Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/123 E. 2021/285 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/123 Esas
KARAR NO : 2021/285

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/02/2016
KARŞI DAVA TARİHİ : 11/04/2016
KARAR TARİHİ : 08/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalıların kardeş olduğunu, dava dışı …’nin ortaklan olduğunu, müvekkilinin işbu şirkette bulunan toplam %70 değerindeki hissesini, abileri olan davalıların şirketten çıkması yönündeki sürekli baskısı sonucunda davalılara devrederek ortaklıktan ayrılmak zorunda kaldığını, bunun üzerine tarafların diğer kardeşleri olan dava dışı … da dâhil tamamının imzasının bulunduğu 12/11/2014 tarihli bir sözleşmenin akdedildiğini, devrin hangi koşullarda yapılacağı ve hisse devrine karşılık mevcut şirkette bulunan malvarlığının ne kadarının müvekkiline verileceğine dair şartların düzenleme altına alındığını, işbu sözleşmeye göre şirketin sözleşmenin imzalandığı tarihte mevcut bütün malvarlığının müvekkili ile davalılar arasında bölüşüleceğini, işbu sözleşmenin imzalandığı tarihte dava dışı …… firması adına kayıtlı ……. ve ……. plaka nolu iki araç bulunduğunu, bu araçlardan ……. plaka nolu olan …… marka aracın imzalanan sözleşme gereği müvekkiline devri yapılacağının kararlaştırdığını ve müvekkiline tesliminin de fiilen yapıldığını, imzalanan işbu sözleşme ile tarafların hisse devri sebebiyle malvarlığının bölüşümü konusunda anlaşıldığını, sözleşme gereği taraflar arasındaki hisse devir bedelinin ailenin büyükleri olan anne ve babaları ile de istişare edilmiş olduğunu, mal paylaşımı yapıldıktan sonra taraflar arasında Eyüp……. Noterliği’nin 03/09/2015 tarih ve …… yevmiye sayılı Limited Şiıket Pay Devri Sözleşmesi imza edildiğini, ancak işbu devir sözleşmesinde müvekkilince devredilen hisse bedelinin tam ve nakden ödendiği belirtilmişse de, müvekkiline devir bedeli adı altında hiç bir ödeme yapılmadığını, müvekkili ile davalıların kardeş olduğunu, işbu sözleşmenin düzenlenerek imzasından önce müvekkiline sözleşmenin imzasından hemen sonra devir bedelinin ödeneceği söylenerek müvekkilin yanıltıldığını, müvekkilinin ağabeyleri olan davalılardan ödeme sözü aldıktan sonra bedelin nakden alındığının sözleşmeye eklendiğini, davalılar tarafından bizzat müvekkiline fiili teslimi yapılan ve müvekkili tarafından uzun süredir kullanılan aracın, noterden yapılan devir işleminden hemen sonra “oto hırsızlığı” yapıldığı gerekçesi ile davalılar tarafından şikâyete konu edilmesinin de, noterden devrin yapılmasından önce müvekkilinin hileli davranışlar ile aldatıldığının en açık ispatı olduğunu, tamamen hileli hareketler ile aldatılan ve güveni kötüye kullanılmak suretiyle aldatılan müvekkiline davalılar tarafından bugüne dek hisse devir bedelinin de ödenmediğini, müvekkilinin eğer devir bedeli adı altında ödeme yapılmayacağını bilse idi işbu sözleşmeyi akdetmeyeceğinin açık olduğunu, müvekkilinin hile ve aldatma sonucu iradesinin sakatlanmış olması nedeniyle verildiğine yönelik tanıkların mevcut olduğunu, Sayın Mahkeme tarafından dinlenilmeleri halinde maddi gerçekliğin ortaya çıkacağını, neticeten; davanın kabulüne, Limited Şiıket Pay Devri Sözleşmesi’nde yer alan ödeme bayanının hile ve aldatmadan mevcut irade sakatlığı nedeniyle öncelikle sözleşmenin aksi halde terditli olarak ödeme beyanının geçersizliğinin tespiti ile müvekkile ödenmeyen hisse devir bedelinin şimdilik 2.000,00-TL’sinin sözleşmenin imza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, 12/11/2014 tarihli sözleşme gereğince müvekkile fiili teslimi yapılan ancak devri yapılmayan ……. Plaka Nolu aracın müvekkili adına tesciline, mümkün olmaması halinde bilirkişi marifeti ile yapılacak değer tespitinin ardından, bu bedelin şimdilik 1.000,00-TL’sinin Sözleşmenin imzalanmasından itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, ……. Plaka Nolu aracın, dava