Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/161 E. 2019/818 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/161
KARAR NO : 2019/818

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/09/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/09/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili özetle; davalının müvekkiline borcundan dolayı takibe ve davaya konu 10 Ekim 2006 keşide ve 01 Aralık 2007 ödeme tarihli 90.000 EURO bedelli senedi düzenleyerek verdiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. easas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, ancak davalının zamanaşımı def’i, borca ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, takip konusu senedin davalıya verilen borç karşılığı tanzim edildiğini ve ödünç ilişkisi nedeniyle alacağın 10 yıllık zamanaşamına tabi olduğunu, senetteki imzaya itiraz olmadığından zamanaşımına uğramış bononun yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğunu ve tanık dahil her hürtül delil de davanın ispatının mümkün olduğunu beyanla davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilerek teminat karşılığı borçlunun tek mal varlığı olan İstabul …. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasındaki alacağına ihtiyati haciz konmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili özetle; zamanaşımı def’inde bulunarak faiz ve faiz oranına da itiraz etmek suretiyle iddianın doğru olmadığını, ….. ve …… plakalı araçların satış bedelinin bir kısmının teminatı olarak takibe konu senedin tanzim edildiği ve ödendiği, ancak senedin alınmadığını, müvekkilinin davacıdan borç almadığını, takibe konu senedin davacıya hiçbir zaman verilmediğini, varsa alacağın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER: Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. easas sayılı dosyası, İstanbul …… İcra müdürlüğü’nün … ve Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyaları, tanık beyanları, banka dekontları, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı.
Mahkememizin …… esas – ….. karar sayılı 05/11/2014 tarihli kararında, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesinin….. esas ……sayılı kararında, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için dosyanın Yargıtay Hukuk Dairesine gönderildiği görülmüştür.
Yargıtay ……. Hukuk Dairesinin ……. esas…… karar sayılı ilamı ile Yargıtay ……. Hukuk Dairesinin 22/06/2015 tarih ve …… esas ….. karar sayılı ilamlarında, davacı tarafından dava konusu bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanılarak açılan davada zamanaşımına uğramış bir bononun yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacağı hususunun takdirinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, ayrıca bono ve bonoda zamanaşımına ilişkin hükümlerin 6102 sayılı TTK. Da düzenlendiğini, 4. Maddesinde tarafların tacir olmasa bile bu kanunda düzenlenen hususlara ilişkin davaların ticari dava sayıldığının hükme bağlandığından davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna dair karar verildiği görülmütür.
Davanın dayanağını oluşturan Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ……esas sayılı dosyasının tetkikinde, davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine 01/12/2007 vade, 10/10/2006 keşide tarihli ve 90.000 EURO bedelli senetten dolayı takip tarihine kadar işlemiş faizi dahil 130.400,14 EURO alacağın yıllık %7 oranından az olmamak üzere faizi ile birlikte tahsili istemiyle ilamsız takip yapıldığı, davalı-borçlunun zamanaşımı, borç ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğu ve davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalıdan karz ilişkisine dayalı takibe konu kıymetli evrak vasfını yitirmiş adi senetten dolayı alacağının olup olmadığı, sözkonusu adi senedin davalının savunmasında dile getirdiği surette teminat senedi olup olmadığı, bedelin ödenip ödenmediği, zamanaşımı def’i ve faiz itirazlarıyla icra takibine vaki itirazlarının yerinde olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Sorun: davacının davalıdan karz ilişkisine dayalı takibe konu kıymetli evrak vasfını yitirmiş adi senetten dolayı alacağının olup olmadığı, sözkonusu adi senedin davalının savunmasında dile getirdiği surette teminat senedi olup olmadığı, bedelin ödenip ödenmediği, zamanaşımı def’i ve faiz itirazlarıyla icra takibine vaki itirazlarının yerinde olup olmadığı, Davacının, davalıdan takibe konu alacağının olup olmadığı, davalının itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, karz ilişkisine dayalı alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… easas sayılı dosyası, İstanbul ……. İcra müdürlüğü’nün ….. ve Bakırköy …… İcra Hukuk Mahkemesi’nin …….esas sayılı dosyaları, tanık beyanları, banka dekontları, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamına nazaran; davalı vekili her ne kadar takibe ve davaya konu senedin teminat amaçlı tanzim edildiğini beyan etmiş ise de, Teminat senedinin düzenlemesi ile ilgili olarak, Teminat senetlerinde senedin teminat senedi olduğu açıkça belirtilmeli, senete atıf yapılmalı, ayrıca teminat senedine konu olan iş sözleşmesi de hazırlanıp her nüshalarının da taraflarda olması sağlanmalıdır. Maddeler halinde sıralarsak:1-) Senedin vade kısmına “Teminat Senedidir” ibaresi yazılmalıdır.2-) Senedin ön yüzüne “Şu sözleşmeye konu olarak hazırlanmıştır ” denilmeli,3-) Senedin arka yüzüne (Ciro edilen bölüme) Hangi konu için teminat senedinin hazırlandığı özetlenmelidir.4-) Özet kısmında ” şu anlaşma üzerine bu teminat sözleşmesi hazırlanmıştır, sözleşme konusu tamamlandığında teminat senedinin hükümleri geçersizdir, ciro edilemez” notu borçlunun güvenliği açısından yazılması önemlidir.5-) Rakamı yazılmayan, kısaca boş senete atılan imzalar borç doğursa da yasal değildir. Tarafların bilgisi halinde doldurulmalıdır. Alacaklı, işveren tarafından tutarı boş bırakılan senetler imza için talep edilemez. Boş bırakılıp sonradan doldurmak aynı zamanda suçtur. Bu ana şartlar dışında hazırlanmış teminat senetleri ya bildiğimiz borç doğuran senetlerdir ya da geçersizdir.
Davaya konu senet, her ne kadar zaman aşımına uğramış ise senedin zaman aşımına uğramış olması, mevcut olan borç ilişkisini etkilememektedir. HMK m.202/1 “Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.” hükmü gereğince taraflar arasındaki ödünç ilişkisi her türlü delil ile ispat edilebilmektedir.
Ödünç ilişkisi, mahkememizin 25.10.2018 tarihli celsesinde dinlenen davacı tanığı…….’in beyanları ile ispatlanmıştır. Davacı tanığı, senetteki kefil imzasının kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Davanın dayanağının ……. ve ……. plakalı araçların alım satımından kaynaklı, davalı tarafından davacıya verilen 10 Ekim 2006 keşide ve 01 Aralık 2007 ödeme tarihli 90.000 EURO bedelli senedin borç karşılığı tanzim edildiği ve ödünç ilişkisi olduğu iddiasına dayanmaktadır.
Somut olayda, taraflar arasındaki ödünç ilişkisi, senet ve davacı tanığı anlatımı ile açıklığa kavuşmuş olup, uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi incelemesine gerek görülmemiş, dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi neticesinde, senedin teminat senedi olduğuna ilişkin gerek senet metninde bir kaydın bulunmaması, gerekse senetlerden bağımsız olarak söz konusu senetlerden teminat senedi olduğuna dair bir belgenin sunulmaması, senedin teminat senedi olduğu iddialarının ispatlanamaması, 25.10.2018 tarihli celsesinde dinlenen davacı tanığı beyanları ve TBK hükümleri dikkate alındığında davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, icra inkar tazminatı taleplerinin ise yargılamayı gerektirdiği likit ve belirlenebilir nitelikte olmadığı dikkate alınarak reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy ……İcra Müdürlüğünün…… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak olan 90.000 EURO yönünden iptali ile takibin asıl alacak yönünden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin BK 101.maddesi gereğince reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin alacak yargılamayı gerektirdiğinden likit olmadığından reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 17.521,51 TL harçtan peşin alınan 4.360,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.160,86 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 388,00 yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 267,72 TL. yargılama gideri ile 4.389,65 TL toplam harç masrafı ki toplam 4.657,37 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 21.340,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 37,55 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 11,26 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 11.961,20 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğ edileceği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.12/09/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)