Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/130 E. 2018/1013 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/130
KARAR NO : 2018/1013

DAVA : Şirketin feshi, kayyım atanması.
DAVA TARİHİ : 12/02/2016
KARAR TARİHİ : 08/11/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2018
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; davalı tarafından 04.12.2012 tarihinde ticaret siciline tescil ile kurulduğunu, şirket Ana Sözleşmesinin 8. Maddesinde müvekkilinin ilk 10 yıl için davalı şirkete şirket müdürü olarak atandığını, ayrıca Şirket Ana Sözleşmesinin 9. Maddesi ile müvekkilinin şirket müdürü …, 10 yıl süre ile. Davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığını, davalı şirketinin diğer ortağı olan ….iflas ettiğini, müvekkilinin müteaddit defalar farklı iletişim araçlarını kullanarak diğer ortağa ulaşmaya çalıştığını ancak bu yöndeki tüm girişimleri sonuçsuz kaldığını, ….; şirketin idaresi, şirketle ilgili önemli konularda alınması gereken kararlar, genel kurulun toplanması hususunda müvekkili tarafından yöneltilen çağrılara da hiçbir şekilde cevap vermediğini, bu sebeple davalı şirketin, genel kurulunu dahi toplayamayan, işlevsiz, faaliyetsiz bir şirket halini aldığını, müvekkilinin, davalı şirketin ortağı olması ayrıca şirket müdürü olarak atanması ile şirket yönetiminde kendisine düşen tüm sorumlulukları azami gayretle yerine getirmeye çalıştığnıı, ancak tüm mesaisini davalı şirketin diğer ortağına ulaşmaya harcadığı halde ulaşamayan müvekkilin şirket müdürü olması sebebiyle doğan sorumluluklarını yerine getiremediğini, şirketin işlerini aksadığını, davalı şirketin diğer ortağının iflas etmiş olması ve müflis şirket ortağıyla hiçbir şekilde iletişime geçilememesi sebebiyle davalı şirket bünyesinde herhangi bir faaliyet gösterilemediğini, davalı şirketin 8211 Sayı ve 10.12.2012 Tarihli TTSG ilanının,TTSG’de yer alan ilk ve tek ilan olduğu hususu da davalı şirketin hiçbir karar almadığı ve faaliyet göstermediğinin açık kanıtı olduğunu, tüm bu anlatılanlar neticesinde müvekkili açısından davalı şirketinin ortağı olmanın çekilmez bir hal aldığını, bununla birlikte davalı şirket işlemez bir hale geldiğinden şirket Ana Sözleşmesinde yazılı gayesinden günbegün uzaklaşmakta hatta Ana Sözleşmesinde yazılı gayesine ulaşması imkansız bir hal aldığını, ayrıca hiçbir faaliyet göstermeyen, karar almak için genel kurulunu dahi toplayamayan, ortaklarından birine hiçbir şekilde ulaşılamayana davalı şirketinin bu şartlar altında ayakta tutulmasında hiçbir yarar bulunmadığını, davalı şirket ortakları arasındaki anlaşmazlıklar, şirketin genel kurulunun toplanamaması, faaliyetlerinin sürdürülmemesi, amacına ulaşma imkanının kalmaması, diğer ortağa ulaşılamaması limited şirket ortakları arasındaki güvenin tamamen ortadan kalkmasına ve ortaklık ilişkisinin devamının imkansız hale gelmesine sebep olduğunu, davalı şirketin içinde bulunduğu durum ve koşullar itibariyle şirket ortaklığı müvekkil için çekilmez bir hal almış olduğundan ve mevcut durumun devamının hiçbir faydası kalmadığından müvekkilinin, davalı limited şirketin müdürlüğünden azline, davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 636/3. Maddesinde düzenlenen ikincicümle “Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” şeklinde olup durum ve koşullara göre mahkemeye, fesih ve tasfiye yerine davacı ortağın şirket ortaklığında çıkarılmasına karar verebilme yetkisi tanındığnıı, bu kanun hükmünde de kanun koyucu, şirket ortaklığından çıkmaya karar verebilmek için haklı sebepleri tek tek saymamış ve somut olaya göre değerlendirilmesini istediğini, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 23.01.2014 Tarih ve…. E… K. sayılı kararı ile “dosya kapsamına göre şirketin feshi için haklı gerekçe oluşturan hususlar aynı zamanda ortaklıktan çıkma için de haklı ve yeterli sebep teşkil ettiğinden,”(EK:3) şeklinde İçtihat oluşturulduğunu, güncel tarihli Yargıtay kararında da şirketin feshi için haklı gerekçe oluşturan hususlar evleviyetle ortaklıktan çıkma için de haklı sebep teşkil ettiğinden bahisle davalı limited şirket ortakları arasındaki anlaşmazlıklar, şirketin genel kurulunun toplanamaması, faaliyetlerinin