin …. nolu ipoteğin davalılarca fekkedilmediğini ve taşınmazın ruhsata uygun hale getirilmediğini, ruhsat alınması için tanınan 3 aylık sürenin sonunda seçimlik haklarını kullanacaklarını, ….’den alınan hissenin taraflarına bedelsiz devrini talep ve ihtar etmiştir.
İhtarnameler ve içerikleri, akdin geçersizliği hukuki sebebine itibar edilmesi halinde değil, diğer hukuki yaklaşım olan, akdin geçerli olduğu ve buna bağlı olarak da akdin feshinin haklı fesih mi haksız fesih mi olduğunun tartışılması halinde önem taşıyacaktır.
MAHKEMEMİZCE YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, arsa sahibinin arsasına ait belli payları yükleniciye ve üçüncü kişiye devretmeyi, yüklenicinin ise bu pay karşılığında arsa üzerinde bağımsız bölümler yapma ve bu bağımsız bölümlerden arsa sahibinin payına ait olan kısmı devir borcu altına girdiği sözleşmedir. Hukuki niteliği bakımından, çifte tipli karma sözleşme niteliği bulunan arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinde, taşınmaz satımı ve eser sözleşmesi unsurları bir araya geldiğinden karma nitelikli bir sözleşme vardır ve çeşitli sözleşme tiplerinin unsurlarını bünyesinde birleştiren sözleşmeye doktrinde genellikle “karışık akitler” adı verilmektedir. Bu sözleşme ile arsa sahibi para yerine arsasından belli payları yükleniciye devrederek belirli dairelerin yapılmasını elde etmekte yüklenici bu arsaları değerlendirmekte ve kar elde etmektedir. Yukarıda verilen tanımdan hareketle arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinin unsurları, arsa sahibinin arsa paylarını devir borcu, yüklenicinin kat yapma borcu ve arsa sahibi ile yüklenici arasındaki anlaşmadır. Yüklenicinin kat yapımını yerine getirmesinin karşılığı olarak, arsa sahibi kendisine verilecek bağımsız bölümlere isabet eden arsa payını kendi üzerinde bırakarak diğer payları devretme borcu altına girmektedir. Eser sözleşmesinde ücret sözleşmenin esaslı unsurudur fakat ücretin mutlaka para olması şart değildir. Arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşme-sinde ücret, para yerine yükleniciye devredilecek arsa paylarıdır. Yüklenicinin kat yapma borcu bakımından, eser sözleşmesinde “bir eser meydana getirme” unsuru, arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinde yerini yüklenicinin kat yapma borcuna bırakmıştır. Sonuç olarak yüklenici yapılan sözleşme ile iki edimi borçlanmaktadır. Birincisi kendine verilen arsa payına karşılık bu arsada bina yapmak; ikincisi ise bağımsız bölümlerden arsa sahibine ait olanı devretmektir. Arsa sahibinin borcu olan taşınmaz mülkiyetini geçirme, yüklenicinin eser sözleşmesinin unsuru olan inşaatı yapma ve bağımsız bölümü devretme borcu ile mübadele ilişkisi içinde bulunmaktadır. Yargıtay, … HD. 17.2.1974, ….sayılı kararında, (15. HD. 12.12.2005, 7466/6769; 1. HD. 2.6.2005, 6346/6730 sayılı kararlarda emsal sekilde), “Arsa payı karşılığında kat yapımında, inşaatçının yüklendiği kendi gereçleriyle yapı yapma ediminin karşılığını arsa maliki, arsasının bir bölümünün mülkiyetini geçirerek ödemektedir. İnşaatçının yüklendiği yapı yapma ediminde, ağır basan yön, gereçlerin tesliminden çok anlaşmaya uygun belli bir eserin yaratılması (katların yapılması)dır. Bu nedenle bu edim, eser (istisna) sözleşmesinin belirleyici özelliklerini ve buna karşılık, arsa malikinin karşı edimi, taşınmaz satımı sözleşmesinin belirleyici özelliklerini taşımaktadır. Böyle olunca, arsa yapı karşılığında kat yapımını çift tipli bir karma sözleşme diye nitelemek gerekir. İlke olarak, çift tipli karma sözleşmeye, her bir edimin alındığı sözleşmelerden her birinin kuralları doğrudan doğruya uygulanır. Şu da var ki, değişik sözleşme tiplerine ilişkin kurallar birbirine ters düşerse, karşılıklı çıkarların tartılmasına göre, hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşılmak gerekir. Demek ki, arsa maliki, inşaatçının yapı yapma ediminin karşılığını, arsanın bir bölümünün mülkiyetini geçirerek ödemektedir. Bu işlem, tapuda, gerek hukuki bilgisizlik, gerek tapu memurlarının alışılanın dışında işlem yapmaktan kaçınmaları nedeniyle çoğu kez satış olarak gösterilmekte, satış bedeli gibi belirtilen ve gerçekte ise yapı yapmak yoluyla ödenecek olan inşaatçının borcuna karşılık mülkiyeti inşaatçıya geçirilen arsa payları üzerinde arsa maliki yararına bir ipotek kurulmaktadır. Pay mülkiyetinin böylece tapuda inşaatçı üzerine geçirilmesi ise bağımsız bir nitelik taşımayıp, taraflar arasındaki temel ilişkinin yerine geçirilmesi uğruna yapılmış bir ifa işlemi niteliğini taşır. Hukuki bilgisizlik ya da tapu memurunun işlem yönünden çıkardığı zorluklar nedeniyle tapuda düzenlenen resmi senette, taraflar taşınmazın bir bölümünün mülkiyetinin, arsa payı karşılığında kat yapımı sözleşmesinin yerine getirilmesi için geçirildiğini belirtmeyip, işlemi satım olarak nitelendirmeleri, işlemin açıklanan niteliğini ve geçerliğini etkilemez. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenicinin mülkiyetin naklini isteme hakkının, sözleşme gereklerini tam olarak yerine getirmesiyle doğacağı kuşkusuzdur. Yüklenici ancak bu yolla doğan hakkını üçüncü kişilere devir olanağına sahip olur. Yüklenici sözleşmeden kaynaklanan borcunu yerine getirmemişse, edinmediği hakkı üçüncü kişiye devir olanağı da doğmamış demektir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde; kural olarak yüklenicinin iş bedelinin tamamına hak kazanabilmesi için eseri sözleşme ve iş sahibinin ondan beklediği amacına uygun ve ayıpsız olarak yapıp teslim etmesi gerekir.” görüşünü belirtimiştir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kanunda düzenlenmemiş olması nedeniyle isimsiz, taşınmaz satım vaadi ile eser sözleşmesinin birbirinin karşılığı olacak bir araya gelmesi nedeniyle çift tipli ve karma bir sözleşmedir. Karma sözleşmelerin özelliği, birden fazla sayıda sözleşmelerin bir sözleşme metninde yer alabilmesidir. 2006 yılında taraflar arasında yapılan sözleşmeden sonra, 2009 yılında, taraflar arasında ek protokol adında bir sözleşme daha akdedildiği ve ilk sözleşmeyi degistiren ya da degistirdiği kabul edilmesi gereken hükümleri dışında içeriğine bakıldığında, yüklenicilerin ….’den satın aldığı taşınmazların belirli sürede belirlenen bedelinin ödenmesi durumunda arsa sahibine ait olacağına dair farklı bir sözleşmenin daha akdedildiği, kat karşılığı inşaat sözleşme metnine eklendiği, ancak 2009 yılında eklenen bu sözleşmenin, mahkememizdeki … E. sayılı davanın değil, … E. sayılı davanın konusu olduğu, sözleşmelerin aynı metinde yeraldığı anlaşılmaktadır. Ani edimli sözleşme olması niteliği bakımından, ani edimli borç ilişkisinde edimin ifasıyla borcun sona ermesi aynı anda gerçekleşmektedir. Burada alacaklının menfaati bir anda gerçekleştiği için arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinden doğan borç ilişkisi de ani edimli bulunmaktadır. Ani edimli sözleşme olması sadece hukuki niteliğin tespiti açısından değil fesih yoluyla tarafların sözleşmeye son vermeleri açısından da önemlidir. Zira bu sözleşmeyi ani