Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/68 E. 2018/479 K. 15.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/68 Esas
KARAR NO : 2018/479

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2015
KARAR TARİHİ : 15/05/2018
KARAR YAZILMA TARİHİ : 22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; … A.Ş., …. mh. … Sok. … sitesi …. Maltepe adresinde … konut yapım projesinin müteahhitliğini davalı şirkete verdiğini, davalı ile müvekkilinin 18.10.2010 ve 14.3.2011 tarihlerinde iki sözleşme ile blokların giydirme cephe işlerinin yapılması konusunda anlaştıklarını, müvekkiline düşen edimin 3 etap halinde ifa ettirildiğini, her binanın 3 bloktan oluştuğunu, İlk 8 binayı haziran 2012’de; müteakip 5 binayı eylül 2012’de; kalan 7 binayı 08.04.2013’te iş sahibi …’a geçici kabul kaydıyla teslim ettirdiklerini, Böylece müvekkile düşen edim bu tarih itibarıyla ikmal edildiğini, akitte kanuna aykırı hükümler bulunduğunu, ifa süresinin uzamasının davalıdan kaynaklandığını, dövizin aşırı yükselmesi sebebiyle, işçilik ve malzeme fiyatlarında olağanüstü artışlar meydana geldiğini, müvekkiline haksız mali külfetler yüklendiğini, müvekkilinden haksız kesintiler yapıldığını, teminatların taraflarına iade edilmediğini, yapılan işlerin karşılıklarının ödenmediğini belirterek müvekkilinin taşeron sıfatıyla yaptığı işlerden kaynaklanan tüm alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tahkim itirazının bulunduğunu, davacının sözleşme hükümlerine uymadığını, üstlendiği işi tekniğe uygun ve süresinde yapmadığını, her iki tarafından tacir olup, sözleşme serbestisi çerçevesinde yasaya uygun olarak düzenlendiğini, ifa süresinin uzamasının davacının iş programına uymaması ve işi süresinde ifa etmemesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ek işler yüklenildiği iddiasının ispata muhtaç olduğunu, davacının tacir olup dövizin arttığı iddiası ile edimini ifadan kaçınamayacağını, haksız mali külfet yüklendiği iddiasını davacının kanıtlamakla yükümlü olduğunu, kesintinin sözleşme hükümlerine uygun olup, ihtirazı kayıtsız olarak hakediş belgelerinin imzalandığını, müvekkilinde davacının hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, davacının taşeron sözleşmesiyle davalıdan almış olduğu işler nedeniyle bulunduğunu iddia ettiği alacağa ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 09/06/2016 tarihli kök raporunda; davacı ve davalı 2010 – 2015 yılları itibariyle kati mutabakat eksikliklerin tespit edildiğini, davalının davacıya 2013 yılından sonra incelemesi yapılan 2014 – 2015 yıllarında başkaca bir ödeme yapmadığı, 19 ayrı blok için kesinti konusunda davalının çalışması için süreç içinde yeni iskeleler kurulmuşsa 5 no’lu hakedişte yapılan 22.479,53 TL’lik kesintinin sözleşmeye uygun olduğu, davalının teminat kesintisini cari hesaba iade ettikten sonra cezai şart niteliğinde cari hesap kalan bakiyenin tamamını kati bir hesaplama yapmadan mahsup etmiş, davacının alacak bakiyesini 49.195,92 TL, 01/10/2015 tarihinde sıfırladığını, davacının da eksik fatura kayıtlarını tamamlaması gerektiğini bildirmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda alınan 14/03/2017 tarihli ve 09/01/2018 tarihli ek raporlarda; kök rapor sonuç ve kanaatlerini değiştirmeyi gerektirir yeni bir sonuç ve kanaate ulaşılamadığının bildirildiği görülmüştür.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; davaya konu sözleşmenin tarafı tacir olup, sözleşmede kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konunun imkansız olması gibi bir durum söz konusu olmadığından sözleşme serbestisi içerisinde düzenlenmiş olduğu görüldüğünden davacının sözleşmenin bazı maddelerinin kanuna aykırı olduğu iddiasına itibar edilmemiştir.
Davacı tarafça güvenlik giderleri için %1 kesinti yapılmasına ilişkin düzenleme sözleşmede yer almıştır. SGK ödemelerini düzenleyen madde de tacir olan davacı tarafından sözleşmenin kurulması sırasında kabul edilmiştir. Bu hususların sözleşme serbestisi içinde değerlendirilmesi gerektiğinden reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan mail yazışmalarından işin tesliminin geciktiği anlaşıldığından ayrıca davacı tarafça sözleşmenin gerekliliklerinin yerine getirildiğine ilişkin iddiaların ispata muhtaç olması karşısında davacı tarafın hakedişlerinden yapılan cezai şart bedel kesintilerininde yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafça 18/11/2015 tarihli dilekçede açıklanan talepleri yönünden de gerek döviz kurunda meydana gelen dalgalanmadan doğan zarar, balkon korkuluklarının bir kısmının başka firmaya yaptırılmış olmasına rağmen haksız olarak ödendiği iddia edilen damga vergisi bedeli, sözleşmeye ilave yapıldığı belirtilen 10 adet balkon bedeli, haksız yapıldığı iddia edilen kesintiler, anlaşmaya varılmış olmasına rağmen davacıya yaptırılmaktan vazgeçilen işlere ilişkin bedeller, yapılan fazladan vergi ödemelerinin haksız kesilen faturalara ilişkin iade bedellerinin tahsili talep edilmiş ise de, davacının somut iddiaları yönünden davasını ispatlayamadığı, KDV iadesine ilişkin düzeltme beyannamesi celb olunmuş ise de, iadenin alındığı yönünde dava tarihinden önce veya sonra iadenin gerçekleştiğine ilişkin bir belge olmayıp dava açılış tarihi itibariyle de KDV beyannamesi verilmediğinden dava tarihi itibariyle davacı ödemeye hak kazanamamış durumda olduğundan ispatlanamayan davanın tümden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 85,39 TL harcın mahsubuyla fazla alınan 49,49 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafça yapılan 40,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/05/2018

Katip …

Hakim …