Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1088 E. 2020/835 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1088 Esas
KARAR NO : 2020/835

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Birleştirilen Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi …. E. – …… K.
BİRLEŞEN DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/11/2016
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 18/12/2017
KARAR TARİHİ : 24/11/2020
KARAR YAZILMA TARİHİ : 01/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında davalı şirketin ürünlerinin müşterilere tanıtılması ve eğilim hizmeti verilmesi hususunda anlaşıldığını, davalı şirketin tanıtım ekibinin ücretleri de dahil olmak üzere araç kiralama, yakıt, yemek gibi pazarlama masraflarını karşılamayı kabul ettiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak müvekkili şirketin, ilk etapta İstanbul’da 2, Ankara’da 1 Bölge Temsilcisi ile Bölge Temsilcilerini koordine eden Ulusal Satış Müdürü olmak üzere 4 kişilik bir ekip kurarak sözleşmedeki görevini yerine getirmeye başladığını, mart ayında pazarlama ekibinin 7 kişiye yükseltilerek çalışmalara devam ettiğini, davacı şirket tarafından 29/02/2016 – 20/05/2016 tarihleri arasında düzenlenen faturaların toplamı 148.434,85-TL olup, davalı şirket taralından 114.012,10-TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin 34.422,48-TL borçlu olduğuna dair mutabakat sağlanarak ticari ilişkiye devam edildiğini, ancak mutabakata varılıp halen ödenmemesine rağmen başlatılan Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının takibe kötüniyetli olarak itiraz etmesi nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kendi satış ağı ve yapılanması var olmasına rağmen davacı şirketin müvekkili şirketle olan yakın ilişki ağını kullanarak müvekkilinin ürünlerinin satışını ve pazarlamasını yapmak istediğini belirttiğini, bununla ilgili müvekkiline hiç bir yük yansıtmak istemediğini, yalnızca satışını gerçekleştireceği ürünler üzerinden prim usulü çalışmak islediğini ilettiğini, müvekkili şirketin de bu bağlamda hiç bir zararı kabul etmeyeceği ortak irade beyanıyla davacının hizmet vermeye başladığını, ticari bağlantının ana noktasının müvekkil şirketin satışlarla orantılı olarak giderleri üstlenmesi ve davacı şirkete ödeme yapması şeklinde olduğunu, dava dilekçesinde dilekçesinde belirtilen sözleşmenin hangi sözleşme olduğu ve müvekkili şirketçe imza edilip edilmediğinin ispata muhtaç olduğunu, davacı şirketin kendi istek ve ısrarıyla müvekkili şirketin ürünlerinin satış ve pazarlaması için hizmet vermeye başladığını, müvekkilinin bu faaliyete onayının yalnızca satış rakamları üzerinden oluşacak kar ile orantılı olacağının ısrarla ve her seferinde davacı şirket yetkilisine iletildiğini, müvekkiline ilk ay ödemesinin yapıldığını, işlerin kötü gittiğinin gözlemlenmesi üzerine ikinci ay hizmetin sonlandırılmasının talep edildiğini, ancak büyük vaatlerle hizmetin bir ay daha devam ettiğini, nisan ayı sonu itibariyle davacıya hizmeti durdurun dendiği, davacının amacının malların pazarlanması ve ürünlerin satışı olmayıp giderlerini tahsil çabası içinde olduğunun anlaşıldığını, ecza deposu raporları gelmeye başladıkça davacı tarafın müvekkil şirkete karşı gösterdiği fiillerin TCK kapsamında suç sayılabilecek durumlara dahi ulaştığını, sipariş alındığı iddia edilerek müvekkil şirketten ödeme alınmış olmasına rağmen alınmış ödemelerin %55’inin sahte olduğunu ve ürünlerin faturasının kesilerek ecza deposundan çıkışının yapılmamış olduğu gerçeğinin ortaya çıktığını, davacı tarafın dilekçesinde belirtilen 34,422,48TL borç olduğuna dair mutabakat beyanının da gerçeği yansıtmadığını, yapılan 114.012,10-TL ödemenin boşu boşuna ödendiğini, karşılığının alınamadığını belirterek fazlaya dair dava ve şikayet haklan saklı kalmak kaydıyla, davacının davasının reddi ile davacının takip rakamının % 20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmişlerdir.
Davalı ve birleşen dosya davacı vekili Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi …… E. – …… K. sayılı mahkememiz davasıyla birleştirilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kozmetik ve dermokozmetik ürünlerin üretimini ve satışını yaptığını, ürettiği ürünlerin satımı için de bir satış ekibinin mevcut olduğunu, davalının buna rağmen aralarındaki yakın ilişkiden faydalanrak müvekkiline hiç bir yüklemeden prim usulü çalışmak istediğini ilettiğini, müvekkilinin hiç bir zararı kabul etmeyeceğini belirttiğini ve ortak irade beyanı ile anlaşıldığını, asıl dava cevap dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla müvekkilinin davalının yanıltıcı beyanları ile haksızlığa uğradığını, karşılığını alamamış olmasına rağmen davalıya haksız yere ödemeler yaptığını, bu nedenle menfi tespit, istirdat ve alacak davası açma zarureti doğduğunu, alacak davasının konusunun Bakırköy ….. İş Mahkemesi’nin ….. E. Sayılı dosyasına dayandığını, anılan dosya davacısı işçinin davalı şirketin işçisiyken müvekkili ile görüştüğünü ve müvekkili şirket bünyesinde çalıştığını, 5 ay sonra performans düşüklüğü sebebiyle iş akdinin feshedildiğini, normalde bir iş yerinde 5 aylık kıdemi bulunan işçinin işe iade davası açmasının söz konusu olmadığını, ancak davacı işçinin davalı şirkette çalıştığı süreleri de ekleyerek gerçek dışı iddialarda bulunduğunu, işçinin bu talebinin kabul edildiğini ve müvekkilinin zararının oluştuğunu belirterek davalıya borçlu olunmadığının tespitini, haksız yere ödenen bedelin istirdadını, Bakırköy …… İş Mahkemesi’nin ……. E. Sayılı dosyası sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararın davalıdan tazminini talep ve dava etmiştir.
Davacı ve birleşen dosya davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenebilir olduğunu, bu sebeple belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının müvekkili şirketi 114.012,10-TL karşılığı olmayan ödeme yaptığını ve zarara uğradıklarını ifade ettiğini, davacının istirdatını talep ettiği alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlemesine rağmen ilgili davayı belirsiz olarak açtığını, Bakırköy ……. İş Mahkemesi’nin ……. E. Sayılı dosyasına ilişkin dava dışı işçinin işe iade davasını davacı şirkete karşı kazandığı dikkate alındığında, davacı şirketin işçiye yapmış olduğu ödemelere ilişkin miktarı bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıya süre verilerek harcın tamamlattırılması gerektiğini, sözleşmenin konusunun davalı şirket tarafından yapılacak masrafların karşılanması olduğunu, asıl dava dava dilekçesindeki hususları tekrarla ticari defterlerin karşılaştırılması halinde davacının müvekkiline borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, müvekkilinin yapmayı üstlendiği işin davacı ürünlerinin satışı/pazarlanması olmadığını, bir ekip vasıtasıyla tanıtımının yapılması işi olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… E. Sayılı dosyası, Bakırköy …… İş Mahkemesi’nin …… E. sayılı dosyası, tarafların ticari defter ve belgeleri, fatura ve dekontlar, bilirkişi incelemeleri.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Birleşen Dava, İİK’nın 72. Maddesi gereği açılan menfi tespit ve istirdat davası ile Bakırköy …… İş Mahkemesi’nin ….. E sayılı dosyasından kaynaklı zararın birleşen dosya davalısından tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı şirket aleyhinde dayanak 34.422,48-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, alacağın kaynağının 29/02/2016 tarihinden 20/05/2016 tarihleri arasında verilen hizmetten doğan cari borca ilişkin olduğu, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bakırköy ……. İş Mahkemesi’nin …… E sayılı dosyası incelendiğinde; dava dışı ……. tarafından davalı birleşen dosya davacısı Dermotek şirketine karşı 23/11/2016 tarihinde işe iade davası açıldığı, mahkemece 09/06/2017 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin …… E. ….. K. Sayılı 05/07/2018 tarihli ilamı ile davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1. bendi