sürdürülmemesi, amacına ulaşma imkanının kalmaması gerekçesiyle davalı şirketinin fesih ve tasfiyesine, müvekkil şirketin davalı şirketi temsile yetkili müdür olması, davalı limited şirketin içinde bulunduğu durum ve koşullar gözetildiğinde şirket müdürlüğünü sürdürmenin herhangi bir faydası bulunmadığından müvekkili şirketin davalı şirket müdürlüğünden azline ve davalı şirkete kayyım atanmasına, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi yönündeki talepleri kabul edilmez ise; tüm haklarının iadesi koşuluyla müvekkilin davalı limited şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya Tebligat Kanununun 35.maddesi gereği tebligatın yapıldığı, davaya cevap vermediği, duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER: İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabı, SGK cevabı, Güneşli Vergi Dairesi cevapları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, davaya konu şirketin ticaret sicil dosyası, iddialarla ilgili olarak celp edilen icra dosyaları, vergi kaydı, bankalardan alınan yazı cevapları, kayyım raporları, ticari defter ve kayıtlar ile diğer bilgi ve belgeler üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde alınan bilirkişi raporu ile diğer bilgi ve belgeler incelenmiş, irdelenmiş ve içerikleri anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Dava, davalı şirket müdürünün yöneticilik hakkını ve temsil yetkilerini kötüye kullandığından bahisle bu görevinden azli ile yetkilerinin kaldırılması, kayyım atanması ve haklı nedenlerle şirketin feshi ve tasfiyesi istemlerinden ibarettir.
6102 sayılı TTK.’nun 630/2. maddesi uyarınca limited şirketlerde her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde yöneticilerin yöneticilik hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Aynı kanunun 636/3. maddesi uyarınca da haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
Somut davada, ayrıntısı bilirkişiler Yrd. Doç. Dr. …. ve… tarafından tanzim olunan 17/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere mali inceleme bölümünde yer alan tespitler ile ticaret sicil kayıtlan dikkate alındığında, davalı şirketin uzun süreden beri gayri faal olması nedeniyle sosyal güvenlik ve vergi kayıtlarından re’sen terkin edilmiş olması, uzun süreden beri organlarının toplanarak herhangi bir karar almamaları, uzun süreden beri herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmaması, yönetim giderleri nedeniyle sürekli zarar etmesi, kuruluştan itibaren herhangi bir kar payı elde etmemesi ve ortaklara dağıtmaması gibi hususlar değerlendirildiğinde, TTK.’nun 630/2. maddesindeki şartlar ile davalıdan kaynaklanan söz konusu eylem ve işlemler sonucunda davacının şirketi haklı nedenle fesih talebinin yerinde olduğu, kâr elde etmeyen ve borca batık hale gelen şirketin sermayesinin arttırılmamış olması nedeniyle TTK.’nun 376/2. hükmü uyarınca şirketin kanun gereği münfesih hale geldiği ve TTK.’nun 636/3. maddesindeki haklı sebeple fesih şartlarının gerçekleştiği, davacının, yönetim faaliyetleri sonucu, davalı şirketi zarara uğratmış olduğuna ilişkin herhangi bir delile rastlanmadığı, bu nedenle davacının şirket müdürlüğünden haklı nedenle azline ilişkin talebinin yerinde olmadığı, şirketin borca batık olması sonucu kanun gereği münfesih hale gelmesi ve bu nedenle de bir ayrılma akçesinin hesaplanmasının mümkün olmaması karşısında, davacının şirketten haklı nedenle ayrılma talbinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalı …. Ltd.Şti’nin haklı nedenlerle feshi ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir bilirkişi ….’ın atanmasına, kendisine aylık 2.000,00 TL ücret takdirine, ücretin feshedilen şirket tarafından ödenmesine, tasfiye memurunun görevinin tasfiye kararının tescil edileceği tarihine kadar devamına,
2-Davacının davalı şirket müdürlüğünden azline ve davalı şirkete şirket ortaklığından çıkması talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harç peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 884,00 TL posta masrafı ile toplam harç gideri 62,70 TL ki toplam 946,70 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair karar, davacı vekili Av. …’nın yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …