Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/139 E. 2019/998 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/139
KARAR NO : 2019/998

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/02/2016
KARAR TARİHİ : 24/10/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; taraflar arasında yapılan 05/12/2011 tarihli protokol ile müvekkilinin, davalının …. Gıda Ltd. Şti.’nde sahip olduğu %30 hissenin %15’ini 1.000.000,00 USD nakit ödemek suretiyle satın aldığını, protokol uyarınca devrin 15 gün içerisinde noterde tasdik edilerek pay defterine işlenmesi ticaret sicilde tescil ve ilanının yapılması gerekirken davalının bunlardan hiçbirini yerine getirmediğini keza protokol uyarınca bu işlemleri yapmadığı takdirde aldığı parayı iade etmediğinden davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğundan bahisle vaki itirazın iptali, takibin devamı ve %20 den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin kesinlikle takibe ve davaya konu sözleşmeyi imzalamadığını, aslı dosyaya sunulduğunda inceleme yapılması gerektiğini, söz konusu sözleşmenin imzalandığı ve paranın verildiği tarihte davacı ve şirketlerin borca batık olduklarından böyle bir bedelin ödenmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddi ile %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalıya taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 05/12/2011 tarihli hisse devir sözleşmesine istinaden davacının davalıdan alacağının olup olmadığı, söz konusu belgedeki imzanın davalıya ait olup olmadığı, davalıya ait ise davalının davacıya varsa takip konusu borç miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Celp edilen Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasının tetkikinde, alacaklı tarafından davalı/ borçlu hakkında sözleşmeden kaynaklı alacak için ilamsız takip yapıldığı, davalı borçlunun yetkili olana icra dairesine 15/04/2015 tarihli dilekçe ile itiraz ettiği, itiraz nedeniyle takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflar arasındaki uyuşmazlık hususlarında 29/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporu alınmış, alınan raporda, davacının, sözleşmeden doğan edimini yerine getirmiş olduğundan karşı edimi talep etme hakkına sahip olduğu; sözleşmede, karşı tarafın ediminin yerine getirilmesi tarafların ortak iradeleri doğrultusunda belirli bir tarihe bağlandığından (20.12.2011) ihtarname çekmeye gerek bulunmadığını; davalının zenginleşmesi gerçekleşmemiş bir sebebe (hisselerin devredilmemesi) dayandığından sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanına girecek olup, davacının verdiği miktarı talep edebileceği; ancak davacı 1.263.287,67 USD talebinde bulunmuş olup, dosyada icra dosyası bulunmadığından 1.000.000 USD’nin üstündeki miktarın yasal dayanağına ulaşılamadığı; davalının 1.000.000 USD’yi davalıdan talep hakkı bulunduğu; ancak bakiye miktar talebine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmuş, itiraz nedeniyle 06/09/2019 havale tarihli ek rapor alınmış, alınan bilirkişi ek raporu denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğundan itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorun: Davacının davalıya taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 05/12/2011 tarihli hisse devir sözleşmesine istinaden davacının davalıdan alacağının olup olmadığı, söz konusu belgedeki imzanın davalıya ait olup olmadığı, davalının itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, davacının, davalıdan 05/12/2011 tarihli hisse devir sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Taraflar arasında 05.12.2011 tarihli hisse devir sözleşmesi yapılmıştır. Anılan sözleşme TBK 97. ( BK 81) maddede ele alınan karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme niteliğindedir. Sözleşmede davacı, …. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti’ndeki % 15 hissesini davalıdan 1.000.000 USD karşılığında almayı taahhüt etmekte, davalı da bu bedel karşılığında anılan hisseyi devretmeyi kabul ve taahhüt etmektedir. Sözleşmenin 4. Maddesine göre sözleşmenin imza tarihinden 15 gün içinde devir işlemi yapılmazsa anılan meblağ geri istenebilecektir. Anılan madde TBK 125 ( BK 108) gereği “ifa edilen edimin geri istenmesi” hükmüne dayanmaktadır.
Mahkememizce 05/12/2011 tarihli hisse devir sözleşmesindeki …….’e ait imzanın davalının eli mahsulü olup olmadığı hususunda rapor tanzim edilerek gönderilmesi istenmiş, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin …… nolu raporunda; 05/12/2011 tarihli “Hisse Devir Sözleşmesidir” başlıklı belgenin …’e atfen atılı imzalar ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’in eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.
Anılan sözleşmede imza davalı tarafından iddia edildiği gibi boş kağıda atılmış olsa dahi Yargıtay 14. HD’nin 06.02.2007 tarih ve 2006/14101 esas 2007/914 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere geçerli olup, aksini yazılı delille menfi tespit davasında belirlemek mümkün ise de, bu doğrultuda dosyada bir belge bulunmamaktadır.
Açığa imza atılması halinde sözleşmenin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ispat külfeti bunu ileri sürene ait olup bunun yazılı delille ispat edilmesi gerekir.
“…Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2015/350 esas, 2015/17409 karar sayılı ilamında, Adli Tıp Kurumunun yaşı tespitinin yapılmasında bilimsel bir yöntem olmadığına ilişkin raporların olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/13-665 esas 2018/1465 karar sayılı ilamında, ülkemiz koşullarında mürekkep yaşı tespitinin mevcut durumda mümkün olmadığı, yargı camiasında bilinmesi ve kabul edilmesi gerektiği şeklinde olduğudur..” ayrıca taraflar arasında imzalanan 05/12/2011 tarihli sözleşmenin noterce tasdik ettirilmesi, ilanı, pay defterine işletilmesi ve ticaret sicile ilanı hususunda anlaştıkları ve bu sözleşmenin 3. ve 4. Madde şartlarına uymasının davalının yükümlülüğüne bırakılmıştır.
Hisse devir sözleşmesinde şirket kaşesi de mevcuttur. Protokolün 5. Maddesinde işbu sözleşmenin aynı zamanda makbuz hükmünde olduğuda kararlaştırılmıştır. Adli tıp incelemesinde, imzaların …’in eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu makbuz belli bir paranın alındığına ilişkindir. Davalı imzası ile onaylamıştır. “…Ayrıca Tübitak’tan gönderilen bir çok yazışmalarda bu davalının iddiasının imza yaşı adli tıbbın yazı ve imza belirlenmesinin bu tür ölçümleri analitik yöntemlerle yapan teknolojinin dünyada mevcut olmadığı, ÖDTÜ’de, bununla ilgili bölüm bulunmadığı şeklinde görüş bildirmiştir.” Bu nedenle davalı vekilinin bu talepleri HMK 266. Madde kapsamında değerlendirmeye alınmamıştır.
Sözleşmenin 5. Maddesi anılan belgenin 1.000.000 USD’nin ödendiğine ilişkin makbuz niteliğini taşıdığını belirtmiş olup, davalı bu durumu imzası ile kabul etmiştir. Bilindiği üzere, makbuz belirli bir miktar paranın alındığını gösteren bir belge olup, uygulamada aranan “makbuzu düzenleyen, parayı veren ve alanın ad ve soyadları ve imzaları, makbuzun düzenlenme tarihi ve ödenen miktar” belgede bulunmakta olup, makbuzun geçerli olduğuna kanaat getirilmiştir.
TBK 117 ( BK 101). Maddeye göre davacı, sözleşmeden doğan edimini yerine getirmiş olduğundan karşı edimi talep etme hakkına sahip olmuştur. Sözleşmede, karşı tarafın ediminin yerine getirilmesi tarafların ortak iradeleri doğrultusunda belirli bir tarihe bağlandığından (20.12.2011) ihtarname çekmeye gerek bulunmamaktadır.
BK 61. maddeye göre, davalının zenginleşmesi gerçekleşmemiş bir sebebe (hisselerin devredilmemesi) dayandığından sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanına girecek olup, davacı verdiği miktarı talep edebilecektir.
Sözleşmenin 5. Maddesi ve ödemenin makbuz niteliğinde olduğu dikkate alınarak, icra takibindeki fazlaya ilişkin miktara ilişkin dosyada delil tespit edilememiştir. Davalının takip tarihi ve tebliğ tarihleri dikkate alındığında 20/12/2011 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu takip talebi dayanağının 05/12/2011 ödeme tarihli 1.000.000,00 USD tutarlı sözleşme olduğu, adli tıp raporuna göre söz konusu imzaların …’in eli ürünü olduğu, davalının 20/12/2011 tarihinde temerrüde düşmüş olduğu, 24/07/2014 takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan 1.000.000,00 USD asıl alacak ve 114.171,23 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.114.171,23 USD alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görülmüş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 1.000.000,00 USD asıl alacak 114.171,23 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.114.171,23 USD alacak yönünden davalının B.Çekmece ….. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin 1.114.171,23 USD yönünden devamına, fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebin reddine,
2-Asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatı olan 424.000,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 159.745,25 TL harçtan peşin alınan 32.584,66 TL harcın mahsubu ile eksik 127.160,59 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.853,60 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 1.614,67 TL yargılama gideri ile 32.618,16 TL toplam harç masrafı ki toplam 34.232,83 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 85.278,01 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red miktarına göre hesap edilen 24.054,23 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair karar, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/10/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)