Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1087 E. 2022/559 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1087 Esas
KARAR NO : 2022/559

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2016
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/983 ESAS SAYILI DOSYASINDA;

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2017
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin ……. Tarım ve Tekstil Ürünleri Pazarlama Anonim Şirketi’nde %48,8 oranında ve 258.749.896 adet paya sahip ortağı olduğunu, müvekkilinin 2004 yılına kadar hem ……. şirketinin hem de kardeş şirketi olan …… Spor Giyim Tekstil Sanayi Ticaret A.Ş.’nin “……”) yönetiminde yer aldığını ve yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulunduğunu, ancak daha sonra ……. şirketinin çoğunluk pay sahiplerince ……. ve …… şirketi dahil tüm grup şirket yönetimlerinden haksız bir şekilde çıkarıldığını, söz konusu tarihten bu yana müvekkilinin pay sahipliği haklarının ihlal edildiğini ve davalı Şirket yöneticilerinin kötüniyetli tutumlarına maruz kaldığını, Yönetim kurulunun, sermayenin korunması ilkesine aykırı hareket ederek şirketin ve pay sahiplerinin zarara uğramalarına sebep olduğunu, müvekkiline ait borcun mükerrer olarak diğer pay sahibine ödenerek şirketi zarara uğrattıklarını, davalı yönetim kurulu üyelerinin (aynı zamanda pay sahipleri) arasında, abla – kardeş ve eş ilişkileri bulunduğunu, davalılardan …… ve …’ın TTK 395-396 uyarınca yapmış oldukları işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, söz konusu hukuka aykırı alınan kararlar neticesinde yapılan işlemler nedeniyle Şirketin uğradığı zararın tespiti ile tespit edilecek zararın ilgili davalılardan müteselsilen tazmininin gerektiğini, davalıların açık bir biçimde kusurlu ve hukuka aykırı eylemleri ile şirketi zarara uğrattıkları, özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettikleri görüldüğünden işbu davanın ikame edildiğini beyan ederek HMK madde 107 kapsamında belirsiz alacak ve tespit davası kuralları çerçevesinde talep edilen zarar miktarının bu aşamada Şirket tüzel kişiliği yönünden (harca esas değer olarak) 10.000 TL olmak suretiyle, tazmini gereken tüm zarar miktarının tespitine, zarar miktarının tespitinden sonra bildirilecek kesin talep sonucuna göre talep ettikleri zararın oluştuğu tarihten itibaren ……. Tarım ve Tekstil Ürünleri Pazarlama A.Ş.’ye ödenmek üzere avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkillerinin dürüstlük kuralına ve yükümlülüklerine aykırı herhangi bir davranış ve eylemlerinin bulunmadığını, davacının işbu davayı açmasındaki sebeplerden birinin dava dışı şirketin ticari sır ve bilgilerine ulaşmaya çalışması olduğunu, Bakırköy….., Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. E. sayılı dosyası verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın temyiz aşamasında olduğunu ve kesinleşmediğini, Anonim Şirketlerde, şirket faaliyetleri denetçi/denetçiler tarafından denetlendiğini, bu bağlamda Anonim Şirketlerdeki denetçiler tarafından, yönetim kurulunca gerçekleştirilen işlemlerin usulüne uygun olara gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin denetlenerek varılan sonucun her yıl rapor edildiğini, ayrıca işbu davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyeceğini, davanın hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA TALEP: Davacı vekili dilekçesinde özetle, tarafların pay sahibi olduğu, dava dışı ……. Tarım ve Tekstil Ürünleri Pazarlama Anonim Şirketinde davalıların yönetim kurulu üyesi olduklarını, yönetim kurulunun hatalı karar ve eylemleriyle şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL tazminatın davalılardan alınarak dava dışı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından,“Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat Davası” şeklinde ikame edilen ve ancak dava dilekçesi içeriği, dava sebepleri ve iddialar dikkate alındığında, dava dışı ……. Anonim Şirketinin genel kurulunda bilgi edinme hakkının ihlal edildiğine ilişkin başkaca bir dava içeriğine sahip olan (bu yönüyle açıklanmaya muhtaç) (kaldı ki davacı tarafça dava dışı şirket aleyhine bilgi edinme hakkının ihlal edildiğinden bahisle halihazırda ikame edilmiş olan bir dava bulunduğunu ve derdest olduğunu beyan ederek haksız ve hukuki mesnetten yoksun talepleri içeren davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:Genel Kurul Toplantı Tutanak örnekleri, Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. E. sayılı dosyası, Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. E. sayılı dosyası, Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, şirketin uğramış olduğu zararların yönetim kurulu üyelerinin sorumluğu çerçevesinde tespit ve tazmini taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 31/03/2022 tarihli bilirkişi ek raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Dava dışı ……. şirketinin ticaret sicil kayıtlarına göre, 31.12.2005 sonu itibarıyla davalı şirket sermayesinin 5.175,000,00 TL olduğu; sermayenin tamamının ödendiği; şirket ortaklarının ödenmemiş sermaye borcunun bulunmadığı; davacı …’in davalı şirkette %49,99 hisseye sahip olduğu anlaşılmıştır.
Celp edilen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. esas sayılı dosyasının tetkikinde, davanın, davacı tarafından davalı aleyhine, davalının Bakırköy ….. İcra müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ve takibin devamı talepli olarak açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın Yargıtay aşamasından geçerek 15/10/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, esas itibariyle kusura dayalı bir sorumluluktur. Bu nedenle kusursuzluğunu ispat eden üye sorumluluktan kurtulur (TTK. m. 553). Kusur sorumluluğunun esasları zarar, kusur, hukuka aykırılık ve illiyet bağıdır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun doğabilmesi için bu unsurların tümünün gerçekleşmesi gerekir (Necla Akdağ-Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 47).
Genel kusur sorumluluğundan farklı olarak TTK. m. 553 hükmü, kusursuzluğun ispatını karşı tarafa (yönetim kurulu üyelerine) yüklemiştir. Ancak bu istisna dışında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk şartları ile genel kusur sorumluluğunun şartları arasında bir fark bulunmamaktadır. Bir başka deyişle iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlaması gerekir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu açısından kusur karinesinin öngörülmüş olması (kusursuzluğun ispatının yönetim kurulu üyeleri üzerine bırakılması); iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlama yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Daha açık bir ifadeyle yönetim kurulu üyelerinin kusursuz olduklarını ispat edememeleri durumunda, onların mutlaka sorumlu olmaları gerektiği anlamına gelmez. Bunun için ortada bir zararın, hukuka aykırılığın ve zarar ile hukuka aykırılık arasında illiyet bağının bulunduğunun ayrıca ispatlanması gerekir. Bu unsurlardan birisinin gerçekleşmemesi (kanıtlanamaması) halinde, sorumluluk doğmaz. Gerçekten de Yargıtay vermiş olduğu bir kararında, “… mahkemece, davacı tarafın iddiaları ile davalıların kusurlu olmadıkları önündeki savunmaları ayrı ayrı değerlendirilerek, bankanın bir zararının olup olmadığı, zarar varsa miktarı ile zararın meydana gelmesinde davalıların kusurlu olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir…” ifadelerine yer vererek sorumluluk için zararın varlığını şart koşmuştur (Yargıtay 11. HD., E. 2003/11546, K. 2004/8255 sayı ve 14.9.2004 tarihli karar). Öte yandan TTK. m. 557/1 hükmüne göre: “Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur”. Hükümden de anlaşılacağı üzere, farklılaştırılmış – teselsül ilkesi, müteselsil sorumluluğun “birlikte verilen zarar” için söz konusu olabileceği, birlikte verilen zarar dışındaki sorumluların tek başlarına verdikleri zararlardan, sadece zararı verenin sorumlu tutulması gerektiği ve müteselsil sorumluların teselsül tavanına kadar, kusurlarına ve somut olay gerçeğine göre zararı tazmin etmeleri anlayışına dayanmaktadır. Başka bir deyişle aynı zarardan sorumlu olan yönetim kurulu üyelerinin her birinin dış ilişkide bireysel indirim sebeplerini ileri sürerek zararın kendilerine isnat edilebilecek miktarı ile sorumlu tutulmaları gerekir. Hiç kimse uygun illiyet bağına göre kendisinin sebep olmadığı zarardan sorumlu değildir. Bu nedenle her sorumlu, kendi şahsi defilerini ileri sürebilir. (Güzin Üçışık/Aydın Çelik, Anonim Ortaklıklar Hukuku, Ankara 2013, s. 518).
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin devredilmez görev ve yetkileri arasında Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması… Yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi… Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi….” hususları da girmektedir (TTK. m. 375). Bu görevler dikkate alındığında, şirkette yönetim kurulu üyeleri olan ve bu yetkilerine dayanarak şirket adına bir takım işlemler yapan davalıların, şirketi yönettikleri dönemde, şirketin defter ve kayıtlarının tutulmasından ya da en azından şirket adına almış oldukları ödemeleri şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlenmelerinden, ayrıca da kamuya bilgi yanlış bilgi verilmesi sonucu oluşan zararlardan sorumlu olmaları gerektiği açıktır. Dolayısıyla bütün bu hususlar dikkate alınarak, davalıların görev yaptıkları dönem itibariyle şirketin elde etmiş olduğu gelirlerin ve şirkete ödenen paraların usulüne uygun olarak şirketin menfaatlerine harcanmış olduğunun, menfaat temin etmek amacıyla şirket hakkında yanlış bilgilendirme yapılmadığının davalılar tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde basiretli davranma yükümlülüğünü ve yukarıda anılan yasa hükümlerini ihlal eden davalıların makul bir harcama sebebi gösteremedikleri bedellerden ve yanlış bilgi vermelere sonucu oluşan zararlardan sorumlu olmaları gerektiği açıktır. Bu konuda ispat yükü, şirketin hesap ve kayıtlarını tutan ve şirketi basiretli yönetmekle yükümlü olan davalılardadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına binaen; dava konusunun, davalıların hukuka aykırı eylem ve kararlarıyla yönetim kurulu üyesi oldukları şirketi hukuka aykırı yöneterek davacı pay sahiplerini zarara uğratmaları nedeniyle sorumluluklarının toplam zararın belirsiz alacak kuralları çerçevesinde tespiti ve maddi tazminat alacağının davalılardan ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek şirkete ödenmesine karar verilmesi talebinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Şirket yöneticilerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için basiretli davranmakla yükümlü olan bir yöneticinin yapmaması gereken işlemlerin davalılar tarafından yapılmış olduğunun ve bunun sonucunda da bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanmış olması gerekir. Bu çerçevede yapılan mali inceleme neticesinde, davacının mahkeme kararıyla tespit edilen 36.047,47 TL’lik alacağının dışında, şirketin doğrudan davacının ise dolaylı olarak zarara uğratıldığına ilişkin somut bir veriye rastlanmadığı, davadışı şirket kayıtlarına göre davalı … Eren’in dava dışı şirketten 251.669,57 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup diğer taraftan, dosya içinde bulunan ……. Bankasına ait 23.11.2007 işlem tarihli dekonta göre, davaşı dışı ……. Şirketinin ……… adına, ……. ‘e, davacının davadışı şirketten alacağı olan 36.047,47 TL kadar ödeme yapıldığı, bu haliyle davacının, dava dışı şirketten olan alacağının …… hesabına yatırıldığı, Mahkeme kararıyla tespit edilen alacağa istinaden, dava dışı …….’ın yapmak zorunda kaldığı ödemelerin tamamının, ……. tarafından davalılara rücu edildiği ve davalılardan tahsil edildiği dikkate alındığında, davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarını gerektirebilecek hukuka ve yükümlülüklerine aykırı herhangi bir davranış ve eylemlerinin bulunmadığı anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın ve birleşen davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80.70 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 90,08 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama 12,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalılara iadesine,
Birleşen dava yönünden:
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80.70 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik 49,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere yukarıda isimleri belirtilen tarafların yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/06/2022

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)