edimli bir sözleşme olarak nitelendirmek sözleşmeyi geçmişe yönelik olarak sona erdirecektir. Yüklenici, Arsa Sahibi ve Üçüncü Kişi Arasındaki İlişkinin Hukuki Niteliği bakımından da; yüklenici bağımsız bölüm yapmakta, arsa sahibi de buna karşılık, sözleşme ile kararlaştırılan bağımsız bölümlerin mülkiyetini yükleniciye devretme taahhüdü altına girmektedir. İnşaatın yapılması için yükleniciye gereken sermaye ise yüklenicinin payına düşen bölümlerin üçüncü kişilere devredilmesi sonucu inşaat tamamlanmakta ve kar sağlanmaktadır. Burada bir alacağın devri mevcuttur. Alacağın devri ise bir tasarruf işlemidir. Böylece arsa sahibi binanın belli bölümlerini üçüncü bir kişiye devretme durumunda kalmış olacaktır. İşe zamanında başlamamak, işi geciktirmek gibi hallerde arsa sahibi kusursuzsa, işin sözleşmeye aykırı yapılacağının kesinlikle tahmin edilmesinde, işin başkasına yaptırılacağı ihtarını yükleniciye bildirir. Eserin ayıplı veya sözleşmeye aykırı biçimde yapılacağı kesinlikle tahmin ediliyorsa, yüklenici verilen sürede gerekeni yapmazsa veya sürenin yararsız olduğu durumlarda hiç süre verilmeden sözleşme feshedilerek iş başkasına yaptırılır. Bu durumda TBK. m. 123 ve 125’teki borçlu temerrüdünün feshine ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır. Arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinde yüklenicinin asıl borcu, sözleşmede öngörülen özellikte inşaatı yapma ve bağımsız bölümleri arsa sahibine teslim etmektir. İnşaat ruhsatını ve oturma iznini alma borcu bakımından, yasal olarak inşaatın ruhsatı arsa sahibi tarafından alınır, fakat bu vekâleten yükleniciye devredilebilir. İnşaatın başlaması için ruhsatın alınması gerekmektedir. Bu nedenle ruhsatın alınması yükleniciye bırakıldığında inşaatın yapılmasını engelleyen durumları yüklenicinin arsa sahibine bildirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ruhsat alınmadı diye işi sürüncemede bırakmak yüklenicinin sorumluluğunu gerektirir. İmar Kanunu m. 29’a göre sözleşmede bir hüküm bulunmadığı takdirde ruhsat alındıktan 2 yıl sonra inşaata başlanmalıdır. Arsa sahibinin borçları bakımından, arsayı teslim etme borcu bulunmaktadır. Ücret, eser sözleşmesinin önemli bir unsuru olup, bunun iş sahibi tarafından sözleşmede belirtilen miktar ve biçimde ifası gerekmektedir. Arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinde ise arsa sahibinin ücret ödeme yükümlülüğü yoktur. Arsa sahibinin borcu sözleşmede belirtilen arsanın yükleniciye tesliminden ibarettir. Arsa sahibinin temel borcu arsayı yükleniciye teslim etmektir. Arsanın imar plan ve projesine uygun olması gerekir. Bu proje uygun olmayan arsa ile ilgili sözleşmeler geçersizdir. Yargıtay tarafından verilen bir karara göre “Yüklenicinin sözleşme uyarınca kendisine isabet eden bağımsız bölümlerin adına tescilini isteyebilmesi için, imar mevzuatına ve sözleşmeye uygun bir şekilde binayı tamamlaması gerekir. Uygulamada yüklenicinin borcunu tamamıyla ifa etmeden önce arsa sahibinin borcunu yerine getirdiği görülmektedir. Bu borç sözleşmenin niteliğinden kaynaklanan yükleniciye düşecek bağımsız bölümlere özgülenmiş arsa paylarının devrinden ibarettir. Sözleşmenin konusu olan inşaata ilişkin imkansızlık bakımından da, inşaata ilişkin imkânsızlık ya taşınmazdan kaynaklanır ya da hukuki bir nedenden kaynaklanır. Taşınmazla ilgili imkânsızlığın ortaya çıkmaması için arsanın fiilen mevcut olması ve sözleşme konusu inşaatın gerçekleştirilmesine uygun bulunması gerekir. Örneğin deprem nedeniyle arsa yok olmuşsa, sözleşme ortadan kalkmaktadır. Bu durumunda TBK. m. 485 gereğince sözleşmenin feshi yoluna gidilir. Hukuki imkânsızlıkta ise arsa fiilen mevcut olmakla beraber üzerinde inşaat yapılmasına imar mevzuatı ve uygulaması uygun olmayabilir. Arsanın mülkiyet sorunu da olabilir. Başlangıçta arsa imar mevzuatına uygunken sonradan imar değişikliği yapılarak imara uygun olmayabilir. Bu durumda imkânsızlık nedeniyle sözleşme sona erecektir. Somut ihtilafta, taşınmazlara ilişkin olarak sözleşmenin yapıldığı tarihte, inşaat ruhsatının alınamayacağı, mevcut imar mevzuatı ve uygulamasının inşaat ruhsatına verilmesine uygun olmadığı ve tarafların bunda kusurunun olmadığı anlaşılmıştır. Yüklenicinin temerrüdü nedeniyle fesih bakımından da, yüklenici, sözleşmede belirtilen zamanda işe başlamaz veya işi geciktirir veya işin belirlenen zamanda bitirilmesinin olanaksız olduğu görüldüğü takdirde arsa sahibi, sözleşmedeki zamanı beklemeksizin TBK. m. 473 f. 1’e göre sözleşmeyi feshedebilir. Fesih, sürekli bir sözleşme ilişkisini ileriye yönelik olarak sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Feshin geçerli bir hukuki sonuç doğurması için karşı tarafın kabulü aranmamaktadır. Fesih aynı zamanda bir tasarruf işlemdir. Arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinde fesih hakkının kullanılabilmesi için şu iki şartın gerçekleşmesi gerekmektedir: İlk olarak yüklenici temerrüde düşmüş olacaktır. İkinci olarak ise arsa sahibinin, yüklenicinin temerrüde düşmesi üzerine makul bir süre içinde ifa istemediğini, sözleşmeyi feshettiğini yükleniciye bildirmesi gerekir. Yüklenicinin borçları bakımından da, yüklenici; işi, iş sahibinin menfaatlerini gözeterek, sadakat ve benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun bir özenle ifa etmek (TBK m. 471/1-2); eseri meydana getirmek (imal etmek) (TBK m.471/3); işe, kararlaştırılan zamanda başlayıp yürüterek eseri, zamanında teslim etmek (TBK m.473); eseri, ayıpsız ve kusursuz şekilde iş sahibine teslim etmek (TBK m.474 vd.) başta olmak üzere borçlarla yükümlüdür.
Sözleşmelerin geçersizliği ve hukukta geçersizliğe bağlı yaptırımlar yönünden yapılan öncelikle hukuki değerlendirme ve tavsifte; kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığı tarihte, yapı ruhsatı başvurusunun yapılabilmesi ve alınabilmesi için, taşınmazın tabi olduğu imar durumunun belli (kesin) olması gerekir. Ancak kesin bir imar planının içerdiği taşınmaza ilişkin olarak idareden inşaat ruhsatının alınması mümkündür. Belediyelere sorulan müzekkerelere gelen cevaplar ve dosyaya taraflarca sunulan belgelerin içeriğine göre, sözleşmelerin akdedildiği tarihlerde geçerli kesin bir imar planı bulunmamaktadır. Akitlerin geçersizliği bakımından, Yargıtay uygulamasında da sözleşmelerin akdedildiği tarih esas alınmaktadır. Taraflar arasında sözleşmenin 2007 ve 2009 yıllarında yapılması ile tarafların iradelerinin buluştuğu en son tarih olan 2009 tarihli ek sözleşme dikkate alındığında dahi, sözleşmelerin uygulanacağı … ve … nolu parsellerin bulunduğu taşınmazların tabi olduğu imar mevzuatı ve uygulaması bakımından kesin ve inşaat ruhsatı alınmasına elverişli bir imar mevzuatı ve uygulamasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki delillerden ortaya çıkan bu durum, sözleşmelerin tarihleri bakımından tarafların vekillerinin de dilekçelerindeki beyanlarından da aynı görüşte olmaları, sözleşmelerin akdedildiği tarihlerde inşaat ruhsatı alınmasının mümkün olmadığının taraflarca zikredildiği görülmektedir.
Bu bağlamda, Danıştay … Dairesince 31.10.2007 tarihli ve …. sayılı kararla durdurulan 15.6.2007 tarihli bölge uygulama imar planında Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün görüşü doğrultusunda Hmax 117 metreyi çatı-baca dahil geçemeyeceğine dair plan notu (kök bilirkişi raporu sayfa 7) ve 28.12.2012 tarihli plan notu ile H:70 m sınırlaması getirilmiş olduğu (kök bilirkişi raporu sf 10) belirtilmiştir. Buna göre, parsellerin bulunduğu bölgenin imar durumu belirsiz olup, belirtilen maksimum yüksekliklerdeki değişimlerden de anlaşıldığı üzere değişikliğe tabidir. Davalılar vekilinin 10.11.2016 havale tarihli dilekçesinde de belirtildiği üzere, davalılar tarafından ilk ruhsat başvurusu 28.11.2012 tarihinde yapılmıştır. 2006 ve 2009 tarihli sözleşmelerden sonra, makul sürede yapı ruhsatına başvurulması, eğer sözleşmede yapı ruhsatına başvurulmasına dair süre yok ise makul sürenin mahkemece belirlenmesi gerektiğine dair Yargıtay içtihatları çerçevesinde de, davalıların yapı ruhsatına başvurularının makul süreden sonra olduğu, ancak bu durumun da, taşınmazlara dair sözleşmenin yapıldığı anda ve sonrasında da devam eden şekilde imar durumunun belirsizliği nedeniyle davalıların bu şekilde davrandığı anlaşılmıştır. Davalılar vekilinin 1.11.2016 havale tarihli dilekçesinde de, 2. Sayfasında, “ayrıca ….sayılı …kararının başlığına bakıldığında “…Caddesi (… cad.-…..caddesi bağlantı köprüsü) yol rehabilitasyon uygulama projesi (revize) kararı olduğu, dava konusu parsellerle ilgili karar olmadığının görüldüğü; inşaat ruhsatının alınması için, avan proje ile tekrar …kararının (27.10.2010 tarih ve …. sayılı UTK) parsel için ayrıca alınması gerektiği, bu karardan sonra ancak inşaat ruhsatına başvurulabileceği tartışmasızdır.” denildiğinden ve devam eden paragrafta “ Davacı vekilinin talebi üzerine düzenlenen… Belediyesinin 21.1.2016 tarihli ve … sayılı yazısı ve …’nin 12.2.2016 tarihli ve … sayılı yazılarından da görüleceği üzere, “1.6.2013 tarihinde yürürlüğe giren tip imar yönetmeliği ve bu yönetmelikte yapılan değişiklikler dikkate alınarak ruhsat talebinin yeniden değerlendirileceği (dolayısıyla önceden onanmış avan projenin bir geçerliliğinin kalmadığı).., söz konusu yere avan proje onayının yapılabilmesi için güncel imar durumu, inşaat istikamet rölövesi, aplikasyon krokisi, kot kesit belgesi, parsele ilişkin …KARARI BELGELERİNİN ALINMASI ile varsa terklerin yapılması akabinde avan proje değerlendirmesi yapılabilir.” denildiğini belirtmesi ile, yanısıra 31.5.2017 tarihli dilekçesi 3. sayfasında, “Bilirkişilere göre gayrimenkul üzerindeki yasal engeller 16.4.2015 tarihli … kararı ile kalkmıştır. Davacı beyanı da bu yöndedir. (Tarafımızca bu karar bölge ile ilgili bir karar olup, yasal düzenlemeler gereği, parsel için ayrı bir … kararının, yeni planlara göre avan proje hazırlandıktan sonra alınması gerektiği bilirkişi raporuna itirazlarımızda belirtilmiştir.) şeklindeki ifade ile halen dahi inşaat ruhsatı alınabilmesine olanak sağlayacak imar mevzuatının bulunmadığının, mevcut kararların dahi yeterli olmadığının ve taşınmazların imar statüsünün hala belirsiz olduğunun ikrar ve beyan edildiği, diğer taraftan bu kez karşı tarafta yer alan davacı vekilinin de, 13.10.2016 havale tarihli dilekçesinde 2. sayfasında, dava konusu taşınmazların yapı ruhsatını alabilmek için gerekli olan … İmar Müdürlüğü tarafından verilmesi beklenen …. sayılı …kararı, 16.4.2015 tarihinde alınmış ve kesinleşmiştir, 16.4.2015 tarihinden bu yana davalı yükleniciler ruhsat almak ve inşaata başlamak için hiçbir eylem ve işlemde bulunmamışlardır denilmiş ve sayfa başlığında da “dava konusu arsanın 16.4.2015 tarihinde ruhsata uygun hale geldiğinin” ayrıca da açıkça belirtilmesi karşısında, artık hem davalılar vekilinin hem de davacılar vekilinin, taraflar arasında sözleşmelerin akdedildiği tarihte inşaat yapı ruhsatı alınamaz olduğunun, ihtilafın her iki tarafınca da ikrar edildiği ayrıca anlaşılmış ve ihtilafa başlangıçtaki ifa imkansızlığına bağlı akdin geçersizliği hukuki tavsifinin uygulanması gerektiği ve buna bağlı sonuçların doğduğu ayrıca anlaşılmıştır.
Hukukta geçersizlik yaptırımının bulunması halinde, fesih nedenlerine bağlı yaptırımdan daha öncelikle tartışılması gerektiğinden, hukuki uyuşmazlığın değerlendirilmesi ve tavsifi mahkemeye ait olduğundan, öncelikle kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olup olmadığı çerçevesinde hukuki değerlendirme yapılmış, sonrasında ise hem davacı vekillerinin hem de davalı vekillerinin dava dosyasına sundukları dilekçelerde akdin feshi ve haklı fesih olup olmadığı bakımından yer alan içerikler ve bilirkişi raporlarında da akdin geçerli olup olmadığı hiç tartışılmaksızın sadece akdin feshinin mümkün olup olmadığı bakımından muhteva olması dikkate alınarak ardından bu durum da değerlendirilmiştir. Davada, davacı tarafın, sözleşme çerçevesinde, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yerine getirileceği inancı ile davalı yüklenicilere devredip adlarına tapuya tescilini sağladığı taşınmaz payının tapuda davalılar adına kaydının iptali ve davacı adına takyidatsız tescilini talep ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, dava konusu olan taşınmaz talepleri, bu dosyada, arsa sahibi tarafından davalı yüklenicilere devredilen arsa payları yönünden incelenecektir. Taraflar arasındaki sözleşmede, karma akit içerisinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi de bulunmakta ve bu dosyada taraflar arasında ihtilaf konusu olan hususlar bakımından hukuki değerlendirme yapılacaktır.
Buna göre, dava dosyasında her ne kadar davacı ile davalı yükleniciler, akdin feshi, inşaat ruhsatı alınıp alınmadığı, tahammül süresinin ne kadar olması gerektiği, ihtarname ile makul süre verilip verilmediği, mücbir sebep olup olmadığı, feshin mümkün ve hukuka uygun olup olmadığı bakımından karşılıklı delillerini sunmuş ve dahi kök ve ek bilirkişi raporlarında bu konularda değerlendirme yapılmış ise de, akdin kurulduğu anda, sözleşme ile davalı yüklenicilere verilen inşaat ruhsatı alma borcunun ifasının mümkün olmadığına dair dosyaya sunulan deliller kapsamında artık, başlangıçtaki imkansızlığın sözkonusu olduğu ve sadece davalı yükleniciler için değil, tüm taraflar için inşaat ruhsatı alınmasının olanaklı olmadığı, başlangıçtaki objektif hukuki imkansızlığın varlığı sebebiyle, davalı yüklenicinin kusurlu sayılamayacağı, başlangıçtaki yani akdin kurulduğu andaki hukuki imkansızlık sebebiyle sözleşmenin geçersiz sayılması gerektiği ve geçersiz sözleşme nedeniyle tarafların birbirlerine sözleşme çerçevesinde verdiklerini sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğinden geri vermesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu durumda, artık akdin feshedilip feshedilmemesi ancak geçerli bir sözleşme bakımından tartışılabilecek olup, dosyaya sunulan delillere göre sözleşme baştan itibaren geçersiz olduğundan, buna göre de geçersizlik ve buna bağlı sonuçlar öncelikli olduğundan, hukuki ihtilafın buna göre çözülmesinin gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen nedenle, akdin feshi, feshin haklı olup olmadığı, makul süre olup olmadığı, tahammül süresinin aşılıp aşılmadığı hususları ancak geçerli bir sözleşme olması halinde söz konusu olabileceğinden, bu durum daha sonra dikkate alınabilecek bir hukuki sebep olarak değerlendirilmektedir. Akit kurulduğu zaman taşınmazların bulunduğu bölgeye dair imar durumunun belirsiz olması, akdin kurulduğu tarihte inşaat ruhsatı alınamayacağı ve bu durumun da tarafların bilincinde olduğu ve basiretli tacir sıfatları ile de tacir davacı ve tacir davalıların bu durumu bilmeleri gerektiği kabul edilmiştir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi kurulduğu tarihte, taşınmazların inşaat ruhsatı almaya uygun bir imar durumu bulunmaması, Yargıtay içtihatlarında, sözleşmenin geçersizliğini gerektiren hukuki yaptırıma tabi olarak kabul edilmektedir. İmar durumu, sözleşme tarihinde belirsiz olduğundan, akit geçersiz olacağından, imar durumu kesin olan bir yere dair sözleşme yapmayan tacir tarafların başlangıçtaki imkansızlık nedeniyle akdettikleri sözleşmenin geçersiz sayılması sonucuna katlanmaları gerektiği anlaşılmıştır. Buna göre, yerine getirilmeyen eser sözleşmesi nedeniyle davacı arsa sahibinin davalı yüklenicilere devrettiği taşınmaz payları, geçersiz sözleşme ve yerine getirilmeyen ifa nedeniyle sebepsiz zenginleşme teşkil eden yolsuz tescil teşkil etmekte olup, davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Davacının da, bu payları devrederken, yüklenicilere getirdiği bir ilave edim olan 6.500.000 USDyi davalı yüklenicilere iade etmesi gerekecektir. Buna göre, sözleşmenin tarafları, geçersiz sözleşme nedeniyle, sebepsiz zenginleşme teşkil eden kazanımlarını iade etmek durumundadırlar. Yargıtay uygulamasında, “…Müteahhidin sözleşmeyi yaparken, basiretli bir tacir gibi hareket edip,projelerini ve üzerinde 292 konut yapmayı yüklendiği işe ait imar durumunu, imar planlarını incelemesi ve buna göre sözleşme ile bağlanması gerekirdi. Sözleşmeden önce de varlığı müteahhit tarafından belirlenen bu kanuni engele rağmen müteahhidin bile bile bu sözleşmeyi yapılması, kendisini davacı kooperatifin maruz kaldığı menfî zararı ödemekten kurtarmaz…” (YKD., 1982, S. 3, 388) şeklindeki içtihadında da, sözleşmenin akdedilmesinden önce basiret yükümü olan tarafların, akdin konusunun gerçekleşebilmesi için alınması şart olan inşaat ruhsatının sözleşme tarihinde alınmasının mümkün olup olmadığını araştırmaları gerektiği anlaşılmaktadır. Yine Yargıtay …. Hukuk Dairesi ….E. , …. K. “Davacı arsa sahibi vekili, taraflar arasında 11.05.2006 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenip, ardından arsanın davalıya teslim edilmesine rağmen davalı yüklenicinin hiç bir inşai faaliyette bulunmadığını, geçen süre içerisinde imar ve inşaat izinlerinin kaldırıldığını, müvekkilinin halen arsa üzerinde tasarruf edemediğini, davalının inşaata hangi tarihte başlayacağının belli olmadığını, müvekkilinin davalıya 17.01.2007 tarihinde ihtarname göndererek sözleşmenin feshedileceğini bildirdiğini ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin iptaliyle feshine, sözleşme gereği tapuya konulan şerhin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yüklenici vekili ise, sözleşme yapıldıktan sonra müvekkilinin vakit geçirmeden işlemlere başladığını, ancak ….Belediyesince yapılan imar planının … Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanmayarak iptal edildiğini, bunun idareden kaynaklı mücbir sebep olduğunu, ayrıca belediyece arsaya bitişik olan ….Emlak’a ait 1.500 m2 arsanın da satın alınmasının şart koşulduğunu, bu pürüzlerin giderilip inşaata başlanacakken kötüniyetle dava açıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, 15.12.2005 tarihli imar planının 10.05.2006 tarihinde iptal edildikten bir gün sonra taraflar arasında sözleşme imzalandığı, davanın 29.02.2008 günü açıldığı, iptal edilen imar planının 15.02.2010 tarihinde dava devam ederken yeniden onaylandığı, yetersiz imar nedeniyle davalının imar durumu alamadığı, dava günü itibariyle taşınmazın imara kapalı olduğundan davalının sorumlu tutulamayacağı, davalının dava tarihine kadar edimini yerine getirme olanağı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından …..Belediyesi’nce düzenlenen imar planının …. Belediyesi tarafından onaylanmaması üzerine, 10.05.2006 tarihinde iptal edildiği, tarafların ise ……. Noterliğinin 11.05.2006 tarih ve …. yevmiye sayılı düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini imzaladıkları anlaşılmaktadır. Dava, 29.02.2008 tarihinde açılmış, imar planı ise 15.02.2010 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, davalı yüklenicinin sözleşme tarihi ile imar planının yürürlüğe girdiği tarih arasında imar durumu ve belediyece imar planına bağlı olarak yapılması gereken diğer işlemleri yapma imkânı bulunmadığı anlaşılmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 20 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddelerinde objektif imkânsızlık hali düzenlenmiştir. Anılan maddeler gereğince sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmesinin sözleşmeden önce ve herkes için imkânsız bulunması halinde, sözleşme butlanla sakattır. İfa imkânsızlığının genel olarak ve herkes bakımından söz konusu olması nedeniyle, sözleşme geçersiz olacaktır. Sözleşme daha kurulurken ve baştan itibaren geçersiz olduğundan, burada uygulanacak müeyyide, fesih değil, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti olmalıdır. Zira fesih kararı ancak hukuken kurulmuş, mevcut ve yürürlükte olan, hükümlerini sürdüren sözleşmeler için verilebilir. Somut olayda davacı arsa sahibince sözleşmenin feshi talep edilmiş, mahkemece imar planının iptali nedeniyle oluşan imkânsızlıktan davalı yüklenicinin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere, sözleşme kurulmadan bir gün önce inşaatın yapılacağı bölgenin imar planı iptal edildiğinden, bir gün sonra yapılan sözleşmenin, kamu düzeninden olan imar mevzuatının cevaz vermemesi nedeniyle hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır. Mahkemece, sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, sözleşme ayaktaymış gibi, sözleşmenin feshine ilişkin talebin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindeki içtihadında da, mahkememizde görülen somut ihtilafa benzer şekilde, sözleşme tarihlerinde sözleşmeye konu yerde inşaat ruhsatı alınmasına elverişli kesinlikte imar planı olmaması halinde sözleşmenin geçersiz olacağına hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, somut ihtilafın değerlendirilmesi bakımından ele alınan Yargıtay …. HD., 21.10.2002 T., …. E., …. K. sayılı kararında: “…İmar durumu kesinleşmeyen bir yere ilgili belediye inşaat için izin veremeyeceğinden böyle bir inşaat yapılmasını öngören sözleşme konusu da hukuken imkânsızdır. Hükümsüz sözleşmeye dayanarak gecikme tazminatı ve yoksun kalınan kâr adı altında istemde bulunulmayacağı gibi, geçen uzunca süre nedeniyle feshedilmiş sözleşmenin aynen ifası da istenemez. Ancak taraflar, nedensiz zenginleşme kuralları çerçevesinde birbirlerine verdikleri şeyleri veya malvarlıklarına kattıkları değerleri geri alabilirler …” şeklindeki içtihadına uygun şekilde, dosyada getirtilen imar işlem dosyaları ve belediye cevaplarından da, sözleşmelerin tarihinde, sözleşmelerin konusu olan parsellerin inşaat ruhsatı alınmasına cevaz veren bir imar planı kesin olarak bulunmamakta olup, kesinleşmeyen belirsiz bir imar statüsünde bulunmakta ve inşaat ruhsatı alınmasına mani olmakta olup, bu durum da sözleşmelerin akdedildikleri tarihlerde kat karşılığı inşaat sözleşmesi bakımından geçersizliğine yol açmaktadır. Yine Yargıtay uygulamalarında; “Görülüyor ki, hukuki işlemin yapıldığı tarihte gerek taşınmazın imarlı olmayışı ve gerekse bazı paydaşların sözleşmeye katılmayışından ötürü akdin ifasında olanaksızlık vardır ( Bk. M. 20 ).” Yargıtay …. Hukuk Dairesi E. ….K. …. 13.9.1999 “…Bu haliyle sözleşme konusunun imkânsız bulunduğu, bu imkânsızlığın da sözleşmenin yapılmasından önce var olan objektif imkânsızlık olduğu ortadadır. Bu durumda Borçlar Kanunu 20/1. maddesi uyarınca sözleşme batıl olduğundan davanın reddine karar verilmesi yerine geçerli bir sözleşme varmışçasına yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.” ve Yargıtay …. Hukuk Dairesi E. ….K. …. . 14.6.2004 “…İfa imkânsızlığı sözleşme yapılmadan önce varsa ve bu olgu herkes bakımından aynı sonucu meydana getirmekte ise sözleşme geçersizdir… Davalı yüklenici ile haricen kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış bu defa aynı tapu kaydı önceki yüklenici tarafından davalıya devredilmiştir. Ancak, bu yere inşaat yapımı için gerekli ruhsat alınamamıştır. Davacılara ait parsel açısından sözleşmenin yapıldığı aşamada objektif imkânsızlık bulunmaktadır. Bu haliyle sözleşme geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayanarak kaçırılan fırsat kapsamında olumsuz zarar istenemez. Ancak geçersiz sözleşmeye rağmen taraflar kendi edimleri yönünden ifada bulunmuşlarsa sebepsiz zenginleşme ilkeleri doğrultusunda işlem yapılıp iade edilmesi gerekir.” şeklindeki içtihatlarında da, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin hangi durumlarda geçersiz sayılacağına ilişkin esasları belirlemiştir.
Diğer taraftan, arsa sahibi ile yükleniciler arasında, kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğinde, sonrasında üç farklı ihtimalin gerçekleşebileceğini öngörmek mümkündür. İlk ihtimalde, yüklenici inşaat ruhsatını alır ve yapıma başlayarak tamamlar ancak tamamlanan inşaattan dolayı, sözleşmenin uygulanmasından ya da yüklenicinin inşaat uygulamasından kaynaklanan ihtilaflar çıkabilir, ikinci ihtimalde ise, yüklenici inşaat ruhsatını alır ve akabinde kısmen dahi olsa imalat yapar ancak yapılan imalatlarla ilgili olarak arsa sahibi ile arasında ihtilaf çıkabilir, ki işte bu ilk iki ihtimalde, ilkindeki tamamlanan imalatın detayları ya da ikincisindeki kısmen yapılan imalatın seviyesi ve içeriği ve hakedişleri ve sözleşmeye uygun olup olmadığı bakımlarından hesaplama ve teknik inceleme gerektirebilecek iken, bu nevi sözleşmelerde gerçekleşebilen üçüncü ihtimal ise, inşaat ruhsatının alınamaması sebebiyle yüklenicilerin hiç imalat yapmamış/yapamamış olmasıdır ki somut ihtilafta da taraflar arasında gerçekleşen budur ve yükleniciler tarafından hiç imalat yapılmaması sebebiyle ayrıca davalıların da bu hesaplamayı gerektirecek bir karşı davasının bulunmaması sebebiyle de, taleple bağlılık ilkesi çerçevesinde, teknik bilirkişiler olan inşaat mühendisleri ve mimarlar tarafından hesaplama yapılmasına bu nedenle ihtiyaç göstermediği, teknik bilirkişilere hesaplama yapılabilecek bir imalat gösterilemeyeceği, buna göre dosyaya celbedilen deliller, sözleşme hükümleri ve imar durumuna ilişkin celbedilen belgelere göre artık hukuki değerlendirme ile sonuca varılması gerektiği anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen deliller ve hukuki tartışmalar ışığında, inşaat ruhsatı alınamaması sebebiyle hiç hayata geçmemiş ve inşaat /yapım çalışmalarına başlanmamış olan taşınmazlarda, artık, Yargıtay içtihatlarının da imar durumuna dair imar işlem dosyasının celbi ve belediye ile imar durumuna dair yazışmaların celbi ile, taşınmazların sözleşme tarihindeki imar durumunun inşaat ruhsatı alınmasına elverişli olup olmadığının tartışılarak, artık hukuki vasıflandırma ve değerlendirme yapılarak davanın esası hakkında karar verilebileceği sonucuna varıldıktan sonra, gerek 2006 ve gerekse de 2009 yıllarında akit tarihlerinde inşaat ruhsatına elverişli olmayan taşınmazları konu alan sözleşmeler bakımından, artık 2006 ve 2009 yılları tarihli sözleşmelerin geçersiz olması sebebiyle, davalı yüklenicilerin iktisabının bu belirtilen 2006 ve 2009 yılları tarihli sözleşmeler kapsamında hukuken korunmayacağı, Yargıtay kararlarına göre avans niteliğinde yüklenici davalıların üzerlerine sözleşme nedeniyle geçirilen taşınmazların hisselerinin ancak inşaatın yapılarak tamamlanması halinde hakkedileceği aksi halde yolsuz tescil teşkil edeceği ve bu sebeple terkini gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre davacı arsa sahibi, bu kısımda belirtilen taşınmaz paylarını geriye iktisap edebilmekte, ancak hukuki olarak sebebi belirtilen şekilde, dosyaya yansıyan ve davacı vekilleri ile davalı vekillerinin ileri sürdüklerinden farklı hukuki sebeplere dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebi kabul edilmektedir.
Takiben, diğer bir hukuki sebep olan ve dava dosyasında tarafların dile getirdiği hukuki sebep olan akdin feshinin mümkün ve haklı olup olmadığı bakımından yapılan değerlendirmede ise, ancak akit geçerli ise akdin feshi mümkün olacağından, bilhassa davaya konu olan ihtilafta, 2006 yılındaki sözleşmede inşaat ruhsatı alınması için süre öngörülmüş iken 2009 yılındaki ek sözleşmede öngörülmediği dikkate alınarak, inşaat ruhsatının hiç alınmadığı ve akdin arsa sahibince feshedilmek istendiği durumlarda, artık somut olaydaki gibi böyle ihtilaflarda, yüklenicinin inşaat ruhsatı alması için makul sürenin ne olması gerektiğinin mahkemece belirlenerek, somut ihtilafta makul sürenin aşılıp aşılmadığını değerlendirerek, tahammül süresinin aşılmadığına kanaat getirirse buna göre, tahammül süresinin aşıldığına kanaat getirirse akdin feshine karar verilebilecektir. Benzer konuda; Yargıtay …. Hukuk Dairesi, 10.07.2012 T., E: …., K: …..: ” …Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca süresinde teslim edilmeyen bağımsız bölümler nedeniyle davacı arsa malikinin uğradığı kira kaybının tazmini istemine ilişkindir. Eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin edimi, inşaatı sözleşmeye uygun şekilde yaparak teslim etmektir. Sözleşme uyarınca işe zamanında başlama ve sürdürme borcu yüklenicinin eseri sadakat ve özenle meydana getirme borcunun sonucudur. Sözleşmede, inşaata başlama tarihinin gösterilmemesi, yükleniciye işe başlamak üzere dilediğince süre tanındığı anlamına gelmez. Sözleşmedeki teslim süresiyle ilgili hüküm makul bir süre olarak yorumlanmalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, inşaatın ruhsat tarihinden itibaren iki yıl içinde tamamlanacağı belirtildiğinden yüklenici inşaat ruhsatını almak için makul sürede merciine başvurmalıdır. Somut olayda olduğu gibi sözleşme tarihinden yaklaşık 35 ay sonra yapılan başvurunun makul sürede yapıldığını kabul etmek olanaklı değildir…” Müteahhidin zamanında işe başlamaması halinde arsa sahibi, KKİS’den dönme ve TBK m.112’ye mesnetle zararının tazminini isteme hakkını haizdir. Yalnız incelediğimiz konuda müteahhidin işe başlaması gerektiği bu zaman, sözleşmede belirlenmemiştir. Her ne kadar bu durumda müteahhidin derhal işe başlaması gerekmekte ise de; niza haline dair doktrinde ve yargıtay kararları ile kabul edilen kural şudur: arsa sahibinden, sözleşmenin ifasını süresiz olarak beklemesi istenemez, yalnız arsa sahibi, sözleşmeden dönme hakkını ancak makul bir süre/tahammül süresi geçtikten sonra kullanabilir. Örn: inşaatın yapımına dair proje ve ruhsat işlemlerinin tamamlanıp inşaata başlanması için beklenmesi gereken tahammül süresi geçmeden arsa sahibinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması kabul görmemektedir (Yargıtay 15 HD, 26.04.2011 T., E: 2010/2618, K: 2011/2549). Yargıtay 15 HD, 02.10.2007, E: 2006/4943, K: 2007/5921: “…davada inşaata hiç başlanılmadığı ve yıllardır boş durduğu iddia edildiğine göre inşaata hiç başlanılmamış ise 107. madde uyarınca yüklenicinin ayrıca temerrüde düşürülmesinin sonuca etkisi olmayacağından davacının derhal fesih hakkının bulunduğu kabul edilmelidir…” şeklindeki içtihatların da tartışılması ile, 2015 yılında gerçekleşen fesih ile 2006 ve 2009 yıllarındaki sözleşme tarihlerine nazaran, akdin feshi tarihinde, sözleşme tarihlerine göre bu somut ihtilafta geçen sürede tahammül süresinin aşılmış olduğu ayrıca anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere hukuken, somut ihtilafta beliren özelliklere göre farklı hukuki sebeplerin varlığı halinde, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin sözleşme tarihlerine göre geçersizliği sonucuna varılması ve geçersizliğin mevcut olması halinde, feshe göre öncelikle kabulü yoluna gidilmesi hukuken gerekli olduğundan bu duruma göre karar verilmesi gerekmiş; bilirkişi raporlarında imarla ilgili belgeler ve belediyelerle yapılan yazışmalar incelenmiş, imarla ilgili değerlendirmelerde, dava konusu arsanın 16.4.2015 tarihinde ruhsata uygun hale geldiğinin” ayrıca da açıkça belirtilmesi karşısında, artık hem davalılar vekilinin hem de davacılar vekilinin, taraflar arasında sözleşmelerin akdedildiği tarihte inşaat yapı ruhsatı alınamaz olduğunun, ihtilafın her iki tarafınca da ikrar edildiği ayrıca anlaşılmış ve ihtilafa başlangıçtaki ifa imkansızlığına bağlı akdin geçersizliği hukuki tavsifinin uygulanması gerektiği, mücbir sebebe dayanak olarak gösterilen hususların aslında akitlerin tarihlerinde yapı ruhsatı alınmasının olanaksızlığını gösteren belgeler ve yazışmalar olduğu, buna göre sözleşmelerin geçersiz olduğu ve tarafların verdiklerini iade ile yükümlü olduğu, inşaat ruhsatı almaya elverişli belirli imar planı bulunmayan taşınmaza ilişkin yapılan sözleşmeler geçersiz olduğu için artık ancak geçerli sözleşmelerde sözkonusu olacak fesih, haklı-haksız fesih, ihtarnamelere göre temerrüdün oluştuğu tarihler, mücbir sebep olup olmadığı hususlarına hukuken girilmemiş, akitlerin imza tarihlerine göre tahammül süresinin aşıldığı anlaşılmış ve raporda bilirkişinin geçersizliği ele almayan ancak haklı fesih sebebinin var olduğuna dair yorumuna, imar hukukunda akdin feshi talebinin, akdin geçersizliği durumunda artık gözetilemeyecek olması sebebiyle öncelikli hukuki sebep olduğundan itibar edilememiş, hukuki yorumun mahkememizin görevi ve takdiri olduğu gözetilmiş, geçersiz akit sebebiyle, taleple ve huzurdaki dava ile bağlı olunduğu ve davalıların karşı davası da bulunmadığı gözetilerek, davacı tarafın davalı taraftan aldığı 6.500.000 USDyi geri iade etmesi gerektiği, ayrıca 2009 tarihli sözleşmede taraflar arasında bedel olarak kararlaştırılan ve 11.250.000 euroyu ödemesi gerektiği anlaşılmış, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki gibi davanın kabulüne dair hüküm tesis etmek gerekmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY … . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN …E. SAYILI DOSYASINDA;
Davacı vekili özetle; müvekkili ile dava dışı-ipotek borçlusu …… Tic. Ltd.Şti, …. …Tic. A.Ş ve …. Tur. San. Tic. A.Ş. arasında yapılan Bakırköy … Noterliğinin 21/02/2006 gün ve ….yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca adı geçen dava dışı şirketlerin %50 pay karşılığında müvekkiline 6.500.000,00 TL ödeme kaydıyla …Kompleksi, … Kompleksi, …. Projesi yapımını üstlendiklerini, müvekkiline ait olan ancak ….adına kayıtlı bulunan sözleşme konusu…. Ada, … ve … Parsel sayılı taşınmazların 5.723.632/22.000.000 payının 17.000.000,00 TL bedel karşılığında yükleniciler tarafından satın alındığını, yukarıda belirtilen sözleşmenin eki olan Bakırköy ….Noterliği’nin 30/04/2009 gün ve …yevmiye sayılı ek sözleşme ile yukarıda belirtilen taşınmazların tamamının müvekkili arsa sahibine ait olacağı, ….den satın alma bedelinin müvekkili tarafından arsa sahiplerine ödeneceği ve taşınmazlar üzerine kurulacak projenin bitimiyle paylaşımın %50 ile yapılacağının kararlaştırıldığını, ancak yüklenicilerin edimlerini yerine getirmediğinden söz konusu inşaat sözleşmesinin feshi ve tapu kaydının iptali ve tescili için Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davalı yükleniciler tarafından kendi adlarına tescil edilen paylar üzerine davalı banka lehine 27/06/2007 gün ve …. yevmiye sayılı işlemle 10.000.000,00 EURO ve 20/02/2015 tarih ve …. yevmiye nolu işlemle de 20.000.000,00 EURO bedelli ipotek tesis edildiğini, yüklenicinin kendisine devredilen paylar üzerinde hak sahibi olabilmesi için edimini yerine getirmesi gerektiğini, bu bağlamda söz konusu paylar üzerinde 3.kişilerin iyi niyetinin dinlenemeyeceğini beyanla işbu dava dosyasının Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile birleştirilerek ipoteklerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıların, cevap dilekçesi sunmadıkları anlaşılmıştır.
Mahkememizce, birleştirilmesi talep olunan Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasının dava ve diğer dilekçe örneklerinin tetkikinde, davacısı ….A.Ş. olduğu halde davalılar …… Tic. A.Ş. ve ortakları ….Adi Ortaklığı, …… Tic. A.Ş, …. …Tic. A.Ş., …. Tur. San. Tic. A.Ş. aleyhine Bakırköy …. Noterliği’nin 21/02/2006 gün ve ….yevmiye sayılı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile Bakırköy …. Noterliği’nin 20/04/2009 tarih ve …yevmiye sayılı ek sözleşmesinin davalı yüklenicilerin temerrüdü sebebiyle geriye etkili olarak feshi ve davalılar adına kayıtlı bulunan … İli, ….İlçesi, ….Mahallesi, …Cad,…. Ada, …. Parsel için …., 20/22000000 hissesinin aynı ada … Parsel sayılı taşınmazda da 5723632/22000000 hissenin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına takyidatsız olarak tapuya tesciline ilişkin dava olduğu ve derdest bulunduğu anlaşılmış ve mahkememizin ….E. sayılı dosyasında, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı dosyası ile birleştirme kararı verilmiştir. Takiben, Bakırköy … . Asliye Ticaret Mahkemesi’de görmekte olduğu ….E. sayılı dosyada, mahkememizdeki ….E. sayılı dosya ile birleştirme kararı vermiş ve buna göre de neticede, mahkememizin Bakırköy … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….E. sayılı dosyası ile beraberindeki ….E. sayılı dosya birlikte gelerek, mahkememizdeki ….E. sayılı dosya ile birlikte yargılaması devam etmiştir. Bundan sonraki işlemler yönünden, ….E. sayılı dosyada, bu davanın da işlemleri yürütülmüştür. ….E. sayılı dosyaya sunulan 5.1.2017 tarihli raporda bankacılık işlemleri bakımından açıklık bulunmamakta olup ….E. sayılı davada karar verilebilmesi için bu eksikliğin giderilmesi için 19.7.2017 tarihli kapsamlı inceleme ara kararı tesis edilmiş ve 20.11.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ….E. sayılı dosyadaki ihtilaf konusu bankacılık işlemlerinin incelendiği anlaşılmıştır.
….E. SAYILI DOSYADAKİ İHTİLAF BAKIMINDAN; ….E. SAYILI DOSYAYA ASIL VE BİRLEŞEN DOSYALAR İÇİN SUNULAN 20.11.2017 TARİHLİ EK BİLİRKİŞİ RAPORUNDA, özetle, 11. sayfasında, “Bankalarca, kullandırılan krediler karşılığında şahsi ve maddi teminat almanın Bankalar Kanunu ve banka uygulamaları çerçevesinde doğru bir yaklaşım olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü, bankalar mevduat cinsinden sağladıkları kaynakları kredi olarak kullandırırken, bunların geri dönüşlerini sağlıklı bir şekilde sağlamaya yönelik tedbirleri de almak zorundadırlar. Aksi takdirde, yani teminatsız ya da yeterli teminat alınmaksızın kredi kullandırılması ve bunların geri dönüşünün sağlanamaması halinde kredi kullandıran banka personelinin malen sorumluluğu söz konusu olabilmektedir. Bu olayda, kullandırılan kredi tutarı 7.400.000 Euro, faizli geri dönüş tutarı ise 8.789.159,60 Euro’dur. ….Bankasınca söz konusu risk karşılığında 10.000.000 Euro tutarında maddi teminat (ipotek) alınmıştır. Ancak, ipotek alınan taşınmazın ipotek alındığı tarihteki ekspertiz değeri ya da cari değeri bilinememektedir. Hal böyle olmakla birlikte, genel olarak bankaların kullandırdıkları kredilere karşılık aldıkları ipotek tutarları kredinin yaklaşık %50 fazlasına (bazen de %100’üne) kadar olabilmektedir. Burada bir sınır yoktur. Amaç, bankanın kredi riskinin ortaya çıkması halinde bu riskin giderilmesini en hızlı ve en kolay sağlayacak maddi teminatın bulunmasıdır. Açıklanan hususlar doğrultusunda; kredinin döviz kredisi olması ve kur riski de dikkate alındığında kullandırılan kredi karşılığında alınan ipotek tutarının fahiş ve anlamsız olmadığı değerlendirilmektedir. Öte yandan; Banka yetkilisi tarafından düzenlenen Firma Analiz Raporunda yer aldığı üzere, davalı Bankanın, davacı arsa maliki ile, davalı yükleniciler arasında akdedilen satış vaadi içerikli kat karşılığı inşaat sözleşmesinden haberli oldukları, diğer bir deyişle ilgili taraflarca akdedilen sözleşmenin 7/1 maddesinde yer alan “…kat irtifakı kuruluncaya kadar geçecek süre içerisinde sözleşmede kendisine devredilen arsa payları üzerine herhangi bir ipotek, intifa, sükna vs. takyidat tesis edemez, satış vesaire herhangi bir tasarrufta bulunamaz…” hükmünden de bilgi sahibi olmasının gerektiği anlaşılmaktadır.” şeklinde görüş bildirildiği aynı görüşün 12. sayfada da sözleşmede %50-%50 paylaşım oranlarının ve diğer sözleşme detaylarının da yer alması ile teyid edildiği, bankacılık işlemleri yönünden ise raporun 24. sayfasında bankaca davalılara verilen kredinin bankacılık yasal mevzuatına ve teamüllere uygun olduğu görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır.
MAHKEMEMİZCE YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE, davalı tarafların tacir olması ve TTK gereğince basiretli davranma aksi halde sonuçlarına katlanma şeklinde kanuni yükümlülüğe tabi oldukları gözetilmiş, davacı arsa sahibi ile davalı inşaat şirketleri bakımından, taraflar arasındaki sözleşmelerin geçersiz olması, geçersiz sözleşmelerden dolayı diğer tarafa yük yüklenemeyecek olması, ve buna göre de, davalı yüklenicilerin davaya konu taşınmazları davacıya takyidatsız olarak geri vermek durumunda olmaları, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükmünde sözleşme taraflarının sözleşme konusu taşınmazların üzerine takyidat koydurma, ipotek tesis etmelerinin açıkça yasak olması ve tacir tarafların buna uygun davranma yükümlülükleri çerçevesinde talebin kabulü gerekmiştir. Buna göre, geçersiz sözleşmede, taraflar birbirlerine yük tahmil edemeyecekler, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edildiği durumlarda dahi inşaat ruhsatının tahammül süresini aştığı kabul edilmesi gereken durumlarda akdin haklı nedenle feshinde dahi yine avans mahiyetindeki taşınmaz paylarının arsa sahibine geri dönerek tescilinde taşınmazların ipotek takyidatları ile yükümlendirilmiş olması hukuken mazur görülemeyecektir. Davada, davacı ile diğer davalı tacir banka bakımından da, taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığı, davalı bankanın diğer davalı tacir inşaat şirketlerine kredi verirken incelediği anlaşılan ve esasen de inceleme yükümlülüğü olan, taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yer alan bu açık yasaklayıcı hükme rağmen 20.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda yansıtıldığı içeriğe göre de sadece sözleşmenin ticari kısımlarına dair analiz yaparak kredi verip ipotek koymasına nazaran, sözleşmedeki diğer hükümlerin de etkisini dikkate almadan ve davacı arsa sahibinin yargı mercilerinde sözleşme ve kanun hükümlerine göre hakkını araması halinde bunun sonuçlarına basiretli bir tacir olarak katlanmak zorunda olması dikkate alınarak artık davalı yüklenicilerin tacir olarak akdettikleri sözleşmeye uygun davranmaları, sözleşmenin aksine davranmaları halinde sözleşmeye aykırılığın veya sözleşmelerin geçersizliğinin sonuçlarına katlanmaları gereği ve davalı bankanın da kredi taleplerinde incelediği belgelere ve sözleşmelere göre yasaklayıcı hüküm içermeyen ticari kısımlara dayanarak ve yeterli görerek takiben kredi ilişkisi kurup ipotek tesisi yoluna gitmesi hukuken himaye edilememiş, yasaklayıcı hüküm içeren somut ihtilaftaki gibi sözleşme hükmüne nazaran da arsa sahibinden muvafakat alınmasını davalı inşaat şirketlerinden istemesi aksi halde kredi açmaması ve ipotek tesis etmemesi beklenirken bunu yerine getirmemesi, ticari olmayan bir konuta ipotek konulurken dahi gerektiğinde başkasının rızasını arayan bankacılık sisteminde, taşınmaz satış vaadi içerikli bir ticari işte tacirler arasındaki sözleşmedeki açık yasaklayıcı hükme rağmen taşınmaza ipotek tesis eden bankanın, ipotek tesisini yasaklayan mukavele hükmünün karşı çıkar grubunda yer alan davacı şirketin muvafakatını aramaması durumunda, artık kendi oluşturduğu basirete aykırı durumun sonuçlarına katlanması gerektiği, ayrıca davalı bankanın sözleşmeyi incelediğine dair kredi dosya raporları da mevcut iken, somut dosyadaki gibi ipotek tesisini yasaklayıcı hüküm içeren sözleşmeye rağmen davalı yüklenicilere kredi verip akdi yasağa aykırı ipotek tesis etmesinden dolayı çıkan hukuki sonuçlara artık Yargıtay içtihatlarında tacirlere yüklenen basiretli davranma yükümlülüğü ve sonuçları çerçevesinde katlanması gerektiği, bilirkişi raporuna sözleşmedeki içeriğe ve finansal analiz ile sözleşmenin artık bilinerek haberdar olunduğuna ilişkin kısımlar yönünden itibar edildiği, diğer yönlerden ise bankacılık uygulamasında kredinin açılması ve geri ödemesinin uyuşmazlık konusu olmaması sebebiyle itibar edilemediği, kaldı ki bankanın haberdar olmasından öte bilme yükümlülüğünün olduğu gözetilerek basiretli davranma yükümlülüğüne uygun davranmaması sebebiyle davaya konu ipoteklerin fekki talebinin de davalı banka aleyhine de, davacıya karşı davalı bankanın basiretli davranma yükümlülüğüne aykırı ve haberdar olduğu sözleşmeye rağmen yaptığı işlemlerin haksız fiil teşkil etmesi ve bu sebeple davanın kabul edilmesi gerektiğinden, ayni hak olan mülkiyet hakkı üzerine yine bir ayni hak olan ipotek tesisinin sözleşmeye aykırı olması sebebiyle, açıklanan gerekçelerle, aşağıdaki gibi davanın kabulüne dair karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM;
Bakırköy … ATM. nin ….esas sayılı ASIL dosyası ile ilgili olarak;
….esas sayılı dosyanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, dosyadaki tüm dilekçelerin ve belgelerin tasdiklenerek yeni bir dosya oluşturulmasına, işlemin Yazı İşleri Müdürlüğünce yerine getirilmesine,
Bakırköy …. ATM’nin, mahkememiz ile birleşen …. Esas sayılı dosyasında;
1-Davanın KABULÜNE,
2-TARAFLAR ARASINDAKİ SÖZLEŞMENİN GEÇERSİZLİĞİNİN TESPİTİNE,
3-Davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında davalıdan almış olduğu ve sebepsiz zenginleşme teşkil eden 6.500.000 USDyi yüklenicilere geri vermesine, davacı tarafından tevdi mahalline depo edilmesine, davalı yüklenicilerin 2006 ve 2009 tarihli sözleşme nedeniyle davacı arsa sahibinin kendilerine devrettiği … İli, ….İlçesi,…. ada, … ve … Parsel sayılı taşınmaz arsa paylarının sebepsiz zenginleşme teşkil etmesi sebebiyle … İli, ….İlçesi,…. Ada, … nolu Parseldeki toplam 13.508,37 m2 ye isabet eden hissenin ve…. Ada, … nolu Parseldeki 152,00 m2lik kısma isabet eden taşınmaz hissesinin davalı yükleniciler adlarına olan kaydın iptali ile davacı adına tesciline,
4-Davalı yükleniciler tarafından ….den satın alınan kısım yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil etmesi nedeniyle, davalı tarafça ödenen 11.250.000 EURO nun davalılara verilmek üzere davacı tarafından tevdii mahalline depo edilmesine,
5-Davacı tarafça …. ve …nolu ara karar kapsamında tevdii edilmesi gereken 6.500.000 USD ile 11.250.000 EURO nun …. bank ….Şubesinde davacı tarafça açılacak hesaba karar kesinleştiğinde davalıya ödenmek üzere davacı tarafından depo edilmesine, hesap cüzdanının mahkememiz veznesine sunulmasına,
6-Davacının sözleşmeden dönme nedeniyle uğranılan zararları ve cezai şart talep haklarının saklı tutulmasına,
7-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44.708.895,00 TL harç için başlangıçta peşin alınan ve tamamlama harçları ile alınan toplam 995.000,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 43.713.895,00 TL harcın davalılar (….Proje, …. …. İnş. ….Adi Ortaklığı) ….San. Tic. A.Ş., ……San. ve Tic. A.Ş., …. Tic. A.Ş.den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan 995.031,80 TL. harç ile yargılama aşamasında yapılan ve birleşen dosya ile yapılan oranlama suretiyle hesap edilen 15.770,00 TL. (teb. bil. üc. yazılan yazı vs. gideri olarak) ki toplam 1.010.801,80 TL. yargılama giderinin davalılar (….Proje, …. İnş. … Ortaklığı) ….San. Tic. A.Ş., ……San. ve Tic. A.Ş., …. Tic. A.Ş.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
10-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 6.610.200,00 TL avukatlık ücretinin davalılar (….Proje, …. …. İnş. ….Adi Ortaklığı) ….San. Tic. A.Ş., ……San. ve Tic. A.Ş., …. Tic. A.Ş.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
11-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Birleşen Bakırköy …. ATM’nin …Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak (evveliyatında mahkememize açılan davanın ….ATM nin …. esas sayılı dosyası ile birleşmesi ve …. ATM nin ilgili dosyasının mahkememizin tefrik edilen ….esasla birleşmesi üzerine tekrar mahkememizde görülen davada);
1-Davacının, … İli, ….İlçesi,…. ada, … parsel sayılı taşınmazın müvekkile ait olmayan her bir dava dışı yüklenici için 81.650.872/660.000.000 pay üzerinde davalı … …Bankası A.Ş. lehine 27.06.2007 tarih ve …. yevmiye numaralı işlem ile tesis edilmiş 10.000.000 Euro bedelli ipotekler,
… İli, ….İlçesi,…. ada, … Parsel sayılı taşınmazın müvekkile ait olmayan her bir dava dışı Yüklenici için 5.723.632/66.000.000 pay üzerinde davalı … …Bankası A.Ş. lehine 27.06.2007 tarih ve …. yevmiye numaralı işlem ile tesis edilmiş 10.000.000 Euro bedelli ipotekler,
… İli, ….İlçesi,…. ada, … parsel sayılı taşınmazın müvekkile ait olmayan her bir dava dışı Yüklenici için 81.650.872/660.000.000 pay üzerinde davalı … …Bankası A.Ş. lehine 20.02.2015 tarih ve …. yevmiye numaralı işlem ile tesis edilmiş 20.000.000 Euro bedelli İPOTEKLERİN FEKKİ TALEBİNİN KABULÜNE, davaya konu taşınmazlar üzerindeki İPOTEKLERİN FEKKİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 6.594.032,61 TL harç için başlangıçta alınan 1.648.508,16 TL. harcın mahsubu ile bakiye 4.945.524,45 TL harcın davalılar (…..Tic. A.Ş. ve Ortakları ….Adi Ortaklığı) ……San. ve Tic. A.Ş., …. … Tic. A.Ş., … Turizm San. Tic. A.Ş., … …Bankası A.Ş. denmüştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.648.545,96 TL. harç ile birleşen dosya ile oranlama yapılmak suretiyle hesap edilen 2.730,00 TL. yargılama gideri (teb. bil. üc. yazılan yazı vs. gideri olarak) ki toplam 1.651.275,96 TL. yargılama giderinin davalılar (…..Tic. A.Ş. ve Ortakları ….Adi Ortaklığı) ……San. ve Tic. A.Ş., …. … Tic. A.Ş., … Turizm San. Tic. A.Ş., … …Bankası A.Ş. den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 1.030.510,00 TL avukatlık ücretinin davalılar (…..Tic. A.Ş. ve Ortakları ….Adi Ortaklığı) ……San. ve Tic. A.Ş., …. … Tic. A.Ş., … Turizm San. Tic. A.Ş., … …Bankası A.Ş. den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı 35 Sayılı Kanunun geçici 2.’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy çokluğu ile karar verildi. 05/02/2018

Başkan….
¸(e-imzalıdır)
Üye ….
(muhalif)
¸(e-imzalıdır)
Üye ….
¸(e-imzalıdır)
Katip ….
¸(e-imzalıdır)

MUHALEFET ŞERHİ: Eldeki dosyada davanın, birleşen davaların niteliği gözetildiğinde; yargılama aşamasında bir kısım taleplerin (her iki yan yönünden) netleştirilemediği; tahkikata dair başkaca işlemler bulunduğu, bu nedenle tefrik edilen asıl dosyaya rağmen verilecek kararlarda isabeti etkiler eksiklik bulunduğu kanaatin de olmam nedeniyle tahkikatın bitirilmesi ve tefrikle birlikte oluşturulan hükümlerin gerekçesine muhalif kalmak zorunluluğu oluştuğu saygıyla sunulur.

Üye ….
¸(e-imzalıdır)