sonuçlanıncaya dek devrinin önlenmesi hususunda teminatsız olarak kaydına ihtiyati tedbir uygulanmasına, delillerin toplanmasına ve tanıkların dinlenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacının …… şirketinin kurucu ortağı olduğunu ve şirketin devir tarihinde gelmiş olduğu yüksek ölçekli mali durumu kendi başına sağladığını ancak davalı müvekkillerinin baskıları ile şirketi devretmek zorunda kaldığını, devrin hangi koşullarda yapılacağının 12/11/2014 tarihli bir sözleşme ile kararlaştırıldığını beyan etmiş ise de davacının bu beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, şirketin yüksek bir mali konuma getirilmediğini, tam tersine 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında zarar ettiğini, müvekkili …’ın sermayesinin büyük bir kısmını doğrudan kendisi koyarak diğer müvekkili … ile birlikte, dava dışı …… Sanayi ve Limited Şirketi’ni 2004 yılında kurduklarını ve her hangi bir malvarlığı bulunmayan henüz 23 yaşındaki kardeşi davacıyı gözeterek şirkete ortak ettiğini, şirketin kuruluşundaki şirket sermayesinin büyük bir kısmının müvekkili … tarafından verilmiş olduğunu, davacı ve davalı müvekkillerin babalarının arzusu ile dava dışı … ile birlikte dört kardeş arasında şirket hisselerinin eşit olarak paylaştırılması hususunda anlaşıldığını, taraflar arasındaki anlaşma, şirket hisselerinin eşit paylaşımı olsa da hisselerin %25’inin müvekkili … adına tescil edildikten sonra diğer %75 hissenin daha sonra hak sahiplerine devredilmek üzere davacı üzerinde bırakıldığını, bu anlaşma çerçevesinde müvekkili …’a ait, davacı üzerinde görünen %75 hissenin %25’inin devri için işlemlerin başlatıldığını, ancak çok yüksek vergi alınacağı vb. nedenler gösterilerek hileli davranışlarla müvekkili …’ın ikna edildiğini ve şirket hissesinin %5’inin devrine razı edildiğini, akabinde Eyüp …. Noterliği’nin 07/11/2013 tarihli …… yevmiye nolu devir sözleşmesi ile davacı üzerindeki hisseden, şirketin %5 hissesi müvekkili …’a devredildiğini, şirketin kuruluşundan sonra 2 defa sermaye artırımı yapıldığını, sonrasında ise şirketin sürekli olarak zararda gösterildiğini ve şirket ortağı olan müvekkillerine kar payı yahut başka bir ad altında her hangi bir bedel ödenmediğini, şirketin mali ve fiziki durumu ile ilgili hiç bir bir bilgi verilmediğini, sermayesini kendileri koyarak kurdukları şirket hakkında hiç bir bilgi alamayan müvekkillerinin, bilgi verilmesi hususunda davacıya 11/11/2014 tarihinde başvurduklarını, ancak davacı ve dava dışı kişilerce tehdit edildiklerini ve hakaretlere maruz kalınca mahalli terk etmek zorunda kaldığını, olayın cezai boyutundan çekinen davacının 12/11/2014 tarihinde müvekkilleri şirkete çağırdığını ve bir süre birlikte çalıştıktan sonra hisselerin, şirketin mali durumu hakkında hiç bir bilgileri olmayan şirket ortağı müvekkillere devredileceği hususunda adi yazılı belge düzenlendiğini, ilgili protokolün 2. maddesi gereğince öncelikle tarafların birlikte çalışacağı, 3. madde gereğince de şirket ortağı müvekkillerine davacı tarafından hesap ekstreleri ile şirketin mal varlığı ve mali durumuna ilişkin bilgilerin verileceği hususunda anlaşıldığını, ancak müvekkillerinin şirketin ortağı olmalarına ve bu hususta protokol imzalanmış olmasına rağmen davacının 12/11/2014 tarihli protokol ile yüklendiği edimleri hiç bir zaman yerine getirmediğini, müvekkillerini yine şirkete almadığını ve şirketin mali durumu ile ilgili hiç bir bilgiyi paylaşmadığını, bunun üzerine müvekkilleri tarafından keşide edilen Beşiktaş …… Noterliği’nin 08/12/2014 tarihli ……. yevmiye nolu ihtarnamesi ile şirketin durumu ve hesapların tetkikine müsaade etmesi, şirket hesaplarından davacı adına aktarılan meblağların mali açıklamasını bildirmesi, şirketteki gerçek sermaye dağılımının ortaya konulması, gerçek dağılımın yapılması, kar paylarının neticelendirilmesi, şirketin temsil ve ilzamının müşterek imzalarla