Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/322 E. 2021/129 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/322
KARAR NO : 2021/129

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 31/03/2016
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/03/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin davalı şirketin %13,77 hissesine sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin ihtiyacı olmadığı halde kredi alıp faaliyet dışında kullanarak şirketin kötü yönetildiği, şirketin kâr dağıtmadığı, genel kurul toplantıları ve diğer konularda bilgi verilmediğinden bahisle haklı nedenlerle davalı şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesine, veya müvekkilinin şirketteki payının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenerek davalı şirketten çıkarılmasına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin kötü yönetilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, şirketin zararlarına asıl sebebiyet veren kişinin davacının eşi …… olduğunu, şirketin yeni yönetim ile durumunu düzeltmeye çalıştığı ve başarıya gittiğini, tüm bunların yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını, müvekkili şirkete borçlu bulunan davacının işbu dava açma yetkisinin olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:Ticaret sicil ve tapu kayıtları, fatura örnekleri, banka dekontları, tanık beyanları, bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
Tapu kaydının incelenmesine, İstanbul ili, …… ilçesi, …… mahallesi,…… Mevkii, …… yevmiye nolu, ……. cilt/sayfa nolu, ….. parselde, 5.280,60m2 yüzölçümlü, arsa nitelikli ana taşınmazın, tamamının …… Sentetik İplik Sanayi Ve Ticaret A.ş. adına kayıtlı iken, tüzel kişiliklerin ünvan değişikliği işleminden sonra … adına tam hisse ile kayıtlı olduğu görülmüştür.
Davacı vekili 04/02/2021 tarihli celsedeki imzalı beyanında, “…şirketin feshine ya da tespit edilen bedelin ödenmesini…” talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, şirketin feshi ve tasfiyesi, kabul edilmediği takdirde davacının payının verilerek ortaklıktan çıkartılması taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce inceleme sonucu alınan 04.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda, “..Davalı şirketin 2009 dan bu yana herhangi bir kar payı dağıtmadığı, 2010 yılı hariç sürekli zarar ettiği, 2011 yılından bu yana makine ve taşıtlarını elinden çıkardığı, garimenküllerini düşük bedellerle grup şirketlerine kiraladığı, dolayısıyla da gayri faal hale geldiği, Bütün bu nedenlerle davalı şirketin, haklı nedenle fesih şartlarının oluştuğunun kabul edilmesi gerektiği..” görüş ve kanaatiyle rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporuna karşı yapılan itiraz neticesinde, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Alınan 07/12/2020 tarihli ek raporda, “..davacının dava tarihi itibariyle % 13.78 hissesi karşılığı 6.194.658,78 TL değere sahip olduğu, davalıların davacıdan ödenmemiş sermaye borcuna karşın 62.004,6 TL kesinleşmeyen alacağın talep ettiği bunun alacaktan mahsup edilmesi takdiri mahkemeye bırakılması..” görüş ve kanaatiyle rapor tanzim edilmiştir.
6102 sayılı TTK.’nun 630/2. maddesi uyarınca limited şirketlerde her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde yöneticilerin yöneticilik hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Aynı kanunun 636/3. maddesi uyarınca da haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un (3). maddesi hükmüne göre, tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukuki ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Bu doğrultuda 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesinin dava konusu olaya uygulanabilir olduğu tartışmasızdır.
TTK.m.531 uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde şirket sermayesinin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahiplerinin, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemece, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi suretiyle davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebileceği, öngörülmüştür.
Şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup; düzenleme uyarınca, ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu kılınmıştır.
Yargıtay, konuyla ilgili verdiği bir kararında, bir aile şirketinin haklı sebeple feshi talebi ile ilgili olarak “… Dava konusu şirketin ana sözleşmesinde yer alan faaliyet amaçlarım gerçekleştirmeye yarar bir kısım taşınmazlarını elinden çıkardığı, 2006yılından beri gayri faal durumda olduğu, ortaklar arasında yaşanan ihtilaflar nedeniyle davaların süregeldiği ve bu itibarla davada haklı nedenlerle fesih koşullarının gerçekleştiği sabit ise de…” demek suretiyle, ortaklığın, anasözleşmesinde yer alan faaliyet amaçlarını gerçekleştirmeye yarar bir kısım taşınmazlarını elinden çıkarmış olmasını, 2006 yılından dava tarihi olan 2011 yılına kadar gayri faal durumda olmasını ve ortaklar arasında ihtilaf yaşanmasını aile şirketleri bakımından haklı sebep olarak kabul etmiştir (Yarg. 11. HD 02.06.2014, E. 2014/3669 K. 2014/10238).
Sürekli hukuki ilişkilere son verme imkanı sağlayan haklı sebeple fesih kavramının temelinde, dürüstlük kuralı ve kişilik haklarının korunması ilkesi bulunmaktadır. Zira, hiç kimseden kendisi için çekilmez bir hale gelen bir hukuki ilişkiye devam etmesi beklenemez. Bu nedenle, tarafların şahsını ilgilendiren veya taraflar dışındaki olaylar, sözleşme ilişkisini taraflardan birisi için çekilmez hale getiriyorsa, haklı sebeple fesih hakkı doğmaktadır.
Haklı sebep, her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. Duruma bağlı olarak, şirket ortakları arasındaki anlaşmazlık ve husumet, şirketin mahkemece feshi için haklı bir neden olarak görülebilir (Y. 11. HD.’nin E. 2000/55, K. 2000/1242 sayı ve 21.2.2000 tarihli kararı; Y. 11. HD.’nin E. 2003/2194, K. 2003/8154 sayı ve 22.9.2003 tarihli kararı). Mali hakların özellikle kar payı hakkının ihlali, ortaklığa katılım, bilgi alma, denetleme haklarının ihlali, amaç ve konunun öznel olarak imkânsız hale gelmesi (TTK. m. 529/1-b), ortaklığın kar elde edemez, mali durumu kötülemiş hale gelmesi (TTK. m. 376), organların işlevsiz, çalışamaz hale gelmesi (TTK. m. 530), kötü yönetim, iş göremezlik, kişisel anlaşmazlıklar da haklı sebep olarak sayılmaktadır (Erdem, s. 111 vd.; Y. 11. HD.’nin E. 2004/7433, K. 2005/1213 sayı ve 15.2.2005 tarihli kararı). Ortakların davranışları ortaklığın faaliyetlerini önleyecek, zarara uğratacak yahut karşılıklı güveni sarsmış ve ortaklar artık bir arada olamayacaklar ve ortaklık faaliyetlerini sağlıklı şekilde yürütemeyecekler ise haklı sebeplerin varlığını kabul gerekir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, vergi kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacının talebi, davalı şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiye edilmesi kabul edilmediği takdirde davacının payının verilerek ortaklıktan çıkartılması taleplerinden ibarettir. Dosyada yer alan ticaret sicil kayıtları ve genel kurullara ilişkin tutanaklar incelendiğinde; davacının azınlık hissesine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının azınlık haklarını kullanabilecek hisse oranına sahip olması nedeniyle, TTK. m. 531 hükmü uyarınca haklı nedenle fesih davası açma şartlarını taşıdığı, davalı şirketin 2009 dan bu yana herhangi bir kar payı dağıtmadığı, 2010 yılı hariç sürekli zarar ettiği, 2011 yılından bu yana makine ve taşıtlarını elinden çıkardığı, garimenküllerini grup şirketlerine kiraladığı, dolayısıyla da gayri faal hale geldiği itibar edilen bilirkişi raporunda tespit edilmiş olup, sürekli zarar eden, kar payı dağıtmayan, herhangi bir üretim yapmayan ve dolayısıyla da gayri faal hale gelen davalı şirketin, şirketin ana sözleşmesinde belirtilen amacı gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında uzun zamandır süre gelen uyuşmazlık ve huzursuzluklar nedeniyle taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği bu nedenle davacının davalı şirketin feshini istemekte haklı olduğu sonuç ve kanatine karar varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ……. nosunda kayıtlı davalı …nin TTK 531 maddesi gereğince FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak SMM ……. T.C kimlik numaralı …….’un atanmasına, kendisine aylık 3.000,00 TL ücret takdirine, masrafının davalı şirket tarafından karşılanmasına,
3-Tasfiye memurunun görevinin tasfiye kararının tescil edileceği tarihine kadar devamına, ticaret sicilde davacı tarafından masrafı karşılandığında ilanına,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile eksik 30,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 4.360,30 TL (posta masrafı, bilirkişi ücreti) ile toplam harç gideri 62,70 TL ki toplam 4.423,00 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2021

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)