uyarınca esastan reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin ….. E. ….. K. sayılı 12/02/2019 tarihli ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 370. maddesi uyarınca onanmasına karar verilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Nitelikli Hesap Uzmanı Prof. Dr. ….. ile SMMM ……’tan müteşekkil bilirkişi heyeti 11/05/2018 havale tarihli raporunda; davacının 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 95.642,67-TL alacaklı olduğunu, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği, davacının takip konusu yapmış olduğu alacağın; 29/02/2016 tarihi ile 20/05/2016 tarihleri arasında verilen hizmetten doğan cari borç alacağının olduğunu ve bu itibarla davacının davalıdan 34.422,48-TL alacaklı olduğunu, davalının 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığını, davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi itibariyle davalının davacıya 24.982,51-TL borçlu olduğunu, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği, davacının takip konusu yapmış olduğu alacağın; 29/02/2016 tarihi ile 20/05/2016 tarihleri arasında verilen hizmetten doğan cari borç alacağı olduğu ve bu itibarla davalının davacıya 22.622,51-TL borçlu olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap ekstrelerine bakıldığında tarafların 09/05/2016 tarihi itibari ile defter ve belgelerin birbiri ile uyumlu olduğu, takip tarihi itibari ile taraf ticari defterler arasındaki 11.799,97-TL tutarındaki cari hesap farkının; davacının davalıya düzenlemiş olduğu 10/05/2016 tarihli ….. no.lu 11.800,00-TL tutarlı “Ürün Ajans Bedeli” açıklamalı faturadan kaynaklandığını, neticeten, ihtilaf konusu 11.800,00-TL tutarlı fatura hesaplama dışı bırakıldığından takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 95.642,67-TL alacaklı olduğunu, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği 22.622,51-TL alacaklı olduğunu, bu alacağın talep gibi takip tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilinin gerektiğini bildirmişlerdir.
Tarafların rapora itiraz etmeleri üzerine yeni bir heyetten bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiştir. Nitelikli Hesap Uzmanı Prof. Dr. ……. ile SMMM …….’den müteşekkil bilirkişi heyeti 02/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların ticari defter ve belgelerinin lehlerine delil niteliğinin olduğunu, davacı şirketin taleple bağlılık ilkesi gereğince takip talebinde talep ettiği 29/02/2016 – 20/05/2016 tarihleri arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle davalı şirketten 22.622,48-TL alacaklı olduğunu, davacı şirketin takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda faiz talep edebileceğini, tarafların inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Tarafların rapora itiraz etmeleri üzerine bilirkişi SMMM ……’tan aldırılan 13/02/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirket ve davalı şirket ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun yapıldığını, davacının alacağı olduğunu belirttiği tarih aralığında davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan alacağının 34.422,48-TL, davalı kayıtlarına göre ise davacının alacağının 22.622,51-TL olarak görüldüğünü, aradaki farkın davalı kayıtlarına girmeyen 11.800,00-TL tutarındaki faturadan kaynaklandığını, davalı tarafından kullanılan Veribase programından alınan raporlara göre, 2016 mart ayında davacı tarafından alındığı bildirilen siparişin adet bazında %60’ının, 2016 nisan ayında davacı tarafından alındığı bildirilen siparişin adet bazında 57’sinin, 2016 mayıs ayında davacı tarafından alındığı bildirilen siparişin adet bazında %37’sinin gerçekleştiğinin görüldüğünü yine programdan alınan rapora göre parasal açıdan 3 ayda alınan toplam sipariş 161.505, 52-TL olup bir eczanenin daha sonra iade ettiği malların tutarını da düşülecek olursa 3 aylık toplam gerçekleşen satış hasılatının 51.838,31-TL olduğunu, parasal açıdan alınan siparişlerin gerçekleşme oranının %32 olduğunu bildirmiştir.
Davalı Birleşen Dosya Davacısı tarafından, birleşen dava 21/09/2020 tarihli dilekçesi ile ıslah edildiği bildirilmiş, ıslah harcı 15/10/2020 tarihinde ikmal edilmiştir. Davalı Birleşen Dosya Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; davacı birleşen dosya davalısına 36.594,38-TL ödenmesi gerekirken yanlış bilgilendirme ile 114.012,10-TL ödendiğini, davacı birleşen dosya davalısının hakkı 36.594,38-TL düşüldüğünde geriye 77.417,72-TL’nin müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, davayı açtığında 5.000,00-TL olan istirdat talebini 72.417,72-TL ıslah ederek toplam talebi 77.417,72-TL’nin müvekkili iadesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporları içeriğine göre; taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı, davalının 10/01/2017 tarihli cevap dilekçesinde, davacı şirketin ısrarı üzerine nisan sonuna kadar hizmet almış olduğunu yani davacı şirket ile nisan sonuna kadar çalışılmış olduğunu ikrar ettiği, davacının davalıya düzenlemiş olduğu 10/05/2016 tarihli …… no.lu 11.800,00-TL tutarlı “Ürün Ajans Bedeli” açıklamalı faturanın ne amaçla düzenlendiği ve bu konuda dayanak oluşturacak evraklar sunulmadığından dolayı davacının bu değer bakımından davasını ispat edemediği, bu değer dışında tarafların icra takibinde belirlenen dönemler arası ticari defterlerinin uyumlu olduğu anlaşılmakla asıl dava bakımından talebin kısmen kabulü ile takibin 22.622,48-TL için devamına karar verilmesi gerekmiştir.
Birleşen davada davacı – birleşen dosya davalısının davalı – birleşen dosya davacısına düzenlediği takip ve dava konusu olan tüm faturaların satış adedine bağlı olarak prim ve/ veya kardan pay şeklinde düzenlenmediği, aylık personel brüt maaşları, aylık pazarlama gider yansıtmaları, aylık personel yemek çekleri, aylık personel mobil telefon giderleri, aylık personel araç kira bedelleri, aylık personel araç yakıt giderleri olarak düzenlendiği, davalı birleşen dosya davacı şirketin bu faturalara itiraz etmediği ve bu haliyle ticari defterlerine işlediği tespit edildiğinden davalı birleşen dosya davacısının birleşen davada menfi tespit ve istirdat talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı birleşen dosya davalısı birleşen davada asıl davaya konu Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyasından kaynaklı borçlu olmadığının tespitine yönelik açmış olduğu menfi tespit davası ile birleşen davada alacak olarak talep etmiş olduğu Bakırköy …… İş Mahkemesi’nin …… E sayılı dosyasından kaynaklı zararlara ilişkin talepleri açısından dava değerini ayrıştırmadığı gibi ibraz edilen ıslah dilekçesi ile davanın başında harca esas değer olarak gösterilen tüm değerin (5,000,00-TL) istirdat talebi içerisinde yer aldığı değerlendirilerek talebin arttırıldığı, davanın istirdat davası olarak devam etiği, davalı birleşen dosya davacısının diğer taleplerine ilişkin hiç bir beyanda bulunmadığı, bahse konu menfi tespit ve alacak talepleri bakımından dava değerinin ıslah tarihi itibariyle bulunmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki davalı birleşen dosya davacısının menfi tespit talebi bakımından yaptırılan bilirkişi incelemeleri gereği davacı birleşen dosya davalısına borçlu olduğunun ortaya çıktığı, Yargıtayca onanan iş davasında da işçinin fiilen hep kendisinde çalıştığı ortaya çıkmıştır. Davalı karşı davacının istirdat talebine ilişkin olarak tek taraflı kayıtlar üzerinden oranlama yapılarak karşı dava ıslah edilmiştir. İspat; davaya konu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur. Davaya konu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001,6. b., 2.c., s. 1966 ). TMK’nın 6. maddesi gereğince “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”, HMK’nın 190. maddesi gereğince “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”. Somut olayda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı – birleşen dosya davacısı birleşen dosya davasını ispat edememiştir. Davalı – birleşen dosya davacısının yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İncelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacı birleşen dosya davalısının takip tarihi itibariyle davalıdan 22.622,48-TL alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalı birleşen dosya davacısının itirazının kısmen iptaline, davalı birleşen dosya davacısının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, asıl dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın %20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı birleşen dosya davalısı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilerek asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, birleşen davanın ispat edilemediğinden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Hüküm kısmında karşı davanın reddine karar verilmişse de mahkemece sehven karşı dava olarak nitelendirilen; Mahkememiz dosyasıyla birleştirilen Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi ……. E. – ……. K. Sayılı dosyasıdır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-davanın KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile, davalının Bakırköy ……. İcra müdürlüğünün …… Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 22.622,48 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- Kabul edilen 22.622,48 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
3- karşı davanın REDDİNE,
Asıl Dava Bakımından;
4- Alınması gerekli 1.545,34-TL harçtan davacı (birleşen dosya davalısı) tarafça yatırılan 415,74-TL harcın mahsubuyla bakiye 1.129,60-TL harcın davalı (birleşen dosya davacısı) ‘dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5- Davacı (birleşen dosya davalısı) tarafından yatırılan 29,20-TL başvurma harcı, 415,74-TL peşin harç, 4,30-TL vekalet harcı, 6,80-TL vekalet pulu, 1.399,00-TL posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) yargılama gideri olmak üzere toplam 1.855,04-TL’nin davanın kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.219,13-TL’sinin davalı (birleşen dosya davacısı)’dan tahsili ile davacı (birleşen dosya davalı) ‘ya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı (birleşen dosya davalısı) üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı (birleşen dosya davalısı) yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00-TL ücreti vekaletin davalı (birleşen dosya davacısı) ‘dan tahsili ile davacı (birleşen dosya davalı)’ya verilmesine,
7- Davalı (birleşen dosya davacısı) tarafından posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) yargılama gideri olmak üzere toplam 1.900,00-TL’nin kabul ve red oranı üzerinden takdiren 651,31-TL yargılama giderinin davacı (birleşen dosya davalısı)’dan tahsili ile davalı (birleşen dosya davacısı)’ya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı (birleşen dosya davacısı) üzerinde bırakılmasına,
8- Davalı (birleşen dosya davacısı) yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden yürürlükteki AAÜT gereği hesap edilen 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacı (birleşen dosya davalısı)’dan tahsili ile davalı (birleşen dosya davacısı)’ya verilmesine,
Birleştirilen Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi ….. E. – ….. K. Sayılı dosyası bakımından,
9- Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40-TL harçtan peşin alınan 85,39-TL harç ve 1.236,71-TL ıslah harcının mahsubu ile fazla alınan bakiye 1.267,70-TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davalı – birleşen dosya davacısına iadesine,
9- Davalı – birleşen dosya davacısının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10- Davacı – birleşen dosya davalısı yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT 8. maddesi uyarınca hesap edilen 10.864,30-TL ücreti vekaletin davalı – birleşen dosya davacısından tahsili ile davacı – birleşen dosya davalısına ödenmesine,
11- Davacı – birleşen dosya davalısının yatırmış olduğu 5,20-TL vekalet harcı, 8,20-TL vekalet pulu olmak üzere toplam 13,40-TL yargılama giderinin davalı – birleşen dosya davacısından tahsili ile davacı – birleşen dosya davalısına verilmesine,
12- Taraflarca asıl ve birleşen dosyalara yatırılan ancak kullanılmayan gider avanslarının HMK 333. maddesi gereği karar kesinleştiğinde istem halinde taraflara iadesine,
13- Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı (birleşen dosya davalısı) tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı (birleşen dosya davalısı)’ya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/11/2020
Katip ……
¸(e-imzalıdır)

Hakim ……
¸(e-imzalıdır)