yapılması hususunda toplanılması, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini ve davacının her hangi bir cevap vermediğini, 29/12/2014 tarihinde şirketin yıl sonu toplantısı için müvekkillerin ve davacının bir araya geldiklerini, müvekkillerden …’ın toplantı sırasında hesaplarda açık olduğunu gördüğünü ve açığın nedenini sorduğunu, bunun üzerine davacının müvekkile hakaret ettiğini, sonrasında da müvekkili darp ettiğini, müvekkili hastaneye gidip döndüğünde ise mali verilere ilişkin bilgisayar ve klasörlerin yerinde olmadığını fark ettiğini, söz konusu protokolde ……. plaka sayılı araca ilişkin her hangi bir husus bulunmadığını, şirkete ait malların ve alacakların protokol kapsamında paylaşıldığını, davacının araca ilişkin beyanlarının kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında Eyüp …… Noterliği’nin 03/09/2015 tarih ve …… yevmiye nolu devir sözleşmesi ile hisse devri gerçekleştikten sonra, 21/09/2015 tarihinde davacının hisselerini devrettiği şirkete geldiğini, şirketten ayrılmadan önce uhdesine geçirdiği kıymetli evraklardan biri ile ilgili olarak makbuz talep ettiğini, ödeme olmadan kendisine makbuz verilemeyeceğinin söylenmesi üzerine, şirketten ayrılıp bir süre sonra dava dışı kişilerle şirkete geldiğini, müvekkilleri ve o sırada şirkette bulunan misafirleri darp ettiğini ve ……. plakalı aracı müvekkillerin rızası dışında alarak uzaklaştığını, bununla birlikte davacının dava dışı ……… şirketi ile aynı alanda çalışan …… Sanayi A.Ş. ünvanlı şirketi kurduğunu, ……… firmasının müşterilerinden bir kısmının taleplerini kendi kurduğu …… şirketinden karşılamaya başladığını, ……. şirketinin hesaplarından bir miktar para ile yine ilgili şirketin hamili yahut lehdan olduğu 150.000,00-TL değerindeki kıymetli evrakı müvekkillerinin bilgisi dışında kendi uhdesine geçirdiğini, 12/11/2014 tarihli protokol ile müvekkiline yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilmiş olmasına rağmen, davacının şirket hisselerini devretmekten imtina ettiğini, ilgili protokolün 12. maddesinde hisse devir bedeli olarak davacıya 250.000,00-TL ödeneceği hususunda anlaşmış olmalarına rağmen davacının hisse devrine yanaşmadığını, nihayetinde Eyüp …… Noterliğinin 03/09/2015 tarih ve …… yevmiye nolu devir sözleşmesi ile 525.000,00-TL karşılığında hisselerini devrettiğini ve devir bedelinin tamamını nakden aldığını kabul ve beyan ettiğini belirterek neticeten; davacı/karşı davalının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, hisse devir bedeli olarak fazladan tahsil edilen bedelin şimdilik 3.000,00-TL’lik kısmının devir bedelinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : 12/11/2014 tarihli sözleşme, Eyüp …… Noterliği’nin 03/09/2015 tarih ve ……. yevmiye sayılı Limited Şiıket Pay Devri Sözleşmesi, ….. İlçe Emniyet Müdürlüğü …… plakalı araca ait kayıtlar, dava dışı ……. şirketine ait İTO kayıtları, Beşiktaş …. Noterliği’nin 08/12/2014 tarihli …… yevmiye nolu ihtarnamesi, Gaziosmanpaşa …… Noterliği’nin 29/09/2015 tarihli …… yevmiye nolu ihtarnamesi, 27/08/2015 tarihli banka dekontu, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başavcılığı ……. soruşturma sayılı dosyası, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü dava dışı ……. şirketine ait kayıtlar, tanık beyanları, bilirkişi incelemeleri, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; davacının, Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi’nde yer alan ödeme beyanının hile ve aldatma iddiası nedeniyle sözleşmenin, terditli olarak ödeme beyanının geçersizliğinin tespiti, hisse devir bedelinin sözleşmenin imza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiz ile birlikte tahsili ile 12/11/2014 tarihli sözleşme gereğince kendisine devri yapılmayan ……. plaka nolu aracın tescili aksi halde değerinin sözleşmenin imzalanmasından itibaren işleyecek ticari temerrüt faiz ile birlikte tahsili istemlerine ilişkindir.
Karşı Dava; davalı – karşı davacının, 12/11/2013 tarihli protokol gereğince belirlenen hisse devir bedelinin fazladan tahsil edildiği iddia edilen bedelin ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline ilişkindir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanıklarından …: davacı ve davalıların babası olduğunu, en küçük davacının baştan beri düğmeci olduğunu, kendi yanında çalıştığını, işi yürütenin o olduğunu, büyük oğlu ……’nın (davalı/karşı davacı) 20 yıl boyunca Almanya’da kaldığını, oğullarını toplayıp şirketi devrettiğini, işleyiş içinde en küçük oğlu …….’ın (davacının) işleri en iyi bildiği için müdür olarak tavsiye ettiğini, ancak 2014’de …… Almanya’dan kesin dönüş yapınca kendisinin en büyük ağabey olarak şirkete müdür olmak istediğini, bunun üzerine büyük oğluna işi yürütemeyeceğini, hiç bir şey anlamadığını belirttiğini, bu süreçte anlaşmazlık olduğunu, anlaşmazlık sonrasında çocuklarını topladığını, …….’ın huzursuz olduğunu ve ortaklıktan ayrılmak istediğini söylediğini, bunun üzerine çocuklarının aralarında anlaştığını, …….’a (davacı/karşı davalı) anlaşma gereği bir araba ve bir kaç tane de makine verdiklerini, büyük oğlu ……’nın toplantıda kendisine “……. bunlarla işini yürütür başının çaresine baksın, hisseleri devrettiği zaman payına düşeni vereceğim” dediğini, bunun üzerine …….’ın kendisine “baba imza atayım yapayım mı vermez mi”, sorusu üzerine kendisinin de “bana söz verdi kardeşin” dediğini, bu olayların …… kesin dönüş yaptıktan sonra 2014’de olduğunu, bilgisinin bu kadar olduğunu beyan etmiştir.
Davacı tanıklarından …: tarafların en büyük ağabeyi olduğunu, kardeşler arasında babasının kurduğu şirketin icrasının söz konusu olduğu, kendisinin imalatta, ……. ’ın muhasebede olduğunu, ……’nın Almanya’dan geldikten sonra paketleme sevkiyata geçtiğini, …….’ın ise piyasayla ilgilenen olduğu için müşteriyle ilgilendiğini, firma kurulmadan önce zaten …….’ın aynı konuda dükkânının olduğunu, davalı kardeş ……’nın gelir gelmez …….’ın odasına talip olduğunu, ……’nın firmanın işleyişinde …….’a büyük baskısı olduğunu, davacının buna dayanamadığı için sadece ceketini alıp çıkıp gidecek hale geldiğini, 2014 yılı sonlarında …….’ın ……’ya “ya ben gideyim ya sen git” diye teklifte bulunduğunu, bunun üzerine ……’nın “sen gideceksin” dediğini, sonra mal paylaşımında bulunmak üzere kardeşlerin toplandığını, davacıya iki arabadan birinin ve bir kaç makinenin verildiğini, ancak araba firmanın üzerine olduğu için geri alındığını, firmanın işçi tazminatlarını davacımn ödediğini, piyasa borçlarını ödediğini, sonra da …….’ın gönderildiğini, …….’ın önce alacaklarına karşılık senet istediğini ancak biz kardeşiz denildiğini, ……. ayrıldıktan 2 ya da 3 ay sonra hisse devir işleminin yapıldığını, 2015 Ekim ayı gibi …….’ın noterden kendisini aradığını, “abi imza atıyorum sonra bir problem olmasın” dediğini, kendisinin de “zorluk çıkarma at artık imza” dediğini, …….’a ödeme yapılmadığını, verdikleri arabanın da geri alındığını beyan etmiştir.
Davacı tanıklarından …: davacının firmasının kuruluşundan beri hisse devrine kadar muhasebesini yaptığını, mali müşavir olduğunu, muhasebe iç işlerini de ortaklardan …….’ın yürüttüğünü, 3 – 4 kez ortak olmayan baba ……. ve ağabey …… da hazır olacak şekilde toplantı yapıldığını, hisse devrinden bir yıl kadar önce ayrılma kararına varıldığını, ondan sonra yapılan toplantılarda mali tabloyu kendilerine bildirdiğini, yanlarında konuşulanın iki araçtan birinin ve bir kaç makinenin aynlana verileceği şeklinde olduğunu, hisse devrinde de noterde olduğunu, fiilen ayrılık olduğunu, ağustos ayında makinalann …….’a verildiğini, …….’ın bir firma kurduğunu ve aynı işe devam ettiğini, arabanın da verildiğini, ardından eylül ya da ekimde notere gidildiğini, noterde kendisine “paranı aldın mı?” diye sorulduğunda …….’ın “elleri rahatlayınca verecekler, abilerimdir verirler” dediğini, para alışverişi görmediğini, daha sonra verilen aracın çalındığını söyleyip aracı geri aldıklarını, bu olaydan sonra da …….’ın kredi çekmek zorunda kaldığını beyan etmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemeleri yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Borçlar hukukçusu Prof. Dr. ……., Ticaret hukukçusu Dr. Öğr. Üyesi ……. ve Mali Müşavir E. Öğr. Gör. ……’dan müteşekkil Bilirkişi Heyeti 20/07/2018 havale tarihli raporunda; asıl dava bakımından davacının davalılardan pay devir bedellerinin tahsilini ve dava dilekçesinde sözünü ettiği arabanın devrini (ya da bedelinin tahsilini) talebe hak kazanamadığını, karşı dava bakımından; davalıların (karşı davacıların) davacıdan (karşı davalıdan) fazla tahsil edilen herhangi bir pay devri bedelinin iadesini talebe hak kazanamadıkları kanaatinde olduklarını bildirmişlerdir.
Tarafların talep, beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti 15/02/2019 havale tarihli ek raporunda; kök rapordaki görüş ve kanaatlerinde her hangi bir değişiklik bulunmadığını bildirmiştir.
Tarafların talep, beyan ve itirazları doğrultusunda ticaret hukuku alanında uzman, borçlar hukuku alanında uzman ve mali müşavirden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasına karar verildi.
Borçlar hukukçusu Öğr. Üyesi Doç. Dr. ……., Ticaret hukukçusu Öğr. Üyesi ……. ve Genel Muhasebe Hesap Denetim Uzmanı ……’dan müteşekkil Bilirkişi Heyeti 05/06/2020 havale tarihli raporunda; asıl dava bakımından: taraf imzalarının noterlikçe tasdik edildiği devir senedinde açıkça belirtildiği üzere devir bedelini nakden ve tamamen aldığını beyan etmesi karsısında davacı …’ın her hangi bir bedel alacağının olmadığını, ne protokolde ne de başka bir yerde adı geçmeyen araçlar konusunda her hangi bir hakkının olmadığını, karşı dava bakımından: karsı davanın davacısı …’ın … ile aralarında yapılan protokol ile yarı nakit ve yarı çek olarak ifade edilen 250.000,00-TL ödemeye ek olarak şirketin kendisinde kalan diğer değerlerine karşılık olarak belirlenen toplamda 525.000,00-TL’yi ödemeyi noterde düzenlenen resmi pay devri sözleşmesi ile ödemeyi kabul ettiğini ve ödediği anlaşıldığından her hangi bir fazla ödemenin de söz konusu olmadığından karşı davada davalı …’tan her hangi bir alacağının olmadığı kanaatinde olduklarını bildirmişlerdir.
Davacı vekili 22/01/2021 havale tarihli dilekçesi ile dosyaya HMK 293/1 maddesi gereğince bilimsel mütalaa ibraz etmiştir.
Ticaret Hukukçusu Öğr. Üyesi Doç. Dr……. ve Ticaret Hukukçusu Öğr. Üyesi Dr. ……. tarafından tanzim edilen 22/01/2021 tarihli uzman görüşünde; resmi senette aldatmanın (hilenin) HMK 203 uyarınca tanıkla ispatlanabileceği, tarafların babası, kardeşi ve dava dışı şirketin muhasebecisi olan tanıkların vermiş olduğu ifadelerin objektif, inandırıcı ve birbiriyle tutarlı olduğu göz önüne alındığında, tanık ifadelerinin 03/09/2015 tarihli esas sermaye pay devri sözleşmesinde, sözleşmeden hemen sonra devir bedelinin ödeneceği söylenerek davacının davalılar tarafından aldatıldığını ve devir bedelinin ödenmediğini ispatlayan bir delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle taraflar arasında akdedilen limited şirket pay devir sözleşmesinin geçersiz olduğunu, 12/11/2014 tarihli protokolün geçerli olduğunu, 12/11/2014 tarihli protokolün hukuki niteliğinin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu ve protokole göre davacı tarafa fiilen teslim edilen ancak devri yapılmayan aracın davacıya devrinin gerektiğini ya da bedelinin tahsil edebileceğini bildirmişlerdir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesinde yer alan “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” 201. maddesinde yer alan “(1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz” düzenlemeleri mevcuttur. HMK.’nın 203/1 maddesine göre kural olarak kardeşler arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispatı mümkündür. Ancak, bu kuralın uygulanabilmesi için taraflar arasında yazılı bir belge (senet) bulunmaması gerekir. Somut olayda taraflar arasında yazılı noterlik pay devir sözleşmesi bulunduğuna göre, yazılı sözleşmenin aksine tanık dinlenemez (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/28029 Esas – 2020/255 Karar sayılı ilamı).
HMK’nun 204. maddesi ve Noterlik Kanunu 82/2 maddesi hükümleri gereğince düzenleme biçimindeki noter senetleri, sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil hükmündedir. Bununla birlikte ticaret ortaklığına ait pay devrinde tarafların, TTK’nın 20 vd. maddelerinde öngörülen tacir olmanın hükümlerine tabi bulundukları ve basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda oldukları da unutulmamalıdır. Davacı tarafça düzenlenme şeklindeki noter sözleşmelerinin sahteliği iddia ve ispat edilmediği gibi, bedelin ödenmediğine ilişkin yazılı delil de sunulmamıştır.
Asıl dava bakımından somut olay irdelendiğinde; taraflar kardeş olmakla birlikte 12/11/2014 tarihinde aralarında düzenledikleri bir protokol ile işletmenin nasıl paylaşılacağına dair yol haritası hazırlamışlardır. Bu protokol ile hangi değerlerin ne oranda ve nasıl paylaşılacağı esasları üzerinde genel bir anlaşma sağlandığı anlaşılmaktadır. Taraflar 03/09/2015 tarihinde noterde yazılı devir sözleşmesi imzalamışlar, sözleşmedeki imzalar Noterce onaylanmıştır. Bu devir sözleşmesinde de devir bedelinin 525.000,00-TL olduğu ve bu bedelin nakden davacı – karşı davalıya ödendiğine dair açık beyanda bulunmuşlar, davacı da aynı devir sözleşmesinde “Devir bedelini kendilerinden nakten ve tamamen aldım” şeklinde beyanda bulunmuştur. Buna göre taraflar arasındaki esas sermaye payının devri sözleşmesinin TTK m. 595/1’de ifade edilen hükme uygun olarak yazılı şekilde yapıldığı ve imzaların Noterce onandığı, dolayısıyla şeklen geçerli bir devir sözleşmesinin oluştuğu tartışmasızdır. Devir sözleşmesi yapılıp Noterce tarafların imzaları onandıktan sonra aynı gün 03/09/2015 tarihinde TTK m. 595/2 gereğince ortaklar genel kurulu devri onaylamış, 08/09/2015 tarihinde anılan ortaklar kurulu kararı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edilmiş ve 14/09/2015 tarih ve 8905 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmıştır. Buna göre TTK m. 595’te ifade edilen esas sermaye payı devrine ilişkin tüm koşulların yerine getirildiği tespit edilmiştir. “12/11/2014 toplantıda alınan kararlar” başlıklı tarafların imzalarının yer aldığı belge daha sonra noterde yapılan pay devri sözleşmesi ile nihai ve resmi halini almıştır. Protokol içeriğindeki maddelerde şirket üzerine kayıtlı araçlarla ilgili bir hususun kararlaştırılmadığı tespit edilmiştir.
Karşı dava bakımından somut olay irdelendiğinde; uyuşmazlık hisse devir bedeli olarak davalı – karşı davacıların davacı – karşı davalıya sadece 250.000,00-TL ödemekle yükümlü olup olmadıkları ve dolayısıyla da davacının pay devir sözleşmesinde yazılı olan 337.000,00-TL ve 187.500,00-TL tutarındaki bedelleri tahsil etmekle, fazla tahsilat yapıp yapmadığı noktasındadır. Davalılar – karşı davacılar iddialarını 12/11/2014 tarihli protokole dayandırmakta iseler de bu belgeden çok uzun zaman sonra 03/09/2015 tarihinde noterde resmi şekilde akdedilmiş olan “Pay Devri Sözleşmesi”nde, davalıların davacıya “337.500,00-TL ve 187.500,00-TL tutarında pay devir bedeli ödeyecekleri” hususu açıkça hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla şirketteki hisselerin devri karşılığı ödenecek meblağ sadece protokolün son maddelerindeki 250.000,00-TL olmayıp diğer varlık ve değerler de hesaplandıktan sonra ortaya çıkacak olan meblağdır. Bu durum nedeniyle davalılar – karşı davacıların iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı – karşı davalıya her hangi bir fazla ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının davalılardan pay devir bedellerinin nakden ve tamamen aldığını beyan etmesi karşısında her hangi bir bedel alacağının bulunmadığı, ne protokolde ne de dosyaya sunulu belgeler arasında adı geçmeyen araçlar konusunda her hangi bir alacağının kalmadığı, hile iddiasına yönelik somut bir delil sunulmadığı anlaşılmakla asıl davanın reddine, karsı davanın davacısı …’ın … ile aralarında yapılan protokol ile yarı nakit ve yarı çek olarak ifade edilen 250.000,00-TL ödemeye ek olarak şirketin kendisinde kalan diğer değerlerine karşılık olarak belirlenen toplamda 525.000,00-TL’yi ödemeyi noterde düzenlenen resmi pay devri sözleşmesi ile ödemeyi kabul ettiği ve ödediği anlaşıldığından her hangi bir fazla ödemenin de söz konusu olmadığından karşı davada davalı …’tan her hangi bir alacağının olmadığı anlaşılmakla karşı davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın ve birleşen davanın REDDİNE,
2-Asıl dava bakımından alınması gerekli 59,30-TL harçtan davacı ve karşı davalı tarafça yatırılan 51,24-TL harcın mahsubuyla bakiye 8,06-TL harcın davacı ve karşı davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karşı dava bakımından alınması gerekli 59,30-TL harçtan davalılar ve karşı davacılarca yatırılan 51,25-TL karşı dava harcının mahsubuyla bakiye 8,05-TL harcın davalılar ve karşı davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı ve Karşı Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı ve karşı davalı yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karşı davanın reddedilmiş olması nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 3.000,00-TL vekalet ücretinin davalılar ve karşı davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı ve karşı davalıya verilmesine
6-Davalılar ve karşı davacılar yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden, asıl davanın reddedilmiş olması nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacı ve karşı davalıdan tahsili ile davalılar ve karşı davacılara verilmesine
7-Davalılar ve Karşı Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde ilgililere iadesine,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı ve karşı davalı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı ve karşı davalıya iadesine,
Dair, dava değeri itibariyle asıl davanın ve birleşen davanın istinaf temyiz sınırının altında kalmış olması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar Davacı karşı davalı Vekili ile Davalılar karşı davacılar Vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır