Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1166 E. 2020/858 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1166
KARAR NO : 2020/858

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/12/2016
KARAR TARİHİ : 03/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; davalı şirketin müvekkili şirket ile ticari ilişkisinin olduğunu, ticari ilişkiden dolayı müvekkilinin davalıdan alacağının bulunduğunu, borcunu ödemeyen davalı şirket aleyhine, müvekkili şirket tarafından İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …… E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı -borçlu …… Dokuma Etiket San. ve Tic. Ltd.Şti. ‘ne ödeme emri tebligatının bila tebliğ iadesi üzerine, borçlu şirketin güncel adresinin tespiti için, Davalı …… müzekkere gönderilmiş, müzekkereye verilen yazılı cevapta davalı şirketin 09.05.2011 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği, sicil kaydından terkin edildiği bilgisinin verildiğini, BAkırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. E. sayılı dosyası ile davalı şirketin ihyası talepli dava açtıklarını, mahkemenin davalı şirketin ihyasına karar verdiğini, işbu kararın kesinleştiğini, kesinleşmeden sonra ödeme emrinin davalıya gönderildiğini, tebellüğ alan davalı şirket vekilinin takibe itiraz ettiğini, itiraz nedeniyle takibin durduğundan bahisle Davalının, borca ilişkin haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin devamına, Asıl alacağın % 20’ından az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine, yargılama masraflarının ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davalı müvekkilinin 31.03.2010 tarihinde tasfiyeye girdiğini, 09.04.2012 tarihli tasfiye kararının 13.05.2010 tarihli ……… sayılı ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, alacaklılara çağrı ilanı 19.04.2010 tarih …… sayı, 26.04.2010 tarih ……. sayı ve 3.ilan 03.05.2010 tarih ……. sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, Davalı şirket şirketin tasfiye sürecinde iken , alacaklı olduğunu iddia eden davacı firmanın hiçbir şekilde alacağının tahsili için bir başvuruda bulunmadığını, müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını, borçlu olduğu kabul edilse dahi bu alacağın 10 yılı geçmesi sebebiyle zaman aşımına uğradığını, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 17.07.2008 tarihli Borç yenileme Sözleşmesinin sahte olduğunu, müvekkili şirketin kaşesinin kullanıldığını ancak imzanın sahte olduğunu, bununla ilgili suç duyurularının mevcut olduğunu beyan ederek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, masraf ve ücreti vekâletin de karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER: Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… E. ……K. Sayılı ilamı, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığının …… Soruşturma Nolu dosyası, borç yenileme sözleşme örneği, ödeme dekontları, fatura örnekleri, Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ……. E. sayılı dosyası, dava konusu senetlerdeki imza ve yazıların tespiti için Davalı şirket yetkilisi …… ‘den alınan yazı ve imza örnekleri, ATK raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorun: Davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, borç yenileme sözleşmesindeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı, davalının itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, 818 sayılı BK. TBK, TTK, ve İİK, bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, fatura alacağının tahsili istemiyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Taraflar arasında, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
6098 Sayılı TBK 154. Maddesinde (818 sayılı BK. 133) zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiştir. Bunlardan borçlunun borcunu ikrar etmesi (alacağı tanıması), zamanaşımını kesen nedenlerden biridir. Borcun tanınması, tek yanlı bir irade bildirimi olup; borçlunun, kendi borcunun devam etmekte olduğunu kabul anlamındadır. Borç ikrarının sonuç doğurabilmesi için, eylem yeteneğine ve malları üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan borçlunun veya yetkili kıldığı vekilinin, bu iradeyi alacaklıya yöneltmiş bulunması ve ayrıca zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir. Gerçekte de borç ikrarı, ancak, işlemekte olan zamanaşımını keser; farklı anlatımla zamanaşımı süresinin tamamlanmasından sonraki borç ikrarının kesme yönünden bir sonuç doğurmayacağından kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca, dava açılması veya icra takibi yapılması zamanaşımını kesen nedenlerdendir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi gereğince kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. (818 sayılı BK.125. md.)
Zamanaşımına uğramış bir borç eksik borçtur. Karşı taraf zamanaşımı ileri sürdüğünden artık onu ifaya zorlayamaz. Kural olarak süre 10 yıldır. Alacak hakları işleyen süreyen özellikle mevcut borç için kambiyo taahüdünde bulunulması veya yani bir alacak senedi yada bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz. Çeşitli kalemlerin bir cari hesaba kaydedilmiş olması, borcun yenilenmiş olduğu anlamına gelmez. TBK. 133. (818 sayılı BK.114. md.) ve 134. (818 sayılı BK.115 md.) Maddelerinde borcu sona erdiren bir hal olarak düzenlenmiştir. Özetle, mevcut bir borcun sona erdirilerek yerine bir yenisinin kurulması olarak tanımlanabilir.
Taraflar mevcut borcun yerine yeni bir borcun meydana getirilmesi konusunda açıkça anlaşmış olmalıdırlar. Yenileme, taraflar arasında akdedilen bir sözleşme ile gerçekleştiğine ilişkin koşullar burada da aranacaktır.
Alacağın tamamı zamanaşımına uğramışsa ifa edilmiş dönemsel edimlerde zamanaşımına uğramış olur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamına binaen; Zamanaşımı itirazı yönünden, Türk Borçlar Kanunu 146. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” (818 sayılı BK.125. md.) hükmüne göre, taraflar arasında alacağın cari hesaba ilişkin alacak olduğu, TBK. Uyarınca alım satım akdinden kaynaklanan alacakların zamanaşımı müddetinin 10 yıl olduğu, davaya konu edilen 17/07/2008 tarihli borç yenileme sözleşmesindeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığının gerek mahkememizce aldırılan ATK raporu, gerek Bakırköy Cumhuriyet Savcılığının ……. Soruşturma sayılı dosyasında alınan rapor ile sabit olduğu, bu durumda 17/07/2008 tarihli sözleşmenin TBK 133. (BK.114) TBK.134. (BK.115.) hükümlerini taşımadığı, Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı icra dosyasına konu cari hesap özetinin vade tarihlerinin 31/12/2002, 31/12/2003, 09/10/2004, 17/12/2008 ve 16/12/2011 tarihli olduğu anlaşılmakla geçerli sözleşmeye dayalı olmayan alacak iddiaları kapsamında zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşadaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Zamanaşımı itirazının kabulü ile alacağın zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 9.207,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.152,73 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 55.080,52 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)